12 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
  • Son 10 yıl
  • Azerbaycan edebiyatı
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

AZERBAYCAN EDEBİYATINDA 1980’Lİ YILLARDA HİKȂYE

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 54 · Sayfa: 93-126 · DOI: 10.24155/tdk.2022.208
Tam Metin
Azerbaycan edebiyatında 1980'li yıllardaki hikâye, ilk bakışta 1960 nesrinin devamı gibi görünür. Oysa dikkatli gözle incelendiğinde kendine özgü hususiyetler taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu yıllarda hikâye kaleme alan edipler, Sovyet idaresinin baskıcı uygulamalarının değişmesini arzuluyorlardı. 1980'li yıllarda radikal yenilikler yapmaya çalışan müellifler, millî ve manevi konuları hikâyenin temel unsuru hâline getiriyorlardı. Azerbaycan edebiyatında 1960 nesrini kendine örnek alan 1980'li yılların hikâyecilerinin taklitçilikle suçlanarak tenkit hedefine yerleştirildiği görülür. Azerbaycan'da hikâye türünün 1980'li yıllarda başarılı bir gelişme çizgisi izlediği söylenebilir. Yaş bakımından birbirinden farklı olan edebî nesiller, aynı yıllarda ürün vermiştir. Yaşlı nesle mensup İlyas Efendiyev, İsmail Şıhlı, İsa Hüseyinov, Sabir Ehmedli; hikâye vadisinde ilginç örnekler vermeyi sürdürürler. Gerçekte 1960 nesri temsilcileri olan Mirza İbrahimov, İsi Melikzade, Anar, Ekrem Eylisli ile Elçin; başarılı hikâyeleriyle dikkat çekerler. Benzer biçimde 1970'li yıllardaki performanslarıyla öne çıkan Vagif Nesib, Şahmar Ekberzade, Mövlud Süleymanlı, Ramiz Rövşen, Seyran Sehavet, Afag Mesut gibi isimleri saymak gerekir. 1980'li yıllardaki hikâyelerde ülkedeki sistem eleştirisinden ziyade birey öne çıkarılır. Kendi iç dünyasında ikilemler yaşayan hikâye kahramanları, kendilerine ve topluma yabancılaşmış şahıslar olarak tasvir edilir. Hikâye konusu hâline getirilen alkolizm, adam kayırma, rüşvet gibi zaaflar eleştirilir. Bu yıllarda din ve milliyet kavramlarının çokça kullanıldığı ve Azerbaycan Türk halkının, millî şuurunu yükseltmek gayesiyle bu kavramlara hususi değer verdiği görülür. 1980'li yılların anlatılarında tercih edilen mekânların da âdeta bireysel kimlik kazandığı söylenebilir. Bu zaman kesitindeki hikâyelerde şahıs kadrosu, konu yelpazesi ve mekân tercihlerinin 1960 öncesi dönemle karşılaştırıldığında köklü değişikliğe uğradığı görülür. Netice olarak kanaatimizce kaleme alınan hikâyeler millî meseleleri daha fazla öne çıkarmış, ülkenin bağımsızlığına giden yolu açmış ve Azerbaycan Cumhuriyeti'nin kurulmasına katkı sağlamıştır.

