187 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Osmanlı İmparatorluĝu
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Türk Görüntüsünün Rönesans Dönemi İngiliz Edebiyatına Yansıması

Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 567-590
Tam Metin
İngilizlerin genelde Türklerle ilgili konulara ilgileri ancak on altıncı yüzyılın son yıllarında yani Türklerle Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkilerin başlamasından yüzyılı aşkın bir süre sonra önem kazanmaya başlamıştı. Bu tarih Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme sürecine başladığı zamana denk gelir. Bu gecikmenin kendine özgü nedenleri yok değildi. Elbette ki, en önemlisi coğrafi nedenlerdi: Her iki ülke de Avrupa'nın iki uç noktasında bulunuyordu. Yolculuklar bir çok zorluğu da beraberinde getiriyor ve çok uzun sürüyordu. Sanderson'ın 1584 yılındaki İngiltere'den İstanbul'a kadar süren ilk yolculuğu tam beş ay sürmüştü. 1591 yılında gerçekleştirdiği ikinci yolculuk ise hemen hemen altı ayını almıştı. Bu yüzden, ulaşım konusundaki zorluklar, Türkiye ve İngiltere'nin uzun süre birbrilerine yabancı kalmalarında önemli bir faktör sayılmalıdır. Aynı nedenden dolayı İngiltere Türk tehlikesi sınırının dışında kalıyordu. Ne Türklerin heybetli orduları, ne donanmaları ve hatta ne de Akdeniz korsanları, "hendekle korunma" ayrıcalığı içinde emniyette olan bu ada ulusu için bir tehlike oluşturmuyordu.

Yavuz Selim Halîfeliği Devraldı mı?

Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 217 · Sayfa: 675-702
Tam Metin
M. Le Baron C. d'Ohsson'un tanınmış iki eserinden birinin Tableau general de l'Empire Othoman (=Osmanlı İmparatorluğunun genel tablosu) olduğu malumdur. Yedi ciltden müteşekkil olan bu eserin ilk cildi 1788 de yayınlanmış, son cildi ise ancak 1824 yılında çıkabilmiştir. Müellifin bu eseri bilhassa Osmanlı devletinin teşkilâtı, müesseseleri ve gelenekleri ile XVIII. yüzyıldaki kibar halkın yaşayışı konularında değerli bir kaynaktır. Çünkü, Ermeni asıllı olan Baron d'Ohsson İstanbul'da doğmuş, büyümüş, yine orada İsveç maslahatgüzarı olarak vazife görmüştür.

XVIII. Yüzyıl Tekstil Dünyasından : Hindistan ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Pamuk-İpek Karışımı Kumaşları

Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 217 · Sayfa: 775-808
Tam Metin
XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ile ekonomik ilişkileri olan Batı Avrupa'lı büyük devletlerin bir yandan kapitülasyonları kendi ülkeleri açısından daha avantajlı kılmağa çalışırken, öte yandan İmparatorluğa zaman zaman gönderdikleri ticari ajanları ve konsolosları yardımıyle, Osmanlı pazarlarında fiyat, kalite ve talep koşullarını dikkatle izledikleri, ticaret ve endüstri faaliyetlerini buna göre yönlendirdikleri bilinmektedir. Fransa bu ülkelerden biridir ve zengin arşivlerinde zamanında Levant ticaret politikalarını belirlemede kullanılan pek çok rapor (mémoire) bulunmaktadır. Bu raporlardan bazıları bugün Osmanlı tarih araştırmaları açısından son derece önemlidir. Aralarında XVIII. yüzyıl Osmanlı tekstil endüstrisine ilişkin olanları da vardır. Nitekim Sahillioğlu, yıllar önce bunlardan birkaçını değerlendirmişti. Bu çalışmada XVIII. yüzyıl Osmanlı tekstil endüstrisi hakkında bilinenleri -tatmin edici olduğu söylenemez- birkaç adım öteye götürebilmek amacıyla, yine böyle raporlardan biri değerlendirilmektedir.

