16 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Kastamonu
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Birinci Dünya Savaşı Ve Millî Mücadele’de Kastamonu Mevlevi Şeyhi Âmil Çelebi Ve Ailesi (1910-1923)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 89 · Sayfa: 1-10
Tam Metin

Bilindiği üzere, Birinci Dünya Savaşı ve arkasından başlayan Millî Mücadele, Anadolu'da Türk-İslam varlığının devam edip edememe gibi fevkalade kritik gelişmeleri ihtiva eden bir "nefs-i müdafaa" hareketidir. Şüphesiz bu kritik süreç içerisinde, bazı gayr-i millî gelişmeler ve problemler yaşanmakla birlikte, yediden yetmişe herkes vatan savunmasında elinden gelen gayreti gösterdi. Bu gayret içinde sufi kurumların da önemli bir sorumluluk yüklendiği görülmektedir. Bu cümleden olmak üzere, Türk sufiliği içinde kayda değer bir mevkie sahip bulunan Mevlevihaneler, fevkalade önemli roller üstlenmiştir.

Mevlevihaneler, Balkan Savaşı'nda, yaralı askerler için hastane açılması ve benzeri bazı lojistik destek faaliyetleri içinde bulundular. Birinci Dünya Savaşı'nda ise gönüllü tabur kurarak fiilen cepheye katıldılar. Millî Mücadele'de ise kamuoyu oluşturulması ve vatan savunmasında önemli hizmetlerde bulundular. Mevlevilerin bütün bu faaliyetleri içinde Kastamonu Mevlevihanesi Post-nişîni Amil Çelebi ve ailesinin ise oldukça aktif yer aldığı görülmektedir.

Bu bildiride Amil Çelebi ve ailesinin Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele sırasındaki faaliyetleri Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Mevlana Müzesi Arşivi başta olmak üzere, dönemin basını ve diğer kaynaklar ışığında ele alınacaktır.

Cide ve Şenpazar 2009-2010 Yılı Arkeolojik Araştırmaları

Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 277 · Sayfa: 719-740
Kastamonu ili, Cide ve Şenpazar ilçelerinde gerçekleştirilmekte olan Cide Arkeoloji Projesi, Leiden Üniversitesi Arkeoloji Fakültesi, Glagow Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nün ortaklığında yürütülen uluslararası bir arkeolojik yüzey araştırmasıdır. Proje 2009 yılında başlatılmış olup 2011 yaz sezonuyla tamamlanması hedeflenmektedir. Çalışmalar kapsamında tarih öncesi çağlardan Osmanlı Dönemi'ne kadar tüm tarihi evreler detaylı bir incelemeye tabi tutulmaktadır. Başlıca hedefler yerel kültürün zaman içerisinde gösterdiği değişimi belgelemek ve farklı dönemlerde çevre bölgelerle olan sosyo-kültürel etkileşimlerin biçim ve etkilerini gözlemlemektir. Bu makalede 2009 ve 2010 sezonlarında elde edilen bulgular ve bunların incelenmesi sonucu varılan sonuçlar ele alınmaktadır. Daha önce sistematik bir arkeolojik araştırmanın yapılmamış olduğu bir yörede gerçekleştirilen bu çalışma, Anadolu'nun bu bölgesinin tarihi ve geçmiş kültürleri hakkındaki bilgilerimizi güncellememizi sağlamış, bölgede insanlık tarihinin tahmin edilenden çok daha önce başladığını ortaya koymuştur.

Selçuklular, Beylikler ve Osmanlılar Döneminde Kastamonu Çevresinde Ahiler

Erdem · 2009, Sayı 55 · Sayfa: 157-174
Tam Metin
Kastamonu, Selçuklular devrinde Bizans'a karşı yürütülen gaza faaliyetlerinde askerî-siyasi-kültürel açılardan "Uc" merkezi olarak öne çıkmış önemli bir Anadolu kentidir. Selçuklulara bağlı Çobanoğulları ve bu beyliğin halefi Candaroğulları zamanında şehirleşme, nüfus ve iktisadi yapı bakımından büyümesini sürdüren Kastamonu, XIV. yüzyılda Anadolu'nun büyük ve müreffeh kentlerinden biri haline gelmiştir. Bunda bilhassa Ahilerin bölgedeki şehir ve kasaba merkezleri ile ulaşım yolları üzerinde tesis ettikleri tekke-zâviyelerin büyük rolü olmuştur. Selçuklu ve Beylikler devrinde Sinop, Çankırı ve Bolu yöreleri de Kastamonu "Uc" merkezinin etkisi altında kalmıştır. Osmanlılar XIV. yüzyıl ortasında Bolu, Zonguldak yöresine, XV. yüzyılın ilk yarısında Çankırı vilayetine ve aynı yüzyılın ikinci yarısında Candaroğulları beyliği elindeki Kastamonu ve Sinop şehirlerine hakim olarak bugünkü Batı Karadeniz topraklarında siyasi birliği kesin olarak sağlamışlardır. Bu çalışmada, bahsi geçen dönemlerde Kastamonu ve çevresinde Ahilerin faaliyetleri, kurdukları zâviyeleri, bunların işleyişleri ve gelir kaynakları üzerinde durulmuş; Ahiliğin, bölgenin sosyo-kültürel yapısına katkısı ele alınmıştır.

