4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 10 yıl
  • Cumhuriyet Dönemi
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Araştırmaları İçin İtalya Arşivleri Hakkında Genel Bilgiler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2024 (Özel Sayı) · Sayfa: 283-310 · DOI: 10.33419/aamd.1534089
Tam Metin
Modern çağda devletler arasındaki ilişkiler çok karmaşık ve çok boyutlu hâle gelmiştir. Bunun bir sonucu olarak ulusların ve devletlerin tarihlerinin yazımında yabancı kaynakların yeri ve önemi giderek artmaktadır. Türkler dünyanın değişik yerlerinde devletler kurmuş ve pek çok ulusla etkileşim yaşamıştır. Dolayısıyla Türk tarihinin araştırılmasında da ilişki ve etkileşim içerisinde bulunduğu devletlerin kaynaklarının kullanılması gereklidir. Yabancı kaynakların kullanılması yerel kayıtları teyit edeceği gibi yeni bilgilere ulaşma fırsatı da verecektir. Türklerle İtalyanların ilişkilerinin tarihi yüzlerce yıl geriye gitmektedir. İki ülke arasında siyasetten ticarete, sanattan spora kadar çok yönlü ilişkiler yaşanmıştır. Her iki ülke için de geçerli olmak üzere karşılıklı olarak resmî ve özel arşivlerin kullanılması şarttır. Bunu Türk tarihi açısından ele alacak olursak şu noktalara dikkat çekmek isteriz. Bu yazıda yakın dönem Türk tarihi için en önemli İtalya arşivleri hakkında bilgiler vereceğiz. Hepsi de Roma’da bulunan söz konusu arşivler içerisinde Archivio Storico Diplomatico Ministero degli Affari Esteri (İtalya Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Tarihi Arşivi) özel bir yere sahiptir. Trablusgarp Savaşı’ndan 1960’lara kadar Türkiyeİtalya ilişkilerinde en fazla malzemeye sahip arşivdir. Bunun dışında siyasi ilişkiler açısından önemli bir diğer arşiv de Archivio Centrale dello Stato’dur. (Devlet Merkez Arşivi) daha ziyade askerî belgelerin muhafaza edildiği Archivio dell’Ufficio Storico dello Stato Maggiore dell’Esercito (Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı Arşivi askerî ilişkiler bakımından son derece önemli bir arşivdir. Bu makalede incelediği probleme ilişkin sorgulayıcı, yorumlayıcı ve problemin doğal ortamındaki biçimini anlamaya çalışan nitel bir araştırma yöntemi takip edilmiştir. 1997 yılından beri çalışmakta olduğumuz bu arşivler hakkında teknik ve edindiğimiz deneyimlere dayalı bazı bilgiler vereceğiz. Bunların dışında bizzat çalışmamakla birlikte haklarında bilgi sahibi olduğumuz diğer bazı arşivler hakkında da bilgiler vereceğiz.