ALİ VE NİNO ROMANINDA MİLLÎ MÜCADELE SAHNESİ OLARAK BAKÜ VE GENCE

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 54 · Sayfa: 127-144 · DOI: 10.24155/tdk.2022.209
Tam Metin
Millî mücadele konusu, her milletin edebiyatında olduğu gibi Azerbaycan edebiyatında da hem nazım hem de nesir türündeki eserlerde çeşitli yönleriyle ele alınır. Azerbaycan edebiyatına ait romanlarda millî mücadele konusunun daha çok yan konu, fon olarak kullanıldığı görülür. Azerbaycan edebiyatının önemli romanlarından Ali ve Nino romanı, bu anlamda dikkat çeken bir eserdir. "Kurban Said" müstear ismiyle yazılan Ali ve Nino romanının yazarının gerçek kimliği tartışma konusudur. Orijinali Almanca olup birçok dile çevirisi yapılan romanın Azerbaycan Türkçesine çevirisi 1990 yılında yapılmıştır. İlk bakışta bir aşk romanı olarak değerlendirilen Ali ve Nino; 19. yüzyılın başlarında dünyada, özellikle Kafkasya'da yaşanan tarihî olaylar, Çarlık Rusyası'nın buradaki etkileri, bu etkiler sonucu yaşanan siyasi ve kültürel çatışmalar, Azerbaycan tarihi, Azerbaycan'ın bağımsızlık mücadelesi ve dönemin siyasi yapısı hakkında önemli bilgiler veren bir romandır. Konu, iki ayrı millete ve kültüre mensup iki gencin aşk öyküsü etrafında şekillenirken yan tema olarak millî mücadele meselesine değinildiği görülür. Ali ve Nino romanı, 30 bölüm hâlinde kurgulanmıştır. Romandaki olaylar Bakü'de başlar. Asıl mekân Bakü olmakla birlikte, başka ülke ve şehirler de görülür. Bakü'den sonra millî mücadelenin ikinci sahnesi olarak Gence şehri dikkat çeker. Bu çalışmada, Azerbaycan'ın iki büyük şehri olan Bakü ve Gence'nin millî mücadele tarihimizde tuttuğu yer ve bunun Ali ve Nino romanına nasıl yansıdığı üzerinde durulacaktır.

Çok Yönlü Kimliğiyle Süleyman Sani Ahundov

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 175-194 · DOI: 10.24155/tdk.2021.163
Azerbaycan'ın Sovyet ihtilalinden önceki son nesline mensup olan Süleyman Sani Ahundov, çağdaş Azerbaycan edebiyatının gelişmesine katkı sağlamış önemli müelliflerdendir. Azerbaycan Türk halkının medeni yönden gelişmesine dikkate değer katkılar sağlamış öncü şahsiyetlerdendir. Azerbaycan'da maarifçi, pedagog, çocuk edebiyatçısı, dramaturg, hikâyeci ve gazeteci kimlikleriyle tanınan Süleyman Bey, edebiyat sahasında kendisiyle aynı soyadı taşıyan Mirza Fethali Ahundov'dan farkını vurgulamak için "ikinci" anlamına gelen "Sani" mahlasını kullanır. Başta tiyatro olmak üzere hikâye ve çocuk edebiyatı sahalarında verdiği eserleriyle daha fazla dikkat çeker. Gori İlköğretmen Okulu (Müellimler Seminariyası) mezunu olan, uzun yıllar öğretmenlik ve okul müdürlüğü vazifelerinde bulunan edip, ömrü boyunca edebiyatın yanı sıra eğitim sahasında da yoğun faaliyetler sürdürür. Yeni neslin çağın gereklerine uygun biçimde eğitilmesi için çaba sarf eden Ahundov toplumdaki cahillik, eğitimsizlik, atalet, kadın hukuksuzluğu ve batıl inançlarla mücadele eder. O dönemdeki okulların ihtiyacını göz önünde bulundurarak yakın arkadaşlarıyla birlikte ortak çalışmalar yapan Süleyman Sani, zengin içerikli okul kitapları ile yıllık ders plan ve programları hazırlar. Çocuklara yönelik didaktik ve eğitici hikâyeler kaleme alır. Azerbaycan öğretmenlerinin birinci kurultayında aktif görevler üstelenen müellif, sunduğu bildiride önceden hazırladığı projeden yola çıkarak Arap alfabesinin ıslahı için teklif sunar. Bu makale çalışması ile amacımız Süleyman Sani Ahundov'un Türkiye›de layıkıyla tanıtılmasını sağlamak, hakkında yeni ilmî araştırmalar yapacak akademisyenlere öncülük etmektir.

Anar’ın “Otel Otağı” Adlı Uzun Hikâyesinin Metinler Arasılık Bağlamında İncelenmesi

