132 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Milli mücadele
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Milli Mücadele Yıllarında Ankara

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1993, Cilt IX, Sayı 27 · Sayfa: 485-492
Milli Mücadele yıllarında Ankara'yı anlatmak bir büyük milli destanın kaynağını canlandırmak demektir. Bunu da belki bir kitaba sığdırabilmek ancak mümkün olabilir. Bir bakıma Atatürk'ün büyük NUTUK'u işte bu Milli Mücadele ve Ankarasının bir öyküsüdür. Çünkü, Milli Mücadele bir Kurtuluş Savaşı mucizesidir. Türk milleti bunu bir idealin ve bir Önderin izlerinden gerçekleştirmiştir. Ve çünkü o dönemde Ankara Türkiye'nin kalbidir. Benim bu konuşmamla anlatabileceğim, bu destanın oraya ait küçük bir bölümünün bazı Özellikleri olan ayrıntılarından bir anılar demetidir.

Milli Mücadelede İtalyan İşgalleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1993, Cilt IX, Sayı 26 · Sayfa: 395-416
I. Dünya Savaşı'nın başlarında tarafsızlığını ilân eden İtalya savaşın gelişimini yakından izledi. İtalya için savaşa girmede amaç, ekonomik ve siyasal beklentilerini mümkün olduğunca fazla tatmin etmektir. Bu bakımdan İtalya savaşa, hangi taraf beklentilerini daha fazla karşılarsa o blokla birlikte girecektir. Fakat savaşın başlamasından bir yıl sonra başlayan kamuoyu baskısı ve Çanakkale Savaşlarının İtilâf Devletleri tarafından kazanılacağı endişesi ile İtalya savaşa Fransa ve İngiltere yanında girmeye karar vermiştir. İtalya, İngiltere ve Fransa ile yaptığı andlaşmalarla savaştan sonraki beklentilerini garanti altına almıştır. 1915 Londra ve 1917 St.Jean de Maurienne gizli andlaşmalarıyla İtalya'ya Anadolu'da, İzmir'den Antalya'ya kadar geniş bir bölge vaat edildi. Savaş, İtalya'nın da yer aldığı İtilâf Devletleri tarafından kazanılmışsa da, İtalya'nın kendisine vaad edilmiş bölgelere yerleşmesinde bir takım zorluklar vardır. Her şeyden önce İtalya'ya vaad edilmiş olan İzmir, daha sonra, savaşa kendi yanlarında girmesi şartıyla Yunanistan'a da vaat edildi. Savaştan sonra toplanan Paris Barış Konferansı'nda İtalya ile Yunanistan arasında İzmir'e sahip olma konusunda büyük bir mücadele başladı. Bu mücadelede İngiltere, güçlü İtalya'ya karşı Yunanistan'ı destekledi. Konferansda, İzmir konusunda İngiltere'yi, Fiume meselesinde Amerika'yı karşısına alan İtalya, müttefiklerinden bağımsız bir Türkiye politikası izlemeye başladı.

Zonguldak ve Havalisinde Milli Mücadele'ye Zarar Verici Faaliyetler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt VIII, Sayı 23 · Sayfa: 331-356
İstanbul Hükümetleri, özellikle Damat Ferit Paşa Hükümeti Anadolu'daki, millî hareketin gelişmesini Önlemek İçin çeşitli yollan denemekten kaçınmamaktaydı. Nitekim Damat Ferit Paşa Hükümeti daha Sivas Kongresinden önce böyle bir mücadeleye girişmişti. Ferit Paşa Haziran 1919'da vali ve mutasarrıflara gönderdiği telgrafta millî ordu teşkilinin yasaklandığını bildirerek, buna uymayanlara pek insafsız davranılması gerekirse İstanbul Divan-ı örfi'ye gönderilmesini emretti. Ayrıca, Damat Ferit Paşa Hükümeti, her ne suretle olursa olsun Sivas Kongresinin toplanmasına engel olmak istemişti. Bunun için Ali Galip adında birisi Harput Valiliğine tayin edilerek Sivas Kongresini basmaya ve üyelerini tevkif etmeye memur edilmişti. Diğer taraftan Anadolu'da Mustafa Kemal Paşa Önderliğinde gelişen millî hareket sebebiyle, çaresizliğe düşen İstanbul Hükümeti, bazı şehzadeler başkanlığında taşraya "Heyet-i Nasihalar" göndermişti .

