128 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Devlet Ana Romanı Üzerine Bir İnceleme
Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 115-128
Özet
Tam Metin
Devlet Ana, Kemal Tahir'in tarihsel romanlarından biridir. Bu romanda Osmanlı İmparatorluğu'nun aşiret halindeki dönemine inilir. Osmanlı insan tipi, yaşam tarzı, adaletleri gelenek ve göreneklerini konu edinerek bir aşiretten devlet olma mertebesine nasıl yükseldiğini destansı bir ifade tarzı ile okuyucuya verilir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Söğüt'teki yaşam tarzı dikkatlere sunulduktan sonra bu mekana Ertuğrul Gazi, Osman Bey ve Orhan Bey, tarihi şahsiyetler olarak dahil edilir. Devlet Ana'da, 1290 yılından itibaren yaklaşık on yıllık bir zaman diliminde geçen vak'alar bir yıla sığdırılır. Eserde, Türk kültür ve medeniyeti ile batı karşılaştırılarak feodalitenin ve din sömürücülerinin batıyı karanlığa hapsettiği anlatılır.
TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK ROMANLARINDA ALAFRANGALAŞMAK
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2008, Cilt 56, Sayı 2 · Sayfa: 47-68
Özet
Osmanlı devletinde Batılılaşma hareketleri Tanzimat döneminde önemli boyutlara ulaşır.Özellikle İstanbul, bu hareketin merkezi olur. Avrupa'nın hemen her konuda örnek alındığı 19.yüzyılda Türk toplumunun düşünce ve yaşama biçiminde önemli değişiklikler meydana gelir.Osmanlı devletindeki bu değişim dönemin romanlarına da yansır. Yazarlar özellikle yanlış Batılılaşma temasını ele alırlar. Bunun için de romanlarını belirli tipler üzerine kurarlar.Tanzimat döneminde adeta bir moda haline gelen "Alafrangalaşmak", değişik açılardan romanaracılığıyla okura iletilir. Bu yazımızda, alafrangalaşmanın Tanzimat romanlarına ne ölçüde venasıl yansıdığını ifade etmeye çalışacağız.
Osmanlılarda Gaza İdeolojisinin Tarihi ve Kültürel Kaynakları
Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 265 · Sayfa: 817-888 · DOI: 10.37879/belleten.2008.817
Özet
Tam Metin
Bir toplumu tanıyabilmenin yolu, onun sosyal tarihine inmekten geçer. Osmanlı toplumu için de durum böyledir. Siyasi olaylara ağırlık veren vekayinâme türü eserlerden hareketle Osmanlı sosyal yapısını anlamak güçtür. Gaza gelenek ve örgütlenmeleri anlaşılmadan Osmanlı toplumu anlaşılamaz. Bazı tarihçiler, W. Barthold, F.Köprülü, P.Wittek ve H.İnalcık'ın araştırmalarını görmezden gelerek, gaza ideolojisini ve örgütlenmelerini tarihi bir faktör olarak hesaba katmazlar. Bu modern tarihçilik gibi algılanmaktadır. Aslında mitoloji, efsane, tarihi yürüten realitelerdir. İdeolojileri hesaba katmayan tarihçi tarihi açıklamada yaya kalır. Gaza geleneğinin, Osmanlı toplumunun sosyo-ekonomik hayatında ne derece önemli olduğunu, vekayinâme türü kaynaklar yanında, Türk toplumuyla birlikte tarihi boyunca yaşaya gelen ve tarihsel seciyelerimizi yansıtan yazılı ve sözlü edebiyat ürünleri; efsane, destan, menakıbnâme ve gazavatnâme türü eserler gösterir. Bunlar içerisinde, folklor, türküler, şiirler, hatta halk oyunlarındaki figürler, kahramanlık ve alplık günlerini anımsatmakta ve toplumumuzun, içerisinden çıktığı mücadele ile yoğrulmuş sosyo-kültürel yapısını yansıtmaktadır. Bu çalışmada, bir bakıma halk edebiyatı ile Türk toplumu arasındaki münasebet ele alınacaktır. Aşağıda inceleyeceğimiz kültürel unsurlara dayalı kaynaklar da, o zamanki kültür düzeyinde bize folklor ve epik öğelerle karışık bir biçimde gelmiştir. Bu konuda Müjgan Cumbur'un "Anadolu Gazileri ve Edebiyatımız" Erdem, 3.9.1987 başlıklı eseri iyi bir örnektir.
