12 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Eskişehir
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

1912 Seçimleri ve Eskişehir'de Meydana Gelen Olaylar

Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 459-482
Tam Metin
İnsanların kendilerini yönetecek olanları belirli bir süre için özgür iradeleriyle kurallara uygun bir şekilde belirlemesine seçim denir. Seçim, çağdaş demokrasilerde yöneticilerin belirlenmesi için vazgeçilmez temel kuralların başında gelir. Siyasal yönetim sistemlerinin gelişimine paralel olarak seçimlerin de geliştiği görülmektedir. 1789 Fransız İhtilali öncesinde yöneticiler seçime başvurmaktan hoşlanmazdı. Antik Yunan ve Roma kentlerinde kenti ilgilendiren bazı konularda sınırlı sayıda halkın oylarına başvurulurken; Ortaçağda ancak kent kilise ve meslek örgütlerinde seçim yapılırdı. Kentlerin büyümesi, burjuva sınıfının güçlenmesi iktisadi yaşamı olduğu kadar siyasal yaşamı da etkiledi. Kent yönetimine katılarak varlıklarını, güçlerini ve yeterliliklerini kanıtlayan burjuvalar devlet yönetimine de katılmak istediler. Geleneksel sistemi kökünden değiştirecek olan bu isteklere yöneticiler pek de sıcak bakmadılar. Kimi ülkelerde yöneticiler halkın devlet yönetimine katılımını reformist uygulamalarla gerçekleştirirken kimi ülke yöneticileri de ülkelerini büyük kanlı devrimlere sürüklediler. Böylece mutlak monarşilerin yerini halkın temsilcilerinden oluşan parlamentolu yeni rejimler almaya başladı. Seçme ve seçilme hakkının varlıklı erkeklere özgü olması tartışmalara yol açtı. Demokrasi halkın egemenliğine dayanan bir rejim olduğuna göre halkın tümünün iradesini yansıtan bir yönetimin getirilmesi zorunlu görüldü. Nitekim büyük bir mücadeleden sonra seçme ve seçilme hakkı zengin-yoksul, erkek-kadın ayrımı yapılmadan tüm halkın temel haklarından biri olduğu kabul edilerek, temsili rejimin vazgeçilmez bir unsuru oldu. Biz, bu makalemizde Türk toplumunun yaşamında önemli bir yer tutan 1912 genel seçimleri sırasında Eskişehir'de meydana gelen olayları inceleyeceğiz. Ancak konunun daha iyi anlaşılabilmesi için seçim olgusunun toplumsal yaşamımızda izlediği gelişme çizgisini de kısaca açıklayacağız.

Midas Şehri Kazısı

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 1-4 · DOI: 10.37879/belleten.1981.1
Tam Metin
Midas, Eskişehir'in güneyinde Afyonkarahisar'a bağlı Yazılıkaya köyü yakınında bir Frig şehridir. C. H. Emilie Haspels, 1937- 1939 yılları arasında İstanbul Arkeoloji Enstitüsü adına burada kazı yapmıştır. 1936 yılında Enstitü burada bir deneme sondajı yaptıktan sonra esaslı bir kazı yapılmasını kararlaştırmıştır. Enstitü Müdürü Albert Gabriel, Atina'daki Fransız Arkeoloji Enstitüsü üyesi Hollanda'lı Haspels'i İstanbul Şubesine davet ederek, önce Midas şehri sondajında bulunan çanak çömlek parçalarını incelemekle, bilâhare bir kazı yapmakla görevlendirmiştir. Midas şehri kazı alanı, Eskişehir güneyinde, Anadolu yaylalarının kuzeybatı köşesinde siyah gri volkanik tüflerden meydana gelen ve dar vadiler ile bölünmüş yalçın kayalıklı, Frig Yaylaları adı verilen, ulaşılması çok güç bir bölgedir. Bu bölge, M. Ö. VIII. yüzyılda Frig Krallığına bağlı bulunmakta idi. Frig Yaylasındaki (Türkmendağ çevresi) eski eserler, XVIII. yüzyıla kadar bilinmemekteydi. 1555 yılında Macar Kralı Ferdinand tarafından Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman'a elçi olarak gönderilen Hollanda asıllı Ogier Ghislain van Busbecq maiyetindeki Hans Dernschwam, tuttuğu ruznamede Karacaşehir'e uğradıklarından ve bu çevrede eski eserlere rastladıklarından bahseder. Dernschwam'ın bu bilgileri verebilmesi, İran'ın karşı saldırısına tedbir almak için Amasya'da bulunan Padişaha ulaşmak için heyetin, Anadolu yaylalarından geçmesi ile mümkün olmuştur.