- İsmet Giritli 13
- Cemal Enginsoy 11
- Suat İlhan 9
- Bekir Tünay 8
- Sadi Irmak 7
- Atatürk 329
- Türkiye 38
- Turkey 33
- Türkiye Cumhuriyeti 23
- Cumhuriyet 22
- Eğitim 20
- Ataturk 18
- Atatürkçülük 18
- Education 18
- Turkish Nation 16
KIBRIS CUMHURİYETİ (1960-1963) DÖNEMİNDE KIBRIS TÜRK BASININDA ATATÜRK
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2023, Cilt XXXIX, Sayı 107 · Sayfa: 211-236 · DOI: 10.33419/aamd.1301345Şapka İnkılabının Sosyo-Ekonomik Yönleri: Şapka İthalatı, Yerli Üretim ve Halka Yansımaları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2022, Cilt XXXVIII, Sayı 106 · Sayfa: 545-584 · DOI: 10.33419/aamd.1195889MUSTAFA KEMAL ATATÜRK DÖNEMİ TÜRKİYE MADENCİLİĞİ*
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2021, Cilt XXXVII, Sayı 104 · Sayfa: 115-172 · DOI: 10.33419/aamd.1015946Devrinin Üç Bakanı Gözünden Mustafa Kemal Paşa
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2018, Cilt XXXIV, Sayı 97 · Sayfa: 55-80Bu çalışmada Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşları arasında nasıl görülüp, algılandığının ipuçlarını veren, 1926 yılı Mart ayı içerisinde Vakit gazetesinde "Gazi Paşa'yı Nasıl Tanıdınız?" başlığıyla Arif Oruç imzasıyla yayınlanan bir röportaj dizisi ele alınmıştır. Dönemin tanınmış gazetecilerinden biri olan Arif Oruç'un Hariciye Vekili Tevfik Rüşdü, Hariciye Encümeni Reisi ve daha sonra Dâhiliye Vekili olacak Şükrü Kaya ve Maarif Vekili Mustafa Necati Beyler ile yapmış olduğu görüşmeler hem Mustafa Kemal Atatürk'ün biyografisinde hem de görüşlerini bildiren isimlerin biyografilerinde eksik kalan bir takım noktaları tamamlaması bakımından oldukça değerlidir. Sözü edilen röportajlarda her üç isme de aynı soruları yönelten Arif Oruç vekillerden; siyasette, idarede, askerlikte, hitabet ve kalem gücünde, inkılapçılıkta Atatürk'ü nasıl tanımladıklarını sormuştur. Bu soruların yanı sıra vekillerin Gazi Paşa ile ilk tanışma hikâyelerini de gazetedeki tefrikalarda değerlendiren Oruç, son olarak Atatürk'ü tarihteki diğer büyük isimlerle kıyaslamalarını istemiştir. Üç isim de samimi ve sıcak bir ortamda gelişen mülakatlarda içtenlikle muhabirin sorularını yanıtlayarak tarihe önemli bir not düşmüştür.
Bu röportaj dizisinin çalışmamızda yer almasının önemli yanı ise gerek Tevfik Rüştü Aras gerek Mustafa Necati gerekse de Şükrü Kaya ile ilgili yapılan çalışmalarda daha evvel bu bilgilerin kullanılmamış olmasıdır. Bu çalışma ileride hem bu üç mümtaz şahsiyet hem de Atatürk hakkında yazılacak eserlere biyografik katkılar sunacaktır.
İçel’de Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Kutlamaları ve Kutlamalar Sırasında Yaşanan Müessif Bir Hadise: Çomuzade Davası
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2018, Cilt XXXIV, Sayı 97 · Sayfa: 199-240Türk milletinin İstiklal Harbi yıllarındaki var olma mücadelesi, Mustafa Kemal'in önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulması ile neticelenmiştir. 29 Ekim 1923 tarihinde ise yeni Türk devletinin rejiminin cumhuriyet olduğu ilan edilmiştir. Bu durum, Türk halkı tarafından da genel itibariyle kabul görmüştür. Bunun en önemli göstergesi ise 29 Ekim tarihinin 1924 yılından itibaren bayram olarak kutlanması ve kutlamalara karşı halkın gösterdiği yakın ilgidir. Ancak kısa süre içerisinde gerçekleştirilmiş olan inkılâplar zaman zaman ciddi toplumsal tepkilere neden olmuştur. Bu tepkiler, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğine yönelik endişeleri de gündeme getirmiştir. Fakat cumhuriyetin ilanının onuncu yıl dönümü kutlamalarına karşı halkın gösterdiği ilgi ve duyulan toplumsal heyecan, endişelerin yersiz olduğunu ortaya koyarak genç cumhuriyetin emin adımlarla yoluna devam edeceğini göstermiştir. Bu çalışmada, Cumhuriyetin onuncu yıl kutlamalarının İçel uygulaması ile kutlamalar esnasında Mersin'de yaşanan ve dönemin basınına "Çomuzade Davası" olarak yansıyan hadise ele alınmıştır.
