14 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • II. Abdülhamid
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

İftihar Madalyası

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 535-538 · DOI: 10.37879/belleten.1980.535
Tam Metin
2 Rebiülâhır 1306 ve 24 Teşrinisâni 1304 senesinde II. Abdülhamid'in İrade-i Seniyyesiyle ihdas edilmiş olan bir madalyanın adıdır. Bu Madalya Devlete sadakat, şecaat ve hamiyyet ile hizmet etmiş bulunanlara mükâfat olarak verilmektedir. Madalya altın ve gümüşten yapılmıştır. Altını 27,48 Gr. ağırlığında, 30 mm. kutrunda ve binde 916 2/3 ayarındadır. Gümüşleri ise 17,1 o Gr. ağırlığında, 30 mm. kutrunda ve 830 ayarındadır. Madalyanın ön yüzünde: Güneş ışınları arasında, II. Abdülhamid'in Tuğrası bulunmaktadır. Bunun altında Osmanlı İmparatorluğunun arması görülmektedir. Madalyanın arka yüzünde ise: defne dallarından meydana gelmiş bir çelenk arasında bir boş saha bırakılarak, Madalyanın verileceği şahsın adı ve tarihi buraya hak olunacaktır

İngiltere Dışişleri Bakanlığı Belgelerine Göre Osmanlı Padişahı Abdülhamit 48 Saat İçinde Kıbrısı İngilizlere Nasıl Kiraladı

Belleten · 1978, Cilt 42, Sayı 168 · Sayfa: 725-744 · DOI: 10.37879/belleten.1978.725
Tam Metin
Kıbrıs Antlaşması : 4 Haziran 1878'de Padişah Abdül Hamit'le İngiltere yönetimi arasında imzalanan ve aynı yıl 12 Temmuzda İngilizlerin Kıbrıs'ı işgal etmelerine yol açan "Kıbrıs Konvansiyonu" (Cyprus Convention) olarak anılan Savunma Antlaşmasının I. maddesi şöyle idi: "Batum, Ardahan, Kars veya bunlardan herhangi biri Rusya tarafından (Türkiyeye) geri verilmezse ve Rusya, Haşmetlû Padişahın Asya'da kesin Barış Anlaşmasınca saptanan ülkelerinden bir bölüğünü bile ileride herhangi bir tarihte ele geçirmek deneyinde bulunursa, İngiltere, bu ülkeleri silah gücüyle savunmada Haşmetlû Padişaha yardımda bulunmayı üstlenir. Buna karşılık olarak, Haşmetlû Padişah, yönetimde gerekli devrimleri daha sonra iki Devlet arasında anlaşmaya varılacağı biçimde uygulayacağı ve Babıali'nin söz konusu bölgelerdeki Hıristiyan ve öteki uyruklarını koruyacağı yolunda İngiltere'ye söz verir. Haşmetlû Padişah, ayrıca, İngiltere'nin kendi üstlenmelerini yerine getirmesi için gerekli ölçemleri (tedbir) alabilmesi için, Kıbrıs Adasının İngiltere'ce işgal edilerek yönetilmesini kabullenir". Görüldüğü gibi Kıbrıs Antlaşmasında siyasal açıdan oldukça önemli hükümler vardı, çünkü bu antlaşma gereğince, İngiltere, Türkiye'nin Asya'daki ülkelerinin bütünlüğünü Rusya'ya karşı korumayı resmen üstleniyordu. 1856 Paris Antlaşmasında üstlenilen Türkiye'nin ülke bütünlüğü güvencesi (garanti) geçersiz bir duruma geldiğinden, İngiltere, bu konuda tek başına davranmak zorunda kalıyordu. Kıbrıs Antlaşması, İngiltere Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden J. W. Headlam - Morley ve W. J. Childs açısından geniş ölçüde bir askeri üstlenme niteliğinde idi ve o sıralarda İngiliz yönetimi ve Parlâmentosu bu denli üstlenmelere pek yanaşmıyordu. Gerçi Kıbrıs'ın koşullu olarak ve geçici bir süre için işgali İngilizlerce ikinci derecede önemli sayılıyordu. Onlarca asıl önemli olan, İngiliz etki ve yetkisini Türk ülkeleri üzerinde sürdürmek amacıyla Adayı bir üs olarak kullanmaktı. İngiliz etki ve yetkisi şu iki amaca yöneltilecekti: ı . Rus saldırganlığına karşı savunma; 2. Küçük Asya (Anadolu)'daki yönetimde devrim yapılmasını sağlama.

