18 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Söz Varlığı
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

 Kırgız Türkçesindeki Bazı Deyimleri Açıklamada Eski Türkçenin Yeri ya da Ara Arkaik Kelimeler

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2014, Sayı 37 · Sayfa: 91-96
Kalıplaşmış dil birliği olması sebebiyle deyimlerin yapısında buğün anlamı bilinmeyen kelimeler bulunmaktadır. Kırgız Türkçesinde bulunan deyimlerde de anlamı buğünlerde bilinmeyen ve tek başına kullanılmayan kelimelerin sayısı çoktur. Böyle kelimelerin anlamlarının tespiti deyimlerin iyi anlaşılmasında da önemlidir. Dolayısıyla bu kelimelerin anlamlarıın incelenmesi gerekmektedir. Makalemizde Kırgız Türkçesinde geçen deyimlerdeki bazı kelimelerin üzerinde durarak onların anlamlarını Eski Türkçe Dönemi'ne ait eserlerde bulunan kelimeler vasıtasıyla açıklamaya çalıştık

Eski Türkçede Dokumacılıkla İlgili Söz Varlığı

Arış · 2013, Sayı 9 (Türk Dünyasında Halı ve Düz Dokuma Sempozyumu Özel Sayısı - 5) · Sayfa: 82-91 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.54
Tarihte, hareketli bir hayat tarzına sahip olan Türkler için, kullandıkları eşyaların taşınabilir olması önemlidir. Bu yüzden gündelik hayatta hafif, yumuşak ve taşınması kolay olan eşyalar tercih edilir. Bu durum yünden ve deriden yapılmış eşyalara Türk kültüründe daha sık rastlanmasını açıklamaktadır. Taşınabilir eşyalar ve yün, deri gibi malzemeler söz konusu olduğunda, dokumacılık ve bununla ilgili söz varlığı Türk dili bakımından önem arz etmektedir. Bu çalışmada Eski Türkçe terimi altında Yenisey ve Orhun Yazıtları ve Eski Uygur Türkçesi metinlerinde kullanılan dokumacılıkla ilgili söz varlığının tespiti ve tasnifi yapılarak, Türk diline yönelik kültürel değerlendirmeler ortaya konacaktır. Böylelikle Eski Türkçe dönemine ait 20 çalışmanın taranmasıyla oluşan veriler üzerinden Çince, Soğdakça, Toharca, Sanskritçe (son dönemlerde Yunanca, Farsça ve Süryanice) kelimelerin bulunduğu görülecek ve Türklerin komşu kültürlerle ilişkilerini tespit etmede bir başlık daha açılmış olacaktır.

KUTADGU BİLİG’DE İKİLEMELER

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 2 · Sayfa: 43-96
"ḲutaḏŞu Bilig", Balasagunlu Yūsuf tarafından 1069 yılında kaleme alınmış uzun, öğretici bir şiirdir. Eserin dili, Eski Uygurcanın paraleli sayabileceğimiz Karahanlı Türkçesidir. Bu manzume, "Divānu LuŞāti't-turk" ile birlikte, söz konusu dönemin söz varlığı çalışmalarının da merkezini oluşturur. İkilemeler ise hemen her dilde görülen söz varlığı ögelerindendir. "ḲutaḏŞu Bilig" bu açıdan da zengin bir malzeme sunmaktadır. "ḲutaḏŞu Bilig"deki ikilemeler vaktiyle ele alınmışsa da yeni veriler tespit ederek bu çalışmaları, dolayısıyla da "ḲutaḏŞu Bilig"deki ikilemeleri bütünlemek istedim

