6 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 10 yıl
  • II. Meşrutiyet
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

DÜN’Ü GAZETEDE ARAMAK, ANLAMAK: BEYÂNÜ’L-HAK GAZETESİ (Kuruluşu, Siyasi ve Dinî Mecrası, Ele Aldığı Konular)*

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2021, Cilt XXXVII, Sayı 104 · Sayfa: 43-86 · DOI: 10.33419/aamd.1015924
Tam Metin
Beyânü’l-Hak gazetesi II. Meşrutiyet döneminin dinî, ilmî ve edebî muhtevalı oldukça önemli bir gazetesi olmasına rağmen Türkiye’de pek az akademik çalışmaya konu olmuştur. Mustafa Sabri’nin başyazar olduğu gazetede, Elmalılı Hamdi ve İskilipli Mehmet başta olmak üzere birçok farklı yazarın siyasi, dinî ve kültürel duruşlarına tesadüf edilmektedir. Gazetenin İslam birliği ve kardeşliğini ön plana alarak temelde bu düşüncenin karşısındaki kişi veya grupları hedefe aldığı anlaşılmaktadır. Oldukça geniş bir okuyucu kitlesi bulunan Beyânü’l-Hak gazetesinin en önemli özelliklerinden biri, II. Abdülhamid, İttihâd ve Terakkî Cemiyeti ile İslamcı kimliğe haiz kişiler arasında yaşanan fikir ayrılıklarını resmetmesidir. Gazetenin ilk birkaç sayısı istisna tutulur ise hemen hemen her sayısında bu ayrılığın izlerine tesadüf etmek mümkündür. Bu çalışmanın iki temel gayesi bulunmaktadır. Bunlardan ilki yukarıda bahsedilen üç grup arasındaki fikir ayrılıklarıyla oluşan resmi ortaya koyabilmektir. İkincisi ise 182 sayılık bir gazetenin satırlarından hareketle II. Meşrutiyet döneminin dinî, siyasi, edebî ve içtimai konularına İslamcı kalemlerin bakış açılarını ortaya koyabilmektir.

II. Meşrutiyet Döneminde İstanbul’da Sosyal Bir Problem Olarak Kumar İlleti

Belleten · 2020, Cilt 84, Sayı 301 · Sayfa: 1143-1174 · DOI: 10.37879/belleten.2020.1143
Tam Metin
Bu çalışmanın temel amacı, II. Meşrutiyet döneminde İstanbul’da toplumsal hayatı derinden etkileyen kumar illetinin yaygınlaşmasının sebeplerini ve Osmanlı Devleti’nin buna yönelik aldığı tedbirleri irdelemek olarak tanımlanır. II. Meşrutiyet dönemi, kronolojik olarak kısa bir zaman aralığını oluştursa da ekonomik ve toplumsal açıdan birçok sarsıntının yaşandığı, tarihsel açıdan çarpıcı bir süreci ifade eder. Bu dönemde görülen sıra dışılıkta; XIX. yüzyılda başlayan ve XX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar süren savaşların etkileri, toprak kayıpları, meşruti yönetimle ilgili yaşanan siyasal gerilimler, özgürlükçü ortam, sosyo-ekonomik krizler, ödenemeyen maaşlar, göçler, Avrupa’nın kültürel ve fiziksel etkisine açık olma durumu etkili olmuştur. Yaşanan sosyal, ekonomik ve siyasal gerilimler toplumu derinden etkilemiş sosyal yapıda çözülmeler baş göstermiştir. Bu dönemde içki, kumar, sefâhat ve fuhuş gibi eylemlerin artışı sosyal çözülmenin varlığına işaret etmektedir. II. Meşrutiyet döneminde kumar illeti toplumun sosyal ve ahlakî yapısını sarsıcı boyutlara ulaşmış, aile yapısı zarar görmüş, özellikle memurlar arasında kumarın yayılması devletin itibarını sarsmıştır. Kumarın toplumsal bir hastalığa dönüşmesi Osmanlı hükümetlerinin tedbir almasını gerekli kılmış, ancak yapılan yasal düzenlemeler ve alınan polisiye tedbirler kumarı önleyememiştir. İstanbul, devletin başkenti olarak mevcut sorunları ve gerilimleri en derinden hisseden şehir olmuştur. XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı tarzı bir başkente dönüşme sancıları çeken şehirde, aynı anda Batılı yaşam tarzı da etkili olmaya başlamıştır. Bu meyanda eğlence hayatı renklenmiş, kulüpler, barlar, lokantalar, gazinolar ve oteller yeni eğlence mekânlarını oluşturmuştur. Osmanlı başkentinin geleneksel dokusu bozulmuş, kahvehanelerde ve diğer mekânlarda içki, kumar ve sefâhat belirgin hale gelmiştir. Araştırmanın temel kaynağını Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivindeki belgeler oluşturmuştur. İlaveten dönemin süreli yayınlarından yararlanılmıştır.

