187 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Osmanlı İmparatorluğu 186
- Tarih 44
- Ottoman Empire 42
- Türkler 32
- Türkiye 18
- Avrupa 14
- Anadolu 10
- XVI. Yüzyıl 9
- Birinci Dünya Savaşı 7
- Ermeniler 7
Türk Ocakları
Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 196 · Sayfa: 201-228 · DOI: 10.37879/belleten.1986.201
Özet
Tam Metin
Türk Ocağı, II. Meşrutiyet Devri (1908-1923) ndeki Türk milliyetçi kuruluşlarının en büyüğü, en tanınmışı ve en uzun ömürlüsüdür. Tanzimât Devri'ndeki bazı Türk aydınları, "dünyanın çok değişik ve geniş bölgelerine yerleşmiş, değişik isimler altında zaman zaman birçok devletler kurmuş bütün Türklerin tarih ve dilce birliği ve bütünlüğü" görüşünü ortaya atarak, "Türk milletinin sadece Osmanlılardan oluşmadığı, Osmanlı Türkleri'nin onun ancak bir parçası olduğu" gerçeğini yaymaya çalıştılar. Osmanlı İmparatorluğu'nda değişik etnik unsurlar arasındaki anlaşmazlıkları arttıracağı endişesi ile milliyetçilik fikirlerini II. Abdülhamid idaresinin kontrol altında tutmasına rağmen bu görüşlerini açıklamakta devam eden aydınların bazıları, 1908 den sonra siyasî baskının kalkması üzerine, hızla teşkilâtlanmaya başladılar. Böylece Türk milliyetçiliği, fikir plânından uygulama plânına geçmiş oldu. Türk Ocağı, II. Meşrutiyet Devri'nde, kuruluş sırasına göre, Türk Derneği (kasım 1908) ve Türk Yurdu (ağustos 1911) isimli ve aynı görüşleri benimseyip savunan milliyetçi derneklerin üçüncüsüdür. Türk Derneği yerini Türk Yurdu'na, Türk Yurdu da Türk Ocağı'na bırakmıştır. Türk Ocağı, tüzüğünün I. maddesinde belirtildiğine göre, resmen 25 mart 1912 de kurulmuştur.
Osmanlı Tarihi'nin Yabancı Kaynaklarından: İngilizce Kaynaklar
Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 196 · Sayfa: 261-278
Özet
Tam Metin
Osmanlı Tarihi'nin yabancı kaynakları, bu imparatorluğun üç büyük kıtada yayılmış olması dolayısıyla, bugüne kadar gerek Türk, gerek yabancı tarihçilerce bilinen ve kullanıla gelmiş olanların çok ötesindedir. Biz burada Osmanlı Tarihi'nin çeşitli yabancı kaynaklarından sadece İngilizce yazılmış olanları üzerinde durmak istiyoruz. İngilizce yazılmış kaynaklar tabirini burada özellikle kullanıyoruz. Zira Osmanlı Tarihi'nin İngilizce yazılmış kaynakları demekle yalnız İngiliz veya Amerikalı yazarlar tarafından bu dilde yazılmış, yayımlanmış veya yazma olarak kalmış eserleri değil başka milletlere mensup kimselerce hatta Türk müelliflerce kaleme alınmış olan İngilizce kitap ve makaleleri de kastediyoruz. Ancak böyle bir makalede bu dilde yazılmış kaynak ve araştırmaların herbirinden ayrı ayrı bahsetmek, bunların mahiyet ve değerleri üzerinde fikir yürütmek mümkün değildir. Ancak ele alacağımız bazı eserler ve bunlarda verilen bilgiler hakkında yer yer yapacağımız mukayeseler, bahis konusu kaynakların nasıl ihmal edilmiş olduğunu açıkça gösterecektir. Sıkı bir tenkit süzgecinden geçirilmek şartıyla bu cins kitaplarda bulunan bilgilerin, layıkıyla değerlendirildiği takdirde Osmanlı Tarihi çalışmalarında nekadar yararlı olabileceğini çeşitli misallerle belirtmeye çalışacağız.
Bir Amerikalı Gazeteci Gözüyle Ermeni Macerası
Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 569-578 · DOI: 10.37879/belleten.1985.569
Özet
Tam Metin
Konuya Ermeni hadiselerini araştıranların pek fazla dikkat etmedikleri bir hususu açıklamakla başlamak istiyoruz. XIX. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı İmparatorluğu'nda ortaya çıkan veya çıkarılan Ermeni hadisesi nedir ve bundan ne anlamak gerekir? Kanaatimize göre bu sorunun cevabı çok önem arzetmektedir. Zira, bu soruya verilecek cevaba göre Ermeni hadisesi incelenip, yorumlanabilir. O halde, her şeyden evvel Ermeni hadisesinin ne olduğu ve kime göre neyi ifade ettiği muhakkak açıklığa kavuşturulmalıdır. Evvela, Ermeni hadisesi nedir? derken arkasından üç soru daha akla gelmektedir. Şöyle ki, Ermeni hadisesi "siyasî bir mesele midir"? "siyasî bir macera mıdır"? "siyasî bir isyan mıdır"? Ayrıca, kimin için "mesele", kimin için "macera" ve nihayet kimin için "isyan" olduğu hususu da önem kazanmaktadır. Çünkü, taraflara göre konunun mahiyeti değişir. Şimdi bu hususlar üzerinde biraz durmayı faydalı görüyoruz.