TÜRK DİLİNİN TARİHÎ KAYNAKLARINDA YAZ VE YAY SÖZCÜKLERİNİN SEMANTİK ANALİZİ ÜZERİNE

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2009, Cilt 57, Sayı 2 · Sayfa: 113-133
Türk dilinin tarihî dönemlerinde çeşitli yazılı kaynaklarda varlığını sürdürüp kimi çağdaş Türk lehçelerinde varlığını koruyan yaz ve yay kelimelerinin tarihî metinlerdeki kullanımı oldukça karışıktır. Türk dilinin ilk metinlerinde yaz ve yay kelimeleri bulunmakla beraber, yaz daha çok altı aylık bir mevsimin karşılığı olarak, yay ise sadece yaz mevsiminin karşılığı olarak kullanılmıştır. Kaşgarlı'nın Dīvānu LuŞāti't- Türk adlı eserinde kimi yerde yay 'ilkbahar', yaz ise 'yaz' mevsimini karşılamaktadır. Harezm sahası metinlerinde, yaz ve yay ayrımı daha kesin bir konuma gelmiştir ve yaz 'ilkbahar', yay 'yaz' mevsimi olarak kullanılmıştır. Kıpçak sahasının kimi eserlerinde ise, Dīvānu LuŞāti't- Türk'te olduğu üzere yay 'ilkbahar', yaz 'yaz' mevsimi biçimindedir. Eski Anadolu Türkçesi kaynaklarında ise, yaz genellikle hem 'ilk bahar' hem de 'yaz' mevsimini karşılamakla birlikte, kimi eserlerde yay ve yaz ayrımını görmek mümkündür. yaz kelimesi tarihî gelişimine bağlı olarak Osmanlı Türkçesi ve Türkiye Türkçesinde kendini korumuş, yay kelimesi ise, Osmanlı Türkçesinin ve Türkiye Türkçesinin söz varlığında kullanılmaz duruma gelmiş ve yaz, yay kelimesinin kullanım yerini alırken, yaz kelimesinin yerini de Türkçe + Farsça ilkbahar (

K. K. Yudahin Sözlüğüne Göre Kırgızca Söz Varlığı

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2008, Cilt 56, Sayı 1 · Sayfa: 101-112
Türk lehçeleri arasında kavmî adlandırma ile Kıpçak grubunda; alanolarak da Kuzey Türkçesi içinde sınıflandırılan Kırgızca, genel ses yapısı, tarihselve gramerlik ses olayları bakımından tamamen kendisine has özelliklertaşır. Kazakça ile çok yakın şekil bilgisi özelliklerinin yanı sıra, Kırgızcanıny- > c- ; -ġ > *-v > -oo gibi değişmeler, yuvarlak ünlülerdeki dudak çekimi vediş ünsüzlerinin benzeşmesi gibi ses özellikleri, onu Türkoloji çalışmalarındailgi çekici hâle getirmiştir.

BAŞKURTÇA SÖZ VARLIĞI ÜZERİNE NOTLAR

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 89-100
Makalede Başkurtçanın bazıları tamamen kendisine özgü s > h, ç > s gibi sesözelliklerinin yanı sıra özellikle söz varlığı üzerinde durulmaktadır. Burada tartışılansözler Seyfi Kudaş ve Mostay Kerim gibi Başkurtçanın klasik iki yazarının söz varlığındabelirlenmiştir. Bu 20 söz, Başkurtçanın klasik karşılaştırma konusu olan Tataryazı dilinin standart sözlüğünde değil Tatar diyalektolojik sözlüklerinde bulunmuştur.Böylece Çağdaş Türk yazı dillerinin standart söz varlıkları ile ağızlarına ait söz varlıklarısorununa dikkat çekilmektedir.

SÖZLÜKLERDE SULARINDA KELİMESİ VE KÖKENİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2006, Cilt 54, Sayı 2 · Sayfa: 139-148
Türk dilinin söz varlığında yer alan sularında kelimesinin kökeni hakkında bugünekadar sözlüklerde verilen bilgiler, bilimsel kaynaklar doğrultusunda yeniden değerlendirilmişve kelimenin Türkçe su (

SÜHEYL Ü NEV-BAHÂR’IN TÜRKÇE SÖZ VARLIĞI VE ANADOLU AĞIZLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2005, Cilt 53 · Sayfa: 189-200
Eski Anadolu Türkçesi, Batı Türkçesinin yabancı unsurlar bakımından en temiz devridir denilebilir. Bu noktadan hareketle Eski Anadolu Türkçesi devrinde çağdaşlarına göre daha sade bir dil ile kaleme alınmış Süheyl ü Nev-bahâr adlı eserin söz varlığı bu çalışmanın konusu olarak belirlenmiştir.