Cumhuriyet Dönemi Arkeoloji Politikaları Ve Bir Cumhuriyet Aydını Ekrem Akurgal

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2024, Cilt XL, Sayı 109 · Sayfa: 113-134 · DOI: 10.33419/aamd.1480114
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşunun ardından Mustafa Kemal Atatürk, yeni bir devlet/yeni bir uygarlık projesi kapsamında birçok alanda bir dizi yenilik gerçekleştirmeyi ve “Bilim Cumhuriyeti” kurmayı amaçlamıştır. Bu amaç doğrultusunda atılan her bir adımda “bilim, millî egemenlik, millî irade” gibi esaslar yer almıştır. Bilim Cumhuriyeti’nin esasları arkeolojiye de sirayet etmiş, hem Cumhuriyet’in bilim politikaları hem de cumhuriyetçilik ilkesinin esasları neticesinde arkeoloji alanında eğitimden uygulamaya kadar bir dizi yenilik gerçekleşmiştir. Bu dönemde söz konusu yenilikler hem 1930’lu yıllarda kurulan Türk Tarih Kurumu, Türk Arkeoloji Enstitüsü, Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi gibi kurumlarla hem de uzmanlar aracılığıyla gerçekleşmiştir. Bilim dünyasında Batı’dan yararlanma fikri arkeoloji alanında da fark edilmiş ve bu alanda yetişecek uzmanların yurt dışında eğitim alması devlet tarafından gerekli görülmüştür. Bu dönemde yurt dışına gönderilen öğrenciler arasında çalışmanın konusu olan Ekrem Akurgal da yer almıştır. Bilindiği üzere 1911-2002 yılları arasında yaşamış olan Akurgal, Türkiye Cumhuriyeti’nde yazılı bir tezle doçentlik unvanını almış olan ilk akademisyendir. Bu çalışma Akurgal’ın hayat öyküsünü, onun arkeoloji dünyasına katkısını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin arkeoloji politikalarını kapsamaktadır. Çalışma arkeoloji tarihine katkı sunmayı hedefleyen nitel bir araştırmadır. Araştırma boyunca ele alınan konunun seyrine bağlı olarak genel araştırma tekniklerinden, karşılaştırma, sebep-sonuç ilişkisi kurma ve tümevarım gibi bilimsel araştırma yöntemlerinden yararlanılmıştır. Çalışmanın amacı ise, söz konusu kapsam dahilinde oluşturulmuş, Atatürk’ün “Bilim Cumhuriyeti” idealinden bağımsız olmayan Türkiye Cumhuriyeti’nin arkeoloji politikalarının söz konusu arkeoloğun çalışmalarına ne denli yansıdığı araştırılmıştır. Ekrem Akurgal’ın yaptığı kazılarda ve kaleme aldığı eserlerde bir gayesi olduğu ve bu gayeyi “Bilim Cumhuriyeti” ideali ve cumhuriyetçilik ilkesi ruhuyla gerçekleştirmeyi amaçladığı saptanmıştır. Ayrıca Cumhuriyet’in kurumsallaşma politikalarını arkeolojiye uygulamış, bu alanın kurumsallaşması ve alanda istihdam edilecek uzmanların yetişmesi için girişimlerde bulunmuştur. Bu bağlamda Akurgal, millî bir kültür oluşturabilme ve bir kültürün aydınlatılabilmesinde bir arkeoloğa düşen görevin ne derece büyük olduğunun farkına varan ve çalışmalarını millî bir ruhla yapan bilim insanı olarak tanımlanmıştır.