ELIZABETH A. ZACHARIADOU, Romania and the Turks, (c. 1300-c.1500), London, 1985. Variorum reprints, XXVII + 304 s. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 697-698
Özet
Tam Metin
Onbirinci yüzyılın hemen başlarında, Anadolu'yu yurt edinmeye başlayan Türkler, karşılarında sürekli gerilemek durumunda kalan Bizans'ı bulmuşlardır. Türkiye Selçukluları, Beylikler ve nihayet Osmanlılar kimi zaman savaş yoluyla, kimi zaman da müttefikleri olarak Bizans topraklarını ele geçirmişlerdir. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul'un feth edilmesiyle Bizans son bulurken, Osmanlıların Balkanlar'daki ve Anadolu'daki toprakları merkezi bir yönetim altında birleştirilerek İmparatorluğun kuruluş dönemi tamamlanmış oluyordu. Ondördüncü yüzyılın başında Türklerin karşısına Bizans'tan başka Venedik ve Ceneviz gibi Latin Devletleri çıkmışlardır. Anadolu'da İlhanlı egemenliğinin çökmeye başlaması ve Bizans'ın da zaafından yararlanan Türkmen uç Beyleri fethettikleri bölgelerde birer Beylik kurmuşlardır. Batı Anadolu'da Menteşe ve Aydın-oğulları Beylikleri'nin kurulmasından sonra, bu Beyliklerden gaziler Romania'ya (Ege havzasındaki topraklar) akınlarda bulunmaya başladılar. Romania'nın büyük ölçüde görünümünü değiştirecek olan bu akınlar, Venedik ve Ceneviz'in tepkisi ile karşılaştı. Bir yandan Türklere karşı Haçlı Seferleri düzenlenirken diğer yandan-zaman zaman kesintiye uğramakla beraber-ticari ilişkiler sürdürüldü. Türklerin Anadolu, Balkanlar ve Romania'da yayılmaları incelenirken, ilişkide bulunduğu Bizans ve Lâtin Devletlerin kaynaklarına başvurmak kaçınılmazdır. Burada tanıtmaya çalışacağımız kitap, başlıca bu iki kaynak grubuna dayanılarak hazırlanmıştır. "Romania and the Turks" başlığını taşıyan eser, E. Zachariadou'nun çeşitli makalelerinin Variorum yayınevi tarafından bir araya getirilmesiyle meydana gelmiştir.
Büyük Devletlerin Osmanlı İmparatorluğunu Parçalama Çabalarında Hıristiyan Azınlıkların Rolü
Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 647-656
Özet
Tam Metin
Türkler, Müslümanlığı dinleri olarak kabul ettikleri gün, İslâmı kendi varlığı için büyük bir tehlike sayan Hıristiyanlık dünyasınca damgalı bir halk olarak görülmeye başlanmışlardı. Papa II. Pius'un çabalarına karşın, Türklerin Hıristiyanlığı kabullenmemeleri; siyasî ve dinî sahada büyük ölçüde bir çatışma niteliğinde olan Haçlı seferlerinde İslâm davasına (sav) katkıda bulunmaları, onları Batı Hıristiyanlarına hiç de sevdirmemişti. Din uğrundaki bu savaşlar, Müslümanlık ve Hıristiyanlık arasında yüzyıllarca süren kin, nefret ve düşmanlık yaratmıştı. Hıristiyanlık, İslâmı bir sapıklık, bir umacı olarak görüyor, onun, İsa'nın verasetini ortadan kaldırmak amacı güttüğüne inanıyordu; dolayısıyla, halifeliği üstlenerek (deruhte) İslâmın davasını benimseyen Osmanlı Türkleri, Hıristiyanlığın bu nefret ve düşmanlığına hedef olmuşlardı.
Osmanlı Amerika Araştırmaları XVI. Yüzyıla Ait Tarih-i Hind-i Garbi Adlı Eserin Kaynakları ile İlgili Bir Araştırma
Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 667-692 · DOI: 10.37879/belleten.1985.667
Özet
Tam Metin
İtalya'nın ve Kutsal Roma İmparatorluğunun doğusunda, Yeni Dünya hakkında ilk kitabın, yaklaşık 1580'lerde İstanbul'da yazılıp çoğaltıldığı anlaşılmaktadır. Bu kitap, bugün Tarih-i Hind-i Garbî adı ile tanınmaktadır. Yüz yaprak kadar olan eser, henüz, kimliği kesin olarak belirlenmemiş bir yazar tarafından kaleme alınmış Columbus'dan Pizarro'ya, yapılan keşifler ve fetihlerin olağanüstü öykülerini anlatmaktadır.
