16 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Cumhuriyet Dönemi
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Cumhuriyet Döneminde Denk Bütçe Politikasına Geçiş

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 31 · Sayfa: 239-257
Ondokuzuncu yüzyılda bütçenin denk olması mali ve siyasi bağımsızlığın önemli bir ölçütü olarak görüldüğünden, bütçe açıklarından ekonomik., siyasi ve ideolojik nedenlerle kaçınılır. Bütçe açıkları borçlanmaya, karşılıksız para basımına ve enflasyona neden olur. Birinci Dünya Savaşı öncesinde, enflasyonun en önemli kaynağının bütçe açıkları olduğu kabul edilir. Bütçe açıkları, bir yanda mevcut ekonomik düzeni bozarak piyasa mekanizmasının işleyişini aksatır. Öte yanda, bütçe açıklarını kapatmak üzere devletin sürekli dış borçlanmaya gitmesi, bir ülkenin siyasi ve iktisadi bağımsızlığını yitirmesine neden olur. Bu konuda Osmanlı İmparatorluğu tipik bir örnektir (Duverger, 1955: 81- 2). Bu nedenlerle bütçe açıklarından kaçınılması ve bütçede denklik kurulması önemlidir. Cumhuriyet kurulduktan sonra açık bütçeden denk bütçeye geçişe büyük önem verilmiştir. Denk Bütçe Politikası'na geçiş nedenleri ve geçişin nasıl yapıldığı bu yazının ana konusudur. Daha sonra, kısaca Dünya Krizi bağlammda Denk Bütçe - Sağlam Para Politikası'na değinilecektir.

Millet Mekteplerinin Yapısı ve Çalışmaları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 29 · Sayfa: 471-482
Osmanlı İmparatorluğu döneminde gözardı edilen konulardan biri de eğitim olmuş, özellikle imparatorluğun son dönemlerine doğru, öteki işlerde olduğu gibi, bu konuda önemli bir çalışma yapılmamıştır. Bu ihmalin bir sonucu olarak bu olumsuzluklardan önemli bir bölümü Cumhuriyet'e de yansımıştır. Kendisi savaştan sonra çok daha büyük sorunların beklediğini bilen Mustafa Kemal (Atatürk), Sakarya Savaşı öncesinde, 16 Temmuz 1921 tarihinde toplanan Eğitim Kongresi'nde yaptığı konuşmada, bu noktaya değinerek, "Silahıyla olduğu gibi dimağiyle de mücadele mecburiyetinde olan milletimizin, birincisinde gösterdiği kudreti İkincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur." diyerek, bu noktaya işaret etmek istemişti.

Cumhuriyet Dönemi Nüfus Politikasını Belirleyen Temel Unsurlar

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt VIII, Sayı 23 · Sayfa: 409-420
Cumhuriyet döneminde, genç Türkiye Devleti'nin, üzerinde özel bir önem, ilgi ve titizlikle durduğu sosyal konulardan birisi de "nüfus" sorunudur. Nüfus olgusunun, yeni devletin ekonomik yönden gelişmesinde oynadığı rol, genel nitelikli kimi eserlerde ele alınıp işlenmesine karşın; Türk devriminin siyasal, sosyal, politik, kültürel amaçlarına dönük olarak, toplumsal oluşum ve biçimlenişindeki etkileri, yeterince ele alınıp işlenmiş değildir. Oysa, Türk devrimi denilen tarihsel olgunun Özgün yanlarını belirleyen ana unsurların özünde, ülke nüfusunun nicelik ve nitelik yönleriyle önemli bir yer tuttuğu bilinmektedir. Öyle ki; eski idarelere bakarak, genç Türkiye Devleti'nde nüfus olgusuna yaklaşım biçiminin temelden farklı olduğu; bu farklılığın da, 'ulusal devlet' olmanın gereği olarak görüldüğü söylenebilir. Ulusal Türk devletinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk: "Biz Anadolu halkı ile sekiz milyonluk bir idare yapmak için değil, büyük imparatorluklar le'sisine heves ellik ve fütuhat yaptık" derken; geçmişteki idareleri, nüfus olgusunu gerçekçi yönden değerlendiremediklerinden dolayı, uyguladıkları yanlış ve hayalci politikalar nedeniyle eleştirmektedir . Aynı zamanda da, Türk tarihinin bu yeni evresinde, eski politikalarla hiçbir ilgisi olmayan 'ulusal' politikalarda , nüfus olgusuna verilen önem vurgulanmaktadır.