Milli Mücadele'de Denizli Olayı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VIII, Sayı 22 · Sayfa: 141-154
Kuvay-ı Milliye döneminde 1920 Temmuzu başlarında meydana gelen Denizli Olayı, o günün yöneticilerine ve halkına zor anlar yaşatmakla kalmamış daha sonraki dönemlerde de etkilerini yöre halkı üzerinde hissettirmiştir. Genel olarak değerlendirildiğinde, günümüzde, özellikle Güney Ege halkınca "Denizli Olayı"nın gerçek sorumlusu olarak Denizli halkının gösterilmesi eğilimi ağır basmaktadır. Denizli halkından bazı kişilerle yaptığım söyleşilerde ise, onların, olaylardan Demirci Mehmet Efe'yi sorumlu tuttuklarını gördüm. Hiç kimse ya da hiçbir yöre halkı kendisini başkalarından daha çok yurtsever gösterme hak ve yetkisine sahip değildir. Tarih, ne az ne de çok, bir bilim olduğuna göre , gerçekte yaşanmış, ancak zamana karşı etkileri küllenmiş olayları belgelere dayandırarak, halka bir zamanların yaşanmışlığını yeniden hatırlatmak ve olaylara daha geniş bir ölçekle yaklaşmak istedim. Bugün tarih, insanlığa ait olan her alanı, insan psikolojisi de dahil, kendisine konu edindiğine göre, çağdaş insana toplumsal olaylar karşısında tutumunu sunmak istedim.

Gediz Taarruzu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VII, Sayı 21 · Sayfa: 581-589 · DOI: 10.33419/aamd.703246
Bilindiği gibi Mondros Mütarekesinden hemen sonra memleketin yer yer işgali ve bu işgallerin ileride daha da genişleyeceğinin anlaşılması, bütün yurt sathında bir takım kuruluşların doğmasına yol açmış ve niha¬yet milletin silaha sarılarak nefis müdafaasına girişmesi başlangıçta işgal bölgelerindeki mahalli birliklerin ve giderek bütün Millî Mücadele'nin adı haline gelecek olan Kuvayi Millîye Hareketi'nin meydana gelmesine sebep olmuştur.

Millî Mücadele’nin Gazetesi Hakimiyet-İ Milliye Nasıl Çıkarıldı?

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VII, Sayı 20 · Sayfa: 285-302
Mondros Ateşkes Antlaşmasının (30 Ekim 1918) hemen ardından galip devletlerin Anadolu işgal programlan uygulaması 15 Mayıs 1919 da Yunanlıların İzmir'e çıkmaları ile başlamıştı. Bu çıkartmadan bir gün sonra, IX. Ordu Kıtaları Müfettişliği'ne atanan Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan Samsun'a hareket etmiş, Müfettişlik Karargâhının 18 subayı ile birlikte, 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun'a gelmişti. Bu olay aslında Mustafa Kemal Paşa'nın işgal kuvvetlerine ve bu işgali hoşgörü ile karşılayan İstanbul Hükümeti'ne karşı Anadolu'da mücadele bayrağını açmak ve mücadeleyi başlatmak için yaptığı kahramanca bir hareketti. Olaylar bundan sonra hızla gelişmeye başladı. Yunanlılar İzmir'den Anadolu içerlerine sarkmağa devam ederken İngiliz, Fransız, İtalyan işgal kuvvetleri de aralarında anlaştıkları gibi Anadolu'yu işgale başlamışlardı. Her ne kadar düşman işgallerine karşı, çeşitli şehir ve kasabalarda direnme güçleri oluşmuşsa da bunlar yeterince teşkilâtı olmadıklarından güçsüz, hatta başsız kalmaktaydı. Öte tarafta Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıktığının ertesi günü Sadrazam Damat Ferit'e bir telgraf çekerek "İzmir işgalini milletin asla kabul etmeyeceğini" bildirmiş, Erzurum'daki 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa ile de hemen bağlantı kurmuştu. Mustafa Kemal Paşa, mücadeleyi vatan sathında millet birliğine ve vatan bütünlüğüne dayalı tek bir güçte birleştirmek istiyordu. Bu amaçla Samsun'dan daha içerlere gitmeyi kararlaştırdı.

Milli Mücadele'de İngiliz Basını II 1920-1923/ Sevr'den Lozan'a

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VII, Sayı 19 · Sayfa: 45-74
Aynı konunun birinci bölümünü (1919-1920) 1987 yılında düzenlenen "Uluslararası Atatürk Sempozyumu "nda sunmuştum. The Times, The Observes ve Manchester Guardian Gazeteleri'nde yaptığım incelemeler dayanarak 1919-1920 yılları arasında bu üç önemli Ingiliz gazetesinin Millî Mücadele'yi ve Mustafa Kemal'i değerlendirişini ortaya koymaya çalıştım. Bu gazetelerin kamuoyu üzerindeki etkisi oldukça önem taşımaktadır. Bu tebliğimde ise Orta Doğu ve Manda Sistemlerine verdiği önem ve bu konuda etkili yorumları dolayısıyla Özellikle önemli bir haftalık politik dergi olan New Statesman'ı seçtim. Dergi'nin 1920-1923 sayılarını inceledim. Daha önce incelediğim diğer gazetelerle birlikte kıyaslamasını ayrıca ileride yapmaya çalışacağım. Diğer İngiliz günlük gazetelerinde Millî Mücadele'ye çok önem verilmediğini görmekteyiz. Örneğin Daily Mailin bu üç yıl içinde Millî Mücadele'ye ayırdığı yer bir kaç haberi geçmemektedir. Araştırmamda The New Statesman dergisini seçmemin bir sebebi de, derginin yalnızca politik ağırlıklı olması, Türkiye sorununu Orta Doğu sorunu içinde ve petrolün taşıdığı önemle ilgili olarak ve ilişkilerini ele olarak yorumlamasıdır.