Reformcu Bir Hükümdar Fatih Sultan Mehmed

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 212 · Sayfa: 79-86
Tam Metin
Bu yazımızda, devlet adamı ve kumandan Fatih Sultan Mehmed'in araştırıcılarca işlenmemiş reformcu yönünü ele alacağız. Zira, menşei nereden gelirse gelsin benimsediği bir imparatorluk idesini gerçekleştirmek yolunda tüm hayatını ve enerjisini harcamış, cihan hakimiyetini gerçekleştirememişse de cihanşümul Osmanlı İmparatorluğu'nu kurmayı başarmış, Fatih'in bu yönü bugüne dek gerçek anlamda ele alınıp işlenmemiştir. Çünkü, onun bizce en ilginç yanı Osmanlı Devlet düzenine getirdiği yeniliktir. Ancak, burada esas konumuza girmeden önce kısa da olsa İstanbul'un alınmasının nedenleri ve benimsediği cihanşümul hakimiyet fikrinin oluşumuna bir bakış yapmanın yerinde olacağı kanısındayız.

Balkanlardan Anayurda Yapılan Göçler

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 212 · Sayfa: 109-120
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa'daki hudutları daralmaya başladıktan sonra Hıristiyan alemi ortasında devletinin himayesinden mahrum kalmak istemeyen bir zamanlar efendisi oldukları bir ülke halkının nahoş hissiyat ve fiilleri ile karşılaşmayı arzu etmeyen Türk müslüman ahali anavatana doğru göç etmiştir. Ondokuzuncu yüzyıl başında önce Sırbistan'da ve Mora'da başlayan isyanlar 1829'da Yunanistan'ın bağımsızlığı ile son bulmuş ve 1878 Berlin Antlaşması da Romanya, Sırbistan ve Karadağ'a bağımsızlık vererek Bulgaristan Prensliğini de yarattığı için Balkanlardan da Türkiye'ye göç başlamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Koruma (Protégé) Sistemi ve Kötüye Kullanılışı

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 359-370
Tam Metin
Osmanlılar, XVI. yüzyılda, kendi imparatorluklarıyla yabancı devletler arasında düzenli diplomatik ilişkilerin kurulması üzerine, daha sonra imparatorluklarının varlığına en tehlikeli tehdidi oluşturacak olan koruma (himaye - protégé) sistemiyle karşılaşıyorlardı. Bu sisteme göre, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki gayri-Müslim uyruklar, yabancı devletlerin koruyuculuğu (himayesi) altına alınıyorlardı. O devletlerin büyükelçilerine, Osmanlı yönetimi (Babıali)'nce, her yeni büyükelçiyle yenilenen kimi beratlar veriliyordu. Bu beratlar, yalnız büyükelçilerin hızmetindeki kişilerin korunması için verildiği halde, kimi büyükelçiler, ayrıcalık haklarını kötüye kullanarak, bu beratları Rum, Ermeni veya Musevilerden oluşan varlıklı reaya'ya satıyor; Osmanlı başkentinin Galata ve Beyoğlu semtleri, "Beratlı" olarak bilinen imtiyazlı kişilerle doluyordu. Korunan bu kişiler, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan ve siyasal, ekonomik ve dinsel nedenlerden ötürü yüce devletlerce himaye altına alınan Hıristiyan ve Musevilerden oluşuyordu.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Gayrimüslimlerin Ödedikleri Vergiler ve Bu Vergilerin Doğurduğu Sosyal Sonuçlar

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 371-392
Tam Metin
Gayrimüslim denince ilk akla gelen vergi türü cizyedir. Osmanlı İmparatorluğunda cizye, Gayrimüslim halk içinde belli bir takım şartları taşıyan kimselerden kişi başına alınan vergi idi. Şartlar, belli bir yaşda bulunmak (14-75), hasta, sakat ve işsiz olmamak, ehl-i zimmet olmaktı. Bu nitelikleri üzerinde taşıyan her Zimmî cizye ödemekle yükümlü idi.

