327 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Osmanlı
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

17. Yüzyılın İkinci Yarısında Antakya Kazasında İskân ve Nüfus (1678/1089 Tarihli Avârız-Hâne Defterine Göre)

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 431-460
Tam Metin
Osmanlı tarihinin temel kaynaklarının büyük çoğunluğunu vergi verebilecek nüfusun tespitini sağlayan ve sayım sonuçlarını içeren Tahrir Defterleri oluşturmaktadır. 15. ve 16. yüzyıllarda hazırlanmış olan, fakat 17. yüzyılda da bazı örneklerini gördüğümüz bu defterler, Osmanlı Devleti'nde timar sisteminin uygulandığı topraklardaki vergilendirilebilir ekonomik faaliyetlerin ve insan kaynaklarının yerinde tespit ve kaydını içermesi açısından bizlere istatistiksel analize uygun en zengin sayısal verileri sunmaktadırlar. Klasik tahrir geleneğinin bir uzantısı olarak 17. yüzyıldan itibaren düzenlenmiş olan avârız-hâne ve cizye defterleri de dönemin demografi tarihi açısından oldukça önemli kaynaklardır.

Osmanlı-Amerikan İlişkilerinde Bir Kriz: Hacı David Vapur Kumpanyası Boykotu (1911)

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 461-482
Tam Metin
Boykot şahsa, kuruluşa veya devlete karşı uygulanabilen, sosyal ve iktisadi ilişkileri kesmeye yönelik bir protesto şeklidir. Diğer bir ifadeyle bir devletin vatandaşlarının, düşmanca davranışları nedeniyle bir başka devletten gelen malları satın almamasıdır. Boykot, çoğu zaman halkın başlattığı bir eylem olmakla beraber zaman zaman hükümetlerin de bunu destekledikleri görülmüştür. Maksat, belli bir amacı gerçekleştirmek, karşı tarafı zorlamak ve ödün vermesini sağlamaktır. Boykotu düzenleyen ve buna taraftar olana boykotçu, boykot etmeye de boykotaj denir. Uygulanışı ve amaçları bakımından abluka, ambargo ve karalisteden farklıdır.

Osmanlı Hâkimiyetine Girmesinden Hemen Sonra Dimaşk'tan Bahseden Bir Yahudi Kaynak

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 561-568
5282 (m. 1521-22) yılında bir İtalyan Yahudisi Filistin'e yaptığı yolculuğa dair İbranice kısa bir seyahatname bırakmıştır. Şimdiye kadar bu seyahatnamenin herhangi bir yazması bilinmediği gibi müellifinin adı dahi bize ulaşmamıştı. Filistin'e yapılan seyahatlere dair eski bir İtalyan koleksiyonu içinde yer alan bu seyahatnamenin metni 1785 yılında Jacob Barukh b. Moshe Hayyim adlı biri tarafından Shibhhe Yerushalayim adıyla Leghorn'da yayınlanmış, daha sonraki zamanlarda da müteaddit baskıları yapılmıştır.

Mütareke Döneminde Amerikan Mandaterliği Tartışmaları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 59 · Sayfa: 569-595 · DOI: 10.33419/aamd.702879
Osmanlı Devleti I[.Viyana bozgunundan sonra devam eden yenilgiler sebebiyle, düşünce olarak da kendine güvenini bir türlü sağlayamamıştır. Özellikle de Balkan savaşları ve 1.Dünya Savaşı yenilgisi Osmanlı ileri gelenlerinde "Türk milletinin kendi kendini kurtaramayacağı" düşüncesini doğurmuştur. Bu çalışmada, mütareke öncesi Osmanlı Devleti-Amerika Birleşik Devletleri İlişkilerine kısa bir bakıştan sonra mütareke döneminde dış himaye aramak düşüncesinin ortaya çıkışını ve makalenin temelini teşkil eden Amerikan Mandaterliği konusundaki görüşler ve tartışmalar aktarılmaktadır.

