132 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Milli mücadele
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Hırvatistan Kaynaklarına Göre Mustafa Kemal Atatürk Ve Kurtuluş Savaşı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2017, Cilt XXXIII, Sayı 96 · Sayfa: 47-68
Tam Metin
Türk Millî Mücadelesi ve özellikle de Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkışı meselesi Hırvatistan'daki araştırma konuları arasında kendisine çokça yer bulamamıştır. Bu açıdan çalışmamızın sözü geçen boşluğun doldurulmasına kısmen de olsa katkıda bulunması amaçlanmaktadır. Bu makalede, Hırvat basın ve yayınında Atatürk'ün Samsun'a çıkışı sonrasındaki gelişmelerin yansımaları incelenmekte ayrıca Hırvat basınının 1919 Anadolu'sundan ne kadar haberdar olduğunun ve Anadolu'daki gelişmeler karşısında izlediği politikanın tanımlanması amaçlanmaktadır. Atatürk'ün Samsun'a çıkışının öneminin Hırvatistan'da sonradan anlaşılmış olması, 19 Mayıs'ın Hırvat basınına bir kurtuluş harekâtı başlangıcı olarak yansımaması ve bu nedenle basında kendine yeterince yer bulamaması sonucunu beraberinde getirmiştir. Buna rağmen 1930 ve sonraki yıllarda Hırvatistan'da basılan kitap, dergi ve ansiklopedilerde 19 Mayıs hakkında pek çok bilgi bulunduğu görülmektedir. Bunun nedeni bu harekâtın öneminin anlaşılmaya başlanması ve 19 Mayıs'ın Hırvatistan'da bağımsızlık harekâtı olarak görülüp desteklenmesidir.

Birinci Dünya Savaşı Ve Millî Mücadele’de Kastamonu Mevlevi Şeyhi Âmil Çelebi Ve Ailesi (1910-1923)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 89 · Sayfa: 1-10
Tam Metin

Bilindiği üzere, Birinci Dünya Savaşı ve arkasından başlayan Millî Mücadele, Anadolu'da Türk-İslam varlığının devam edip edememe gibi fevkalade kritik gelişmeleri ihtiva eden bir "nefs-i müdafaa" hareketidir. Şüphesiz bu kritik süreç içerisinde, bazı gayr-i millî gelişmeler ve problemler yaşanmakla birlikte, yediden yetmişe herkes vatan savunmasında elinden gelen gayreti gösterdi. Bu gayret içinde sufi kurumların da önemli bir sorumluluk yüklendiği görülmektedir. Bu cümleden olmak üzere, Türk sufiliği içinde kayda değer bir mevkie sahip bulunan Mevlevihaneler, fevkalade önemli roller üstlenmiştir.

Mevlevihaneler, Balkan Savaşı'nda, yaralı askerler için hastane açılması ve benzeri bazı lojistik destek faaliyetleri içinde bulundular. Birinci Dünya Savaşı'nda ise gönüllü tabur kurarak fiilen cepheye katıldılar. Millî Mücadele'de ise kamuoyu oluşturulması ve vatan savunmasında önemli hizmetlerde bulundular. Mevlevilerin bütün bu faaliyetleri içinde Kastamonu Mevlevihanesi Post-nişîni Amil Çelebi ve ailesinin ise oldukça aktif yer aldığı görülmektedir.

Bu bildiride Amil Çelebi ve ailesinin Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele sırasındaki faaliyetleri Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Mevlana Müzesi Arşivi başta olmak üzere, dönemin basını ve diğer kaynaklar ışığında ele alınacaktır.

Kazım Karabekir Paşa’nın Basında Neşredilen Tarihi Mektupları ve Bunların Kamuoyundaki Yansımaları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 87 · Sayfa: 1-66
Tam Metin
Türk İstiklal Savaşı'nın önde gelen komutanlarından biri olan Kâzım Karabekir Paşa, askeri ve siyasi faaliyetlerinden "ari" ve "menkub" bir yaşam sürdürdüğü 1933 yılı itibariyle Milliyet gazetesinde neşredilen ve Millî Mücadele dönemindeki hadiselere yer veren "Ankaralının Defteri" adlı yazı dizisi münasebetiyle kendisine birtakım itham ve eleştirilerde bulunulduğunu görmüştür. Her türlü tehlikeyi ve badireyi göze alarak atıldığı istiklal mücadelesinde yaptığı çalışmaların göz ardı edildiğini ve ülkesi için canla başla icra ettiği kutsal vazifeye gölge düşürülmek istendiğini düşünmesi nedeniyle bunlara cevap verme gereği hissetmiş, bu nedenle bahsi geçen gazetede yayımlanmak üzere söz konusu döneme ait hatıralarını içeren bir dizi mektup kaleme almıştır. Mütareke döneminden Cumhuriyet'in ilanına uzanan sürece dair bilinen bilgilerin dışında ciddi iddiaları içeren ve dönemin önde gelen diğer basın organlarında da yer bulan bu mektuplar Hükûmet erkânında, münevverler arasında ve kamuoyunda önemli bir etki yaratmış ve esaslı tartışmalara yol açmıştır. Bu makale; dönemin gündem yaratan tartışmalarını yayımlayan gazetelerden ve Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi'ndeki vesikalardan istifade edilmek suretiyle Karabekir Paşa'nın söz konusu mektuplarının kamuoyunda yarattığı etkiyi ve bunun neticelerini ortaya koymak üzere kaleme alınmıştır. Bu münasebetle basına yansıyan tartışmaların aktörlerinin söylemlerine ve iddialarına geniş çaplı olarak değinilmek suretiyle konu ile ilgili olarak yapılan çalışmalara ayrı bir derinlik kazandırılmış ve ilk defa olarak da tartışmaların kamuoyundaki yansımalarına yer verilmiştir.

