11 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- 1423-1430 1
- 1882 İmar Kanunu 1
- 1882 Zoning Law 1
- 1890 Yangını 1
- 1997 1
Salonica Fire of 1890 and its Impacts on the Transformation of the City
Belleten · 2024, Cilt 88, Sayı 312 · Sayfa: 513-540 · DOI: 10.37879/belleten.2024.513
Özet
Tam Metin
This study aims to evaluate the 1890 Salonica fire and its effects on the development of the city. Fires caused by natural causes or human error were part of everyday life in Salonica. Small fires were common for everyday life. But when fires grew, the consequences became devastating. The narrow and dead-end streets most affected by the fires were the Jewish quarters in the city center, where wooden houses were located. The existing wooden building stock of these neighbourhoods was the most important cause of the fires. These neighborhoods, with their old and wooden buildings, did not match the new modern face of the city. These neighborhoods had to be transformed according to the new urbanism and the zoning law of 1882. However, due to the current property situation of the region and the high cost of expropriation, the Municipality of Salonica could not enter these areas. At this point, the fire of 1890 was a turning point for the city. The fire caused a major humanitarian disaster, leaving thousands of people homeless. But the fire was an opportunity for the transformation of Salonica. The fire destroyed some of the Jewish neighborhoods with wooden buildings in the city center. The Municipality of Salonica, using the authority given by the zoning law of 1882, prohibited reconstruction in the area and prepared maps of the area. The burned areas were rebuilt according to the understanding of modern urbanism. This transformation marked the final phase of Salonica’s modernization.
Selanik’teki XVI. Yüzyıla Ait Vakıflardan Biri: Yakub Paşa’nın Vakıf Eserleri ve Vakfettikleri
Belleten · 2020, Cilt 84, Sayı 299 · Sayfa: 135-202 · DOI: 10.37879/belleten.2020.135
Özet
II. Bayezid dönemi vezirlerinden olan Yakub Paşa, XVI. yüzyıl başlarında Selanik merkezde cami, zaviye ve çeşme inşa ettirerek bir vakıf kurmuş ayrıca -muhtemelen bir zaviye kütüphanesi oluşturmak amacıyla- çok sayıda kitap bağışlamıştır. Vakfiyede Bayır Mahallesi'nde yaptırıldığı ifade edilen bu vakıf eserlere zamanla bir imaret de dahil olmuş, imaretin hizmetini devam ettirmesini sağlamak neredeyse vakfın birincil gayesi haline gelmiştir. Paşa bu vakıf eserlerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için nüfusunun büyük kısmının gayrimüslim olduğu Maruda/Karoye isimli bir köy ile büyük bir ev bağışlamış, satılarak elde edilen parayla vakfa gelir sağlayacak mülk alınması şartıyla ayrıca çok sayıda menkul vakfetmiştir. Bu gayrimenkullerden başka Virlanova/Virlaniç adındaki bir Müslüman köyü ile çok sayıda hane ve dükkan sonradan vakfın gelir kaynakları arasına katılmıştır. Köylerden alınan vergiler ve diğer taşınmazların kiralarıyla zemin gelirleri, vakfın kesintisiz hizmet vermesini sağlamış, vakıf çalışanlarının ücretleri ve kurumlar için yapılan tüm harcamalar bu gelirlerden karşılanmıştır. Vakfiyenin esas alındığı çalışmada, bazı arşiv materyaline dayanarak vakfın XVI. yüzyılı değerlendirilmiş, verilen bilgiler bu dönemle sınırlandırılmıştır. Aslında vakıf uzun ömürlü olmuş, Selanik'te Osmanlı egemenliği boyunca hayrâtını ve akarâtını koruyarak kuruluş amacı doğrultusunda hizmet sunmuştur.
