187 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Osmanlı İmparatorluğu 186
- Tarih 44
- Ottoman Empire 42
- Türkler 32
- Türkiye 18
- Avrupa 14
- Anadolu 10
- XVI. Yüzyıl 9
- Birinci Dünya Savaşı 7
- Ermeniler 7
D. MUHAMMED İSA SALAHİYE. et-Tedahhulü'l-Osmanî fi'l-Yemen. (Yemen'de Osmanlı İşgali. 945-962/ 1529-1555). Mecelletü'd-dirasati'l-Halic ve'l-Ceziretü'l-Arabiye. Journal of the Gulf and Arabian Peninsula Studies. Kuveyt Üniversitesi Yay. VI. Yıl., Ekim 1980, 24. Sayı., 91-125. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 137-138
Özet
Tam Metin
Çağımız Arap tarihçileri milliyetçilik akımının da etkisiyle yüzyılın başından beri Sadr-i İslam ve onu izleyen büyük Arap hamlesi dönemiyle meşgul olmayı ve o şanlı günlerin anılarını XX. yüzyıl Arap okuyucularına sunmayı yeğlemekte idiler. Oğuz yayılışı ile Yemen'e kadar hatta, Osmanlı gelişmesi ile bir yandan Kenya bir yandan Fas'a kadar Müslüman - Türk hakimiyetini, bir çeşit iç ezikliği ile konuşmamaya, üzerinde durmamaya, okullarında da bu dönemi Devretü'l, muzlime (Karanlık dönem) adı altında gayet sathi bir biçimde geçiştirmeye, kendi eğitim anlayışları, belki de manda ya da himaye rejimiyle bağlı oldukları İngiliz ya da Fransız yönetimlerinin etkisiyle ters bir biçimde ortaya koymaya çalışmakta idiler. Öyle ki Irak tarihi üzerinde derinleme bir çalışma yapan Abbas Azzavî eserine Tarihu'l-Irak beyne ihtilaleyn (Histoire de l'Irak entre deux Occupations) Bağdat 1945-56 adını vermiş, yani Bağdat'ın 1055 tarihinde Tuğrul Bey tarafından teshirinden General Allenby'nin 11 Mart 1917'de şehri işgaline değin süren dönemi Irak Arapları için bir işgal dönemi olarak tescil etmiştir. Ünlü Lübnanlı tarihçi Filib Hitti de Türk - Osmanlı egemenliğini, imparatorluğu oluşturan toplumlar için bir felaket devri olarak tasvir etmektedir. Tarihu'l-Arap. Mutavvel. Beyrut 1953. III. 835-846. Dikkat edilirse, 400 yıllık bir egemenlik süresini ve dönem içinde Kasr-i Şirin'den Vahran'a değin uzanan Arap toplumunun geçmişini de on sayfada özetlemekte kendine göre yarar görmüştür.
AGOSTINO PERTUSI, La Caduta di Constantinopoli. 2 cilt: I - Le Testimonianze dei Contemporanei. 2 - L'Eco net Mondo (İstanbul'un Fethi. Çağdaşların tanıklığı. Dünyadaki Yankısı), Milano 1976, XCI + 467, 566 sayfa. Fondazione Lorenzo Valla Arnoldo Mondadori Editore. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 139-154
Özet
Tam Metin
Tanınmış Bizans Edebiyatı ve Filolojisi profesörlerinden Agostino Pertusi, İstanbul'un fethine ait çağdaş kaynakları iki ciltlik bir külliyat halinde yayınlamış bulunuyor. İlk kısmı olaya kişisel olarak katılıp, gözlemlerini kaleme alanlara, ikinci kısım uygar alemde olayın nasıl karşılandığına ayrılmıştır. Çağdaş tarihçilerin ve kaynak değerinde yapıtlar bırakan yazarların ürünleri günümüz araştırıcıları tarafından sık sık ele alınmıştır. Geçen yüzyılda böyle bir girişim yapılmıştı. Fakat her araştıran kendi bildiği dillere göre konuyu ele almıştı. Prof. A. Pertusi ise Türk kaynaklarını ihmal etmemiş, meslekdaşlarının yaptığı çevirilerden yararlanmıştır. Bilmediği diğer dillerden yaptırttığı çevirilere yararlı notlar koymuştur. İstanbul'un Türkler eline geçmesi devrin Şark ve Garp âleminde büyük yankılar yapmıştı. Yüzyıllar boyunca her iki taraf için önemli bir sembol haline gelen İstanbul'un pek az kentin sahip bulunduğu özelliğinden dolayı, fethine ait pek çok belgenin bulunması doğaldır. Tarihle ilgili her aydın kişinin dikkatini çekmiştir. Türk tarihçiliği de bu konudan uzak kalmamıştır. Bununla beraber daha ele alınacak pek çok konu bulunmaktadır. Elimize geçtiği günden beri büyük bir merakla incelediğimiz bu külliyatın bir özetini burada sunuyoruz.