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 243-260 · DOI: 10.24155/tdk.2021.165
Çağdaş Azerbaycan edebiyatı yazarlarından Anar, yazı hayatına 1950'li yıllarda hikâyeyle başlar. Hikâyenin yanı sıra roman, tiyatro, senaryo, eleştiri türlerinde de başarılı eserler yazan Anar'ın eserlerinin birçoğu Türkiye Türkçesine de aktarılmıştır. Bu çalışmada, Anar'ın Türkiye Türkçesine "Sıraselviler'de Bir Otel Odası" ismiyle aktarılan "Otel Otağı" adlı uzun hikâyesi metinler arasılık ilişkileri açısından çözümlenmeye çalışıldı. Postmodern edebiyatın temel anlatım şekillerinden biri olarak bilinen metinler arasılık daha önceki edebî akımlarda da yazarların başvurduğu yöntemlerden biridir. Metinler arasılık, basit bir dille ifade edersek, bir metin içinde başka bir metin veya metinlerle kurulan ilişki anlamına gelir. Çalışmanın başında kavramın ortaya çıkışı, tanımı ve metinler arasındaki ilişkilerin kurulma yöntem ve biçimleri üzerinde duruldu. Çözümlenen hikâyede kullanılan metinler ana hatlarıyla tasnif edilirken yazarın etkilendiği kaynakların tespitine, eserin kahramanın özelliklerinin belirlenmesine, metnin anlamının incelenmesi ve değerlendirilmesine çalışıldı. Çalışma sırasında "Otel Otağı" hikâyesinin metinler arası ilişkiler bakımından oldukça zengin olduğu belirlendi. Hikâyede başta Necip Fazıl'ın "Otel Odaları" şiiriyle kurulan ilişki olmak üzere, Türkiye sahası edebiyatının diğer yazar ve şairlerinin eserleriyle, Azerbaycan, Rusya ve diğer dünya ülkelerine ait edebî ve müzikal metinlerle de metinler arası ilişkiler kurulduğu görüldü. "Otel Otağı" hikâyesinde metinler arasılık tekniğinin genellikle alıntı ve gönderme biçimlerinden yaralanıldığı ve bunların da daha çok açık şekilde yapıldığı gözlemlendi.

Azerbaycan Halkının Sosyokültürel Düşüncesinde Millî İdeal Mefkûresinin Şekillenmesi ve “Molla Nasreddin”ciler (C. Memmedkuluzade ve Ö. F. Nimanzade’nin Sanatları Temelinde)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 283-300 · DOI: 10.24155/tdk.2021.167
Millî ideal, her ulusun ulusal varoluşunda, ulusal öz farkındalık sürecinde son derece önemli, öncü bir faktördür, kendisinde geniş ve çeşitli ulusal gerçeklikleri ihtiva eder. Millî ideal, halkın ulusal kimliğini onaylamasının, ulusal varoluşunun manevi ve ideolojik temelinin, özgürlüğe, bağımsızlığa, mutluluğa ve ilerlemeye giden yolunun pusulasıdır. Makalede Azerbaycan edebıyatinda millî ideal mefkûresinin oluşum tarihine dikkat çekilerek, 19. yüzyılın ortalarında ve 20. yüzyılın başlarında Azerbaycan sosyo-politik düşüncesinde millî ideal konusunun özellikleri ele alınmaktadır. 20. yüzyılın başlarında Molla Nasreddin dergisi, Azerbaycan'ın edebî, kültürel ve sosyal ortamında, millî idealler uğruna mücadelede özel bir role sahipti ve bu yönde "Molla Nasreddin"cilerin faaliyeti Azerbaycan'ın sosyokültürel düşünce tarihinde özel değer arz etmektedir. Molla Nasreddin dergisinin editörü, yayıncısı, 20. yüzyılda Azerbaycan halkının millî kimlik bilincinin şekillenmesinde müstesna hizmetleri olan, büyük yazar Celil Memmedkuluzade'nin önderliğinde "Molla Nasreddin"ciler Azerbaycan'ın sosyal, edebî ve kültürel ortamında ulusal idealin ortaya çıkmasında eşi görülmemiş bir rolü üstlenmiş oldular. Makalede derginin ve dergi yazarlarının müstesna faaliyetleri millî ideal mefkûresi açısından araştırma objesine dönüştürülmüştür. Bu kapsamlı bir konu olduğundan, konu "Molla Nasreddin"cilerin sosyo-politik yazıları üzerinden ele alınmıştır. Sosyo-politik yazılar ve millî ideal mefkûresi açısından Celil Memmedkuluzade ve Ömer Faik Nemanzade'nin sanatı daha zengin olduğu için, makalede bilimsel sorunun çözülmesinde bu iki sanat insanının eserleri ve faaliyetleri millî ideal açısından araştırılmaktadır. Burada Molla Nasreddin ve Füyûzat'cıların ulusal ideallerindeki farklılıklar ve benzerlikler hakkında bilgi verilerek tartışılan fikirlerin modernlik açısından önemine dikkat çekilmektedir. Çalışmamızda edebî eleştiri tarihinde müstesna bir yeri olan Molla Nasreddin dergisinin, Celil Memmedkuluzade'nin ve Ömer Faik Nemanzade'nin sanatında millî ideal konusunun incelenmesinde Azerbaycan'da yapılan bilimsel araştırmaların yanı sıra, konuyla ilgili Türkiye'de yayınlanan özgün bilimsel araştırmalara dikkat çekilir, örnekler verilir.

