3 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Anahtar Kelimeler
- Diyarbakır 3
- Osmanlı 2
- Ottoman 2
- Architecture 1
- Commerce 1
Osmanlı Diyarbakır’ında Kelekçilerin Örgütlenme Yapısı ve İlişki Ağları
Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 302 · Sayfa: 95-131 · DOI: 10.37879/belleten.2021.95
Özet
Tam Metin
Keçi veya koyun tulumlarının şişirilmesi ve üzerlerine keresteden platformların eklenmesiyle yapılan kelek, Osmanlı dönemi boyunca Dicle Nehri’nin Diyarbakır Musul arası kısmında hem nakliyat hem de ulaşımda kullanılan yegâne vasıta olmuştur. Diyarbakır ve çevresinde üretilen mal ve eşya, kelek vasıtasıyla Irak pazarlarına, oradan da uluslararası pazarlara taşınmıştır. Şehir ticareti ve ulaşımındaki etkin rolüne dayalı olarak, kelek imâl eden ve onu nehir yolunda kullanan kelekçiler, şehrin iktisadi örgütlenmesinin önemli bileşenlerinden biri hâline gelmiştir.
Dicle’nin Musul’a kadar olan kısmının topoğrafyası ve sığ debisinin kelek dışında başka bir vasıtaya imkân tanımaması kelekçiliği, bu bölgeyle sınırlı bir mesleğe dönüştürmüştür. Böylece kelekçilik, Osmanlı Devleti’nin esnaf birliklerinin belli ilkelere bağlı olarak işleyen yapısına Diyarbakır bölgesine münhasır bir meslek olarak dâhil olmuştur. Mesleki anlamda kelekçiliğin örgütsel yapısı ve bu yapıdan kaynaklı ilişkiler ağına dâir çalışma eksikliği, bu konuya yönelmemizi sağlamıştır. Söz konusu eksikliği gidermek amacıyla hazırladığımız bu çalışmada, kelekçilik mesleğine ve loncasına yönelik detaylı bilgiler sunulmaktadır.
Çalışmada, Osmanlı Arşivi ve Diyarbakır Şer’iye Sicillerinin 18. yüzyıl ile 19. yüzyılın ilk yarısına ait verilerinden hareketle, Osmanlı Dönemi’nde Diyarbakır ekonomisinin önemli bir iş kolu olan kelekçiliğin örgütlenme biçimi ve işleyiş düzeni incelenmiştir. Bu çerçevede mesleki örgütlenmenin işleyişinde kelekçilerin devlet ve esnaf örgütleriyle kurduğu ilişki ağları tespit edilerek söz konusu ilişkinin yapısı çözümlenmeye çalışılmıştır.
20. Yüzyılın Başında Eşraf-Aşiret Çatışması: Milli Aşireti Ve Diyarbakır Eşrafı Örneği
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2017, Cilt XXXIII, Sayı 96 · Sayfa: 1-46
Özet
Tam Metin
Osmanlı döneminde Doğu ve Güneydoğu'nun en önemli aşiretlerinden birisi Milli Aşireti idi. İbrahim Paşa'nın aşiret reisi olduğu dönemde Milli Aşireti birçok aşireti bünyesine alarak büyük bir konfederasyona dönüşmüştür. Diyarbakır, Urfa, Halep, Mardin ve Musul arasında geniş bölgede hüküm süren bu aşiret, Sultan Abdülhamit döneminde kurulan Hamidiye Alayları kapsamına alınmıştır. Milli Aşireti, Hamidiye Alayları'na mensup olmanın sağladığı imtiyazlar sayesinde önemli bir nüfuz elde etmiş, bölgenin siyasi, sosyal ve ekonomik yapısını derinden sarsmıştır. İbrahim Paşa, bazı devlet yetkililerinin desteğini ve maiyetindeki silahlı birliklerin avantajını şahsi çıkarları doğrultusunda kullanarak bölgedeki diğer aşiretlere karşı saldırılarda bulunmuş ve özellikle de Diyarbakır vilayetine bağlı bazı yerleşim merkezlerini yağmalamış ve ciddi mağduriyetlere yol açmıştır. Milli Aşireti'nin saldırıları karşında Diyarbakır eşrafı sesini Babıâli'ye ve Sultan Abdülhamit'e duyurmak için iki defa postaneyi işgal etmiştir. Diyarbakır eşrafının ısrarlı ve etkili tepkisi nedeniyle, tahkikat komisyonları kurulmuşsa da Hamidiye Alayları'nın bağlı olduğu 4. Ordu Komutanlığı ve Mabeyn'deki İbrahim Paşa'yı koruyan kişilerin gayretinden dolayı etkili bir sonuç alınamamıştır. Bu meselenin uzun yıllar Diyarbakır kamuoyunu meşgul etmesi, mağdur olan bölge halkının devlete olan güvenini daha da sarsmıştır.
Diyarbakır’da Osmanlı Dönemi Şehir-İçi Hanları Üzerine Değerlendirme
Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 877-900 · DOI: 10.37879/belleten.2015.877
Özet
Tam Metin
Araştırmalarımız, Diyarbakır'ın Osmanlı yönetimine geçtiği dönemden, Cumhuriyet dönemine kadar kentte bulunan hanların mimari özellikleri ve şehrin yoğun ticaret potansiyelinin tespitini konu almıştır. Diyarbakır'da Osmanlı Döneminde adı bilinen 25 hanın mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bu hanlardan 4 tanesi, günümüze kadar tamamen veya kısmen ulaşmış hanlardan, yalnız dokuzunun yeri mevcut yayın, arşiv belgelerinden yararlanılarak tespit edilebilmekte, diğerlerinin ise adlarından başka bilgiye rastlanmamaktadır. Eserlerin plan, dış kütle, iç görünüş ve malzeme bakımından Osmanlı geleneğine bağlı kaldığı, fakat ekseriyetle bölgesel karakteristikler sergilediği de anlaşılmıştır. Eserlerin örtü sisteminde ahşap kirişlemeli düz tavan, kubbeyle beraber beşik, çapraz ve aynalı tonoz çeşitlemeleri uygulanmıştır. Kubbe geçişleri ise genellikle tromplarla sağlanmıştır. Diyarbakır ticaret binalarında inşa malzemesi çoğunlukla koyu renk bazalt taşı, kesme tekniğiyle kullanımının yanı sıra beyaz veya sarımsı kireç taşıyla alternatif nöbetleşe kullanılmasıyla meydana gelen almaşık örgü tekniği ile de kullanılmıştır. Yapılarda dönemlerinin karakteristiklerini sergileyen süsleme programlarına belli ölçülerde yer verildiği görülmüştür. Abartıdan uzak yalın bir süsleme programı içinde bitkisel, geometrik ve kısmen de yazıdan oluşan düzenlemeler konu edinmiştir. Çok sayıda ve farklı türdeki eserlerle zengin bir mimari dokuya sahip Diyarbakır'da, hem bölgesel hem de uluslararası ticaret ağı içinde ticaretin sağlam koşullarda ve güvenilir bir şekilde devlet eliyle ilerlemesi için çok sayıda binanın inşa edildiğini, ancak bazılarının çeşitli tahribat, bilinçsiz müdahaleler ve bir takım ilavelerle asli özelliklerini büyük ölçüde yitirdiklerini, bazılarının da bakımsız bırakıldıkları ortaya çıkarılmıştır.