STANFORD J. SHAW, Between Old and New, The Ottoman Empire under Sultan Selim III. Harvard Univ. Press. Cambridge Mass. 1971. (A IV - 1247). [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 176 · Sayfa: 768-769
Özet
Tam Metin
III. Selim döneminde Osmanlı İmparatorluğunun geçirdiği ıslahatın karşılaştığı zorluklar ve sonuçlar hakkında Shaw'un uzun zamandır çıkardığı makale ve yeni araştırmaların sonuçlarını sunduğu bir eser.... II nci Selim'in şehzadeliğindeki eğitimiyle başlayan eserde, Avusturya ve Rusya ile yapılan savaşlar, (III. Mustafa devri) ve Sultan I. Abdülhamit yönetiminin sorunları ele alındıktan sonra, III. Selim saltanatı ve Nizam-ı Cedid dönemine geçiliyor. Meclis-i Meşveret gibi harp dönemi reformlarından sonra reformcu grubun niteliği IX. bölümde ele alınıyor.
AMNON COHEN : Palestine in the 18th Century-Patterns of Government and Administration the Magnus Press, The Hebrew University, Jerusalem 1973. XVI 344 sahife. (A III - 8321). [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 176 · Sayfa: 768
Özet
Tam Metin
Kitaba 18. y.y.'da Osmanlı imparatorluğunun çöküntü veya değişim döneminde Filistin bölgesindeki idarenin tanımıyla giriliyor. Filistin coğrafi bölgesi o asırda Sidon (Sayda) eyaleti ve Şam'ın güney sancaklarından müteşekkildir. Mahalli nüfus guruplarının, eski hanedanların idareyi ne şekilde ele aldıkları ve bu ailelerin, statüleri inceleniyor. 18. yüzyılın, imparatorluğun her yanında bu gibi hanedanların yükseldiği bir dönem olduğu göze alınırsa, kitabın bu bölümünde ilginç bilgiler verildiği anlaşılır. Yazar Osmanlıca, Arapça kaynaklar yanında o çağın İbranice kaynaklarını ve malzemesini de kullanıyor.
The Ulemâ in Modern History "Asian and African Studies", Israel Oriental Society, vol 7, 1971. Ed. Gabriel Baer, 275 sahife. (A III - 5999). [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 176 · Sayfa: 769-770
Özet
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğunda ulemanın durumu sadece klasik devir İslam devletlerinin ve toplumunun etüdüyle anlaşılacak gibi değildir. Ulemanın gerek eğitim gerek meslekteki terfi ve geçişleri, bundan başka bu sınıfın toplum tarihinde oynadığı rol farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle Osmanlı ulemasının bütün imparatorluk sathındaki durumunu ele alan monografik çalışmalar konuyu anlamakta yararlı olmaktadır. İsmi geçen derlemede, Uriel Heyd'in ulema sınıfının alt tabaka üyeleri ve seçkin grubun arasındaki farklılığa işaret eden yazısından hareketle, Avigdor Levy, II. Mahmut reformları döneminde alt tabaka üyelerinin resmi politikaya karşıt tutumlarının gelişimini ele almaktadır. (s. 13-41) Gene Moshe Ma'oz Suriye şehirlerindeki zengin ulemanın durumunu ve bu reform döneminde bunların kitle ile çatışmasını ele almaktadır. (s. 77-88) Shahed ise Mısır'daki ulemanın, sosyal kökeni hakkında başlıca Mubarak'ın "Khitat" eserine başvurarak yaptığı araştırmayı sunuyor. Ona göre Mısır uleması çoğunluk köy ve küçük şehir kökenlidir (s. 41-76).