Cafer Cabbarlı’nın Edebî Faaliyetleri ve Aydın Dramı Üzerine Bir Araştırma

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 301-328 · DOI: 10.24155/tdk.2021.168
Azerbaycan'da çok sevilen, hakkında pek çok inceleme ve araştırma yapılmış olan, Azerbaycan edebiyatındaki anlam ve öneminin daha iyi anlaşılması için adına anma programları düzenlenen, evi müze hâline dönüştürülen Cafer Cabbarlı'nın eserlerinin Türkiye Türkçesine aktarılması ve incelenmesi ile Türk edebiyatında da tanınması önemlidir. Cafer Cabbarlı, genel olarak aşk, vatan sevgisi, özgürlük, eşitlik ve adalet, bireysel haklar, kadın sorunları, kadın erkek eşitliği, halkın eğitimi, irtica ve din istismarı, tiyatro sorunları gibi konuları ele alan şiirleri, hikâye ve dramaları ile Azerbaycan edebiyatının önemli edebî şahsiyetlerinden biridir. Üstelik eserlerini fakirlikle geçen gençlik yıllarında, henüz on altı yaşındayken yazmaya başlamıştır. Cabbarlı'nın Aydın eseri, yazarın diğer araştırmacılar tarafından üç döneme ayrılan edebî kişiliğinin ikinci dönemini en iyi temsil eden eser olarak kabul edilebilir. Azerbaycan tiyatrosu erken dönem örneklerinden biri olan Aydın, XX. yüzyıl Azerbaycan tiyatrosunun başlangıç dönemi özelliklerine sahiptir. Ayrıca eserde, dönemin dili ve görüşleri de felsefi sunumlarla verilmektedir. Cabbarlı, Azerbaycan toplumunda cahillik nedeniyle eğitim, sosyal ilişkiler ve işçi hakları konularında meydana gelen sorunları ele almayı amaç edinmiştir. Bu sorunların bireysel hayata yansımalarını sahne üzerine eleştirel bir üslupla taşımıştır. Bu çalışmada hem Türk edebiyatı ve kültür tarihini hem de Azerbaycan edebiyatı ve kültür tarihini çok boyutlu olarak değerlendirebilmek için Cafer Cabbarlı'nın tanınmasının önemini belirtmek gerekir. Bu çalışmada, Aydın adlı drama eserinin incelemesinde Azerbaycan tiyatrosu alanında Cafer Cabbarlı'nın edebî gücü, fikirlerinin Azerbaycan aydınlarına yansımaları, Azerbaycan halkının kültür ve sosyal hayatına katkılarının ana çizgileriyle değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Anahtar sözcükler: Cafer Cabbarlı, Aydın, Azerbaycan, Azerbaycan edebiyatı

