4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 5 yıl
  • Göç
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Göç Sonrası Uyum Süreci Kapsamında Bir Çocuk Dergisi: Muyu

Erdem · 2023, Sayı 84 · Sayfa: 51-86 · DOI: 10.32704/erdem.2023.84.051
Tam Metin
Göç sonrası uyum süreci konusu dikkate değerdir. Çünkü göç sonrası uyum süreci hem göçmenleri hem de yerli halkı çok yakından ilgilendirmektedir. Göç sonrası uyum sürecinde yerli halk ile göçmenlerin bir arada yaşamak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu sürecin iyi yönetilmesi hem yerli halk hem de göçmenler açısından çok önemlidir. Göç hareketinde en dezavantajlı gruplarından birisi de çocuklardır. İnsan hayatındaki en önemli çağ olan çocukluk çağında göç sonrası uyum sürecinin etkileri geleceğe yönelik olduğundan üzerinde daha bir itinayla durulması gereklidir. Göç sonrası uyum sürecinin yönetilmesinde yerli halka, kamu otoritelerine ve göçmenlere önemli sorumluluklar düşmektedir. Türkiye gibi son yıllarda -Suriye başta olmak üzere- çok sayıda ve kitlesel bir şekilde göç hareketlerine maruz kalmış ülkelerde bu sürecin yönetimini daha da önemli hâle gelmiştir. Göç sonrası uyum sürecinde çocuklara yönelik faaliyetler bu sürecin başarıyla atlatılmasında faydalı olabilecektir. Bu faaliyetlerin en önemlilerinden birisi de çocuk dergileri hazırlamaktır. Türkiye’de çocuklara yönelik çok sayıda çocuk dergisi olmasına rağmen göç sonrası uyum süreci bağlamında çocuklara yönelik yayınların çok az olduğu görülmektedir. Bu çalışmada çocuklara yönelik göç sonrası uyum süreci bağlamındaki faaliyetlerden biri olarak T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkanlığı tarafından çıkarılan Muyu adlı çocuk dergisi ele alınacaktır. Muyu Türkiye’deki Türk ve yabancı çocukların uyum sürecini kolaylaştırmak, birlikte eğlenmelerini ve kültür alışverişlerini sağlamak amacıyla çıkarılmış bir çocuk dergisidir. Bu çalışmada Muyu dergisinin içerik bakımdan genel değerlendirmesi yapılmış, derginin göç sonrası uyum sürecine katkısı incelenmiştir. Araştırma tarama modeli ile desenlenmiştir. Araştırma nesnesi Muyu’nun birinci (2020) ve ikinci (2021) sayılarıdır. Araştırma verileri Çocuk Dergisi Genel Değerlendirme Formu ile Çocuk Dergisi Göç Sonrası Uyumu Kolaylaştıran Uygulamalara İlişkin Değerlendirme Formu aracılığıyla toplanmıştır. Muyu’nun Çocuk Dergisi Genel Değerlendirme Formu’ndaki ölçütlerin %70 (n=14)’ini karşıladığı, %30 (n=6)’sini ise kısmen karşılandığı; Çocuk Dergisi Göç Sonrası Uyumu Kolaylaştıran Uygulamalara İlişkin Değerlendirme Formu’ndaki ölçütlerden %37,5 (n=3)’ini karşıladığı, %12,5 (n=1)’ini kısmen karşıladığı, %50 (n=3)’sini ise hiç karşılamadığı tespit edilmiştir. Bu çalışmanın temel önerisi, inceleme esnasında tespit edilen eksikliklerin gelecek sayılarda giderilmesi olacaktır. Bunun yanında derginin yerli ve göçmen çocukları ile birlikte okunması, akran paylaşımı ve uyumun geliştirilmesi açısından çok yönlü katkılar sağlayacaktır. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarının da göçmen çocuklara yönelik süreli yayınlar çıkarmasının faydalı ve gerekli olacağı ileri sürülmüştür.

Kosova’ya Yapılan Çerkes Göçü ve İskânı (1864-1865)

Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 304 · Sayfa: 991-1024 · DOI: 10.37879/belleten.2021.991
Tam Metin
XVI. yüzyıldan itibaren Kafkasya’yı hâkimiyeti altına almaya yönelik bir politika izlemeye başlayan ve 1864 yılında Kuzey Kafkasya’yı işgal eden Rusya, bölgede yaşayan Çerkesleri Osmanlı Devleti topraklarına göç etmeye zorlamıştır. 1850’lerde başlayan Çerkes göçleri 1862-1865 yılları arasında yoğunlaşmış ve 1860’ların sonuna kadar devam etmiştir. Sürekli isyanların yaşandığı Balkanlar’da Çerkeslerin savaşçılığından yararlanmak ve Müslüman nüfusunu arttırmak isteyen Osmanlı Devleti, bu dönemde 400.000’den fazla Çerkes’i Rumeli’ye yerleştirmiştir. 9.000-11.000 civarında Çerkes de Kosova’ya iskân edilmiştir. Kosova’ya gelen Çerkesler burada köyler kurmuşlardır. Yeni vatanlarında tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya başlamışlardır. Ancak, Kosova’ya yerleştirilen Çerkeslerin büyük bir kısmı burada kalıcı olmamıştır. Avrupa devletlerinin 23 Aralık 1876’da toplanan İstanbul Konferansı’nda Çerkeslerin Balkanlar’ı terk etmesini istemesi ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Kosova’da yaşayan Çerkeslerin bir kısmının Anadolu’ya ve Ortadoğu’ya göç etmesine sebep olmuştur. Kosova’da geriye kalan Çerkeslerin büyük çoğunluğu da Balkan Savaşları sırasında ve sonrasında bölgeden ayrılmıştır. Bu çalışmada, 1864-1865 yıllarında Kosova’ya yapılan Çerkes göçü ve iskânını hazırlayan gelişmeler, göç ve iskân sırasında karşılaşılan sorunlar ve bu sorunların çözümü için izlenen politikalar ele alınmıştır.