Selanik Vilayeti Almanya ve Fransa Konsoloslarının Öldürülmesi Olayı (6 Mayıs 1876)
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 280 · Sayfa: 1031-1070 · DOI: 10.37879/belleten.2013.1031
Özet
Tam Metin
6 Mayıs 1876 tarihinde Osmanlı Devleti'nin Selanik Vilayeti Almanya ve Fransa Konsoloslarının öldürülmesi olayı, Alman, İngiliz ve Osmanlı kaynakları ışığında ele alınmıştır. Selanik'in Avrethisar kazasından bir Bulgar kızının, anlaştığı bir Müslüman genç ile evlenebilmek için İslamiyet'i seçmek istemesi üzerine Bulgarlar ve Rumların engellemesi ile karşılaştı. Çıkan tartışmalar üzerine cereyan eden olaylar sonucunda Selanik'teki Alman konsolosu Eric Abbot ile Fransız Konsolosu Jules Moulin öldürüldü. Yabancı devletlerin İstanbul'daki elçileri hadiseyi haber alır almaz Rusya elçisi İğnatiyef'in başkanlığında bir toplantı yaptılar. "Mensup oldukları devletlere hadiseyi yazıp, donanma istemeye, karaya asker çıkarıp Selanik ve havalisini işgal ettirmeye" karar verdiler. Derhal muhtelif devletlerin gemileri de, Selanik limanına geldiler. Bunun üzerine hemen harekete geçen Babıali, Selanik Valsi Refet Paşa'yı görevden aldı. Hadisede ismi geçen 54 kişi tutuklandı, elebaşları addedilen 6 kişi derhal idam edildi ve maktul konsolosların mensup oldukları devletlere teessür ve taziyelerle birlikte toplam 900.000 Frank konsolosların ailelerine tazminat ödendi. Böylece, Osmanlı Devleti'nin Selanik Vilayeti Almanya ve Fransa Konsoloslarının öldürülmesi olayı, Avrupa Devletleri'nin Selanik'e asker çıkarmasına gerek kalmadan çözüldü. Bu olayı, Bulgarlar ve Rumlar çıkarttıkları halde onlara hiç dokunulmadı. Almanya ve Fransa konsoloslarının feci ölümlerine sebebiyet verenler cezasız kaldı. Olay bütün elçi ve konsoloslar ile yabancı tüccarları korkuya, dolayısıyla devletleri Osmanlı Devleti aleyhine sevk etti.
II. Meşrutiyet Dönemi’nin İlk Evresindeki Politik Etkinlikleriyle Rıza Tevfik
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 82 · Sayfa: 151-174
Özet
Tam Metin
II. Meşrutiyet'in ilk evresinde, bir taraftan Fransız Devrimi'nin ilkesel propagandası üzerinde yoğunlaşan Rıza Tevfik, bir taraftan da oluşan yasal boşluğu istismar ederek seslerini yükselten kalabalıkların neden olduğu belirsizlik ortamında bozulan asayişi yeniden tesis edebilmek için Selim Sırrı (Tarcan) ile birlikte bir kolluk kuvveti gibi çalışmıştır. İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin (İTC) çağrısı karşısında, durumdan vazife çıkararak giriştiği bu etkinlik bağlamında, Selamlık Resmi İnzibatı ve Beyoğlu Zabıta Müfettişi gibi çalışmış ve üstün hitap kabiliyetini kullanarak kalabalıkları yönlendirmeyi başarmıştır. Radikal görüşleriyle tanınan İTC önderi Kara Kemal'in, cemiyet içerisinde fazlasıyla ön plana çıkmasından endişe ederek kendisini uyarmasına kadar bu "görevine" devam eden Rıza Tevfik, ortaya koyduğu performans dolayısıyla kendisini Merkez-i Umumi'ye davet eden İTC önderlerinin çağrısı üzerine Selanik'e gitmiş, cemiyet içindeki hizipleri yakından tanıma fırsatını bulduğu kentte yerli Yahudilere hitap ettikten sonra sayısız Türk'ü öldüren Bulgar komitacısı Sandansky ile görüşmüş, hemen akabinde de İTC'nin desteğiyle girdiği seçimleri kazanarak Edirne Mebusu sıfatıyla Meclis-i Mebusan'a girmiştir.
