19 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Kültür Merkezi
  • KÜLTÜR
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Akıl-Kültür İlişkisi Bağlamında Aydınlanmacı Akıl ve Eleştirisi

Erdem · 2018, Sayı 75 · Sayfa: 149-166 · DOI: 10.32704/erdem.496786
Tam Metin

İnsanın ayırt edici niteliği akıl, kültürün oluşturulmasında en önemli etkenlerden biridir. Aklın nasıl tanımlandığı ve konumlandığı, kültürün almış olduğu şekli de belirlemektedir. Aydınlanma Çağı'nda akla yeni kültürün inşasında büyük bir rol verilmiştir. Ancak ilerleyen süreçte akıl, Adorno ve Horkheimer'ın da işaret ettiği gibi amacından uzaklaşarak araçsallaşmış ve modern kültürün felaketlerinin sebebi olmuştur. Kültürün hastalıklarından kurtulması için aklın, kültürün içinde yeniden değerlendirilip konumlanması gerekmektedir. Çağımızda yüzleşmek zorunda olduğumuz krizlerin üstesinden gelebilmek için akıldan vazgeçilmesine değil, eleştiriyi tekrar ancak bu defa etik duyarlılıkla kuşatarak diriltmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak böyle bir kalkış noktası ile aklın kültür içindeki doğru yeri bulunabilecektir.


Kültür Mirasımız Para Keselerinden Örnekler

Arış · 2018, Sayı 13 · Sayfa: 46-52 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.78
Tam Metin
Türk kültürü ve sanatı içinde kendine özgü bir yeri ve anlamı olan keseler, uzun yıllar altın, gümüş gibi değerli madenleri, tütün, baharat, saat, ok ve cüz gibi nesneleri hem taşımak hem de giysilerini süslemek amacıyla kullandıkları önemli bir eşya olmuştur. Günümüzde ise kese, örneklerine müze, arşiv, özel koleksiyoncu ya da antika dükkânlarında rastlanılmakta pazarı olmadığı için üretilmemektedir. Zengin kültür mirasımız olan keselerimizin yaşatılması,gelecek kuşaklara aktarılmasıvebelgelenmesioldukçaönemlidir.Buçalışmanınamacı, Geleneksel Türk Sanatlarımız içinde yer alan ve maddi kültür değerlerimizden olan keselerimizi tanıtmak ve belgelemektir. Çalışmada Bursa Türk İslam Eserleri Müzesi'nde bulunan tığ örgüsü para keseleri incelenmiştir. Seçilen konunun,Türk kültür tarihi açısından ilgili literatüre ve kültür değerlerimizden olan keselerin korunmasınakatkı sağlaması açısından önemli olduğu düşünülmektedir.

Eski Türkçede Dokumacılıkla İlgili Söz Varlığı

Arış · 2013, Sayı 9 (Türk Dünyasında Halı ve Düz Dokuma Sempozyumu Özel Sayısı - 5) · Sayfa: 82-91 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.54
Tarihte, hareketli bir hayat tarzına sahip olan Türkler için, kullandıkları eşyaların taşınabilir olması önemlidir. Bu yüzden gündelik hayatta hafif, yumuşak ve taşınması kolay olan eşyalar tercih edilir. Bu durum yünden ve deriden yapılmış eşyalara Türk kültüründe daha sık rastlanmasını açıklamaktadır. Taşınabilir eşyalar ve yün, deri gibi malzemeler söz konusu olduğunda, dokumacılık ve bununla ilgili söz varlığı Türk dili bakımından önem arz etmektedir. Bu çalışmada Eski Türkçe terimi altında Yenisey ve Orhun Yazıtları ve Eski Uygur Türkçesi metinlerinde kullanılan dokumacılıkla ilgili söz varlığının tespiti ve tasnifi yapılarak, Türk diline yönelik kültürel değerlendirmeler ortaya konacaktır. Böylelikle Eski Türkçe dönemine ait 20 çalışmanın taranmasıyla oluşan veriler üzerinden Çince, Soğdakça, Toharca, Sanskritçe (son dönemlerde Yunanca, Farsça ve Süryanice) kelimelerin bulunduğu görülecek ve Türklerin komşu kültürlerle ilişkilerini tespit etmede bir başlık daha açılmış olacaktır.

