13 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Haçlı Seferleri
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Tapınak Şövalyelerinde Kadın

Belleten · 2023, Cilt 87, Sayı 308 · Sayfa: 23-51 · DOI: 10.37879/belleten.2023.023
Tam Metin
Orta Çağ Avrupası’nda kadının toplumsal konumunu belirleyen unsurlar çeşitlilik gösterse de, dinî değer yargılarının temel bir faktör olarak dikkate alındığı görülmektedir. Kilise, kadının toplumsal konumunun belirlenmesinde önemli rol oynamıştır. Kilise tarafından yaratılan kadın imajı, Orta Çağ Avrupa toplumunun genelinde ve bilhassa dönemin dinî yapılanmaları üzerinde etkili olmuştur. Bu etki, Tapınak Şövalyeleri dâhil olmak üzere, XII-XIV. yüzyılları arasında ortaya çıkan dinî-askerî karakterli tarikatlar üzerinde de gözlenmiştir. Katolik Kilisesi’ne bağlı bir tarikat/örgüt olan Tapınak Şövalyeleri, ait olduğu medeniyetin kabaca değerlerini kendi yapılanma anlayışı doğrultusunda değerlendirerek kadın konusunda kendine özgü bir duruş sergilemiştir. Bu duruş, tarikata ait tüzük metinlerinde açık bir şekilde ortaya konmuştur. Çalışmada, Orta Çağ Avrupa ve özellikle Haçlı Seferleri sürecinde kadın meselesine genel hatlarıyla değinilerek bu durumun Tapınak Şövalyelerine yansıması değerlendirilecektir. Dönemin diğer dinî-askerî tarikatların kadın konusundaki uygulamaları kısaca ele alınarak Tapınak Şövalyeleri ile kimi benzerlik ve farklılıkları tespit edilecektir. Tüzük metinlerinden hareketle, Tapınak biraderlerinin kadınlarla münasebetleri ve bu münasebetlerin hukuki karşılığı, çeşitli örnekler üzerinden değerlendirilerek bu konuya dair teorik ve pratik uygulamalar arasındaki tutarlılık ortaya konacaktır. Çalışmanın sonunda Tapınak Şövalyeleri’nin hiyerarşik yapılanmasında kadının konumu ve tarikat düzeyindeki imajı tartışılacaktır. Çalışma, Tapınak Şövalyeleri dönemine ait belgeler ile bu dönemi ele alan kaynak ve çağdaş eserler ışığında ele alınacaktır.

Haçlı Seferleri Döneminde Din Değiştirme Vakaları

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 274 · Sayfa: 691-718 · DOI: 10.37879/belleten.2011.691
Tam Metin
Haçlı Seferleri, II. Urbanus'un 1095'de Clenrmont'ta yaptığı Hıristiyanlığın merkezi Kudüs'ün kurtarılması ve doğulu Hıristiyan kardeşlere yardım parolasıyla başlamıştı. Ancak bu dini temele karşın seferlerin başlangıcı Avrupa'da cereyan eden iktidar savaşları, buna bağlı olarak bozulan sosyal-ekonomik düzen ve papalığın dünyevi iktidar hırsı ile alakalıdır. Çalışmamızın konusunu teşkil eden seferler sırasında gerçekleşen din değiştirme vakaları da tamamıyla bu nedenlerin dışa vurumudur.

Haçlı Seferleri Kaynaklarının Büyük Külliyatı Recueil des Historiens des Croisades II Bizanslı Tarihçiler

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 921-958
Haçlı Seferleri Kaynaklarının Büyük Külliyatı (Recueil des Historiens des Croisades)(1) adlı eserin İslâm tarihçilerini kapsayan dizisini daha önce Belleten'de yayımlamıştım(2). Hazırladığım bu çalışmada ise, beş diziden oluşan Haçlı Seferleri Kaynaklarının Büyük Külliyatı içinde Bizanslı Tarihçiler (Historiens Grecs)'e ayrılan ve iki ciltten oluşan dizinin içeriğini tanıtmaya çalışacağım.