The Ottoman Tahrir Defters as a Source for Historical Geography
Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 265 · Sayfa: 911-942 · DOI: 10.37879/belleten.2008.911
Özet
Tam Metin
From its early days, the Ottoman Empire produed large amounts of docuınents, all of which are primary sources for historical research. The most important amongst these groups of documents is without doubt tahrir defters, which can be categorized into three groups: (i) mufassal/detailed (ii) icmal/summarative, and (iii) evkaf/pious foundations tahrir defters. These three groups of documents have been the subject of study for many Turkish and foreign historians. Unfortunately, with very few exceptions, historical geographers have hardly engaged in these defters in their studies. The statistical data found in them are quite diverse, detailed and suitable for establishing spatial distribution, an extremely important aspect of geographical research. Thcse defters provide very rich data on human geography, though they have insufficient information regarding physical geography. As these defters were prepared for the timar system, the Ottoman timar system, it is quite natural to find data focusing on human geography. In this article, the data recorded in tahrir defters are taken up, in line with the classical classification as physical geography, human gcography and economic geography data, and have been dealt with analytically, with a view to examinig tahrir defters as a historical geography source.
Kahire Millî Kütüphanesi’nden Minyatürlü Farsça Yazmalar
Erdem · 2008, Sayı 51 · Sayfa: 235-254
Özet
Tam Metin
Mısır, antik medeniyetiyle ve önemli tarihsel anıtlarıyla dünyanın en çok ilgi çeken ülkelerinden biridir. Mısır 1517'de Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Kahire sokaklarındaki Osmanlı mimari üslubunun özelliklerini taşıyan birçok yapı, Mısır'ın bu kültürden etkilendiğinin göstergesidir. Osmanlı kültürünün etkileri sadece mimaride değil diğer sanat alanlarında da görülmektedir. Mısır kütüphanelerinde Osmanlı dönemine tarihlenen birçok resimli yazma bulunmaktadır. El yazmaları bakımından ülkenin zengin kütüphanesi hiç şüphesiz Dâru'l-Kütüb el-Kavmiyye olarak bilinen Kahire Milli Kütüphane'sidir. Kütüphanede Arapça, Türkçe, Farsça resimli yazmalar bulunmaktadır. 70 civarındaki minyatürlü eserle Farsça yazmalar sayı bakımından en geniş grubu teşkil etmektedir. Daha çok edebî konulu bu yazmalardaki minyatürler genellikle İran resim üslubu ile Hind-Moğol resim üslubunu yansıtmaktadırlar.
1545 Yılı Osmanlı Saray Sanatkârları
Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 264 · Sayfa: 501-534
Özet
Ehl-i hıref Osmanlı Devleti'nin sanat faaliyetlerini yürüten en önemli kurumudur. Bu kurumda devletten maaş alarak padişah ve saray eşrafı gibi devletin önemli şahsiyetleri için eserler üretilmiştir. Hal böyle olunca üretilen eserlere büyük önem verilmiş, çalışmalardaki titiz işçilik nedeniyle, bu eserler serbest olarak çalışan sanatlar için de model oluşturmuştur. Osmanlı sarayında çalışan ehl-i hıref teşkilatına ait birçok defter vardır. Ehl-i hırefle ilgili defterler Türkiye'de iki kurumda bulunmaktadır. Bunlardan biri İstanbul Sultanahmet'de bulunan Başbakanlık Osmanlı Arşivi diğeri ise Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi'dir. Defterlerin bir kısmı da Bulgaristan'da muhafaza edilmekte olup buradaki belgelerin bir kısmının mikrofilmleri Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ne getirilmiştir. Birkaç istisna dışında ehl-i hırefle ilgili defterlerin tamamı siyakat yazı ve rakamlarla kaleme alınmıştır ve bu defterlerin bilinen en eski tarihlisi Uzunçarşılı'nın da bir makale olarak yayınladığı 932/1526 tarihli defterdir. Ehl-i hırefin çalışma sistemi ile ilgili araştırmalar olduğundan konu burada tekrar edilmeyecektir. Sanatkâr grupları hakkında ayrıntılı bilgileri bu konudaki diğer çalışmalarda bulmak mümkündür.
Ayâns in the Ottoman Cyprus in the Second Half of the 18th Century
Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 264 · Sayfa: 567-590
Özet
Tam Metin
A process of fluctuation was experienced at the expense of the Muslim - non-Muslim reayah living in the Province of Cyprus exclusively in 17501800 A.D. In this period, along with the natural calamities like earthquakes, plagues, droughts and the likes, appeared other factors to play a decisive role in the case. One of the most important of them was a progression of "decentralization". It first appeared in the late sixteenth century as a result of inner and outer political, social and economic conditions, developed in the following century and widely spread all over the Ottoman Empire by the second half of the eighteenth century. Consequently, the proccss led the Ottoman central governments to lose or share its authority in provinces with newly emerged local powers called "ayans". To study the repercussions of the process, main subject of this writing, will obviously help someone to understand satisfactorily the history of Cyprus under the Ottoman rule, and grasp the whole picture of the conversions like that "process of decentralization". By this study one can also see determining to what extent and how those changings were tested in provinces is inevitable for clarifying the essence of the transitions which influenced the whole empire.