Osmanlı Döneminde Devlet Tarafından Dokuma Ustalarının Başarılarının Taltif Edildiğine Dair Bazı Arşiv Belgeleri

Arış · 2012, Sayı 8 (Türk Dünyasında Halı ve Düz Dokuma Sempozyumu Özel Sayısı - 4) · Sayfa: 26-37 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.37
Tam Metin
El dokumaları günümüze kadar genellikle desen, kalite, malzeme, teknik özellikleri veya bir şehirbölge dokuması esas alınarak makro düzeyde değerlendirilmiştir. Tarihi ve kültürel özellikleri ile sosyal bilimcilerce yeterli düzeyde araştırılması halen tamamlanmamıştır. Madalya, nişan gibi taltif araçları ise batıya özgü olmakla beraber Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde I. Mahmud zamanında (1730) çıkarılan Ferahi ile başlar. Padişah emri ile kimlere ne hallerde verileceği nizamnamelerle belirlenmiştir. Osmanlı Devleti gerek ordu için, gerekse tekstil mamulü olarak önemli olan geleneksel dokuma imalatında başarı gösterenleri de taltif etmiştir. Devlet için dokuma yapan fabrikalarda kimi zaman yararlılık gösteren çalışanlara ya da sektörün ilerlemesi için katkı sağlayanlara ve teşvik etmek amacıyla zaman zaman nişanlar vermiştir. Tüm bunlar ise Osmanlı Arşivlerinde matbuata dökülerek belgelenmiştir. Bildiride Osmanlı Devleti tarafından, dokumacılık sahasında başarı gösterenlere verilen nişan ve madalyalarla alakalı Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde bulunan kimi belgelere değinilecektir.

Ahıska Türklerinde Halı Kültürü

Arış · 2012, Sayı 8 (Türk Dünyasında Halı ve Düz Dokuma Sempozyumu Özel Sayısı - 4) · Sayfa: 16-25 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.36
Tam Metin
Her halkın milli etnik ve tarihi, kültürel kimliği onun dünyaya getirdiği sanatlarla bağlıdır. Bu anlamda Ahıska Türklerinin halı kültürü onların yaşadığı tarihi coğrafyanın, Kafkas doğasının zenginliğini ve Oğuz Türk kültür bağımını ifade etmektedir. Ahıska Türklerinin soykırıma uğraması ve göçe mecbur edilmesi bu kültürü sarsmışsa da onu yok edememiş ve Ahıska Türkleri yaşadıkları Ahıska bölgesinin halı özgünlüğünü başka sanatları gibi ayrı ayrı coğrafyalarda yaşatmaya mecbur kalmışlardır. Ahıskalıların halıları, Ahıska bölgesinde yaşatılan kültür özelliklerini taşımakla beraber, yaşadıkları yeni coğrafyanın halklarına ait (Kazakların, Özbeklerin, Kırgızların ve diğer) yeni halı özelliklerini de benimsemişlerdir. Bu bakımdan Ahıska halısı dikkat çekmekte ve araştırma için merak konusu olmaktadır. Burada özellikle Ahıska halılarının ornament, nakış özgünlüğü, renk seçimi ve halı türlerinin tekniği dikkat çekmektedir.