YU. P. TUŞIN: Russkoe Moreplavanie Na Kaspiisskom, Azovskom i Çernom Morah XVII. Bek. Izd. Novka, Moskova 1978 S. 182 (A IV 4172). [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 176 · Sayfa: 770
Özet
Tam Metin
Bu çalışma Büyük Petro'dan evvel Hazer, Azak ve Karadeniz'deki Rus denizcilik faaliyetine, kullanılan gemilere ve yapım tekniğine değinmektedir. Bu dönemin ilkel düzeydeki Rus nehir gemiciliğini anlamak, herhalde Osmanlıların Karadeniz, Azak ve Don nehri politikasını ve olayları kavramak için gereklidir. (özellikle Kazakların Azak ve Karadeniz seferlerini anlatan V. Böl. S. 97-134) VI. bölüm ve Epilogda Büyük Petro döneminde modern Rus Hazar ve Azak filosunun kuruluşu ele alınıyor. Yazar Osmanlı, İran kaynaklarını kullanmıyor. Bu konuları dolaylı olarak ikinci el kaynaklarından etüd etmiştir. Bununla beraber Rus arşiv kaynakları ve araştırmalarını kullandığından 17. yüzyıl sonundaki Karadeniz, Hazar, Azak denizciliğinin gelişmesini anlamak için başvurulacak bir eserdir.
ERNEST WERNER : Die Geburt, Einer Grossmacht-Die Osmanen, Akademie Verlag Berlin 1978/3. genişletilmiş baskı : 407 sahife. (A IV - 4082). [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 176 · Sayfa: 770
Özet
Tam Metin
Werner'in Osmanlı tarihçileri arasında ün yapan ve müteaddit baskıları olan bu eseri, Osmanlı kaynaklarını kullanması kadar Batı dillerinde ve özellikle Doğu Avrupa'da yapılan tüm araştırmalardan titizlikle yararlanmasından da ileri geliyor. Werner burada Balkanlardaki Osmanlı hakimiyetinin feodal bir restorasyon, yani toplumsal, ekonomik bir değişim ve bu değişimin sancılarını çeken Balkanlarda eski düzeni yeniden geri getirip güçlendirdiği biçiminde bir yorum yapmaktadır. Halen tartışılan bu yorumu Werner, bilindiği gibi en yetkili biçimde sunan bir yazardır.
Preveze Muharebesine İlişkin Belgeler
Belleten · 1978, Cilt 42, Sayı 168 · Sayfa: 629-666 · DOI: 10.37879/belleten.1978.629
Özet
Tam Metin
İlimle ilişkisi az olan çevrelerde deniz tarihi "yalnız denizcilerin tarihi" sanılır, deniz olaylarının politika ve savaş üzerindeki büyük etkileri pek düşünülmez. Bu olaylar tarih kitapları içine sadece olay ve hamaset örneği olarak konur. Yalnız bizim değil, yabancı devletlerin de tarih yazma anlayışı ta 1890 yılına kadar bu biçimde gelişmiştir. Bunun birinci nedeni insanoğlunun yaradılış karakteridir. İnsanoğlu serüven sever bir yaradılıştadır. Toprakların alınması, şehirlerin yakılıp yıkılması, yüzbinlerce esirin alınması ya da askerin öldürülmesi onun ruhunu daima okşamıştır. Denizleri, topraklar gibi işgal etmek olağan değildir. Bundan ötürü deniz sorunlarına, uzak milletlerin kamuoyları "deniz satveti", "deniz kudreti" ve "deniz ilgi ve çıkarları" gibi denizci terimlerine pek iltifat etmezler. Çoğunlukla savaşlarda ya da savaşlardan sonra sorarlar: "Nedir bu donanma, limanlardan çıkıp yine kalktığı limana dönüyor. Harcadığımız paralar boşuna gitmiyor mu? Ya da gitmedi mi?
