27 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
  • Dil
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

TÜRKÇENİN YABANCI DİL OLARAK ÖĞRETİMİNDE ÖĞRETMENİN ÖNEMİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2006, Cilt 54, Sayı 1 · Sayfa: 45-54
Genelde yabancı dil, özelde ise Türkçenin yabancılara öğretimi konusunda mutlakbaşarı için vazgeçilmez temel etkenlerden biri öğretmendir. Bu nedenle söz konusuöğretimde görev alacak öğretmenin gerekli bilgi birikimine ve deneyime sahip olmasıgerekir. Türkçe öğretmenlerinin yetiştirilmesinde en önemli görev üniversitelerimizedüşmektedir. Bu konuda üniversitelerimiz, bir an önce gerekli atılımı gerçekleştirmelive dilimizin dünya dilleri arasında hak ettiği yeri almasını sağlamalıdır.

DİL ÖĞRETİMİNDE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRMENİN YERİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2006, Cilt 54, Sayı 1 · Sayfa: 131-154
Dil öğrenim veya öğretiminde ölçme ve değerlendirmenin öneminin vurgulandığıbu yazıda dil, öğrenim, öğretim, dil becerileri, dil bilgisi, kelime öğrenimi ve öğretimi,ölçme, değerlendirme kavramları üzerinde durulmuştur. Dil öğrenimi veya öğretimindeölçme ve değerlendirme araçlarının niteliği belirtilmiştir. Bu araçların bilişsel,duyuşsal ve psikomotor alandaki gelişmeleri ortaya koyucu olması gerektiği vurgulanmıştır.

İLK OKUMA VE YAZMA ÖĞRETİM YÖNTEMİYLE İLGİLİ ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2006, Cilt 54, Sayı 1 · Sayfa: 195-222
Dil, milletlerin geleceğini şekillendiren en önemli kültürel değerdir. Bu nedenledevletler tarafından bir planlama ve çalışma alanı olarak görülür. Bireyin sosyalleşmesive devlet-vatandaş ilgisinin kurulması, verilecek dil eğitimi ile sağlanır.Devletin dil eğitimi ve öğretimi konusundaki politikalarının başında okuma ve yazmaöğretimi gelmektedir. Okuma ve yazma öğretimi politikalarının iki yönü vardır: niceliğiartırmak, niteliği belirlemek. Okuma ve yazmanın niteliğini belirleyen faktörlerinen önemlisi yöntemdir. İlk okuma ve yazma öğretiminde yeni uygulanmaya başlanan"ses temelli cümle yöntemi", cumhuriyetten günümüze hiç denenmemiştir. Öğretmengörüşlerine göre bu yöntemle Türkçe ilk okuma ve yazma öğretilebilir; ancak yöntemindil öğretimini aksatan yönleri bulunmaktadır.

TÜRKÇENİN GÜCÜ VE ATATÜRK

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2006, Cilt 54, Sayı 1 · Sayfa: 155-164
Yaklaşık 250-300 milyon insan tarafından konuşulan Türkçenin tarihi, çok eskileredayanmaktadır. VIII. yüzyılda taş üzerine kazınarak yazılmış Orhun Anıtları'nın(Göktürk Kitabeleri) Türkçe olması, Türk dilinin tarihi derinliğinin göstergesi ve işlenmişbir dil olduğunun belgesidir.Türkçe, kuralları sabit, işlenmeye ve gelişmeye müsait, sondan eklemeli, ses uyumlubir dildir.

FITRAT’IN HAYATI VE İLK DEVİR ÖZBEKÇEDEKİ DİL BİLGİSİ TERİMLERİNİN GÜNÜMÜZ ÖZBEK VE TÜRKİYE TÜRKÇESİNDEKİLERLE KARŞILAŞTIRILMASI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2006, Sayı 22 · Sayfa: 7-22
Fıtrat, Özbek Türklerinin yetiştirdiği yenilikçi devlet adamlığının yanında bilim, eğitim ve sanatla da yakından ilgilenmiştir. Fıtrat, bilim hayatı ve siyasi basamaklarda yükselişi yönüyle ele alındığında, onu soydaşı olduğu Ali Şir Nevai'ye benzetebiliriz. Özbekistan'da dil, terim ve imla konusunda önemli çalışmalar yapar. Eserlerini bu çalışmaların sonuçlarına göre her baskıda yeniler. Fıtrat, dil bilgisiyle ilgili eserlerinde günümüzdeki orandan daha fazla sayıda Türkçe kökenli terime yer vermiştir. Bu terimlerin büyük bir kısmı varlığını korumaktadır.