Peyami Safa ve Türk Düşüncesi Dergisi

Erdem · 2012, Sayı 62 (Peyami Safa Özel Sayısı) · Sayfa: 237-250
Tam Metin
Türk Düşüncesi, Peyami Safa'nın 1953-1960 yılları arasında yayımladığı bir fikir ve sanat dergisidir. Aylık olup, aralıklarla 63 sayı yayımlanmıştır. Düşünce yönü ağır basan dergide yazanlar, Peyami Safa dışında, Hilmi Ziya Ülken, Mustafa Şekip Tunç, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, Reşat Ekrem Koçu gibi isimlerdir. Türk düşüncesini Batı düşüncesinin temel unsurlarıyla temasa geçirmeyi, bir sentez fikrini ilke edinen dergideki yazıların çoğu bu düşünceye hizmet etmektedir. Sanat cephesinden ise, şiir ve hikâyeler yanında diğer sanat dallarıyla ilgili haberler ve eleştiri yazılarına yer verilmiştir.

Macar Kaynaklarında Türk Kültürü ve Türkler (XIX. Yüzyıl Sonları - XX. Yüzyıl Başları)

Erdem · 2011, Sayı 59 · Sayfa: 107-120
Tam Metin
Macarlarla Türklerin tarih boyunca ortak siyasi, etnik, kültürel bağları, onlarda Türk kültürü ve Türklere karşı bir ilgi doğurmuş; çeşitli alanlarda pek çok Macar, anılarında, bilimsel yazılarında Türkler ve Türk kültürü hakkında yaşadıkları dönemlerle ilgili olarak bilgiler vermişlerdir. Türk-Macar ilişkilerinin siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ilerleme kaydedip, XX. yüzyılın başlarında oldukça gelişmiş olduğu bir ortamda, pek çok Macar uzmanın verdikleri bu bilgiler, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş sürecinin izlerini taşıyan bir kültürel dönüşümün tanıkları olarak oldukça önemlidir. Bu nedenle bu çalışmada Macar kaynaklarına göre Türk kültürünün bazı ögeleri , yüzyıllarca ilişki içinde olduğumuz bir millet olan Macarların bakış açısı ile ortaya konulup değerlendirilmiştir

Bahtiyar Vahapzade’ye Göre Türk Birliğinin Kültürel Zemini

Erdem · 2010, Sayı 57 (Bahtiyar Vahapzade Özel Sayısı) · Sayfa: 35-50
Tam Metin
Türklük dünyasının büyük şairi Bahtiyar Vahapzade, şiir ve yazılarında bütün dünya Türklerinin birleşmesi gereği üzerinde durur. Bunun için öncelikle dil, kültür, sanat, edebiyat, din, milliyet ve ülkü birliğinin olması gereğine inanır. Bunun için şiiri önemli bir mücadele vasıtası olarak değerlendirmiştir. Şiirlerinde bu bağlamda millî, toplumsal sorunlara bol bol yer vermiştir. Ayrıca millî heyecanı diri tutan bir söylem üretmiştir. Türk birliğinin sağlanmasında Türkiye-Azerbaycan kardeşliği üzerinde yoğun olarak duran şair, bunun yanında diğer bütün Türk boylarının da birlik içinde yer almasının önemine vurgu yapmıştır. Büyük Türk birliğinin gerçekleşme alanı olarak da Türkiye merkezli bir Türk birliğini önermiştir. Ona göre büyük Türk birliği önce kültürel zeminle başlayacak, sonra bilimsel, siyasi ve ekonomik birliktelikler halinde devam edecektir.

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Romanlarında Türk Tarihinin Yorumu

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 1-6
Tam Metin
Mustafa Necati Sepetçioğlu; sanatkâr, romancı, tarihî romancı olmazdan önce Türkolojiyi bitirmiş bir Türkolog idi. Bunun için de Türk tarihini, özellikle Anadolu'daki Türk tarihini derinlemesine inceleyen M. Fuad Köprülü, Ömer Lütfi Barkan, Osman Turan gibi bilginlerin etkisi ile yetişti. Bu bilginler, Anadolu'daki Türk kültür ve medeniyetinin, Orta Asya Türk kültür ve medeniyetinin devamı olduğunu gösterdiler. Sepetçioğlu, bu bilim gerçeklerini roman yoluyla, tarihî romanlarıyla işledi. Özellikle Konak romanında Kumral Dede bu devamı gösteren bir kahramandır.