Heath W.Lowry, Osmanlıların Ayak İzlerinde. Kuzey Yunanistan'da Mukaddes Mekanlar ve Mimari Eserleri Arayış Yolculukları, (Türkçesi:Hakan-Şebnem Girginer), İstanbul, 2009, Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları, [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 272 · Sayfa: 273-276
Özet
Eser, her biri farklı alt başlıklardan oluşan üç kitabın derlenerek bir araya getirilmesiyle oluşmuştur. "Günümüzde Kuzey Yunanistan'daki Müslüman İbadetgâhlarının Akıbeti" başlıklı I. kitap altı bölümü kapsamaktadır. 2004 yılında filizlenmeye başlamış olan bu eserin önsözünde yazar, 15. yüzyıl Balkanlarına dair altmış civarında tahrir defterini tetkik ederek işe başladığını, ortaya çıkan 12.500 tımarlının ne kadarının kalelerde ikamet etmiş olabileceğinden hareketle, Balkan kaleleri ve hisarları üzerine bir çalışmayı amaçladığını ifade eder. Bu amaçla neredeyse tüm Kuzey Yunanistan'ı dolaştığını belirterek, amacına tam ulaşamasa da elimizdeki kitabı şekillendiren verilen tespit edebildiğini kaydeder. I. kitabın "Tahrip ve Tahkir Edilmiş Dini Eserler" başlıklı birinci bölümünde Selanik'in 1780'de yapılmış bir gravüründen hareketle kaybolan minareleri ve dolayısıyla camileri sorgulanmakta, 1385 yılında inşa edildiği belirtilen Serez Hayrettin Paşa Camisi eski fotoğraflarından hareketle anlatılarak bedestenler, çarşılar gibi kullanılabilir yapıların korunmuş olduğu, eğer 1920-30 arasında kiliseye dönüştürülmemiş ise camilerin yok edilmiş olduğu sonucuna varılmıştır. Yine bu bölümde Yenice-i Vardar'daki Gazi Evrenos ve Şemseddin Ahmet Bey camilerinin yok edilmesi veya harabeye dönüşmesine sessiz kalınması eleştirilmiş, Drama'daki Mehmet Halil Ağa Camisi harabeleri, Simavna köyünde tamamen ortadan kaldırılmış olan Şeyh Bedrettin Tekkesi'nin haziresinde olabileceği belirtilen ve taşkın sonucu nehre karışmış bazı mezar taşları hakkında bilgi verilmiştir. Yazarın köyün yaşlı sakinlerinden derlediğine göre, 1960'lı yıllarda köydeki Türk izlerini silmek amacıyla bir subay buldozerlerle bu mezar taşlarını bulundukları yerden söküp nehir kenarına getirmiş, muhtemelen taşların çoğu nehre dökülmüş ve tekke de bu dönemde yok edilmiştir.
Selanik Atatürk Evi ve Müze Haline Getirilmesi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2000, Cilt XVI, Sayı 48 · Sayfa: 711-752
Özet
Atatürk'ün Doğduğu Ev: Atatürk'ün doğduğu ev konusunda, farklı görüşler mevcuttur. Bunlardan birincisi, Atatürk'ün Ahmet Subaşı Mahallesi'nde bir evde doğduğuna dairdir. İkincisi de, günümüzde müze olarak kullanılan Islahane Semti (Aya Dimitri Mahallesi Apostolu Pavlu Caddesi Numara 75)'ndeki evdir. Evin Müze Haline Getirilmesi: Selanik Belediye Meclisi, Tlmesini istedi. Bunu müteakiben uzun süren çalışmalar neticesinde ev, tamir ve tefriş edilerek 10 Kasım 1953'te bir törenle "Selanik Atatürk ürkiye Cumhuriyeti'nin 10. Yılı münasebeti ile 1933'te aldığı bir kararla, Atatürk'ün doğduğu evi kendisine hediye etmiştir. Atatürk, kendisine verilen bu evin müze haline getiriEvi Müzesi" adı ile ziyaretçilere açıldı. Ev, 1966'da yeniden tefriş edildi. Ancak 1970Tİ yıllarda yaşanan bir depremde hasar gören ev, yeniden tamir edildi. 1980'de üçüncü defa dü-zenlenerek, 19 Mayıs 1980'de yeniden ziyarete açıldı. Bu gün, Türk-Yunan dostluğunun bir simgesi olan ev, bütün dünya vatandaşları tarafından ziyaret edilmektedir.
GEORGIOS SALAKIDES, Sultansurkunden des Athos-Klosters Vatopedi aus der Zeit Bayezid II. und Selim I., Thessaloniki 1995, 152 sahife, Institute for Balkan Studies yayınlarından no.263. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 239 · Sayfa: 231-234
Özet
Tam Metin
İsmini "Athos'taki Vatopedi Manastırı'nda bulunan II.Bayezid ve I.Selim devrinden kalma hükümder belgeleri" şeklinde Türkçe'ye çevirebileceğimiz bu eser. Ekim 1993'te Münih Üniversitesi'nde Prof.Dr.Hans Georg MAJER'in yönetiminde tamamlanan bir yüksek lisans çalışmasıdır. Küçük düzeltmelerden sonra iki sene sonra yayımlanmıştır. Athos, Selânik'in güneyinde Ege Denizi'ne uzanan Halkidikya yarımadasının üç çıkıntısından en doğusundaki üzerinde olan bir dağın adıdır. Grekçe'de buna Ayos Oros (Kutsal Dağ) ismi verilir.