Kığı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne Ait Bazı Belgeler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 87 · Sayfa: 141-198
Tam Metin
Bu araştırmada, Kiğı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurucu üye varislerinden temin edilen Kiğı Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine ait bazı belgeler ilk kez literatüre tanıtılmış ve değerlendirilmiştir. Sözkonusu belgelerde, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele yıllarına ait Kiğı kazası ve civarında veya Kiğılı olup da Doğu Anadolu'nun diğer bölgelerinde çeşitli askerî ve millî faaliyetlerde bulunmuş kişilerle ilgili önemli bazı bilgilere ulaşılmıştır. Özellikle, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'de Doğu Anadolu'daki milis teşkilatlanmalar, milis taburlar ve faaliyetleri, ve diğer siyasi ve sosyal gelişmeler hakkında henüz literatüre yansımamış orijinal bazı tespitlere ulaşmak mümkün olmuştur.

Bolu Basınında Milli Mücadele

Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 277 · Sayfa: 973-1032
Mondros Mütarekesi'nin ardından İtilaf Devletleri'nin Anadolu'da başlattıkları işgal, mezalim ve katliam hareketlerine karşı Milli Mücadele'yi desteklemek üzere çıkan basın organları Türk milletinin sesi olmuştur. Dönemin olağanüstü koşulları altında türlü güçlüklere rağmen yayın hayatına devam eden bu basın organları arasında Bolu'da çıkan gazeteler de önemli bir yere sahiptir. Bu çalışmada; "milli birlik ve beraberlik", "hakimiyet-i milliye" ve "istiklâl-i tam" fikirleri etrafında Milli Mücadele lehine kamuoyu oluşturmak, halkı baş gösteren tehlikeler hakkında zamanında ve doğru haberlerle bilgilendirerek uyanık ve teyakkuz halinde tutmak üzere Bolu livasında çıkan Bolu, Dertli ve Türkoğlu gazeteleri ile bölgede Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın sözcülüğünü yapan Kürsî-i Millet gazetesi Milli Mücadele'ye yaklaşımları çerçevesinde ele alınmıştır.

İsviçre’de Osmanlı Devleti Aleyhinde Faaliyetler ve Türklerin Teşkilatlanması (1918-1922)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 83 · Sayfa: 65-86
Tam Metin
I. Dünya Savaşı'nın bitimiyle birlikte İsviçre'de Türk karşıtı çevrelerin faaliyetleri yoğunlaşmıştı. Savaştan maddi-manevi olarak yıpranmış çıkan Osmanlı Devleti'nin bu çevrelerle mücadele edecek maddi kaynağı yoktu. Bu durum İsviçre'de yaşayan Türk vatandaşlarını harekete geçirerek, elindeki sınırlı imkânlarla Türk'ün haklı davasını savunmaya itmiştir. Bu makalede ayrıca, İsviçre'de yaşayan Türklerin mütareke dönemindeki sosyal ve ekonomik durumları, Lozan Türk Yurdu'nun Osmanlı Devleti'nin haklarını savunmak için faaliyetleri üzerinde durulacaktır.

Harp Raporlarına Göre Birinci İnönü Muharebesi’nin Analizi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 82 · Sayfa: 25-52
Tam Metin
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından imzalanan 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateşkes Antlaşması ile Türk ordusu terhis edilerek ortadan kaldırılmak istenmiştir. Amaç daha sonra başlayacak olan ve Anadolu'nun işgalini tamamlayacak hamlelere zemin hazırlamaktır. Ancak işgal güçleri bu hesabı tam yapamamış ve Anadolu'da yeniden bir oluşumla ve dirençle karşılaşmıştır. Bu oluşum Mustafa Kemal'in liderliğinde başlayan ve yeni bir devletin kuruluşunu ortaya koyan mücadeledir. İşte bu mücadeleler içerisinde Birinci İnönü Muharebesi önemli bir yere sahiptir. Çünkü bu muharebe yeni kurulacak devletin oluşturduğu düzenli ordunun kazandığı ilk muharebedir. Bu makalede Birinci İnönü Muharebesi'ne ait harp raporları analiz edilerek gün gün muharebenin oluşum ve sonuçları ele alınmış, Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey'in muharebeyi ve muharebeye katılan tümenleri nasıl yönettiği ortaya konulmuştur.