Arşiv Belgelerine Göre İslam Hukuku’nun Geçerli Olduğu II. Meşrutiyet Döneminde Tatiller, İzinler ve Çalışma Süreleri

Belleten · 2018, Cilt 82, Sayı 294 · Sayfa: 699-733 · DOI: 10.37879/belleten.2018.699
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nde tatil ve izinler ile çalışma süreleri konusunda temelde İslam hukuku esas alınmakla birlikte değişen şartlara göre uygulamada bazı değişiklikler yaşanmıştır. Osmanlı Devleti'nin başlangıcından 19. Yüzyıla kadar resmî daire ve eğitim kurumlarında farklı gün ve sürelerde tatil yapılagelmiştir. Devlet meselelerinin yoğunluk kazandığı veya savaşların, ekonomik buhranların yaşandığı zamanlarda, bunun yanı sıra yaz ve kış mevsimlerinde mesai uygulamalarının farklılaştığı ve hatta memur izinlerinin iptal edildiği görülmektedir. Hafta tatili, izin ve mesai konularında standart oluşturma gayretlerinin, bürokrasinin yaygınlaştığı 19. Yüzyılın ortalarına doğru, özellikle Tanzimat'la birlikte arttığı bir vakıadır. Bununla birlikte 20. Yüzyıl başlarına gelindiğinde dahi hala bu alanlarda birliktelik ve süreklilik oluşturma süreci devam etmiştir. Memurların tatil, izin ve mesai kavramlarının oluştuğu II. Meşrutiyet yılları mevzuatı, Cumhuriyet Türkiye'sinin de ana hatlarını teşkil etmiştir. Bu çalışmada bürokrasi hayatının hız kazandığı II. Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'in ilanına kadar geçen süre içerisinde tatil günleri, izinler, çalışma süreleri ve bu konudaki uygulamalar ile karşılaşılan problemler, başta Meclis-i Vükelâ kararları ile hükümet uygulamalarını içeren Osmanlı Arşivi belgeleri ve Cumhuriyet Arşivi belgeleri ışığında ele alınmıştır.

Makedonya’da Çetelerin Meşrutiyet Kulüplerine Dönüşmesi

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 291 · Sayfa: 569-588 · DOI: 10.37879/belleten.2017.569
Tam Metin
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan Ayastefanos Antlaşmasıyla Bulgaristan'a verilen Makedonya topraklarının, Berlin Antlaşmasıyla Osmanlı İmparatorluğuna geri verilmesi, Balkan sorununu "Makedonya Sorunu"na dönüştürdü. Bulgaristan, Ayastefanos ile kendisine verilen Makedonya'yı topraklarına katmak için girişimlere başladı. Bir yandan topraklarını genişletirken, diğer yandan da kurduğu komiteler, konsoloshaneler ve ruhani önderler aracılığıyla Makedonya'daki Bulgar etkisini arttırmaya çalıştı. Bulgarların bu faaliyetleri bölgedeki Rum, Sırp, Ulah vb. diğer unsurları da kışkırttı. Onlar da çeteler kurarak Makedonya'da etnik, demografik ve siyasal üstünlüğü ele geçirme mücadelesine giriştiler. II. Meşrutiyetin ilanını izleyen günlerde çeteler ile Osmanlı yönetimi arasında bir barış havası esmeye başladı. 1909 yılında anayasada yapılan değişikliklerle özgürlükçü ortamdan yararlanan çeteler adlarını "meşrutiyet kulüpleri"ne çevirerek yasal bir nitelik kazandı. Ancak barış havası kısa sürdü. Edirne Mebusu Talat Bey'in önerisi, Hareket Ordusu Komutanı Mahmut Şevket Paşa'nın ısrarı üzerine çıkarılan "Cemiyetler Kanunu" hükümet ile meşrutiyet kulüpleri arasında havayı gerginleştirdi. Bu nedenle 1909 sonrasında "Makedonya Sorunu" ivme kazandı. Böylece Balkan Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun bölgedeki topraklarına yönelik daha büyük ve daha organize bir paylaşım sürecine girdi.