YAŞ TÜRKİSTAN DERGİSİ’NDE DİL MESELELERİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2006, Sayı 22 · Sayfa: 23-38
Türkistan Türkçesi, 11. asırdan 20. asrın başlarına kadar tam dokuz yüzyıl boyunca kesintisiz olarak ve Arap harfleriyle kullanılagelmiştir. Fakat yarım asır içinde Türkistan'da birkaç defa alfabe değiştirilmiş ve yeni edebî diller icat edilmiştir. Alfabenin böyle bir uygulamaya maruz kalmasının sebebi nedir? Alfabe değişimlerinin siyasal ve sosyal hayata ne gibi etkileri olmuştur? sorularının cevabını bulmamız gerekir. ortaya çıkması yönünde gelişmiştir. Çarlık misyonerlerinin; her boyun kendi lehçesini canlandırması yönünde telkin ve teşviklerinin, sosyalistler tarafından resmileştirmesi sonucunda Türkistan Türkleri bugün kendi ana dillerindeki şive farklılıkları sebebiyle birbirleriyle anlaşamaz duruma itilmişlerdir. Bunun sonucunda ortak dil olarak Rusçayı kullanır hale gelmişlerdir. Diğer yandan eğitim, bilim hatta günlük konuşma dili dahi Rusça olmuştur. Buna ek olarak 1926-1940 arasında önce Arap harflerinden Latin harflerine, Latin'den Kiril'e geçilerek, alfabeler ve yazım kurallarında da farklılıklar yaratılmıştır. Bunun topluma yansıması iki farklı alanda olmuştur: Bir yandan yeni nesil Arap harfleriyle yüzyıllar boyunca oluşturdukları bilgi ve kültür birikimini okuyup anlayamaz hale gelmiş, diğer yandan ortaya konan yeni imla ve yazım kurallarının karışıklığı, insanları duygu ve düşüncelerini ifade edemez hale getirmiştir

TÜRKÇE DEYİMLERİN ANLAM ÖZELLİKLERİ: KONUŞMA İLE İLGİLİ DEYİMLER

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2006, Sayı 22 · Sayfa: 39-45
Türk halkları felsefesinin, dünya ve hayat görüşünün bir ifadesi olan deyimler, etkili anlatım araçlarıdır. Bu sebeple deyimlerin şekil, anlam ve konularına göre sınıflandırılması gerekmektedir. Örneğin: İnsan vücuduyla ilgili deyimler (el, kol, baş, kafa, göz, kalp); insan ilişkileriyle ilgili deyimler (sevgi, saygı, nefret, dostluk, düşmanlık, namus, kin); hayvanlar dünyasıyla ilgili deyimler (hayvanların adı, vücudu, yaptığı hareketleri) vs.Deyimlerin bu şekilde incelenmesi, onların en uygun şekilde, yerinde ve verimli olarak kullanılmalarına olanak sağlar, deyimlerin öğretilmesiyle ilgili bir çok sorunlara da çözüm getirir

LEHÇEYE TÜRKLER TARAFINDAN TAŞINAN TÜRKÇE ARAPÇA FARSÇA KELİMELER VE KULLANIM BOYUTLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2005, Cilt 53 · Sayfa: 69-92
Osmanlı-Lehistan ilişkilerinin tarihi boyutu tarihçiler başta olmak üzere pek çok araştırmacı tarafından kitap, makale, bildiri ve değişik yazılara konu edilmiştir. Ancak dil alanındaki etki, birkaç kelime üzerine yazılan makale ve sunulan bildiri dışında, bütün yönleriyle şimdiye kadar gerektiği gibi ele alınmamıştır. Yapılan çalışmalar da daha çok Kıpçak sahasına yöneliktir. Bu çalışma böyle bir eksiği gidermek amacıyla hazırlanmıştır.Eski adıyla Lehçe günümüzdeki kullanımıyla Polonya diline Türkçeden geçmiş kelimelerin taşınış ve anlam boyutları ile Osmanlı ve diğer Türk devlet-topluluklarının dilinden Lehçeye geçen kelimelerin eski ve yeni Lehçedeki işlevleri çalışmamızın çerçevesini oluşturmaktadır. Türk diline Arapça ve Farsçadan gelen kelimeler, Türkçe olmadıkları halde, Osmanlılar tarafından Leh diline taşındıkları için incelemeye dahil edilmiştir. Konuyu bütün yönleriyle ortaya koyabilmek amacıyla; I. Batı Türkçesi: Osmanlı Sahasından Lehçeye Geçen Kelimeler II. Kuzey ve Doğu Türkçesi: Osmanlı Sahası Dışındaki Türk Devlet ve Topluluklarının Dilinden Lehçeye Geçen Kelime- ler şeklinde iki ana başlık altında toplanmıştır. Kelimeler, ilgili oldukları alanlar göz rak sınıflandırılmış, alfabetik sıraya göre tarih ve sosyolingüis-tik açıdan değerlendirilmiştir.

Köseçobanlı Ağzından Derlemeler

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2004, Cilt 52, Sayı 1 · Sayfa: 44-62
Değişen dünya şartlarından en çok etkilenen varlıklardan biri dildir. Küreselleşme ve medya etkisiyle yerel unsurlar hızla unutulmaya başlamıştır. Bunlar içerisinde yerel diller, şiveler ve ağızlar kayda geçirilmediği takdirde kesin olarak unutulacaklardır. Ağız çalışmalarının yapılmasıyla yabancı dillerden kelime almanın yanında, dilin kendi birikimi de kullanılabilir. Bu çalışmada Türkçe'nin kırsal bir yörede halen kullanılan ağzından derlemeler yapılmıştır.

Beyin ve Dil İlişkisi

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2002, Cilt 50, Sayı 2 · Sayfa: 127-146
Yapılan araştırmaların sonucunda, beyin hasar geçirmiş Türk hastaların konuşmalarında gözlemlenen bozukluklar sesbilgisi, kelime bilgisi, dilbilgisi seviyelerinde incelenerek sistemleştirilmiştir.