327 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Osmanlı
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

EVANGELİA BALTA, Les vakıfs de Serrés et de sa région (XVè et XVè s.) -un premier inventaire- (Traduit par Edith Karagiannis), Athènes 1995, 442 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 238 · Sayfa: 949-954
Tam Metin
İslâmiyet dönemi Türk medeniyetinin eğitim-öğretimden mimariye, sosyal dayanışmadan şehirciliğe kadar her alana damgasını vurmuş olan temel müesseselerinden birisi, hiç şüphesiz vakıf müessesesidir. 1984'te Vakıflar Genel Müdürlüğünün Vakıflar Haftası münasebetiyle düzenlemiş olduğu sempozyuma sunmuş olduğum 'Vakıf incelemelerinde metod araştırmaları" adlı bildirimde [I.Vakıf Haftası (3-9 Aralık 1984) Konuşmalar ve Tebliğler, Ankara, 1985, s.16-18] , bu müesesenin asıl mâhiyetini anlayabilmemiz için vakıf araştırmalarında denenebilecek birkaç yaklaşım tarzı ileri sürmüştüm. Bunlardan biri de, Osmanlı coğrafyası üzerinde bu coğrafyanın değişik bölgelerini temsil edebilecek biçimde seçilmiş on onbeş dar mıntıkadan her birinde kurulmuş bütün vakıfları o mıntıkanın kültür bütünlüğü içinde ve ilk kuruluşlarından günümüze kadar geçirdikleri tarihi süreç çerçevesinde tahlil ederek anlamaya çalışmayı amaç edinen bir yaklaşım tarzıydı. E. Balta'nın yukarıda künyesi verilmiş olan çalışması, benim tasarladığım tarzdaki bir araştırmaya yönelik önemli bir adım sayılabilir. E.Balta'nın Atina'da İlmi Araştırma Milli Vakfı Neo-Helleniques Araştırmalar Merkezi (Centre de Recherches Neo-Helleniques Fondation Nationale de la Recherche Scientifique) tarafından yayınlanan eserinin konusu, XV. ve XVI. yüzyıllarda Siroz ve bölgesinin vakıfları'dır. Siroz vakıflarının ikiyüz yıllık envanterini veren ve bunların muhtelif açılardan değerlendirmesini yapan bu çalışma kaldığı noktadan günümüze doğru geliştirildiğinde ve tahlil açısından biraz daha derinleştirildiğinde, şüphesiz vakıf olgusunu anlamada çok daha ileri bir seviyeye ulaşılacaktır.

SHAİ HAR-EL; Struggle for Domination in the Middle East The Ottoman-Mamluk War, 1485-1491" E.J. Brill, Köln, Leiden New York, 1995. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 238 · Sayfa: 947-948
Tam Metin
Yazar tarafından anne ve babasına ithaf edilen eser "Ortadoğu'da Hakimiyet Mücadelesi, Osmanlı-Memlûk Savaşı 1485-1491" adını taşımaktadır. Önsözünden anlaşıldığına göre Shai Har-El doktora öğrenimini ve çalışmasını, dünyaca ünlü tarihçimiz. Prof. Dr. Halil İnalcık'ın nezaretinde gerçekleştirmiştir. Basımı Hollanda'da yapılan bu eser normal ebatta ve 20+239 sayfadan ibarettir. Eser, önsöz, giriş ve iki ana bölümden ve her bölüm dörder kısımdan meydana gelmektedir. Girişten önce bir transliterasyon alfabesi, resim ve tablolar listesi ile kısaltmalar yer almaktadır.

Yeniden Alevlendirilmek İstenen Ermeni "Jenoside - Soykırım" İddiaları Ve Osmanlı Resmi Kayıtları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 702-715
Ermenilerle ilgili bugüne kadar yabancı ve yerli tarihçilerce çok şey söylendi ve yazıldı. Periyodik aralıklarla tekrardan ısıtılarak gündeme getirilen Ermenilerle ilgili iddiaların yoğunluğuna bakılırsa, bu konudaki tartışmaların daha da devam edeceği ve dünyanın, Türkiye'nin suçluluğuna inandığı müddetçe, bu meselenin gündemi sürekli işgal edeceği aşikârdır. Bu işin çözümü ancak gerçeklerin ortaya çıkartılmasıyla mümkün olacaktır.

Atatürkçü Düşünce Işığında: Çağdaş Eğitim

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 780-830
Eğitim nedir? sorusuna karşı yeterli ve kuşkulardan uzak bir yanıt aramak boşunadır. Eğitim üzerinde düşünürken, onun canlı bir organizma gibi büyüyüp gelişme niteliği taşıdığını unutmamalıyız. Eğitimin değişmez verileri bulunmakla birlikte, sürekli gelişmekte ve yeni isteklerle yeni koşullara uymaktadır*1. Bu nedenle pekçok düşünür ve eğitimci, eğitim nedir sorusu üzerinde düşündüğü halde, hiçbirisi kendisini de tatmin eden bir tanıma ulaşamamıştır

