25 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Novel
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Romanlarında Bir Anlatım Unsuru Olarak Semboller

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 57-66
Tam Metin
Birtakım anlatım kodları olarak tanımlanan semboller, romanlara anlatım genişliği ve zenginliği katarlar. Semboller kişisel olabileceği gibi, zaman içinde kazandıkları anlamlarla geleneksel de olabilirler. Mustafa Necati Sepetçioğlu sembollerden en geniş ölçüde yararlanan romancıların başında gelir. Yazar özellikle geleneksel sembolleri kullanarak okuyucuda ortak bilinci kuvvetlendirmek ister.

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Bir Ömür Boyu Kıbrıs / Boyun Eğiş Romanında Tasvirler ve Tahliller

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 289-296

Sepetçioğlu kültür adamlığı sanat adamlığının önünde yer alan bir yazardır. Hayatını Türk kültürünü ve Türk tarihinin gerçeklerini genç kuşaklara aktarmaya adamıştır. Onun için önemli olan mesajın alıcısına ulaşmasıdır. Bunun hangi yolla olduğu yazarı pek ilgilendirmez. Bir Ömür Boyu Kıbrıs / Boyun Eğiş romanının girişinde sanata bakış açısını açıkça ortaya koyar.

Siyah-beyaz karşıtlığı üzerine oturtulan olay örgüsü, büyük ölçüde yazarın taraftarlığını yaptığı güçler lehinde sonuçlanır. İyiler ve kötüler kesin çizgilerle birbirinden ayrılır, gri tonlara yer verilmez. Bu da romanlarına masalsı bir hava verir.

Tasvirler ve tahliller edebî eserin zenginliğine ve derinliğine büyük katkı sağlarlar. Sepetçioğlu, dil konusunda nasıl özensizse, tasvirler ve tahliller konusunda öylesine özensizdir. Tahliller ve tasvirlerle yeni bir şey söylemiş olmaz. Hatta zaman zaman metnin okunmasını ağırlaştırır.

Tarihin Dirildiği Gün: Maziden Roman Ütopyasına

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 381-386
Tarihi okumak, onu anlamak adına gerçekleştirilen en önemli insan faaliyetidir. Tarihi anlamak da kendimizi daha doğru tanımaktır. Ancak tarih bir bilim olarak tek boyutludur. Yazarına bir ayrıcalık, güç vermez. Bu aşamada roman, tarihsel roman devreye girer. Yapılan araştırmalar, zamanımızda arketiplerin kılık değiştirerek modern roman ve hikâye gibi edebi türler içerisinde de devam ettiğini göstermektedir. Mustafa Necati Sepetçioğlu da bir tarihi romancı kimliğiyle tarihi, roman boyutunun ötesine taşıyabilmiştir.

Peyami Safa ’nın Romanlarında Aydınlar

Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 185-216
Peyami Safa, ıom anlaıında genellikle Türk toplumunda yaşanan aksaklıkları, batılılaşmanın yol açtığı değerler karmaşasını anlatır. Roman kişileri, özellikle de başkişi konum undakiler söz konusu karmaşadan fazlasıyla etkilenen bireylerdir. Yazar, bunların içinde doğu-batı değerleri, materyalizmidealizm arasına sıkışmış bunalımlı yarı aydınlara ağırlıklı olarak yer vermiştir. Bu kişilerin çoğunluğu başlangıçta gelenekleri bir yana bırakıp yeniye ayak uydurmaya çalışan, o sırada çıkan sorunlara çözüm üretmekte sıkıntıya düşen, mutsuz bireyler olarak görünür. Ama zaman içinde yeniye uyarken eski değerlere gereken özeni göstermeyi öğrenir ve bunalımdan kurtulurlar. Peyami Safa'nın romanlarında ayrıca, bunalımdan çıkmalarında bu kişilere yardım eden bir aydın tipine daha rastlanmaktadır. Ancak söz konusu aydınlar genellikle yalnızca bu yönleriyle ele alınır ve kişilikleri başka yönleriyle tanıtılmaz, özel yaşamları verilmez. Başka bir dikkati çeken nokta da Peyami Safa'nın öteki roman kişilerine eleştirel yaklaşımlarda bulunurken, "yazarın sözcüsü" diyebileceğimiz bu aydınlara hep benimseyici bir tutum takınmasıdır. Onlar âdeta yazarın ele aldığı konularla ilgili iletilerini vermelerini sağlayan birer sözcüdür.

Ahmet Metin ve Şirzad Romanının Sultan II. Abdülhamit'e Takdimi ve Bir Maruzat

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2004, Cilt 52, Sayı 2 · Sayfa: 1-8
Muallim Nacinin genç denilebilecek bir yaşta vefat etmesi, kayın pederi Ahmet Midhat ve devrin padişahı Sultan Abdulhamit'i derinden sarsar. Abdulhamit, cenaze masraflarını kendi ödeneğinden karşılanmasını ve Naci'nin Sultan 11. Mahmut'un türbesinin bulunduğu hazireye gömülmesini emreder. Osmanlı Sultanı'nın bu ilgisi, Ahmet Midhat'ın kederini bir nebze olsun hafifletmiştir. Aradan bir müddet geçer ve Hace-i Evvel, o zaman itibariyle en son kaleme aldığı Ahmet Metin ve Şirzad romanını Abdulhamit'e takdim eder. Bu eser vesilesiyle de Muallim Naci'ye bir mezar taşı dikilmesine izin verilmesini, Sultan'dan istirham eder. Ahmet Midhat'ın bu maruzatı, sanatkarlara büyük kıymet veren Abdulhamit tarafından uygun görülür. Mezar taşının masrafları Padişah tarafından karşılanır ve Muallim Naci'nin bugünkü mezar taşı dikilir.