Tevfik Fikret ve Abbas Sıhhat’in “Çocuk Edebiyatı” Kapsamındaki Şiirleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 49 · Sayfa: 123-136 · DOI: 10.24155/tdk.2020.131
Türk edebiyatı ve Azerbaycan edebiyatı benzer dönemlerde yaşanan benzer siyasi, sosyal ve kültürel gelişmelerin de etkisi ile süreç açısından benzer temayüllere sahne olmuştur. Bilindiği üzere "sosyal sorumluluk bilinci" ve "toplum için sanat" düşüncesi 19. yüzyılın son çeyreği ile 20. yüzyılın başlarından itibaren her iki sahada da edebiyat dünyasına yeni bakış açıları kazandırmıştır. Siyasetten kültürel ve ekonomik gelişmelere kadar oldukça geniş bir alanı kapsayan söz konusu bakış açılarının edebiyat dünyasına kazandırdığı bir diğer çalışma alanı da "çocuk edebiyatı" olmuştur. Azerbaycan edebiyatında, çocuk edebiyatının öncü isimlerinden birisi Abbas Sıhhat'tir. Edebiyatımızda ise Tevfik Fikret, bu konudaki ilk yetkin çalışmaların sahibi olması bakımından ayrı bir değeri haizdir. Fikret'in Azerbaycan çocuk edebiyatının gelişimine önemli katkıları ile birlikte aynı zamanda Abbas Sıhhat de dâhil olmak üzere pek çok şaire ilham olduğunu da burada ifade etmek gerekir. Kendi sahalarında çocuk edebiyatı konusunda ilk adımların sahibi olan bu iki isim, çalışmalarında benzer bir yaklaşım sergilemişlerdir. Bireysel ya da yarı sosyal temlerden siyasi konulara geçiş şeklinde tezahür eden bu süreç, amaç ve araç birliği açılarından da karakteristik özellikler taşır. Bu çalışmada çocuk edebiyatı kapsamında Tevfik Fikret ve Abbas Sıhhat'in şiirleri önce kendi içlerinde tasnife alınarak ayrı ayrı değerlendirilecek, ardından gerek tematik unsurlar gerek duyum ve yansıtma tarzı gerekse dil ve üslup açılarından metin örnekleri ile birlikte karşılıklı aynı zamanda neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde incelenecektir.

Azerbaycan Edebiyatında Postmodernist-Yeni Tarihselci Yaklaşımın Romanı: Kafa

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 48 · Sayfa: 7-26 · DOI: 10.24155/tdk.2019.110
Azerbaycan edebiyatı, Türk dünyası edebiyatları arasında modernleşme sürecini çok hızlı tamamlamış ve bu noktada çok başarılı örnekler sunmuş bir edebiyattır. 20. yüzyıl başlarına kadar modern edebiyat örneklerinin güzel örneklerini bulabildiğimiz Azerbaycan edebiyatı, Sovyetler Birliği kurulduktan sonra uzun bir müddet özgün ve başarılı eserler vermekten uzak kalmıştır. Egemen ideolojinin baskısıyla sosyalizm realizminin gereklerini yerine getirmek mecburiyetinde kalan yazarlar gerçek manada bağımsız eserler vermekten uzaklaşmışlardır. 1960'lı yıllara gelindiğinde Sovyetler Birliği'nde meydana gelen siyasi hadiseler özellikle de Stalin öldükten sonra görülmeye başlayan kısmi rahatlama edebiyatta da yansımasını bulmuştur. Bütün Sovyetler Birliği'nde değişimin etkisi hemen hissedilmiştir. Fakat Azerbaycan edebiyatı bu süreçte çok güçlü bir atılım göstermiş âdeta edebiyatta bir devrim niteliğinde olan yeni bir akım ortaya çıkmıştır. Azerbaycan edebiyatının son elli yılında var olan ve Azerbaycan edebiyatında özellikle roman türünde en güçlü isimlerden biri olarak kabul edilen Elçin Efendiyev, son romanı Kafa ile de hem teknik hem de konu bakımından Azerbaycan edebiyatına başarılı bir eser daha kazandırmıştır. Tüm dünya edebiyatlarında olduğu gibi Azerbaycan edebiyatında da roman yeni arayışlar içerisindedir ve bu bağlamda son dönem romancılığında değişik akımların izleri görülmektedir. Özellikle postmodern denemelerin son dönemlerde oldukça dikkat çekici ölçüde arttığını rahatlıkla gözlemleyebilmekteyiz. Elçin'in son romanı bu denemelerin en güzel örneklerinden biridir. Bu çalışmada Kafa romanının Elçin romancılığı açısından yeri ve postmodern tarzın özellikleri, özellikle de yeni tarihselcilik açısından, teknik özellikleri incelenmeye çalışılacaktır.