Sancağa Çıkarılan Osmanlı Şehzadeleri
Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 156 · Sayfa: 659-696 · DOI: 10.37879/belleten.1975.156-659
Özet
Türk devletlerinde zabtolunan bir memleket, onu zabtetmiş olan hanedanın müşterek malıdır. Bu kanun üzere o hanedanın büyüğü olan uluhan memleketi varisleri arasında taksim ettiğinden hanedan azasından her prens veya şehzade uluhan'a tabi olarak kendisine ait memleketi idare ile devlet muamelâtında bütünlüğü muhafaza ile ulu hakanı metbü tanır. Umumi olarak kaydettiğimiz bu töre bütün Türk devletlerinde tatbik edildiği gibi, büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları, Anadolu Beylikleri ve nihayet Osmanlılarda da bazı tadilat ile bu veraset kanunu tatbik olunmuştur. Devlet merkezinin kuvvetli olduğu zamanlar varis olan hanedan azasından saltanata geçmek ihtirasını göstermek isteyenler arzularını yerine getiremeyüp kanunu bozamamışlarsa da merkezin zaafı ve Ulu Bey'in yani hükümdarın aczinden istifade edenler düzeni zedeleyerek emellerine nâil olmuşlardır.
MEHMED FUAD KÖPRÜLÜ, Kıyâmu'd-Devleti'l-Osmâniyye, Türkçe'den Arapça'ya çeviren: Ahmed es-Sa'id Süleyman, Vezâretu's Sakâfe Daru'l-Kâtibi'l-Arabi Yayınevi, Kâhire, 196 [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 154 · Sayfa: 347-350
Özet
Tam Metin
Türkler ile Araplar'ın tarih sahnesindeki münâsebetleri, İslam Dini'nin ortaya çıkışından sonra başlamış ve zamanımıza kadar kesif şekilde devam etmiştir. Bugün de Türkler ile Arap Devletleri arasında siyasi, iktisadi ve kültürel münâsebetler geliştirilmek istenmektedir. Ancak, bu münâsebetler geliştirilirken, Osmanlı İmparatorluğu'nda Yavuz Sultan Selim ile gerçekleştirilen Arap alemi üzerindeki siyasi ve askeri hakimiyet, bazı Arap aydınlarınca Türkler aleyhine kullanılmakta, Araplar'ın sömürüldükleri ve geri bırakıldıkları iddia edilmektedir. Bu hususta Müsteşrıklar'ın taraf tutan araştırmalarının Arap Alemi üzerindeki te'siri gayet açık olarak görülmektedir; mesela, İstanbul'un fethi gibi, Müslümanlar adına öğünülecek tarihi bir vak'ayı, Araplar'ın aleyhine herhangibir şey getirmediği halde, Müsteşrıklar'ın görüş tarzına uygun olarak, Türkler'in barbarlığı şeklinde değerlendiren çağdaş Arap yazarlarına rastlanmaktadır. Asırlardır hakimiyetimiz altında yaşayan Araplar'ın, bu şekildeki değerlendirmelere, psikolojik olarak hazırlıklı bulunmalarının tabii olacağı söylenebilir. Ancak, Arap aydınlarının, milli tarihimize ait kaynak ve araştırmaları okuyup değerlendirme imkanlarına sâhip olmadıkları da bir gerçektir. Tarihimize âit bazı kaynakların ve araştırmaların, asırlardır aynı idare altında yaşadığımız Araplar'ın istifâdelerine sunulması şeklinde bir kültür politikasından yoksun bulunduğumuzu i'tiraf etmek gerekiyor.