Ocağımız Sönmesin

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 50 · Sayfa: 373-376 · DOI: 10.24155/tdk.2020.153
Balkan göçleri hakkında mevcut çok sayıda ve çok farklı türlerde eserin olduğu bilinmektedir. Göç konulu romanlar içinde henüz tanıtılmadığı tespit edildiğinden bu kitabın tanıtımı yapılmak istenmektedir. Tanıtım sırasında betimleyici tanıtım tekniği kullanılacaktır. Refik Özdek'in kaleme aldığı kitabın birinci basımı 1989 yılında yapılmıştır. Temin edilen kitabın kaçıncı basım olduğuna dair bilgi kitabın içinde bulunmamaktadır. Kitabın kapağında sağ üst köşede, arkası dönük bir kadın ve adamla ortalarında bir çocuğun silueti vardır. Mavi ve siyah tonlarında bir kapak rengi seçilmiştir. Kitabın arka kapağında yazar bilgisi bulunmamakta, kısa bir tanıtım yazısı bulunmaktadır. Arka kapak yazısı şöyledir: "Bu kitap Balkan'dan Anadolu'ya özellikle 93 Harbi (1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı) esnasında ve sonrasında Bulgar, Sırp, Karadağlı, Yunan çeteleriyle Rusların vahşetinden kaçıp göç eden yüz binlerce insanımızın dramıdır. "Ocağın Sönmemesi" için bayrağın çekildiği yere doğru, öle-yite yürüyüşün hazin hikâyesidir." Kitap roman türünde yazılmıştır ve yirmi bir bölümden oluşmaktadır. Her bölümün başında bölüm içinde birinin ağzından çıkmış özlü bir söz veya içeride geçen bir cümleden alıntı konulmuştur.

Karadeniz Kemençesinin Yunanistan’daki İcra Geleneği

Erdem · 2020, Sayı 78 · Sayfa: 189-212 · DOI: 10.32704/erdem.749159
Yaylı çalgılar ailesine mensup olan Karadeniz kemençesi, şekil ve çalım özellikleri itibariyle Türkiye sınırları içerisindeki Kuzey Doğu Anadolu (Doğu Karadeniz) bölgesine özgü bir çalgıdır ve bu bölgedeki müzik geleneğinin en önemli temsilcisidir. Karadeniz kemençesi diğer yaylı enstrümanlardan ayırılan özgün bir çalım tarzına ve repertuara sahiptir. Bugün, Karadeniz kemençesi sadece Türkiye'nin Karadeniz bölgesinde değil, 20. yüzyılın başlarında nüfus mübadelesi nedeniyle Yunanistan'a göç eden Karadenizli Rumlar tarafından da icra edilmektedir. Bu bağlamda Karadeniz kemençesi hem Türkiye'de hem de Yunanistan'da Karadenizli halkların en önemli ve sembolik çalgısı olarak karşımızı çıkmaktadır. Her ne kadar aynı ortak kültürel coğrafyadan geliyor olsalar ve birçok benzerliği hala barındırıyor olsalar da, aradan geçen neredeyse yüz yıllık bir zaman zarfından sonra, iki toplum arasında, gerek müzik, gerek dans, gerek diğer kültürel olgular açısından bir takım farklılıklar kaçınılmaz olarak ortaya çıkmıştır. Bu farklılıkların, özellikle mübadele ile birlikte farklı bir sosyo-kültürel ve politik çevreye yerleşmiş olan Karadenizli Rumların kemençe icra geleneklerine önemli ölçüde yansıdığı gözlemlenmektedir. Özellikle son 10-15 yıllık bir süreç içinde önemli bir popülerlik kazanan Karadeniz müziği, ana akım medya ve sosyal medya üzerinden daha geniş kitlelere ulaşmaktadır. Bu durum Karadeniz müziği icracılarında da bir artışa neden olmuş ve Karadeniz kemençesi icrası gençler arasında önemli düzeyde yaygınlaşmıştır. Buna ek olarak, kitle iletişim araçlarının ve internetin gelişmesiyle birlikte, Yunanistan'a göç eden Karadenizli Rumlar ve Türkiye'deki kemençe icracıları arasındaki iletişim ve etkileşim artmış, doğal olarak aynı kültürel geçmişten gelen bu insanların etkileşimi kemençe icralarına da yansımış, özellikle Türkiye'deki kemençe icracıları arasında, Yunanistan'daki Karadeniz göçmeni Rumlar arasındaki geleneksel icraya ilgi artmıştır. Yukarıda belirtilen etkenlere dayalı olarak Türkiye'deki kemençe icracıları arasında tanımlanan bir "Rum tavrı" söz konusu olmuştur. Bu makale, 2016-2018 yılları arasında Yunanistan'da gerçekleştirilen alan araştırmasının sağladığı veriler ışığında ve "Rum tavrı nedir?" sorusu bağlamında Yunanistan''daki geleneksel kemençe icra pratiğinin gelişim ve değişim sürecini, çalım tekniği ve repertuar açısından ele alıp analiz etmeyi amaçlamaktadır.