CUMHURİYET TÜRKİYE’Sİ HALICILIĞI- II: 1980-2000 YILLARI ARASI

Arış · 2021, Sayı 18 · Sayfa: 122-140 · DOI: 10.34242/akmbaris.2021.151
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında nüfusun büyük çoğunluğu kırsal alanda yaşamaktaydı ve ekonomi insan gücüyle yapılan işlere, tarım ve hayvancılığa dayalıydı. Bu yıllarda yapılan ekonomi çalışmaları tarımın modernleştirilmesi, milli sanayinin teşvik edilmesi ve kurulması gibi adımları önceliğe alırken, Cumhuriyet öncesinden önemli bir üretim ve ihraç mamulü olan halı ve halıcılık ise göz ardı edilmemiştir. Cumhuriyetin en başından beri hükümetlerin, kurulan birtakım komisyonlar, kurumlar ve uzmanlar aracılığıyla halıcılık sektörünü izlediği, ekonominin hedefleri doğrultusunda aldığı kararlarla daha fazla ihracat, üretim, gelir, istihdam ve sanayileşme yolunda ona şekil vermeye çalıştığı görülmektedir. Böylece ülke halıcılığı, 1923 yılından 1980 yılına, yerel ve küresel, ekonomik, siyasi, teknolojik, iyi veya kötü yönlü gelişmelere maruz kalarak, bunlara tepkiler verip değişimler göstererek gelmiştir. 1980-2000 yılları arasında ise yine benzer etkilerle ve kontrol mekanizmaları ile halıcılıkta birtakım gelişmeler gözlenmektedir. Bunlardan en önemlisi makine halıcılığı alanında yapılan yatırıma bağlı üretim artışı ve bunun el halıcılığına ve ülke ekonomisine olan etkileridir. Bir diğeri Dünya’da halı üreten bazı önemli ülkelerde meydana gelen siyasi gelişmeler ve savaşlar nedeniyle üretimin Türkiye dahil başka ülkelere kaymasıdır. En önemli durum ise, 2000 sonrası Türk el halıcılığını kökten etkileyecek olan, 1995’te Türkiye’nin Avrupa Birliği ile entegrasyon sürecinde imzaladığı anlaşmalar sonrası el halısı ithalatına engel koyamaması sorunsalının başlamasıdır. Bu çalışma, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1980-2000 yılları arasındaki halıcılık tarihinde görülen önemli gelişmelere odaklanmaktadır. Türkiye’de halıcılığa dair yerel çaplı ve tarihi birçok araştırma yapılmış olmasına rağmen, ekonomiyi etkilediği için, 2000’lere kadar en kapsamlı ve güvenilir olarak genel çerçeveyi çizen veriler, devletin uzmanlara hazırlattığı beş yıllık kalkınma planlarında ve komisyon raporlarında yer almaktadır. Bu çalışma 1970’lerin sonu, 2000’lerin başı arasında devletin hazırlattığı kalkınma planları ve raporlarında yer verilen el halısı ve makine halısı üretimine dair bilgileri temel almaktadır. Bunlarla birlikte bu yirmi yıllık süreçte dikkati çeken, Türk halıcılığını etkileyen, bazı yerel, sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmelere de yer verilmektedir.

CUMHURİYET TÜRKİYE’Sİ HALICILIĞI- I: 1923-1980 YILLARI ARASI

Arış · 2020, Sayı 17 · Sayfa: 44-61 · DOI: 10.34242/akmbaris.2020.139
Tam Metin
Anadolu halıcılığı, araştırmalar ışığında yaklaşık bin yılı aşkın bir süreden beri yapılan geleneksel bir tekstil üretimi olarak varlığını günümüze kadar sürdürmüştür. Halıcılığın Anadolu’daki bu serüveni üzerine birçok araştırma ve yayın bulunmaktadır. Bu araştırmalardan halı üretiminin siyasi, ekonomik, ticari, teknik ve sanatsal gelişmeler gibi birçok nedenden etkilenerek dönemsel ve yerel olarak değişimler geçirdiği görülmektedir. 18. yüzyılda Avrupa’da sanayi devrimi ile başlayan ekonomik gelişmeler sonrası Osmanlının son zamanlarında Anadolu halıcılığında yaşananlar Cumhuriyet Türkiye’si halıcılığının temellerini oluşturmuş; Cumhuriyet ile birlikte alının kararlar ise halıcılığın bu günkü halini almasındaki yol haritasını belirlemiştir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti tarihi içerisinde Dünyada ortaya çıkan birtakım savaşlar, krizler, ticari ve teknik gelişmeler ile Türkiye’nin kendi ekonomik gelişmeleri halı üretiminde yerel ve genel anlamda düşmeye, yükselmeye, iyi veya kötü yönde değişime ve dönüşüme neden olmuştur. Çalışmada Cumhuriyet Türkiye’si halıcılığının 1923 ile 1980 yılları arasındaki gelişimi ele alınmaktadır. Bu kapsamda kaynak araştırması ile derlenen Dünya’da ve Türkiye’de yaşanan ekonomik ve siyasi durumlara bağlı olarak devletin aldığı kararlar, küresel halı ticaretine bağlı gelişmeler, yurt çapında ve yerel üretimlerde görülen gelişmeler ile el halısı üretiminden makine halısı üretimine geçiş süreci çalışmanın ana perspektifini oluşturmaktadır.