1922-1923 Yıllarında Samsun'da Fiyat Hareketleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 1046-1079
Osmanlı Devleti'nde belediye ve belediye meclislerinin kuruluşu Tanzimat Dönemi'nde başlamıştır. ilk örgüt başkent İstanbul'da 1854 tarihinde kurulmuştur. Taşralarda ise örgütlenme 1871'den itibaren başlamıştır. Bu konudaki ilk kanunî girişim 1864 Vilâyet Nizâmnâmesi ile atılmıştır. 25 Temmuz 1867'de çıkarılan " Vilâyâtta Devâir-i Belediye Meclislerinin Vezâif-i Umûmiyesi Hakkında " başlıklı talimatnâme ile, büyük kentlerde uygulamanın nasıl olacağı belirlenmiştir. 1871 tarihli Vilâyet Nizamnâmesi'nde ise her vilâyet, sancak ve kazalarda birer belediye meclisi kurulması konusu kanuna bağlanmıştır.

Milli Mücadele'de Denizli ve Önemi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 1022-1043
Avrupa'da Yeniçağ ile birlikte coğrafî keşifler başlamış ve bu keşiflere bağlı olarak birtakım köklü değişiklikler meydana gelmiştir. İşte Osmanlı Devleti'nin dışında meydana gelen bu köklü ve önemli değişiklikler, döneminde her bakımdan zirveye ulaşmış olan Osmanlı Devleti'nin duraklama, gerileme ve sonunda da yıkılmasına sebep olmuştur. Coğrafî keşiflerden sonra AvrupalIlar önemli derecede sermayeye sahip olmuşlardır.

Mustafa Kemal ve Cumhuriyet

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 1122-1134
Kağnıdan otomotive; telgraftan Türsatlara; kol gücünden elektroniğe; biz cumhuriyetle daha büyük atılımları gerçekleştirdik; Cumhuriyetimiz 75'nci yılında 1 yaşındaki kadar genç ve dinamik; 1000 yaşında imiş gibi köklü ve güçlü.

Hilâfetin Dış Cephesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 41 · Sayfa: 348-358
Atatürk'ün hilâfetin kaldırılmasındaki kararlılığında rol oynayan en önemli faktör, O'nun "millî bağımsızlık" konusundaki hassasiyetidir. Daha aşağıda değineceğimiz gibi, 1923 Aralık ayında Ağa Han ile Emir Ali'nin Başbakan İsmet Paşa'ya gönderdikleri mektupta iki önemli nokta vardır. Birincisi, hilâfete milletlerarası bir nitelik kazandırmak, İkincisi de hilâfeti, Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasal yapısının bir parçası haline getirmektir. Yani hilâfet dolayısile başka devletlerin Türkiye'nin iç işlerine burnunu sokması sağlanırken, bir yandan da yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin teokratik bir yapıya götürülmesi sağlanmış olacaktı ki, her ikisi de Atatürk'ün bağımsızlık veya laiklik ilkelerine ters düşmekteydi.

Millî Mücadele'de İlk Kurşun ve Dörtyol'un Düşman İşgalinden Kurtuluşu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 41 · Sayfa: 478-486
I. Dünya Savaşı Öncesinde, Osmanlı Devleti'ne karşı tertiplenen en önemli Ermeni İsyanlarından biri de Adana ve havalisinde cereyan eden 1909 yılı Adana Ermeni Olayları (1909 Adana Ermeni îğtişaşı)'dır. Dörtyol, bu isyan olaylarının merkezi durumuna getirilmiştir. O sıralar, Osmaniye (Cebel-i Bereket Mutasarrıflığı) ve Dörtyol'da Ermeni delegesi (murahhası) olan Episkopos Mrg. Muşeg (Moucheg), isyan hareketlerini başlatmak üzere, maiyyetine aldığı 15-20 kadar Ermeni komitecisi ile Osmaniye ve Dörtyol'dan başlayarak, Adana Vilâyeti'nin bütün sancaklarını dolaşmış, o dönemde, Ermeniler'in en kalabalık olduğu ve en tehlikeli isyancı Ermenilerle meskûn hale getirilmiş olan Dörtyol'da, Osmanlı Hükûmeti'ne bağlı kalmaya çalışan bir kısım Ermeniler'e de nutuklar çekerek, onları da kışkırtmış ve ayaklanmaya teşvik etmiştir. Epikopos Muşeg, Avrupa devletleriyle de işbirliği yaparak, Kıbrıs Adası'nın kuzeyinde ve tam karşı kıyısında yer alan Dörtyol'un iskelesine binlerce silâh ile çok miktarda cephane çıkarmış, Müslümanlar'm kendilerini kesceğine inandırdığı Ermeniler'i, silâh satın almaları konusunda zorlamıştı. At üzerinde, ellerinde Ermenistan bayrağı taşıyan maiyyeti ile dolaşan Muşeg, Kafkas Ermenileri'nin sembolüne benzer şekilde, üç köşeli belirgin işaret taşıyan, kalpaklı, ayakları dizlikli, tek tip elbise giyinmiş "postallı" adı verilen 300'den fazla milis askerini, Amerika ve Rusya'da eğitim almış Ermeni fedâisi subaylar eliyle, dağlarda talimler verdirerek yetiştirmişti.