Cumhuriyetin Kuruluşu ve İlk Onbeş Yılında PTT İşletmesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 17 · Sayfa: 391-420
Haberleşme, insanlığın var oluşu ile birlikte ihtiyaç duyulan bir hizmettir. Tarihin ilk çağlarından itibaren, toplum halinde yaşamanın bir sonucu olarak insanlar birbirleriyle haberleşme ihtiyacını duymuşlar ve çeşitli araç ve gereçlerle bu ihtiyaçlarını gidermişlerdir. Dünyada ilk posta hizmeti Orta Asya Türklerinin göçleri esnasında göçün düzenli bir şekilde yapılabilmesi için geliştirilmiştir. Daha sonra kurulan bütün Türk Devletleri posta hizmetine gereken önemi vermişler ve devletin haberleşmesi son derece düzenli bir şekilde yapılarak devlet idaresinde sağlıklı yönetimler gerçekleştirilmiştir.

M. Kemal Atatürk Ankara Hukuk Mektebi'nin Öğretim Kurulu Fahri Başkanı

Belleten · 1974, Cilt 38, Sayı 149 · Sayfa: 117-122 · DOI: 10.37879/belleten.1974.149-117
Tam Metin
Ankara'da 5 Kasım 1925'te açılan ilk yükseköğretim kurumu Leylî Hukuk Mektebidir. Cumhurbaşkanı M. Kemal Atatürk'ün bir konuşması ile T.B.M.M. salonunda açtığı bu kuruluşun önemi, Türk devrim hareketlerinde hukuka verilen üstün değerin ifadesidir. Cumhuriyet devrimizde prensip olarak Türk devrimi, sosyal hayatın kaynağı ve esası olan yeni hukuk anlayışına dayatılmıştır. Atatürk bunu şöyle ifade ediyor: "Cumhuriyet Türkiye'mizde eski hayat kaideleri, eski hukuk yerine yenilerinin konmuş bulunması bugün tereddüt edilmeyecek bir emrivakîdir". Cumhuriyet devrimizde çağdaş uygarlık daima bir amaç olduğu için, her devrim hareketinin, yeni hukuki esaslara ve ihtiyaçlara göre kanunlaşması gerekiyordu. Atatürk bu açış konuşmasında özellikle yeni sosyal değişikliklerin, yeni hukuk esaslarına göre alınması ve bunun öğrenimine önem verilmesi üzerinde durur ve aynen şöyle der: "Umumî hayatımızın yeni hukuk esaslarını nazar ve tatbikî olanlar da tecelli ve tahakkuk edinceye kadar, geçecek zamanı temin eden bizzat milletimiz ve onun inkılâbındaki yorulmaz ve yıpranmaz kuvvet olacaktır".

Cumhuriyetin 50. Yılında Türk Kadını

Belleten · 1973, Cilt 37, Sayı 148 · Sayfa: 481-484 · DOI: 10.37879/belleten.1973.148-481
Tam Metin
Atatürk'ümüzün Türk kadınına sunmuş olduğu devrim, Cumhuriyetimiz kadar önemlidir. Atamız : "Bir milletin yarısı, felce uğramış gibi bırakılmaz." demişti. "Kadın denilen varlık, bizatihi yüksek bir varlıktır." demişti. Cumhuriyetin ellinci yıldönümünde biz Türk kadınları, yuvamıza ve yurdumuza karşı sorumluluğumuzu nasıl anlıyor ve ne yapıyoruz? Sorumluluğun ne olduğunu, Atatürk'ün günlerce yemeden, içmeden ve uyumadan yazıp, günlerce söylediği Nutkun sonunda belirmiş görüyoruz: "Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir." Bu sözlerin dünya insanlığına ve Türk gençliğine sunulabilmesi için, Türk milleti yüzyıllar boyunca şehitler vermiş ve bu şehitleri de Türk anaları doğurmuştur.