MEROPI ANASTASSIADOU, Salonique, 1830-1912. Une ville ottomane à l'âge des Réformes, Brill, Leiden-New York-Köln 1997, IX + 456 (Reform Döneminde Bir Osmanlı Şehri: Selanik [1830-1912]) [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 232 · Sayfa: 731-734
Özet
Tam Metin
Avrupa Birliği, Avrupa'nın kültürel başkenti olarak 1997 yılı için Selanik'i ilan etti. Bu bağlamda Yunan Hükümeti aktarılan fonları Selanik'in bir Bizans ve Yunan şehri olduğunu kanıtlamak için kullandı. 1997 yılı boyunca Selanik'in kimliklerinden biri olan Ortodoks Yunan değerleri ön plana çıkarıldı. Selanik'in 500 yıl Osmanlı Devleti'nin idaresi altında kaldığı ve burada Yahudi, Müslüman ve Hıristiyan cemaatlerin birlikte yaşadıkları gerçeği görmemezlikten gelinerek unutturulmaya çalışıldı.
Selânik ve Yanya'da Osmanlı Egemenliğinin Kurulması
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 75-101 · DOI: 10.37879/belleten.1987.75
Özet
Tam Metin
Bu yazımızda, Sultan II. Murad tarafından yedi ay ara ile zaptedilen Selânik (Thessaloniki) ve Yanya (Ioannina) kentlerinin hangi şartlar altında Osmanlı egemenliğine geçtikleri Bizans, Osmanlı ve Lâtin kaynaklarından yararlanılarak incelenmeye çalışılacak ve ayrıca, Bizans kaynaklarında yer alan Osmanlıların fetih politikalarına ilişkin bilgiler üzerinde de durulacaktır. Selânik savaş yoluyla, Yanya ise, Sultan'ın teslim çağrısına uyarak Osmanlı egemenliği altına geçmiş olduklarından, bu kentlere karşı farklı politikalar izlenmiştir. Sultan II. Murad'ın fetihleri bugünün değer yargılarıyla değil, o devrin şartları ve zaruretleri gözönünde tutularak Islâm Hukuku'na dayanan Osmanlıların fetih politikaları açısından incelenecektir.
V. DİMİTRİADİS, Topografia tis Thessalonikis kata tin Epohi tis Tourkokratias (1430-1912), (Türk Yönetimindeki Selânik'in Topoğrafyası), Makedonya Araştırmaları Enstitüsü-Makedonya Kütüphanesi No: 61, Selânik, 1983. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 193 · Sayfa: 163-168
Özet
Tam Metin
Selânik kenti, gerek Bizans İmparatorluğu, gerekse Osmanlı İmparatorluğu zamanlarında siyasal, toplumsal ve ekonomik faaliyetlerin toplanmış olduğu önemli merkezlerden biridir. Bununla beraber, kentin topoğrafyası üzerindeki çalışmalar daha çok Roma ve Bizans dönemleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Selânik'te Türk egemenliği II. Murad zamanında 1430 yılında başlayarak 1912 yılına kadar sürmüştür. Türk egemenliğinde Selânik'in topoğrafyasına ilişkin son zamanlara değin bilimsel bir araştırma yapılmamıştır. V. Dimitriadis'in. "Türk Yönetimindeki Selânik'in Topoğrafyası" adlı eseri, yazarın da "Giriş" kısmında belirttiği üzere, bu açığı kapamak amacıyla yazılmıştır. Dimitriadis, bu konuya ilişkin malzemeyi, özellikle, Selânik'teki Makedonya Arşivi Vlatadon Manastırı Arşivi ve Sofya'daki Milli Kütüphaneden yararlanarak toplanmıştır. Bu malzeme daha çok kadı sicilleri, vakıf defterleri, tapu defterleri ve vergi ile ilgili defterlerden oluşmaktadır. Ayrıca, H. Lowry tarafından yayımlanmış olan 1478 tarihli mufassal tahrir defterinden de geniş ölçüde yararlanılmıştır. Uzun yıllar süren bir çalışmanın ürünü olan ve en son kaynakçanın da kullanıldığı bu eser başlıca iki bölümden oluşmaktadır.