XVIII. Yüzyıl Osmanlı Tarih Yazıcılarından Hazine-i Birûn Kâtibi Ahmed Bin Mahmud’un Hayatı

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 250 · Sayfa: 853-864
Tam Metin
Berlin Staatsbibliothek Orientabteilung, Ms. or. quart. 1209 numarada kayıtlı hazine-i birûn kâtibi Ahmed bin Mahmud(1) tarafından tutulan, Osmanlı Devleti'nin XVIII. Yüzyıl siyasi, sosyal ve ekonomik hayatına ilişkin önemli kayıtlara sahip olan mecmûa ve yazarı, Osmanlı tarihi araştırıcıları tarafından oldukça az tanınmaktadır. Özellikle eserin sahibi hazine-i birûn kâtibi Ahmed Efendi'nin hayatına ilişkin başka kaynaklarda ayrıntılı bir bilgiye tesâdüf edemediğimiz gibi, bu hususta yazılmış eldeki mevcut verilerinde eksik ve kifayetsiz kaldığını, hatta yanlış yorumlandığını gördük. Bu noktadan hareketle Ahmed b. Mahmud'un hayatına ilişkin toplu bir yorum ve yeni bir bakış açısı getirmeden önce yazar hakkında çok az kaynakta rastlayabildiğimiz kısa ve sınırlı bilgileri burada kaydetmekte fayda görüyoruz.

Göknur Göğebakan, XVI. Yüzyılda Malatya Kazası (1516-1560), Malatya Belediyesi Kültür Yayınları

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 250 · Sayfa: 1001-1004
Osmanlı döneminden günümüze ulaşan arşiv belgeleri arasında Tapu-Tahrir ya da Nüfus ve arazi sayım defterleri (TT) oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Bu defterlerin çok büyük ölçüde XV-XVI. yüzyılları kapsadığını belirtmek gerekir. Aslında timar ve iltizam sisteminin işleyişine esas olan bu defterler, günümüz tarihçileri, iktisatçıları, coğrafyacıları vb. tarafından çok değişik açılardan incelenmekte ve değerlenditmektedir. Son yıllarda bu defterler bağlamında bir sancağın, bir kentin, bir kazanın belirli bir dönemdeki durumunu ele alıp işleyen araştırmaların sayısı oldukça artmıştır. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü bu defterlerden bazılarını, harita ve dizin eklemek suretiyle tıpkıbasım halinde yayınlamış bulunmaktadır. Defterlerdeki nüfus ve vergi kayıtları günümüzde bilgisayar düzeni içinde çok önemli bir veri tabanı oluşturmaktadır. W. D. Hütteroth ve Nejat Goyünç'ün güneydoğu Anadolu, Suriye ve Irak'ın bir bölümünü içine alan bölge için yaptıkları çalışma, bu açıdan dikkate değer bir örnek olarak görülmektedir.

XVI. Yüzyılda Macaristan'da Osmanlı Barut Üretimi: Budin Baruthânesi

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 249 · Sayfa: 541-552
Son zamanlara kadar Macaristan'daki Osmanlı kale sistemi bilimsel çevrelerden yalnız ılımlı bir ilgi çekmiştir. Araştırmacılar en önemli kalelerin savaş malzemesi ve yiyecek depolarıyla beraber silah ve cephane üretim merkezleri olduğu gerçeğini neredeyse tamamen göz ardı ettiler. Konuya bu açıdan yaklaşmak askeri tarihi zenginleştirebilir ve Macaristan'daki Osmanlı kalelerinin oluşturulması ve korunması ile ilgili bilgilerimize önemli detaylar ekleyebilir. Askeri silahların yaygınlaşması ve kullanılması -Michael Roberts ve Geoffrey Parkey tarafından bilimsel çevrelere tanıtılan sözde "askeri devrimin" en önemli elemanlarından biridir -16 ve 17. yüzyıllarda Avrupa toplumunda, ekonomisinde, mali ve idari yönetiminde önemli değişiklere neden oldu. Bu değişim Osmanlı İmparatorluğu'nun cevaplaması gereken bir meydan okumaya dönüştü. Osmanlılar topçuluktaki gelişmeleri, silah ve cephanelerin sürekli üretim ve yenilenmelerini takip etmek zorundalardı. Bu iş ancak eyaletlerdeki ana askeri üslerin yardımıyla gerçekleştirilebilirdi. Budin'deki baruthâne bunlardan biriydi.

