331 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Atatürk
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Atatürk Türkiye'sini Mekanistik Yaklaşımla Yorumlama Denemesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 18 · Sayfa: 549-560
Atatürk tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti çağımızın en dinamik ülkelerinden biridir ve sürekli olarak gelişmektedir. Bu, Atatürk'ün eserine sağladığı kuvvetli temel sayesinde mümkün olmuştur. Bu incelemede, Atatürk ilkeleri sosyolojideki "Mekanistik Okul Yaklaşımı" uygulanarak analiz edilmektedir. Atatürk Türkiyesi'nin statik esasları ve ana dinamik parametresi soyutlaştırılarak Newton'un "Hareket Denklemende kullanılmak üzere tanımlanmaktadır. Sonuç olarak, "İnsan Sevgisi" ve "Barışseverlik" statik ilkelerin özünü, "Eğitim" ise dinamiği sağlayan ana parametreyi oluşturmaktadır.

Ankara Etnografya Müzesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 18 · Sayfa: 659-664
Atatürk, Birinci Dünya Savaşı'yla İstiklâl Savaşı'nın Anadolu'da bıraktığı yıkıntılar ve kalıntılar üzerine, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. Devrimler yaptı. Amacı açıktı. Bu devrimlerle halkını ileri çağlara, geleceğe hazırlıyordu. İşte, örneğin kıyafet ve şapka reformu, böylesi, akımlar içinde yer alır. Ama, çok ilgi çekicidir. Devrimci akımlar sürdürülürken öbür taraftan geleneksel halk giyimini, halk sanatlarını sergileyecek Etnografya Müzesi'ni başkent Ankara'da kurduran yine Atatürk'tür.

İkinci İnönü Zaferinin Sonuçları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 17 · Sayfa: 377-380
Millî Mücadele, özellikle onun başlangıç bölümünü meydana getiren İnönü Savaşları, denk olmayan güçler arasında geçmiştir. Fiilî olarak gerçi karşımızda Yunan ordusu bulunuyordu. Fakat bu orduyu, hemen bütün Avrupa destekliyordu. Çünkü her birinin Türk topraklarından koparacakları bir bölümde pay iddiaları vardı. Bu sebeple Yunan ordusunu destekliyorlardı. Biz ise Birinci Cihan Harbinden yenik ve perişan çıkmıştık. Ve artık elimizde kalan son vatan parçalarını savunmaya kararlıydık. Böylece ordularımız, canlarını dişlerine takmış olarak çarpışıyorlardı. Yunanlılar ise parlak bir vehmin akıntısına kapılmışlardı. Böyle kat kat üstün bir kuvvet karşısında Atatürk mahdut Türk kuvvetlerinin stratejisini şöyle tespit etmişti. Bu strateji üç basamakta gerçekleşecekti. Birinci basamakta zayıf ve dağınık güçlerimizle düşman oyalanacak, ikinci basamakta düşman ustalıklı bir manevrayla üstlerinden uzaklaştırılacak, Anadolu topraklarının içine çekilecek ve böylece zayıf düşürülecekti.

Atatürk's Movement At Its Start: The Views Of Outsiders (1919-1921)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 17 · Sayfa: 345-376
This paper examines how the Allies failed to understand the dynamic changes within Turkey that were brought on by the Nationalist movement, as well as how Mustafa Kemal exploited the Allies' errors of judgment and analyses to have the Treaty of Sevres rendered null and void. Views of outsiders may shed some light into his nondogmatic and at times ambivalent stance. Furthermore, contrary to the assumptions of those who try to draw the psychological profile of a self-proclaimed demigod or a miracle worker, Mustafa Kemal's domestic politics point only too well to his awareness that he was not an undisputed leader. His acceptance at the international level, on the other hand, owed a lot to the war-weariness and the fear of Bolshevism in Europe, opposing national interests of the Allies, and Muslim sentiments towards Turkey which the Allies had to take into consideration. Mustafa Kemal emerges as a fine diplomatist and a great strategist even at the beginning of the Kemalist movement based on the evaluations of foreign observers.

İrtica Olayları Karşısında Atatürk

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 17 · Sayfa: 307-320
İrtica' nın sözlük anlamı hemen bütün sözlüklerde "geri dönme, geri dönücülük, eskiyi isteme" şeklindedir . Buna bağlı olarak "irtica hareketi" de, "yeni kurulan bir düzeni beğenmeyerek, eski düzene dönmek için girişilen eylem" diye tanımlanmaktadır. Yine aynı kökten türeyen "mürteci" sözcüğü de bu hareketleri yapan kimse için kullanılır. Arapça'dan alınan bu sözcüklerin yerine günümüzde "gerici, gericilik" sözcükleri de kullanılmaktadır. Atatürk' e göre siyasi egemenliğin, ekonomik çıkarların dine bağlanması ve dinin bu amaç için kullanılması "irtica" ve bunu yapan kimseler müstebittir.

Atatürk’ün Kazandırdığı Değerler ve Atatürkçülükten Beklentilerimiz

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 14 · Sayfa: 267-276
Atatürk'ün kazandırdığı değerler, bağımsız millî devletimiz, millî egemenliğimiz, lâik zihniyet yapımız, Atatürk düşünce sistemimiz ve Atatürkçülükten beklentilerimiz olan bunların korunması, geliştirilmesi ile her çağda çağdaş olabilme amacı, millet olarak varlığımızın kişi olarak yaşamımızın vazgeçilmezleridir.