Haçlı Ordularının Anadolu'da Geçtiği Yollar

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 571-582
Tam Metin
Haçlı Seferleri döneminde (1096-1291) Doğu'ya dokuz büyük sefer düzenlenmiştir. Bu seferler sırasında yalnızca Birinci Haçlı Seferi orduları 1097'de Anadolu'yu çapraz kesen yolu geçerek güneye inmeyi başarmışlardır. 1101 Yılı Haçlı Seferleri orduları Türkiye Selçuklu Devleti ve Danişmendli topraklarından geçmeye teşebbüs etmişler, fakat Sultan I. Kılıç Arslan tarafından Orta Anadolu'da imha edilmişlerdir. İkinci Haçlı Seferi orduları 1147/48'de yine Türkiye Selçuklu Devleti'nin topraklarından geçmeye çaba göstermişlerse de bunu başaramamışlar, ancak Bizans'a ait Ege bölgesi topraklarından geçerek Antalya'ya ulaşabilmişlerdir. Üçüncü Haçlı Seferi'ne katılan Alman ordusu ise 1190'da kısmen Türk topraklarından kısmen de Bizans arazisinden geçerek güneye Silifke'ye inmiştir. Bu çalışmamızda bahsedilen Haçlı ordularının Anadolu'daki yürüyüş yollarını kaynaklara dayanarak ve bu konudaki araştırma eserlerinde verilen bilgileri de göz önüne alarak açıklamaya çalışacağız.

JANE SAYERS, Innocent III Leader of Europe 1198-1216 (Avrupa'nın Lideri III. Innocentius 1198-1216), Longman Yayınevi Londra ve New York 1995, XIII+200 sayfa+5 harita+İndeks. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 234 · Sayfa: 599-600
Tam Metin
Jane Sayers bu kitabında, III. Innocentius'un 1198-1216 yılları arasında yaklaşık 18 yıl süren papalık dönemini, onun karakterini, politikalarını, politikalarının geçmişten nasıl etkilendiğini, kilise reformu teşebbüsünü, 13. yüzyılda yaşanan kilise krizini ve bu dönemde düzenlenen Haçlı Seferlerinde Papa'nın rolünün ne olduğunu ve 13. yüzyılın ilk on yılındaki Avrupa tarihine göz atarak papalık makamını bütün yönleriyle inceler.

Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu (23-25 Haziran 1997, İstanbul)

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 913-916
Tam Metin
Haçlı seferleri denince hemen aklımıza Avrupa Hıristiyan devletlerinin kafir (infidel barbarians) diye ilan ettikleri Müslümanların elinden mukaddes toprakları kurtarmak için yapmış oldukları seferler gelir. Nitekim Papa II. Urban 18 Kasım 1095'te Müslümanlara karşı Haçlı seferlerini başlattığında amacının Doğu Hıristiyanlarını ve Hıristiyan kiliselerini Selçukluların elinden ve daha sonra da Kudüs'ü ve diğer mukaddes toprakları dinsizlerin elinden kurtarmak olduğunu açıkça ilan etmiştir (bk. Hans Eberhard Mayer, The Crusades, Oxford 1998, s. 8-9). Papa II. Urban'a rağmen bu sempozyum ile bunun pek de böyle olmadığı bir daha anlaşılmıştır. Aslında bu seferlere çok yönlü bakmak gerekiyor. Gerçeğin ne olduğunu anlayabilmek için daha çok araştırmaların yapılması gereği kendini bir daha bu sempozyumda göstermiştir. İlim adamlarının birçok konularda mutabık kalmadıkları bu sempozyumdan anlaşılmıştır. Bu seferler acaba bir doğu-batı çatışmasının yoksa Ortodoks ve Katolik kiliselerinin hesaplaşmasının bir ürünü mü idi? Veyahut Avrupa'da fakir halkı inleten elit tabakanın suçluluk duygularının bir başka türlü hesaplaşması mı idi?

Mısır'ın Alınmasından Sonra Nuruddin Mahmut'la Selahuddin Eyyûbî Arasında Ortaya Çıkan Soğukluğun Sebepleri

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 219 · Sayfa: 413-446
Tam Metin
Büyük Selçukluların, fazla uzun sürmeyen yükselme dönemlerinden sonra Ortadoğu'da genel manada İslamî bir güç birliğinin sağlanamaması, Batı Dünyası'na, beklenmekte olan arzuların gerçekleşmesi hususunda yeni bir ümit ışığı yakmıştı. Bu sebeple Avrupa Hıristiyanları, ellerine geçen bu fırsatı değerlendirmek istemişlerdi. Batılılar, bu maksatla, genellikle Papalık Makamı'nın öncülüğünde çeşitli milletlerden oluşan, sayıları yüz binleri bulan ve tarihte adına Haçlı Seferleri denilen savaşları başlatmışlardı. Söz konusu olan bu savaşlar, ya papa ve papazların aforozundan kurtulmak, ya bu makamları işgal edenlerin yanında saygınlık kazanmak, ya da genel anlamda Hırıstiyan Dünyası'nda siyasî bir üstünlük sağlamak gayesi ile, Ortaçağ Avrupası'nın kaderini ellerine geçirmiş bulunan imparator ve kralların katılmasıyla pek çok gayeler uğruna yapılmıştır.