Son Osmanlı Damatlarının Millî Mücadele’yle İlişkileri

Erdem · 2011, Sayı 61 · Sayfa: 103-146
Tam Metin
Bu makalede, Türk İstiklâl Savaşı (1918-1922) döneminde Osmanlı devletinin hanedan damatlarının M. Kemal Paşa ve onun liderliğindeki mücadele ile ilişkilerinin irdelenmesi amaçlanmaktadır. Öncelikle son devir Osmanlı damatlarının (Damat Ferit Paşa, Enver Paşa, Şehzade Ömer Faruk Efendi, İsmail Hakkı [Okday] Bey) kısa hayatları, kişiliği, üslubu, stratejileri, inanç ve amaçlarına yer verilerek onların Millî Mücadele ile olan münasebetleri arşiv vesikaları, hatıralar ve akademik araştırmalar referans alınarak analiz edilecektir. Sonra da, Osmanlı damatlarının durumları karşılaştırmalı bir şekilde ele alınarak genel bir bakış çerçevesinde yorumlanacaktır.

Milli Mücadele Yıllarında Türk Bahriyesinin Durumu ve Faaliyetleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2011, Cilt XXVII, Sayı 81 · Sayfa: 603-650
Tam Metin
Dünya tarihine bakıldığında görülecektir ki; denizlere hakim olan dünyaya da egemen olmuştur. Bu nedenle denizler hak ve çıkarların yoğun olarak tartışıldığı ve çatıştığı uluslararası bir politik arena özelliğine de sahiptir. Türklerin denizcilik tarihi çok eskilere dayanmakla birlikte, Osmanlı Devleti'nin son dönemleri irdelenecek olur ise; 1914'de başlayıp 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması ile son bulan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Donanması'nın gerçek durumunu göstermesi açısından oldukça yararlı olmuştur. Hali hazırda silahları ve cephaneleri alınmış, orduları terhis, donanması enterne edilmiş bir devletin mücadele gücü de bu sayede elinden alınmıştır. Milli Mücadele başladığında Anadolu ordusunun silah, cephane, mühimmat eksiği hangi yolla giderilecekti? Anadolu'da mücadelenin başında tüm ulaşım araçları İtilaf güçlerinin elindeydi veya yabancı şirketlerin himayesinde bulunuyordu. Bu durumda ulaşım için tek yol olarak denizler kalıyordu. Milli Mücadele kara cephelerinde yapılacaktı fakat bu cepheler denizlerden taşınacak savaş araçlarıyla desteklenebilirdi. İlk önceleri sivil denizcilerle yapılan taşımacılık, denizcilerin İstanbul'dan kaçarak Anadolu'ya geçmesiyle daha kuvvetlenmiş ve örgütlü taşımacılığa dönüştürülmüştür. Milli Mücadele boyunca, Anadolu donanması Karadeniz'de faaliyet göstererek, Sovyet limanlarından ve düşman tarafından el konulan İstanbul'daki liman ve depolardan her çeşit savaş aracını ve malzemesini Anadolu'ya taşımışlar, cephenin silah gereksinimini karşılamışlardır. Ayrıca Karadeniz kıyısındaki Pontusçu Rum çeteleri ile karada, İtilaf devriye gemileri ile denizde mücadele vermişler, hatta başarılar da sağlamışlardır.Bu çalışma aynı zaman da, Milli Mücadele sırasında Türk denizcilerinin çabalarını ve Karadeniz'de kurdukları "taşıma filosu" nun bölge denizindeki faaliyetlerini, Türk kıyılarının İtilaf devleti destekli Yunan Deniz Kuvvetleri tarafından nasıl bombardımana tutulduğunu anlatmaktadır. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen kurulan taşıma filosuna sonradan dahil olan "Preveze" ve "Aydınreis" gambotunun Ankara Hükümeti'nin emrine girişleri, Anadolu deniz gücünün ilk gemileri oluşları, ardından Sovyetlerden satın alınan ve yine Türk karasularında enterne edilen "Batum" gibi gemilerle adı geçen bu deniz gücüne bunların yaptıkları katkıları anlatmaya çalıştım.

A Failed Project: The Ponto-Armenian Federation, 1919-1920

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 273 · Sayfa: 545-570
Tam Metin
The conventional wisdom says that Ottoman Armenians and Rums had collaborated against the Ottoman government during the First World War and its immediate aftermath, and then the Ankara government after 1920. They may have joined forces during the First World War when they regarded the "Turks" as their common enemy. However, when the "Turk" was out of the way after the First World War, Armenians and Rums could not agree on how to share the spoils. This was particularly true for Trabzon which was coveted both by Armenians, who wanted to integrate the vilayet to their Greater Armenia, and Trabzon Rums who wished to establish an independent republic in the region. Therefore, while ostensibly working against the "Turk", Rums and Armenians essentially intrigued against one another over Trabzon. Although both parties paid lip service to a Ponto-Armenian federation from time to time, they at the same time undermined each other's efforts to gain ground in Trabzon. Combined with Turkish resolve to keep Trabzon and Allies' hesitancy to honor their promises to the Armenians and Rums during the First World War, Armenian-Rum dispute over Trabzon rendered the project of a Ponto-Armenian federation abortive.