Atatürk ve Demokrasi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 14 · Sayfa: 285-296
Atatürkçü düşünce sistemi, temel amaç olarak, Türkiye'de millî; lâik, güçlü ve çağdaş bir devlet kurmaya yönelmiştir. Atatürk'ün, çağdaş devleti aynı zamanda demokratik bir devlet olarak düşündüğünde kuşku yoktur. Demokrasi ilkesi, Atatürkçü düşünce sisteminin, Cumhuriyetçilik, millî egemenlik ve halkçılık gibi diğer temel ilkeleriyle de çok yakın ilişki içindedir.

Atatürk ve Müzeler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 63-74
Atatürk, millî kültür ve millî tarihin belgelerini depo eden ve sergileyen müzelere öğrencilik yıllarından itibaren ilgi duymaya başlamıştır. Harp Okulu'nda iken İstanbul'daki Askerî Müze'yi birkaç defa ziyaret ettiğini, Sofya' da Askerî Ataşe iken, verilen bir kıyafet balosuna, Askerî Müze'den getirttiği Yeniçeri elbisesi ve silâhları ile katıldığını Prof. Dr. Afet İnan'ın bize anlattıklarından öğreniyoruz. Büyük Taarruz öncesinde, Atatürk ve Türk müzeciliği ile ilgili bir olay daha vardır. Atatürk, 1 Nisan 1922 tarihinde, yanında Rus Sefiri Aralof ve Azerbaycan Sefiri Abilof olduğu halde Konya'ya gelmiş, 4 Nisan 1922 tarihine kadar Konya'da incelemeler yapmıştır. Atatürk'ün bu gezisinde 3 Nisan 1922 gününü konuklarıyla birlikte Mevlâna Dergâhını, Konya Müzesi (Müze-i Hümâyûn Konya Şubesi) ni, Konya'daki Selçuklu ve Osmanlı devri mimarî eserlerini ziyarete ayırdığını görüyoruz. Atatürk, Cumhuriyet'i kurduktan sonra: "Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür, Cumhuriyet, zengin Türk millî kültürünün üzerine kurulmuştur" diyerek Türk kültürüne verdiği önemi bir kere daha belirtmiş, müzeleri Türk kültürünün maddi varlıklarının korunduğu ve sergilendiği yerler olarak saymıştır. Cumhuriyet'e kadar İstanbul'da arkeolojik eserlerin yer aldığı, Devlet Müzesi niteliğindeki Müze-i Hümâyûn ve bu müzenin Anadolu' nun belli başlı şehirlerinde, ama çoğu müze deposu görünümünde şubeleri vardır.

Atatürk ve Tarih Boyutu İçinde Çağdaşlaşma

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 47-62
Türkiye Cumhuriyetinin banisi ulu önder Atatürk, tam manasıyla devir hatta çağ yaratmış büyük tarihî şahsiyetlerin başında gelir. O millî kurtuluşu sağlayan eşsiz bir lider, savaş meydanlarında üstün bir komutan, siyaset alanında devlet kuran uzak görüşlü realist ve seçkin bir devlet adamı, fakat hepsinden önemlisi ulusunu orta çağın skolastik düşünce karanlığından, çağdaş uygarlığa çekip sürükleyerek çığır açan büyük bir inkılâpçıdır. Her biri, bir insanı tarihe mal etmeye yeterli olan bu özellikler içinde, derin ve sürekli etkileri bakımından özellikle "çağdaşlaşma önderi" olmak özelliği, Atatürk'ü sadece Türk toplumu için değil fakat modernleşme ve millî bağımsızlıklarını kazanmak ve onu muhafaza etmek isteyen başka uluslar için de, bir rehber, bir ilham kaynağı haline getirmiştir. Bu bakımdan Türk çağdaşlaşması sadece Türkiye için değil, fakat gelişmekte olan ülkeler açısından da büyük önem taşımaktadır. Atatürk'ün çağdaşlaşma alanında yapmış olduğu atılımları, doğru değerlendirebilmek için O' nun düşünce kaynaklarına eğilmek gerekir. Atatürk'ün düşünce yapısının oluşmasında yaşadığı çevrenin, öğrenim gördüğü okulların, okuduğu kitapların, kamu görevlerinde edindiği tecrübelerin, zamanının fikir adamlarının ve akımlarının sınırlı ölçülerde elbette etkileri vardır.

Amerika Birleşik Devletleri Kaynaklarına Göre Atatürk

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 75-92
Ansiklopedik eserler arasında belgesel bir değer taşıyan Encyclopaedia Britannica, Atatürk'ü "...seçkin bir Türk askeri, reformcu ve devlet adamı..." olarak tanımlar ve hemen şu değerlendirmeyi ekler: "...Mustafa Kemal'in Türkiye'yi kurtarma mücadelesi, Afrika ve Asya'da doğum halindeki birçok devletin bağımsızlık yolunda çarpışmaları için ilham kaynağı olmuştur..." . Ansiklopedi, bu değerlendirmesinde yalnız değildir. Bu hususu, Doğu ve Batı literatüründen birer örnekle vurgulamak isterim. Büyük Hint şairi (ve Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi) Rabindranath Tagore'e göre: "...Kemal gelip geçmişinin şanlı hatıralarını yeniden yaşatırcasına, önümüze yeni bir Asya modeli koyuncaya kadar, Türkiye'ye Avrupa'nın Hasta Adamı denirdi. Fakat, Kemal'in gerçekleştirdiği bu yeni As¬ya modeli, Doğu ülkeleri için yeni bir hayat ümidi olmuştur. Bu bakım¬dan, Kemal'in getirdiği ruh, en yüksek saygıya ve takdire lâyıktır..." . Öte yandan, Atatürk ile ilgili incelemeleri ile tanınmış Amerikalı Prof. Dankvvart Rustovv, Atatürk'ün başarısını şöyle değerlendiriyor: "...Kemal'in büyüklüğü ülkesinin savunucusu, Cumhuriyetin kurucusu ve köklü reformcu olarak, üçlü başarısında yatar..." .