3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 10 yıl
  • Kosova
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Kosova’ya Yapılan Çerkes Göçü ve İskânı (1864-1865)

Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 304 · Sayfa: 991-1024 · DOI: 10.37879/belleten.2021.991
Tam Metin
XVI. yüzyıldan itibaren Kafkasya’yı hâkimiyeti altına almaya yönelik bir politika izlemeye başlayan ve 1864 yılında Kuzey Kafkasya’yı işgal eden Rusya, bölgede yaşayan Çerkesleri Osmanlı Devleti topraklarına göç etmeye zorlamıştır. 1850’lerde başlayan Çerkes göçleri 1862-1865 yılları arasında yoğunlaşmış ve 1860’ların sonuna kadar devam etmiştir. Sürekli isyanların yaşandığı Balkanlar’da Çerkeslerin savaşçılığından yararlanmak ve Müslüman nüfusunu arttırmak isteyen Osmanlı Devleti, bu dönemde 400.000’den fazla Çerkes’i Rumeli’ye yerleştirmiştir. 9.000-11.000 civarında Çerkes de Kosova’ya iskân edilmiştir. Kosova’ya gelen Çerkesler burada köyler kurmuşlardır. Yeni vatanlarında tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya başlamışlardır. Ancak, Kosova’ya yerleştirilen Çerkeslerin büyük bir kısmı burada kalıcı olmamıştır. Avrupa devletlerinin 23 Aralık 1876’da toplanan İstanbul Konferansı’nda Çerkeslerin Balkanlar’ı terk etmesini istemesi ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Kosova’da yaşayan Çerkeslerin bir kısmının Anadolu’ya ve Ortadoğu’ya göç etmesine sebep olmuştur. Kosova’da geriye kalan Çerkeslerin büyük çoğunluğu da Balkan Savaşları sırasında ve sonrasında bölgeden ayrılmıştır. Bu çalışmada, 1864-1865 yıllarında Kosova’ya yapılan Çerkes göçü ve iskânını hazırlayan gelişmeler, göç ve iskân sırasında karşılaşılan sorunlar ve bu sorunların çözümü için izlenen politikalar ele alınmıştır.

Osmanlı Hükümetinin Kosova Arnavutları Arasındaki Kan Davalarına Çözüm Bulma Çabaları 1908-1912

Belleten · 2018, Cilt 82, Sayı 295 · Sayfa: 979-1012 · DOI: 10.37879/belleten.2018.979
Tam Metin
Arnavutlar arasında kan davaları geleneksel yapanın hakim olduğu Kosova vilayetinin kuzey bölgelerinde yaygın bir toplumsal gerçeklikti. Kan davaları gelenek ve ananenin bir sentezi olan Lek Dukakin kanunundan beslenmekteydi. Kan davaları 19. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı modernleşmesi ve merkezîleşmesiyle çatışan bir olgu haline geldi. Osmanlı devleti kan davalarını çözmek için yerel gelenek ve kanunlarla eklemlenebilen esnek bir politika geliştirdi. Bu bağlamda Arnavutların yaşadığı hudut bölgelerinde kamu düzenini bozan kan davalarını çözmek için II. Abdülhamit döneminde Musalaha-i Dem Komisyonları kuruldu. Komisyonların kan davalarını çözme de başarı sağlaması üzerine komisyonlar 1908 Temmuzunda Meşrutiyetin yeniden ilanından sonra tekrar kuruldu. İttihatçılar Makedonya hinterlandındaki hudut boylarının güvenliği sağlamak kapsamlı bir entegrasyon politikasını uygulamaya koydu. Bu siyasetin başarılı olabilmesi için Arnavut bölgelerinde kamu düzeni ve asayişi tehdit eden kan davalarının çözülmesi gerekliydi. İttihatçılar sorunu II. Abdülhamit döneminde tecrübe edilen Musalaha-i Dem Komisyonlarını tekrar kurarak çözmeye çalıştı. Komisyonların kaldırılmasından sonra ceza hukuku ve mahkemeler devreye sokuldu. Ancak geleneksel yapının güçlü olduğu Arnavut bölgelerinde kan davalarının artarak devam etmesi sebebiyle Musalaha-i Dem Komisyonları 1910,1911 ve 1912 Arnavut isyanlarından sonra tekrar kuruldu. Bu çalışmada Meşrutiyetin yeniden ilanından sonra Osmanlı devletinin Kosova Arnavutları arasındaki kan davalarını çözme çabaları ve Musalaha-i Dem Komisyonlarının faaliyetleri arşiv belgeleri ışığında değerlendirilmiştir.

ARAP HARFLİ YAZITLARIN BELGELENMESİNDE KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER (KOSOVA VE MAKEDONYA ÖZELİNDE)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 43 · Sayfa: 385-405
Günümüzde Türk kültür coğrafyasındaki ortak kültürel kodlardan biri de Arap harfli yazıtlardır. İslamiyet'in kabul edilmesinden sonra Arap alfabesi Türklerin hâkim olduğu coğrafyalarda başta mezar taşları olmak üzere dinî ve sosyal hayatın her alanında kullanılmaya başlanmıştır. Karahanlı Dönemi'ne kadar (Kök)türk, Uygur, Soğd, Sanskrit vd. alfabelerle eşsiz eserler vücuda getiren Türkler, İslamiyet'i kabul ettikten sonra da İslami inanç sistemiyle ilgili ayetleri, hadisleri, sözleri ve adları camilere, mescitlere, evlerin giriş kapılarına, süs ve kullanım eşyalarına… işlemişlerdir. Türk kültür tarihi açısından son derece önemli olan bu yazıtların bir kısmı bugün Osmanlı İmparatorluğu'nun asırlarca hâkim olduğu Kosova ve Makedonya sınırları içinde yer almaktadır. Tarihî süreçte bölgede yaşanan savaşlardan, kültürel çatış- malardan ve olumsuz hava şartlarından ciddi düzeyde etkilenen bu eserlerin önemli bir kısmı günümüzde açık alanlarda korumasız bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Üzerlerinde taşıdıkları motiflerle, damgalarla ve yazılı bilgilerle geçmişi günümüze, Türk kültür coğrafyalarını birbirine bağlayan bu eserlerin tespiti ve belgelenmeleriyle ilgili bulundukları mekâna, yıpranma nedenlerine ve düzeylerine… göre birtakım güçlükler bulunmaktadır. Bu çalışmada Kosova ve Makedonya sınırları içinde yer alan ve farklı nesneler üzerinde bulunan Arap harfli yazıtların belgelenmesiyle ilgili karşılaşılan güçlükler, görüntülerden hareketle ilgililerin dikkatlerine sunulmuş ve konuyla ilgili birtakım önerilerde bulunulmuştur