Osmanlı İmparatorluğu Askeri Yapısı İçerisinde Tanzimatın Yeri

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 563-578
Tanzimat ile ilgili yayınlarda, Osmanlı İmparatorluğu askeri yapısı içerisinde Tanzimatın yeri ve bu yapıya tanzimatın katkısı konusuna, Osmanlı İmparatorluk ordusunun gelişme ve yenilenmesi üzerinde tanzimatın etkisi ve katkısına çok az değinilmektedir. Askeri konulara değinmeden, bu konulardaki gelişme ve değişiklikleri dikkate almadan Osmanlı İmparatorluğu tarihinin siyasi, sosyal, ekonomik yönlerini açıklamak zor olsa gerek. Gerçekte bu yargıyı Osmanlı İmparatorluğu tarihi ile sınırlı tutmayıp diğer alanların ve ulusların tarihlerine genellemek sanırım doğru olur. Bu incelemede, Osmanlı İmparatorluk ordusunda Tanzimattan hemen önceki askeri gelişmeler ve bu gelişmelerin Tanzimat hareketine katkısı ile Tanzimatın Osmanlı İmparatorluk ordusundaki gelişmelere etkileri değerlendirilmektedir.

Takvim-i Vekayi'de Ermenilerle İlgili Haberler (1908-1915)

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 797-854
Tam Metin
XIX. yüzyılın ikinci yarısı Osmanlı İmparatorluğu için içte ve dışta yeni sorunların doğduğu bir dönem olmuştur. Bilindiği gibi Fransız İhtilâli'nin ortaya attığı milliyetçilik akımı imparatorluğun parçalanmasında rol oynayan en önemli faktörlerden birisi olmuş, 1829'da Yunanlıların bağımsızlıklarını almalarıyla başlayan süreç diğer Hristiyan azınlıklara da yayılarak onların birer birer imparatorluktan kopmalarıyla sonuçlanmıştır. Milliyetçilik akımından etkilenen azınlıklar arasında Ermeni toplumu da bulunmaktaydı. Ermeniler ve Türkler Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde başlangıçtan beri barış ve dostluk içerisinde yaşamışlardır. Fatih Sultan Mehmet 1453'de İstanbul'u aldıktan sonra, Bursa'daki Ermeni Piskoposunu İstanbul'a getirterek ona "Patrik" ünvanını vermiş, bu tarihten sonra Ermeni toplumunun, hukuk, eğitim ve sosyal işleri patriklik tarafından görülmeye başlanmıştı. Ermeni ve Türk toplumları, diğer Hristiyan azınlıklara oranla birbirleriyle yakın ilişkiler kurarak kaynaşmışlardı. Ermeniler pek çok önemli resmi devlet görevlerinde de bulunmuşlardı.

İmparatorluktan Cumhuriyete, Türk Mali Politikasına Bakış

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 757-796
Bir devletin sosyo-ekonomik yapısını yansıtan ve çağdaş değer sistemlerine göre kalkınma düzeyini gösteren en önemli faktörlerden biri, hiç şüphesiz o devletin maliye politikası ve o politikanın ortaya koyduğu mali düzenlemelerdir. Bu mali düzenlemeler, ister geçmişte olsun, ister günümüzde olsun; o devletin yönetim biçiminde tutan, ekonomik ve politik etkinliklerine kadar uzanmakta ve bunların sayesinde şekillenerek vücut bulmaktadır. Devletin maliye politikasının sağlam ve gerçekci temellere dayanmaması ve çağın gerisinde kalarak kendini yenileyememesi, buna paralel olarak mali düzenlemelerde yapılan hatalar, o ülkede sosyal çalkantılara sebep olduğu gibi, bazen o ülkenin siyasi bağımsızlığını bile tehlikeye düşürebilmektedir. Bunun en güzel örneğini dünya tarihinin en uzun ömürlü ve en iyi organize edilmiş devletlerinden biri kabul edilen Osmanlı İmparatorluğu vermektedir.