SOVYET POSTMODERNİZMİNİN KARŞILAŞTIRMALI TİPOLOJİSİ ÜZERİNE NOTLAR (RUS, AZERBAYCAN VE TÜRK POSTMODERNİZMİNDEN)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 47 · Sayfa: 23-34
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Sovyet coğrafyasında gerçekleşen edebî üretimler farklı bir yöne kayar. İşlenen temalar ve konuların baskılandığı dönemin son bulmasının ardından daha özgür ve geniş bir sahada kendisine yer bulan edebiyat, Batı kaynaklı birçok akımı ve yönelimi tanır, bunlarla iletişime geçer. Sovyet sonrası edebiyatta gelişen akımlar içerisinde postmodernizm öne çıkmaktadır. Özgünlüğünü koruyarak adapte olduğu postmodernizmin imkânlarını kullanan Sovyet sonrası edebiyat geniş bir coğrafyada ve geniş tematik imkânlarla kendisini bulur. Bütüncül anlamda, Sovyet sonrası dönemde görülen postmodernizm etkisi, Sovyet edebiyatından işleyiş ve üslup bağlamında Sovyet edebiyat geleneğinden ayrılır ve yeniliğin başlatıcısı olarak kabul görür. Sovyet postmodernizmini kaynakları ve göstergeleriyle incelediğimiz bu çalışmada, Sovyetler dönemi sonrası edebiyatın özgün akımlarından biri olan postmodernizmin tarihsel tipolojisi, inceleme metodolojisi ve bilimsel verilerle araştırılmıştır. Bu eğilim, Sovyet ve Sovyet sonrası toplumdaki edebî ve toplumsal süreçlerle ilgilidir. Post-Sovyet ya da Sovyet sonrası edebiyat tecrübesinin, Azerbaycan ve Rus edebiyatındaki postmodernizm örneğiyle Batı edebiyatından ayıran başlıca göstergelerden birisi; Sovyet totaliter düşüncesinin, sosyal kurallara ve zihinsel üretimler konusundaki özgürlüklere karşı olmasıydı. Türk edebiyatınının, postmodernizmin ulusal bir varyantı olarak ortaya çıkışı hakkında da görüşler öne sürülebilmektedir. Türk postmodernizmi, bu edebî akımın Doğu ve Batı modelleri arasındaki orta pozisyonunu ve sentez hâlini temsil eder. Çalışmamızda, Azerbaycan, Rus ve Türk Edebiyatı'ndaki postmodern ögeler için karşılaştırmalı araştırma amaçlanmaktadır.

BƏDII- SƏNƏDLI NƏSR: JANR XÜSUSIYYƏTLƏRI VƏ TIPOLOGIYASI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 93-104
Makalede edebî türlerin sanatsal-belgesel türü üzerinde durulmuştur. Sanatsal-belgesel edebî türün tanımlanmasından sonra, ona özgü yapısı, türü belirleyenşekil ve içerik özellikleri ele alınmıştır. Modern edebî eleştiri alanında konu üzerineyazılmış literatür incelenmiş, farklı yorumlar, araştırmalar ele alınarak değerlendirilmiştir.Meselenin soru işaretleri belirlenmiş, problemleri üzerinde durulmuştur. Butürde yazarlar ve profesyonel olmayan yazarlar tarafından yazılmış metinler karşılaştırılmış,konunun farklı yönlerine ve sanatsal niteliklerine değinilmiştir.Çağdaş edebiyatta tasnif ve tanımlanmada edebî metinleri "fiction" ve"nonfiction" olarak ikiye ayırmanın yanlış olduğu ileri sürülmüş, sanatsal-belgeselnesrin özellikleri ve sanatsal niteliklerine dayanılarak, sanatsal edebiyatın üçlü sınıflandırılmasının-sanatsal, sanatsal-belgesel ve belgesel eserler- daha doğru ve mantıklıbir tasnif olacağı öne sürülmüştür.Ayrıca yazar memoirlerini (biyografi, yaşam öyküsü, anı yazısı) ve günlükleriniyazar olmayanların kaleminden çıkmış belgesel metinlerden farklı kılan sanatsal nitelikleriaydınlatılmıştır. "Publisistik" (sosyal-politik konulu yazılar) ve sanatsal-belgeseldüzyazı örnekleri arasındaki farklar ortaya koyulmuştur. Son yıllarda bunlarınikisinin de özelliklerini içinde barındıran karışık "hibrit" eserlerin ortaya çıktığı, bueserlerin tür değişkeleri, yeni tür modifikasyonları biçimlenmekte olduğu ve edebîmetinlerde ifade bulduğu belirtilmiştir.