İdeolojinin İnşası: 15-16. Yüzyıl Osmanlı Selatin Camileri
Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 264 · Sayfa: 535-566 · DOI: 10.37879/belleten.2008.535
Özet
Tam Metin
Türkiye'de Türk sanatı ve mimarisi üzerine yapılan çalışmaların büyük bir bölümü, var olan eserlerin biçimsel özelliklerini tanımlamak ve eğer üzerinde tarih verebilecek kitabeleri yoksa karşılaştırmalar yaparak belirli bir döneme yerleştirmek ekseninde yoğunlaşmaktadır. Eserlerin hangi şartlarda üretilmiş olduğu, üretim aşamasında patron ve sanatçı arasında ne gibi diyalogların yaşandığı, eserin dönemi içinde toplum tarafından nasıl algılandığı çok irdelenmiş konu başlıklarından değildir. Bu makalede, 15-16. yüzyılda Osmanlı sultanları tarafından inşa ettirilmiş camilerin yapılış amaçları, parasal kaynakları ve dinî nitelikli hayır kurumlarından ziyade, Osmanlı saltanat ideolojisini kamuoyuna anlatan birer anıt olup olmadıkları ve dönemi içinde nasıl algılandıkları sorgulanacaktır.
Fatih Vakfiyeleri’nin Tanzim Süreci Üzerine
Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 263 · Sayfa: 73-94
Özet
Tam Metin
Osmanlı tarihçiliğinin öncüsü Prof. Dr. Halil İnalcık'ın belirttiği gibi(2) fetihten sonra İstanbul'un nasıl düzenlendiğini Osmanlı Arşiv belgelerinin ışığıyla aydınlatmak, hem Osmanlı şehirlerinin niteliğini incelemek, hem de Bizans başkentiyle Osmanlı başkentinin devamlılığı ve değişikliğini ortaya çıkartmak için büyük önem taşımaktadır. Bu konuyla ilgili tarih kaynağı olarak Fatih Sultan II. Mehmed'in İstanbul'da kurduğu vakıfla ilgili malzemeler büyük bir önemi hâiz bulunmaktadır. Özellikle 15. yüzyılın ikinci yarısına ait bilgiler için, Fatih Sultan Mehmed adına yazılan vakfiyelerin çok önemli olduğu iyi bilinmektedir. Ancak Fatih vakfiyeleri üzerine Halil İnalcık'ın Galata ile ilgili değerli çalışması dışında,(3) pek ciddi bir tarih çalışmasının yapılmadığı dikkati çekmektedir. Bu hususta yapılanlar daha çok vakfiyelerin neşrinden ibaret kalmıştır. Oysa çeşitli tarihlerde tanzim edildiği kesin olan ve "Fatih vakfiyesi" olarak bilinen vakfiyelerin içeriği birbirlerinden oldukça farklıdır. Onların nasıl ve ne zaman tanzim edildiğini göz önüne almadan tarih kaynağı olarak kullanmak, şüphesiz bazı yanlış yorumlara sebep olacaktır. İşte, bu araştırmamızda Fatih vakfiyesi olarak bilinen vakfiyelerin tanzim sürecini, Fatih Sultan Mehmed ve oğlu Sultan II. Bayezid zamanındaki İstanbul'un imar tarihi ile bağlantı kurarak aydınlatyama çalışacağız.
İlim-Kılıç-Kalem: Osmanlı Kamu Personeli Rejiminde Üçlü İşlevsel Ayrışma
Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 263 · Sayfa: 95-122 · DOI: 10.37879/belleten.2008.95
Özet
Tam Metin
Osmanlı bürokratik yapısı ile ilgili incelemelerde yoğun bir "Weber etkisi" kendini hissettirmektedir. Weber'in (ve Weberyen Eisenstadt'ın) "patrimonyalizm" tiplemesinden beslenen yaklaşım tarzlarının Türkiye'de önde gelen temsilcilerinden Metin Heper, rasyonalizmi merkez olarak algılayıp, onun öncesi ve sonrasına göre Osmanlı/Türk bürokratik evrim süreçleri/tipleri üretir(1). Bu bürokratik evrim tipinde, henüz küçük bir beylik olan ve onun ihtiyaçlarını karşılayabilen "patrimonyal bürokrasi"den başlanıp, daha gelişmiş bir devletin ihtiyaçlarını karşılamaya ancak muktedir olabilecek "rasyonel bürokrasi tipi"ne geçilmiş ve en son aşamada modern devletin, dünyevî ve laik ihtiyaçlarını karşılayabilecek "rasyonel-üretken bürokratik tip"e ulaşılmıştır. Aynı yaklaşım modelinin temsilcisi Şerif Mardin'e göre, "İmparatorluğun toplumsal özelliklerini iyi anlatan bir şema "patrimonyal bürokrasi" adı verilen topluluk türüdür. Türkiye'de kuruluşundan az sonra Batıdaki feodalizmin aksine, "patrimonyal" ilkeler ağır basmakta idi(2).