Tahrir Defterlerine Göre Boyovası / Boyabat Kazasının 16. Yüzyıl Başlarında İktisadî ve Sosyal Durumu

Erdem · 2009, Sayı 55 · Sayfa: 117-144
Tam Metin
16. yüzyıl başlarında Boyabat kazası, Kastamonu sancağının en önemli idarî birimlerinden birisi durumundadır. Özellikle, bu döneme ait tahrir kayıtlarında kazanın bu özelliğini tespit etmek mümkündür. Osmanlı Devleti'nin en önemli tarihî kayıtları içinde yer alan tahrirler, ait olduğu bölgenin bir nevi hazinesi gibidir. Bu kayıtlarda o bölgenin yerleşim birimleri, bölgede hizmet veren kurumlar, nüfus durumu, tarım ve havancılık, bölgedeki aşiret-oymak ve cemaatlere ait bilgileri bulmak mümkündür. Yapılan çalışmada, öncelikle tapu tahrir ve vakıf tahrir defterindeki bilgilere müracaat edilmiştir. Aynı zamanda bölge hakkında yapılan çalışmalar da kaynak olarak kullanılmıştır

Ömer Âlî Bey'le İlgili Bazı Değerlendirmeler (Karesi Mutasarrıfı-Kastamonu Valisi)*

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 619-694
Tam Metin
Ramazanoğulları ailesine mensup olan Ömer Ali Bey'in dedesi Bahr-i Sefid Boğazı Komutanlığı ve Adana Mutasarrıflığı gibi görevlerde bulunmuş Arif Paşa, babası Tarsus Kaymakamlığı yapmış olan Ahmed Paşa'dır. Ömer Âli Bey Adana'da 1 Ramazan 1259/25 Eylül 1843'te doğmuş, hususi öğretmenlerden çeşitli dersler alarak oldukça iyi bir öğrenim görmüştür. Onun ailesiyle ilgili yeterli bilgiye sahip değilsek de, evlenmiş olduğunu ve eşinin muhtemelen kendisinin Dersim'deki mektupçuluğu sırasında vefat etmiş bulunduğunu düşünmekteyiz.

ABDULKERİM ABDULKADİROĞLU, İ. HAKKI AKSOYAK, NECİP FAZIL DURU, Kastamonu Jurnal Defteri (1252-1253/1836-1837) (Metin ve Tıpkıbasımı), Başbakanlık Arşiv Genel Müdürlüğü [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 193-200
Jurnal Defteri yahut Mürur Tezkereleri Defteri idari amaçlıdır. Mürur tezkiresi yurtiçi seyahat vesikalarına verilen ad olup şer'i mahkeme sicillerindendir. Ülke dışı seyahatler için verilen pasaportun benzeri bir uygulama ile, vilayet dışına çıkanlara da bu tezkire verilirdi. Bu uygulama 1908 yılına kadar sürmüştür. Matbu olan mürur tezkireleri harca tâbi idi. Üzerinde nüfus cüzdanındaki açıklamalar yazıldıktan sonra nereye ne için ve ne kadar süre ile gidileceği de belirtilirdi.