In the Light of British Foreign Office Documents: How Abdulhamit, the Ottoman Sultan, Leased Cyprus to Britain within Forty-Eight Hours

Belleten · 1978, Cilt 42, Sayı 168 · Sayfa: 745-760 · DOI: 10.37879/belleten.1978.745
Tam Metin
The Cyprus Convention : Article I of the Convention of Defensive Alliance - better known as the "Cyprus Convention" - signed between the Ottoman and British Governments on 4th June, 1878, was as follows: "If Batum, Ardahan, Kars, or any of them shall be retained by Russia, and if any attempt shall be made at any future time by Russia to take possession of further territories of His Imperial Majesty the Sultan in Asia as fixed by the Definitive Treaty of Peace, England engages to join His Imperial Majesty the Sultan in defending them by force of arms. In return, His Imperial Majesty the Sultan promises to England to introduce the necessary reforms, to be agreed upon later between the two Powers, into the Government and for the protection of the Christian and other subjects of the Porte in those territories. And in order to enable England to make the necessary provision for executing her engagements, His Imperial Majesty the Sultan further consents to assign the Island of Cyprus to be occupied and administered by England". The above Convention contained provisions of the highest political importance, for by it the British Government had entered into a formal engagement to maintain the integrity of the Turkish dominions in Asia against Russia. The general guarantee of integrity of Turkey incorporated in the Treaty of Paris of 1856 having broken down, Great Britain then acted alone. It was, according to J. W. Headlam- Morley and W. J. Childs of the British Foreign Office', a far reaching military commitment of a kind to which the British Government and Parliament had in those years been very averse.

Osmanlı (Türk) - Yunan Deniz Silahlanma Yarışı

Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 156 · Sayfa: 725-774 · DOI: 10.37879/belleten.1975.156-725
Beni bu konuda etraflı bir inceleme yapmaya götüren neden 1951, 1953 yıllarında Roma Büyükelçiliği nezdinde Deniz ateşesi bulunduğum sırada, rastgele olarak, İstiklal savaşımızdan hemen sonra Yunan Büyükelçiliği yapmış olan Ekselans Papa ile yaptığım bir konuşma oldu. Ekselans Papa, nezaket konuşmalarından sonra sözü Türk - Yunan ilişkilerine getirdi ve şu fikri ortaya attı : "Osmanlı devletinden ayrılmakla en büyük günahı biz işledik. Çünkü ayrılmadan önce Osmanlı devleti içinde çok mutlu bir hayatımız vardı. Osmanlı Imparatorluğunun dağılması ise en acı sonucunu kocaman bir ekonominin paralanmasında verdi. Artık ufak ufak Arap ve Balkan devletlerinin, Türkiye Cumhuriyetinin ve Yunanistan'ın yalnız başlarına eski mutluluğa kavuşmaları hiç mümkün değildir". Gerçekten de Türk ve Yunan milletlerinin yaşadıkları coğrafya Avrupa uygarlığının doğu tarafını koruyacak bir noktada idi. Ünlü Alman mareşal' "Almanya bin yıl Avrupa uygarlığını Slav tehlikesine karşı korudu". dedikten sonra elbette Osmanlı Devleti de, Çarlık Rusyasına karşı onsekiz savaş yapmakla, ikiyüz yıl aynı hizmeti görmüştü. Üstelik bu hizmeti görürken İngiltere'nin dostluğu değil düşmanlığı ile karşılaşmıştı : 1771 yılında Çarlık filosu Çeşme'de Osmanlı filosunu yakarken Ruslara o rehberlik etmiş ve hatta Rus amiralına Boğaza saldırmayı bile teklif etmişti; 1827 yılında içinde Navarin limanında yatan Osmanlı donanmasını o yakmıştı; Kırım savaşından önceki Osmanlı-Rus savaşında Rusların Sinop'ta Osmanlı filosunu yakmasına da İngiliz amiralı neden olmuştu.