Milli Mücadele'de Elviye-i Selase

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VII, Sayı 19 · Sayfa: 151-160
Elviye-i Selâse; Osmaniı döneminde Kars, Ardahan ve Batum Sancak-larına verilen isimdir. Bu bölge, Selçuklular devrinde fethedilmiş, daha sonra Cengiz Han, îlhanlılar, Çobanlılar, Celâyirliler, Karakoyunlular, Ti- murlular, Akkoyunlular, Safeviler ve nihayet XVI. yüzyılda Osmaniı hâkimiyetine girmiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi'nden sonra imzalanan Berlin Antlaşması ile de bu üç sancağımız Ruslara harp tazminatı olarak verilmişti. Ruslar, bölgede tam kırk yıl hüküm süren işgalleri sırasında bütün gayretlerine rağmen buradaki Türklük izlerini ve Türklerin "milliyet şuurunu" silememişlerdi.

Isparta Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 18 · Sayfa: 601-614
Yakın tarihimizde Millî Mücadele döneminin fevkalâde bir yeri vardır. Zira bu dönem, Türk milletinin, Türk devletinin istiklâlinin ve kaderinin tayin edildiği, büyük gailelerin yaşandığı yılları içine alır. Ancak günümüze kadar yapılan araştırmalarda, Millî Mücadele tarihinin bütün yönleriyle ele alınıp, İlmî olarak ortaya konduğu söylenemez. Özellikle Mustafa Kemal Paşa önderliğinde teşkilâtlanıp vücut bulan Türk istiklâl hareketinin başarıya ulaşmasında çok önemli hizmetleri görülen Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri bugün dahi tam tespit edilmiş değildir. Kaldı ki, bu cemiyetler Millî Mücadele azminin oluşması, Mustafa Kemal'in direktiflerinin halka intişarı, Kuvayı Milliye'nin teşkil ve ikmali ve kamuoyu oluşturulması gibi pek önemli hususlarda en büyük sorumluluğu yüklenmiştir. Durum böyle olunca, Millî Mücadele'nin tam ve doğru olarak anlaşılabilmesi için öncelikle Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin araştırılarak ortaya konulması zarureti çıkmaktadır. Bu çalışmamızda, Denizli'nin batısında kurulan cepheye fevkalâde yardımlarda bulunan, hatta millî davanın haklılığını mitinglerle ve protestonamelerle yurt içine ve yurt dışına duyurmak için pek büyük gayretler sarfeden İsparta Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nİ bütün yönleriyle ele alırken, şimdiye kadar ihmal edilmiş Millî Mücadele döneminin önemli kuruluşlarından olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin genel karakteri hususunda da bazı ipuçları ortaya çıkacaktır. Araştırmamıza konu olan cemiyeti incelerken ilk olarak kuruluş öncesi gelişmelere bakmamız gerekmektedir.

İkinci İnönü Zaferinin Sonuçları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 17 · Sayfa: 377-380
Millî Mücadele, özellikle onun başlangıç bölümünü meydana getiren İnönü Savaşları, denk olmayan güçler arasında geçmiştir. Fiilî olarak gerçi karşımızda Yunan ordusu bulunuyordu. Fakat bu orduyu, hemen bütün Avrupa destekliyordu. Çünkü her birinin Türk topraklarından koparacakları bir bölümde pay iddiaları vardı. Bu sebeple Yunan ordusunu destekliyorlardı. Biz ise Birinci Cihan Harbinden yenik ve perişan çıkmıştık. Ve artık elimizde kalan son vatan parçalarını savunmaya kararlıydık. Böylece ordularımız, canlarını dişlerine takmış olarak çarpışıyorlardı. Yunanlılar ise parlak bir vehmin akıntısına kapılmışlardı. Böyle kat kat üstün bir kuvvet karşısında Atatürk mahdut Türk kuvvetlerinin stratejisini şöyle tespit etmişti. Bu strateji üç basamakta gerçekleşecekti. Birinci basamakta zayıf ve dağınık güçlerimizle düşman oyalanacak, ikinci basamakta düşman ustalıklı bir manevrayla üstlerinden uzaklaştırılacak, Anadolu topraklarının içine çekilecek ve böylece zayıf düşürülecekti.