Makbule Atadan’ın Mustafa Kemal Atatürk’ün Mirasına Yaklaşımı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2015, Cilt XXXI, Sayı 92 · Sayfa: 77-112Atatürk 11 Haziran 1937'de çiftliklerini Hazineye, 5 Eylül 1938 tarihli vasiyetiyle para, hisse senetleri, Çankaya'daki menkul ve gayrimenkullerini belli şartlar altında Cumhuriyet Halk Partisine bağışladı.
Atatürk, kendisine hediye edilen evlerden Bursa'daki köşkünü Şubat 1938'de Bursa Belediyesine bağışladığını açıklamıştı. Hastalığı sırasında İstanbul'da vasiyetini yazarken, diğer evlerini de Ankara'ya döndüğünde bağışlamaya karar vermişti. Ancak Ankara'ya dönemedi.
Atatürk'ün vefatı sonrasında Bursa'daki de dâhil olmak üzere bütün evleri Makbule (Boysan) Atadan'a kaldı. Oysa Atatürk mal varlığını Makbule Hanım'a bırakmadan bağışlamayı istemiş, bu amaçla 1933'te özel bir kanun hazırlanmıştı.
Makbule Atadan Atatürk'ün bilinen vasiyetinin gerçek olmadığını, bu vasiyete inanmadığını açıklamıştır. Vasiyete inanmama nedeni, kendisine daha fazla şeyin bırakılacağı yönündeki beklentisiydi. Bununla birlikte, Atatürk'ün çiftliklerini Hazineye bağışlamasını kendisi de istemiştir.
Makbule Atadan, Atatürk'ten kendisine kalanlarla ve vasiyetle bağlanan aylık 1.000 lira ile geçinemedi. Sağlığının da bozulması sonrasında, kendisinin talebi üzerine, Atatürk'ün vatana yaptığı hizmetlerden dolayı 1948 yılında Makbule Atadan'a devlet tarafından 1.000 lira maaş bağlandı.
18 Ocak 1956'da vefat ettiğinde, bütün devlet erkânının katılımıyla Atatürk'ün kız kardeşine resmi bir cenaze töreni düzenlendi. Makbule Atadan vefat ettiğinde geride değerli bir miras bırakmamıştı.
Atatürk Dönemi Türkiye-Mısır İlişkileri Ve Günümüze Etkileri
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2015, Cilt XXXI, Sayı 92 · Sayfa: 31-76Orta Doğu ve Doğu Akdeniz'in iki önemli gücü olan Türkiye ve Mısır arasında güçlü bir tarihi ve kültürel bağ vardır. Bu güçlü bağ bugün Türkiye-Mısır ilişkilerini etkileyen en önemli faktördür. Modern Mısır'da Türkiye'nin etkilerini görmek mümkündür. Özellikle, Türkiye'de cumhuriyetin ilanından sonra yapılan reformlar Mısır'da modernleşme taraftarları tarafından ilgi ile takip edilmiştir. Atatürk dönemi aynı zamanda Mısırlı aydınların Türk inkılabına model olarak tartışmaya başladığı dönemdir. Mısır, 1952'de Hür Subayların Kral Faruk rejimini devirip cumhuriyeti kurduğunda ve Arap Baharı ile birlikte Hüsnü Mübarek rejiminin devrilmesi ile başlayan süreçte, Atatürk döneminde Türkiye'de yapılan reformları tekrar tartışmıştır.
Bu çalışmada temel olarak Atatürk döneminde Türkiye-Mısır ilişkilerinin genel seyri incelenmiş ve bu dönemin sonraki yıllara etkisi değerlendirilmiştir.