II. Meşrutiyet Dönemi Osmanlı Kadın Dergilerinde Aile ve Evlilik Algısı

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 1073-1098 · DOI: 10.37879/belleten.2015.1073
Tam Metin
XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde ülkenin bütünlüğünü sağlamak, sosyal, ekonomik ve siyasal sorunları aşmak için bir dizi reform yapılmıştır. Bu reform hareketleri, Osmanlı aile yapısını ve kadına yönelik bakış açısını değişime zorlamıştır. Bunda büyük ölçüde Tanzimat'tan sonra yeni açılmakta olan Batı tarzı mekteplerde kızlar için ayrı veya karma eğitim verilmesi de etkili olmuştur. Kız çocuklarının eğitimine verilen önem bir sonraki yıllarda kadınların kamusal alanda, basında ve kadın derneklerinde yer almalarını sağlamıştır. Bu gelişmeler, Osmanlı kadınlarını kendi hakları, aile, evlilik vb. meselelerde söz sahibi olmağa teşvik etmiş ve görüşlerini kadın dergileri üzerinden Osmanlı toplumuna iletme imkânı tanımıştır. Bu çalışma; Osmanlı kadınlarının yaşadığı değişimin aile ve evlilik konularındaki görüşlerine nasıl yansıdığını, onların aile ve evlilik konusunu nasıl algıladıklarını ve evlilikten beklentilerinin ne olduğunu özellikle II. Meşrutiyet Dönemi'nde yayınlanan Kadınlar Dünyası, Kadın, Mehâsin, Demet gibi Türkçe yayınlanan kadın dergilerindeki makaleler üzerinden değerlendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada adı geçen kadın dergileri ile aynı dönemde yayınlanan roman, dergi ve kitaplarda da aile ve evlilik konularının nasıl değerlendirildiği; evlilik ve aile konusunda dönemin erkek ve kadın yazarların düşünceleri arasında bir paralellik olup olmadığı incelenmiştir. Bu çalışmanın Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine ait aile ve evlilik konulu çalışmalara katkı yapması amaçlanmıştır.

Dârülmuallimin-i Âliyede Fenn-i Terbiye Dersi ve Bir Öğrenci İsyanı

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 284 · Sayfa: 319-334 · DOI: 10.37879/belleten.2015.319
II. Meşrutiyet Dönemi, sosyal, ekonomik, siyasi, askeri vb. açılardan oldukça farklı ve hareketli bir dönemdir. Dönemde, diğer pek çok alanda olduğu gibi eğitim alanında da reform girişimlerinde bulunulmuştur. Sultan II. Mahmud tarafından kurulan ilk sivil modern eğitim kurumlarının akabinde, o okullara öğretmen yetiştirmek için dârülmualliminler açılmıştır. 1848 yılında ilk dârülmuallimin örneğinin açılmasıyla birlikte pedagoji alanındaki tecrübe de gelişmeye başlamıştır. 1900'lü yılların başları, öğretmen yetiştirme ve pedagoji alanında önemli gelişmelere sahne olmuştur. II. Meşrutiyet Dönemi'nde bu alandaki çalışmalar dikkate değer bir ilerleme kaydetmiştir. Dönemde, dârülmualliminlerdeki yapısal reformlarla birlikte müfredat yönünden de önemli değişiklikler ve gelişmeler gerçekleştirilmiştir. Dârülmuallimin müfredatında Usul-i Tedris (Öğretim Yöntemleri) olarak yer alan ders II. Meşrutiyet'ten sonra Fenn-i Terbiye (Eğitim Bilimleri) olarak müfredattaki yerini almıştır. Dârülmuallimin müfredatındaki bu değişim çeşitli problemleri de beraberinde getirmiştir. Diğer taraftan II. Meşrutiyet Dönemi'nde, eğitim kurumlarındaki disiplin vakaları, önceki dönemlerden farklı özelliklere sahiptir. Bu çalışmada dârülmuallimin müfredatlarında Usûl-i Tedris ve Fenn-i Terbiye derslerinin yeri, II. Meşrutiyet Dönemi'nde Fenn-i Terbiye dersinin uygulanışı, öğretmen adaylarının, meslek ve eğitim bilimleri algısı, idare, öğretmen, öğrenci ilişkileri, idarenin disiplin vakalarındaki tutumu, disiplin vakalarındaki değişim ele alınmıştır. Dârülmuallimin öğretmen ve öğrencilerinin, öğrenme ve öğretme sanatının önemini anlamış olmaları, öğrencilerin usul-i tedris konusundaki eksiklikleri, idarenin, bir disiplin vakasında öğretmen yanlısı tutumu, öğrencilerin top yekûn ders protestosu, cüretkârlıkları, okuldan atılmaları ve sonrasında affedilerek okula yeniden kabulleri oldukça dikkat çekicidir.