14 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Konya
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Prof. Dr. Faruk Sümer Hayatı ve Eserleri (Ölümünün 3. Yıldönümü Dolayısıyla)

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 935-968
Tam Metin
Türkiye'nin yetiştirdiği değerli ilim adamlarından, tanınmış Türk tarihçisi Prof. Dr. Faruk Demirtaş-Sümer, Cumhuriyetin ilânından bir yıl kadar sonra, eski Selçuklu başkenti Konya'nın Bozkır ilçesinin Akçapınar (Akçamınar) Köyü'nde doğmuştur (5 Aralık 1924 Çarşamba/1340 Rûmî). Annesi, -ulemâdan Müftü Hüseyin Hilmi Efendi'nin kızı-ev hanımı Zeliha Hanım, babası, eski Maliye memurlarından ve İstiklal Savaşı gazilerinden Mehmet Zeki Efendi'dir. Ailesi, 1934'te çıkan soyadı kanunu üzerine önce "Demirtaş", daha sonra ise, bunun bırakıp "Sümer" soyadını almış ve 1931'de Bozkır'dan gelerek İstanbul'a yerleşmiştir.

"Defter Congress" (Tahrir Defterleri Kongresi)

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 221 · Sayfa: 231-236
Tam Metin
İlk ikisi Konya'da yapılan Tahrir Defterleri kongrelerinin (Defter Congress) üçüncüsü 18-19 Mart tarihleri arasında Almanya'nın şirin bir kenti olan Erlangen'da yapıldı. Katılım planlamanın üzerinde idi. Başta Türkiye olmak üzere Avrupa'nın bir çok ülkelerinden ilim adamları katıldılar. Ayrıca Filistin'den Kamal Abdulfattah ve Amerika'dan Heath Lowry ile Margaret Venzke katılanlar arasında idiler. Bildirilerin ve alınması gereken kararların çokluğu iki günlük ağır bir çalışma temposunu gerekli kıldı. Mamafih gerek seyahat gerekse bildirilerin çekici olmaları bir taraftan dinlenmemizi diğer taraftan tatlı bir yorgunluğun zevkini tatmamızı sağladı.

Sultan I. İzzeddin Keykâvus ile Melik Alâeddin Keykubad Arasında Geçen Otorite Mücadelesi

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 211 · Sayfa: 935-944
Tam Metin
1211 yılında Alaşehir (Philadelphia) ovası, Türk tarihinde sık rastlanan bir gaflete sahne olmuştur: Selçuklular, Miryokefalon'dan sonra (Eylül, 1176) Bizans'a karşı burada ikinci büyük zaferi kazanmışlar, kısa sürede İznik Rum ordusunu darmadağın etmişlerdir. Fakat, zafer sarhoşluğuna kapılan Selçuklu ordusu, Sultan I. Gıyâseddin Keyhüsrev'in şahsi emniyetini adeta ihmal etmiş, yağmaya dalmıştır. Keyhüsrev'in yalnız kaldığını gören bir Frenk askeri, dikkati çekmeden sinsice Sultan'ın yanına yaklaşmış ve onu şehit etmiştir. Keyhüsrev'in şehadet haberi Selçuklu ordusu arasında şok tesiri yapmış, panik dalga dalga yayılmış ve zafer birdenbire bozguna dönüşmüştür. Seyfeddin Ayaba gibi bazı komutanlar esir düşerken, bazıları da Sultan'ın naaşını yanlarına almayı bile düşünmeden, süratle Konya'nın yolunu tutmuşlardır.

Konya Şehri İçindeki Alâeddin Tepesinde Türk Tarih Kurumu Adına Yapılan Arkeolojik Kazıların Mimari Buluntuları

Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 154 · Sayfa: 217-224 · DOI: 10.37879/belleten.1975.154-217
Tam Metin
Konya şehri içindeki Alâeddin tepesinin arkeolojik kazıları 1941 yılı Haziran ve Temmuz ayları içinde yapılmıştır. Kazıları, o zaman Ankara'nın 22 kilometre güney doğusunda ve Gölbaşına yakın bir höyük olan (Karaoğlan Höyüğü) üzerinde çalışan kazı heyeti yürütmüştür. Bu heyetin başında, merhum Prof. Remzi Oğuz Arık bulunuyordu. Konya Alâeddin tepesi kazı heyetinde, o zamanın genç arkeologlarından, şimdiki Ankara Arkeoloji Müzesi (Anadolu Medeniyetleri Müzesi) müdürü Raci Temizer ile, Arkeolog merhum Nuri Gökçe ve heyetin mimari Arkeolog Mahmut Akok görev almış bulunuyorlardı. Alâeddin tepesindeki bu kazılar, Konya İmar Müdürlüğünün tepe üzerinde, bazı yeni binaların kurulmasını düşünmesi üzerine başlamıştı. Belediye idarecileri, Alâeddin tepesini, ulu orta bir tepe kabul edip, eski bir yerleşme yeri olamıyacağını ileri sürüyorlardı. Kazı heyetimiz tepenin üzerinde ilk yaptığı yüzey araştırmalarında elde ettiği dökümanlara dayanarak, buranın bir höyük olacağını kesin olarak ilgililere bildirmişti.