3 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Anahtar Kelimeler
- Askerlik Hizmeti 1
- Birinci Dünya Savaşı 1
- Bosna 1
- Bosnia 1
- Börk 1
Yeniçeri Kıyafeti Üzerine Bir Değerlendirme
Arış · 2024, Sayı 25 · Sayfa: 33-55 · DOI: 10.32704/akmbaris.2024.196
Özet
Tam Metin
Yeniçeriler, Osmanlı ordusunun önemli ve özel askerî birlikleridir. Bu seçkin birliğin kıyafetleri de kendilerine özgüdür. Osmanlı arşivleri, Osmanlı dönemine ait minyatürler, Avrupalı seyyahların ya da elçilerin anlatımları ve yaptıkları gravürler incelendiğinde bu kıyafetin son derece önemli olduğu ve statü göstergesi olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu kıyafetlerin özellikleri, Türk kültüründeki yeri ve tarihi süreçteki değişimi bu makalenin konusudur. Yeniçeri kıyafetleri birkaç parçadan oluşmaktadır. Bu kıyafetin en önemli parçası keçeden imâl edilen başlıktır. Bu başlıklara yeniçeri börkü/yeniçeri keçesi denmektedir. Başlıklar da birkaç parçadan oluşmaktadır. En önemli parçası alın kısmında bulunan silindirik metal bölümdür. Avrupalı görgü şahitlerinin aktardıklarına göre yeniçerilerin üst giysilerinin ve başlıklarının savaş ve barış zamanlarında farklı olduğu anlaşılmaktadır. Alt giyim olarak çakşır denilen, tozluklu ve paçalı olmak üzere çeşitleri bulunan bir giysi kullanmaktadırlar. Çuhadan imâl edilen dolamalar ise yeniçerilerin üst giysisidir. Bu üst giysisinin cübbe veya kaftan olarak adlandırıldığı anlaşılmaktadır. Aynı zamanda baranî adı verilen yağmurluklar da üst giysilerinden biridir. Baranîler de çuhadan imâl edilmiştir. Bunlara zemistanî adı da verilmektedir. Pabuçlar hakkında ise sınırlı bilgi edinilebilmektedir. Kuşkusuz II. Mahmud döneminde yeniçeri ocağının ortadan kaldırılması bunlara ait olan kıyafetlerinde hızlı şekilde yok olmasına neden olmuş ancak Avrupa’da yer alan müzelerde sınırlı sayıda örnek günümüze ulaşmıştır. Bu giyim öğeleri, II. Mahmud’un yeniçeri teşkilâtını kapattığı 1826 yılına kadar yeniçeriler tarafından kullanılmıştır.
Sultan Abdülaziz Döneminde Bosna Nizâmiye Alayları (1861-1876)
Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 290 · Sayfa: 227-242 · DOI: 10.37879/belleten.2017.227
Özet
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nin köklü reformlar yaptığı 19. yüzyılda askerî alanda da önemli gelişmeler yaşanmış; bu gelişmelere bağlı olarak Osmanlı Ordusu'nun yapısında değişiklikler vuku bulmuştur. Bu yüzyılın ikinci yarısında özellikle askere alma sisteminin yeniden ele alındığı görülmektedir. Ancak bu kapsamda başta Bosna olmak üzere birtakım sıkıntıların yaşandığı da vâkıâdır. Makalede Sultan Abdülaziz'in tahta çıktıktan sonra bu konuda yaptığı kararlı çözüm arayışları ile Bosna'da yerel halktan kurulu Nizamiye Alaylarının kuruluş süreci ve bilhassa Ahmed Cevdet Paşa'nın burada yaptığı çalışmalar, dönemin arşiv kaynakları ve gazeteleri ışığında ele alınmıştır. Çalışmada Sultan Abdülaziz'in emriyle teşkiline başlanan Nizamiye Alaylarının kuruluş aşamalarına dair öncelikle Osmanlı Arşivinde bulunan Taşra Evrakı Bosna Müfettişliği fonundan yararlanılmıştır. Ayrıca İrade, Mühimme Kalemi Evrakı ve Cevdet fonlarından da geniş ölçüde istifade edilmiştir. Bosna Nizamiye Alaylarına dair, Sultan Abdülaziz devri ile ilgili teferruatlı bilgiler içeren dönemin süreli yayınlarından Ceride-i Askeriye ve Takvim-i Vakayi gibi yayınlar da incelenmiştir.
GLENDA ABRAMSON, Soldiers’ Tales: Two Palestinian Jewish Soldiers in the Ottoman Army during the First World War (London & Portland, OR: Vallentine Mitchell, 2013) 283 s. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 285 · Sayfa: 783-786 · DOI: 10.37879/belleten.2015.783
Özet
Glenda Abramson'un çalışması Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ordusunda askerlik hizmetlerini yapmış olan iki Filistinli Musevinin günlükleri hakkındadır. Bu Osmanlı Musevileri, Yehuda Amon ve Haim Nahmias'tır. Yehuda Amon, hem Filistin'de hem de Anadolu'da askerlik yapmıştır. Haim Nahmias ise sadece Anadolu'da bulunmuştur. Abramson, Amon ve Nahmias'ın günlüklerini İbraniceden İngilizceye tercüme etmiş ve kritik edisyon (edition critique) olarak yayınlamıştır. Abramson, iki günlükten yola çıkarak Birinci Dünya Savaşı'nın, Filistinli Musevileri nasıl etkilediğini anlamaya çalışmaktadır. Bu çalışma, savaş sırasında Osmanlı ordusunda görev yapan gayrimüslimlerin serüvenlerinin anlaşılması açısından da tarihçiye bir fikir vermektedir. Her iki günlükten anlaşılan Osmanlı ordusuna çok katı bir disiplin anlayışının hâkim olduğudur. Günlükleri kaleme alanların anlattıklarına göre hem Müslüman askerler hem de gayrimüslim erler, zaman zaman kötü muameleye maruz kalmışlardır. Burada dikkati çeken husus kötü muamele söz konusu olduğunda Müslim - gayrimüslim ayrımının olmayışıdır.