Fatih'in Trabzon'u Fethi Öncesinde Osmanlı-Trabzon-Akkoyunlu İlişkileri
Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 194 · Sayfa: 287-312 · DOI: 10.37879/belleten.1985.287
Özet
Tam Metin
Fatih Sultan Mehmet 18 Şubat 1451'de Osmanlı tahtına geçmiştir. Bu dönemin, imparatorluk ve dünya tarihi açısından büyük değişikliklerin de başlangıcı olduğu bilinen bir gerçektir. Biz, bu çalışmamızda, çağ açan Osmanlı padişâhının, Karadeniz yöresindeki siyasi kuruluşlardan biri olan Trabzon-Rum imparatorluğu'nu Osmanlı hakimiyetine alma teşebbüsleri sırasında Anadolu ve Batı dünyasındaki siyasi ve askeri gelişmelerin tahlilini yapacağız.
BERNARD LORY, le Sort de l'Heritage Ottoman en Bulgarie. l'Exemple de Ville Bulgares 1878-1900. Varia Turcica I, Editions ısıs, İstanbul 1985, 235 sh. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 194 · Sayfa: 395-396
Özet
Tam Metin
Osmanlı yönetiminin sona erdiği 1878 Ayastefanos ve Berlin andlaşmalarından 20. yüzyıl başlarına kadar Bulgaristan'ın (yani Bulgar Prensliği ve Doğu Rumelinin) iktisadi, sosyal kültürel hayatını ele alan, yazarın belirttiği üzere daha çok şehirler üzerinde duran bu çalışma; Bulgaristan'daki beş asırlık Osmanlı yönetiminin kalıntılarını ve yeni devlet ve toplumun sorunlarını bu açıdan ele alıyor.
BERNARD LEVIS, The Jews of Islam, Princeton 1984, 245 sh. A.IV/8274 [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 194 · Sayfa: 397-400
Özet
Tam Metin
Osmanlı musevîliği tarihçiliğin en az işlenen konularından biri. Hiçbir ülkede musevî cemaati Osmanlı imparatorluğunda olduğu kadar renkli ve değişik boyutlara sahip değildir. Bu renklilik cemaatin menşei kadar yaşayan folklorunda, dilinde, zamandan zamana değişen iktisadi durumunda görülür. Osmanlı musevîliğinin tarihini yazmak, bizzat Osmanlı tarihini yazmak kadar güç ve karışık bir iştir. Bernard Lewis, İslâm ülkelerinde İslâmdan sonra Yahudileri ele alıyor.
V. DİMİTRİADİS, Topografia tis Thessalonikis kata tin Epohi tis Tourkokratias (1430-1912), (Türk Yönetimindeki Selânik'in Topoğrafyası), Makedonya Araştırmaları Enstitüsü-Makedonya Kütüphanesi No: 61, Selânik, 1983. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 193 · Sayfa: 163-168
Özet
Tam Metin
Selânik kenti, gerek Bizans İmparatorluğu, gerekse Osmanlı İmparatorluğu zamanlarında siyasal, toplumsal ve ekonomik faaliyetlerin toplanmış olduğu önemli merkezlerden biridir. Bununla beraber, kentin topoğrafyası üzerindeki çalışmalar daha çok Roma ve Bizans dönemleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Selânik'te Türk egemenliği II. Murad zamanında 1430 yılında başlayarak 1912 yılına kadar sürmüştür. Türk egemenliğinde Selânik'in topoğrafyasına ilişkin son zamanlara değin bilimsel bir araştırma yapılmamıştır. V. Dimitriadis'in. "Türk Yönetimindeki Selânik'in Topoğrafyası" adlı eseri, yazarın da "Giriş" kısmında belirttiği üzere, bu açığı kapamak amacıyla yazılmıştır. Dimitriadis, bu konuya ilişkin malzemeyi, özellikle, Selânik'teki Makedonya Arşivi Vlatadon Manastırı Arşivi ve Sofya'daki Milli Kütüphaneden yararlanarak toplanmıştır. Bu malzeme daha çok kadı sicilleri, vakıf defterleri, tapu defterleri ve vergi ile ilgili defterlerden oluşmaktadır. Ayrıca, H. Lowry tarafından yayımlanmış olan 1478 tarihli mufassal tahrir defterinden de geniş ölçüde yararlanılmıştır. Uzun yıllar süren bir çalışmanın ürünü olan ve en son kaynakçanın da kullanıldığı bu eser başlıca iki bölümden oluşmaktadır.