RUTH KARK, MICHAL OREN-NORDHEIM, Jerusalem amd Its Environs: Quarters, Neighbourhoods, Villages 1800-1948, The Hebrew University Magnes Press, Jerusalem-Wayne State University Press, Detroit, 2001. 445 sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 249 · Sayfa: 571-572
Kudüs kentinin monografik çalışmalara konu olması bakımından diğer Ortadoğu kentleriyle mukayese edilemeyecek bir düzeyde olduğu açıktır. Osmanlı idaresi döneminde Kudüs kenti hakkında yapılan monografik çalışmalar da yeterli bir sayıya ulaşmış bulunmaktadır. Ancak elimizdeki eser bütün bu çalışmalardan farklı bir nitelik taşımakta ve bu yönüyle diğerlerinden büyük ölçüde ayrılmaktadır. Öncelikle eser 1800'lerden başlayarak İsrail Devletinin kuruluşuna kadar geçen 148 yıllık bir dönemi kapsamasıyla Osmanlı ve İngiltere Manda yönetimlerinin kentin fiziki, sosyal, ekonomik ve kültürel yönlerine yaptıkları katkıları izleme olanağı sunmaktadır. Bu bakımdan eser, yazarların da ifade ettiği gibi, Kudüs ve hinterlandının oluşumunda etkili olan siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal koşulları değerlendirmektedir.

İskilip Şeyh Yavsi Camii'nin Orijinal Planı Üzerine Bir Restitüsyon Denemesi

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 249 · Sayfa: 447-456 · DOI: 10.37879/belleten.2003.447
Tam Metin
Bu çalışmada, İskilip Şeyh Yavsi Camii'nin ilk bakışta XIV. yüzyılın Zaviyeli cami tipolojisini çağrıştıran sıra dışı mekânsal ve strüktürel anlayışı üzerinde durulmuş, yapı hakkındaki mevcut çalışmalarda yetersiz ve özellikle mekânsal oluşum hakkındaki yanlış ve yüzeysel yargılar, belgeler ışığı altında yeniden ele alınmıştır. Buna bağlı olarak yapının, iç mekân, son cemaat revakı ve türbe kısmını da içeren orijinal planı hakkında bir restitüsyon denemesine girişilmiştir.

Sevr’i Bilmek Lozan’ı Anlamak

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2003, Cilt XIX, Sayı 56 · Sayfa: 483-505
Osmanlı Devleti 1914'de girdiği I. Dünya Savaşı'ndan son derece ağır şartları içeren 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalayarak çıktı. Osmanlı Devleti'ne fiilen son veren bu Antlaşmanın ardından hemen İngiliz, Fransız ve İtalyan işgalleri başladı. Lord Curzon 18 Kasım'da Avam Kamarasında yaptığı konuşmada, "Kürt, Arap, Ermeni, Rum ve Yahudilerin Türk egemenliğinden kurtarılacağını" söylüyordu. Ermeniler de kurdukları alaylarla Mondros Ateşkes Antlaşması'yla onlara bırakılması düşünülen altı vilayeti ele geçirmek üzere Doğu Anadolu'da baskı ve zulme başladılar. Bu kara günleri Paris Barış Konferansında verilen onaya uygun olarak, Yunan Ordusunun 15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıkması ve Ege'ye yayılması takip etti.