Kastamonu ve Sinop Müzelerinde Bulunan Bazı Tunç Çağ Çanak-Çömleği

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 519-528 · DOI: 10.37879/belleten.2001.519
Tam Metin
1-3 Haziran 1999 tarihleri arasında Kastamonu ve Sinop Müzelerindeki bazı arkeolojik malzemeler üzerinde çalışmalar yaptık. Bu makalemizde, sözedilen müzelerde rastladığımız bir kısım Tunç Çağ çanak-çömleği üzerinde durulacaktır. Çalıştığımız kap örneklerini başlıca üç ana grup içerisinde incelememiz mümkündür: 1.Omurgalı ve Dışa Açık Ağızlı Kaplar 2.Yayvan Çanaklar 3.Dipten Ağıza Doğru Genişleyen Kadehler

Milli Mücadelede İnebolu-Kastamonu-Ankara Hattı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 44 · Sayfa: 693-699
1918 Yılı sonlan itibariyle Türklerin en önemli sığınak noktası Anadolu karadan ve denizden çok yoğun bir düşman kuşatması ve taarruzuyla karşı karşıya idi. Balkan ve I. Dünya Savaşı felaketlerinin enkazı altında kalan Türk Toplumunun artık tarih sahnesinden çekilmesi bekleniyordu. Türk milleti, büyük insan kaybına uğramış, üretim ve ekonomisi durmuştu. Devlet teşkilatının merkezi İstanbul işgal edilerek kontrol altında tutuluyordu. En önemlisi bir milletin koruyucu "Akyuvar", niteliğindeki ordusu lağvedilmişti. Bütün bunlara rağmen 1919 yılı baharından itibaren tarihi bir faaliyete girişen Mustafa Kemal, Amasya, Erzurum, ve Sivas'daki çalışmaların sonucunu Ankara'ya taşıdı. Burada kalıcı bir organizasyona geçerek, siyasi, askeri ve sosyal nitelikli hayati kararlar alarak, Türk Milletinin daha ölmediğini, yaşaması gerektiğini, yaşantısını da mutlak surette "İstiklâl" kavramıyla bütünleştirmesinin elzem olduğunu büyük inançla savundu. Böylece Mustafa Kemal ve arkadaşları önderliğinde dünyanın beklemediği, büyük irade gücüne dayalı bir kurtuluş mücadelesi başladı.

Mütareke Sonrasında Kastamonu’ya Gelen Önemli Kişiler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 45 · Sayfa: 1039-1088
Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara'nın dışarıyla bağlantısı daha ziyade İnebolu - Kastamonu üzerinden sağlanmıştır. Silah ve cephane nakliyatının dışında, yurt dışmdan veya İstanbul'dan gelip Ankara'ya giden kişiler de aynı yolu izlemişlerdir. Bu nedenle çok sayıda yerli ve yabancı önemli şahsiyet Kastamonu'dan gelip geçmiştir. Açıksöz gazetesi bu konudaki haberleri yayınlamış; bazıları ile de mülâkatlar yapmış ve okuyucuları bilgilendirmiştir. Gelip geçenler içinde edebiyat, siyaset ve basın dünyasından önemli kişiler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: îsmail Habip Sevük, Mehmet Akif Ersoy, Tunalı Hilmi, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu, îsmail Hakkı Uzunçarşılı, Mustafa Necati, Ahmet Emin Yalman, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Rauf Orbay ve Kâzım Karabekir. Ayrıca Azerbaycan ve Buhara Hükümetlerine mensup kişiler ya¬nında, Batılı ülkelerden A.B.D, İngiltere ve Rusya'nın siyasi temsilcileri de Kastamonu'ya gelmişlerdir. Yabancı konuklar içinde iki kez Kastamonu'dan gelip geçen meşhur Fransız gazeteci Madam Berthe G. Gaulis de bulunmaktadır.

İsmail Habib Bey’in Kastamonu’da Verdiği Bir Konferans

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 39 · Sayfa: 817-828
İsmail Habib Seviik, Cumhuriyet döneminin tanınmış edebiyat tarihçilerinden biridir. 1914 yılında, Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra Kastamonu Sultânîsi edebiyat öğretmenliğine atanmış ve bu görevinde 1922 yılma kadar kalmıştır. İsmail Habib Bey, I. Dünya Savaşı ile mütâreke sonrasında ve Kurtuluş Savaşı yıllarında hep Kastamonu'da kalmıştır. İsmail Habib Bey, dönemin siyasî ve sosyal hareketleri içinde doğrudan yer almış ve Kastamonu tarihinde etkin bir hizmeti yerine getirmiştir. Onun bu çalışmaları Millî Mücadele yıllarında da devam etmiştir. İsmail Habib Bey, 30 Teşrinievvel 1333 Salı akşamı, Kastamonu İttihat ve Terakki Kulübü binasındaki istihbarat salonunda "Milliyet" konusunda bir konferans vermiştir. Konuşması, hızlı yazı yazan kişiler tarafından kaleme alınmış ve Köroğlu gazetesinde yayınlanmıştır. Gazete bu konuşmayı şu ifadelerle okuyucularına sunmuştur.