Haçlı Seferleri Dönemi Kalelerinden Râvendân

Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 371-390
Tam Metin
XI.-XIII. yüzyıllarda İslâm-Haçlı çatışmalarında pek çok olayın yaşandığı Güneydoğu Anadolu'nun Râvendân kalesi, bugün sadece yalnızlığa değil, kaderine de terkedilmiş bulunuyor. Râvendân kalesine, Gaziantep'ten Kilis'e Burç kasabası üzerinden giden yol ile ulaşılmaktadır. Yol, Gaziantep'ten Burç'a kadar asfalt olup geri kalan kısmı stabilizedir. Kalenin Gaziantep'e uzaklığı 40 km.'dir. Kilis ilçesinin ise 24 km. kuzeybatısındadır.

HAÇLI SEFERLERİ KAYNAKLARININ BÜYÜK KÜLLİYATI Recueil des Historiens des Croisades I Doğulu Tarihçiler [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 210 · Sayfa: 863-898
Haçlı seferleri tarihi hakkında ilk denilebilecek bilimsel çalışmalar 18. yüzyılın ortalarında Fransa'da Saint-Maur dini cemiyetinin dindar bilginleri tarafından başlatılmış görünüyor. Galya ve Fransa tarihçilerinin eserlerini büyük bir koleksiyon halinde (Recueil des Historiens des Gaules et de la France) neşre başlayan bu bilginler pek kısa bir zamanda Haçlı seferleri hakkında bilgi veren batılı ve doğulu yazarların eserlerini bir arada toplamanın gerektiği inancına varmışlar ve kendi cemiyetleri içinde, özellikle Arap müelliflerinin eserlerini okuyup yayına hazırlayacak kapasitede bir bilgin tesbiti için araştırmalar yapmaya başlamışlardı. Bu sıralarda henüz hiçbirisi yayınlanmamış olan büyük islam tarihçilerinin konuyla ilgili eserlerinin yazma nüshaları Kraliyet ve Saint Germain-des-Pres kütüphanelerinde bulunuyordu. Saint-Maur cemiyeti, bu fevkalâde güç başarılabilir görevi Georges-François Berthereau adında üstün kabiliyetli ve çalışkan bir genç bilgine verdi.

Urfa Haçlı Kontluğu Tarihine Bir Bakış (1098-1146)

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 167-174 · DOI: 10.37879/belleten.1989.167
Tam Metin
Şanlıurfa'nın kaderinde, XI. yüzyıl sonunda başlayan haçlı seferleri önemli bir rol oynadı ve aynı yüzyılın ikinci yarısında başlamış olan bölgenin Türkleşmesi olayını, kısa bir zaman için durdurmuş görünmesine rağmen, gerçekte hızlandırdı. XI. yüzyıl ortalarında Anadolu sınırlarına ulaşmış bulunan Türk akınları karşısında ermeniler, topraklarını Bizans İmparatorluğuna satarak ülkenin içlerine çekilmiş, bu arada Güney-Doğu Anadolu bölgesine de girmişlerdi. 1071 Malazgirt zaferi Anadolu'yu Türklere açtı. Türkler kısa zamanda Marmara kıyılarına kadar yayıldılar. Bu sırada, Bizans'ın zayıf durumundan faydalanan ermeniler küçük küçük beylikler kurmak suretiyle bağımsızlıklarını sağlamaya çalışıyorlardı. Ancak Türklerin bölgeye gelişiyle üstünlük ve hâkimiyet iddialarını yavaş yavaş ve çoğu zaman da barışçı yollarla Türklere kaptırmaya başlamışlardı. Hâkimiyetin el değiştirmesi ile bölgedeki etnik yapı değişmiş sayılmazdı. Çünkü Türkler, hâkimiyetleri altındaki yabancı toplumlara karşı her zaman anlayış ve hoşgörü ile bakmışlardı. Bu defa da durum aynı idi. Haçlıların gelişine kadar bölgenin hıristiyan ahalisi Türklerle birlikte yaşamlarını sürdürmüşlerdi. Haçlıların gelişi bu düzeni bozdu. Şimdi Türk veya Bizans hâkimiyetinden haçlıların yardımı ile kurtulup bağımsızlıklarını sağlayabilirlerdi. Bu düşüncenin ışığında, haçlıları pek büyük bir sevinçle karşılamaları çok tabiiydi. Onları kurtarıcıları olarak görmüşlerdi. Fakat, ne büyük ölçüde yanıldıklarını kısa zamanda anlayacaklardı. Haçlıların niyeti, kendi mezheplerine aykırı inançta olan doğu hıristiyanlarını kurtarmaktan çok, kendi hâkimiyetlerini sağlamaktı. Olayların akışı bunu kısa zamanda gösterdi.