16 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- söz varlığı 15
- vocabulary 12
- etimoloji 4
- etymology 4
- ses bilgisi 3
KUTADGU BİLİG’DE İKİLEMELER
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 2 · Sayfa: 43-96
Özet
"ḲutaḏŞu Bilig", Balasagunlu Yūsuf tarafından 1069 yılında kaleme alınmış uzun, öğretici bir şiirdir. Eserin dili, Eski Uygurcanın paraleli sayabileceğimiz Karahanlı Türkçesidir. Bu manzume, "Divānu LuŞāti't-turk" ile birlikte, söz konusu dönemin söz varlığı çalışmalarının da merkezini oluşturur. İkilemeler ise hemen her dilde görülen söz varlığı ögelerindendir. "ḲutaḏŞu Bilig" bu açıdan da zengin bir malzeme sunmaktadır. "ḲutaḏŞu Bilig"deki ikilemeler vaktiyle ele alınmışsa da yeni veriler tespit ederek bu çalışmaları, dolayısıyla da "ḲutaḏŞu Bilig"deki ikilemeleri bütünlemek istedim
TÜRK DİLİNİN TARİHÎ KAYNAKLARINDA YAZ VE YAY SÖZCÜKLERİNİN SEMANTİK ANALİZİ ÜZERİNE
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2009, Cilt 57, Sayı 2 · Sayfa: 113-133
Özet
Türk dilinin tarihî dönemlerinde çeşitli yazılı kaynaklarda varlığını sürdürüp kimi çağdaş Türk lehçelerinde varlığını koruyan yaz ve yay kelimelerinin tarihî metinlerdeki kullanımı oldukça karışıktır. Türk dilinin ilk metinlerinde yaz ve yay kelimeleri bulunmakla beraber, yaz daha çok altı aylık bir mevsimin karşılığı olarak, yay ise sadece yaz mevsiminin karşılığı olarak kullanılmıştır. Kaşgarlı'nın Dīvānu LuŞāti't- Türk adlı eserinde kimi yerde yay 'ilkbahar', yaz ise 'yaz' mevsimini karşılamaktadır. Harezm sahası metinlerinde, yaz ve yay ayrımı daha kesin bir konuma gelmiştir ve yaz 'ilkbahar', yay 'yaz' mevsimi olarak kullanılmıştır. Kıpçak sahasının kimi eserlerinde ise, Dīvānu LuŞāti't- Türk'te olduğu üzere yay 'ilkbahar', yaz 'yaz' mevsimi biçimindedir. Eski Anadolu Türkçesi kaynaklarında ise, yaz genellikle hem 'ilk bahar' hem de 'yaz' mevsimini karşılamakla birlikte, kimi eserlerde yay ve yaz ayrımını görmek mümkündür. yaz kelimesi tarihî gelişimine bağlı olarak Osmanlı Türkçesi ve Türkiye Türkçesinde kendini korumuş, yay kelimesi ise, Osmanlı Türkçesinin ve Türkiye Türkçesinin söz varlığında kullanılmaz duruma gelmiş ve yaz, yay kelimesinin kullanım yerini alırken, yaz kelimesinin yerini de Türkçe + Farsça ilkbahar (
K. K. Yudahin Sözlüğüne Göre Kırgızca Söz Varlığı
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2008, Cilt 56, Sayı 1 · Sayfa: 101-112
Özet
Türk lehçeleri arasında kavmî adlandırma ile Kıpçak grubunda; alanolarak da Kuzey Türkçesi içinde sınıflandırılan Kırgızca, genel ses yapısı, tarihselve gramerlik ses olayları bakımından tamamen kendisine has özelliklertaşır. Kazakça ile çok yakın şekil bilgisi özelliklerinin yanı sıra, Kırgızcanıny- > c- ; -ġ > *-v > -oo gibi değişmeler, yuvarlak ünlülerdeki dudak çekimi vediş ünsüzlerinin benzeşmesi gibi ses özellikleri, onu Türkoloji çalışmalarındailgi çekici hâle getirmiştir.
BAŞKURTÇA SÖZ VARLIĞI ÜZERİNE NOTLAR
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 89-100
Özet
Makalede Başkurtçanın bazıları tamamen kendisine özgü s > h, ç > s gibi sesözelliklerinin yanı sıra özellikle söz varlığı üzerinde durulmaktadır. Burada tartışılansözler Seyfi Kudaş ve Mostay Kerim gibi Başkurtçanın klasik iki yazarının söz varlığındabelirlenmiştir. Bu 20 söz, Başkurtçanın klasik karşılaştırma konusu olan Tataryazı dilinin standart sözlüğünde değil Tatar diyalektolojik sözlüklerinde bulunmuştur.Böylece Çağdaş Türk yazı dillerinin standart söz varlıkları ile ağızlarına ait söz varlıklarısorununa dikkat çekilmektedir.
SÖZLÜKLERDE SULARINDA KELİMESİ VE KÖKENİ
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2006, Cilt 54, Sayı 2 · Sayfa: 139-148
Özet
Türk dilinin söz varlığında yer alan sularında kelimesinin kökeni hakkında bugünekadar sözlüklerde verilen bilgiler, bilimsel kaynaklar doğrultusunda yeniden değerlendirilmişve kelimenin Türkçe su (
SÜHEYL Ü NEV-BAHÂR’IN TÜRKÇE SÖZ VARLIĞI VE ANADOLU AĞIZLARI
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2005, Cilt 53 · Sayfa: 189-200
Özet
Eski Anadolu Türkçesi, Batı Türkçesinin yabancı unsurlar bakımından en temiz devridir denilebilir. Bu noktadan hareketle Eski Anadolu Türkçesi devrinde çağdaşlarına göre daha sade bir dil ile kaleme alınmış Süheyl ü Nev-bahâr adlı eserin söz varlığı bu çalışmanın konusu olarak belirlenmiştir.