2 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Haçlı Seferleri Döneminde Sur Şehri
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 297 · Sayfa: 439-468 · DOI: 10.37879/belleten.2019.439
Özet
Tam Metin
Sur şehri mevcut coğrafi konumu dolayısıyla kurulduğu dönemin sonrasında bilhassa ticarî anlamda her zaman önemli bir yer olmuştur. 1099 yılı itibarıyla Ortadoğu'ya yerleşen Haçlıların anavatanlarıyla denizden bağlantı kurma istekleri şehri onların hedefi haline getirmiştir. 1124 yılında bu amaçlarına ulaşan Haçlıların hâkimiyeti Sur için yeni bir dönemin de kapılarını aralamıştır. Kudüs Krallığı topraklarına dâhil edilen şehirde İtalyan denizci şehir devletlerine ticarî imtiyazlar tanınmıştır. Öncelikli olarak Venedikliler, Haçlılara verdikleri desteğe mukabil şehrin 1/3'ü elde etmişlerdir. Onları Ceneviz ve Pisalılar takip etmiştir. Adı geçen İtalyan devletlerinin sayesinde Sur, bölgenin önemli ticaret noktalarından biri haline gelmiştir. Bununla birlikte Haçlı hâkimleri zaman zaman İtalyanlara tanıdıkları imtiyazları geri alabilmek adına hamleler yapmaktan da çekinmemişlerdir. Aynı şekilde İtalyan denizci şehir devletleri de bölgedeki ticarî hegomonya adına birbirleriyle de mücadele etmişlerdir. Nitekim Sur, Venedikliler tarafından Akka'dan kovulan Cenevizlilerin yeni merkezi olmuştur. Ticaret konusundaki gelişmelerin dışında Sur, Haçlı Seferleri tarihinde İkinci Krallık Dönemi'nin başlamasındaki en önemli merhaleyi teşkil etmiştir. 1187'deki Hıttin Zaferi sonrasında Kudüs ve Akka başta olmak üzere birçok şehrin Sultan Selahaddin tarafından zaptıyla Ortadoğu'da tehlikeye giren Haçlı varlığı Konrad de Montferrat idaresinde Sur'da gösterilen direniş sayesinde bölgede tutunma imkânı bulabilmiştir. Bu makalede Sur'un, Haçlı seferleri dönemindeki tarihi, sosyo-ekonomik durumu ve bölge ticaretindeki yeri anlatılmaya çalışılacaktır.
Teleütlerin Tasavvuruna Göre Ruh ve Özellikleri
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 19-34
Özet
Teleütlerin çoğunluğu Kamlık (Şamanizm) inancına mensuptur ve inanışlarına göre insan ruhu yedi özelliğe sahiptir: Kut, yula, tın, üzüt, süne, sür ve yel-salkın. "Kut", iki şekilde anlaşılır: İnsanın varlığının başladığı döllenmiş yumurta (embriyo) ve insanın var oluşunu destekleyen güçtür. Teleütlerde çocuğun doğumunu 'kut'un gelişi, çocuk olmamasını da 'kut'un olmaması şeklinde açıklanmaktadır. "Tın", insan, sığır, yabani hayvan, kuşlar, sürüngenler, ot ve ormana has olan ruhsal bir varlıktır. İnsanla ilgili "tın" farklı şekillerde anlaşılır. Ölüm sırasında "tın" insandan çıkmaktadır. İnsan öldükten sonra insanın kötü işleri için "tın" ıstıraba dönüşür. "Sür", bir nesnenin suretidir. Şaman tefi üzerindeki resim, portre ve fotoğrafı Teleütler "sür" diye adlandırırlar. İnsanın ve sığırın böyle sureti vardır. Sığırın 'sür'ü ölüm esnasında ayrılır ve ahirete yerleşir. "Üzüt", sadece bir kişiye özgü olan ölüm sonrası var oluştur. Kişinin ölümünden sonra ölenin 'üzüt'ü mezarlıkta kırk güne kadar yaşar. Bazen eve gelir ve varlığını evdekilere hissettirir. "Süne", insanın ruhudur ve ölüm esnasında bedenden ayrılır, gömülene kadar ölen kişinin evinde kalır. 'Süne'nin varlığı sayesinde ceset, kendi etrafında olup bitenleri duymaya ve anlamaya devam eder. Bunun temelinde akrabalarının üzüntüleri ve ölen kişi için söyleyecekleri iyi şeyleri öğrenmek vardır. İyi insan, hava gibi varlık olan 'yel-salkın'a dönüşür ve ahiretteki Kündüs-Kan'ın dünyasında yaşar. İyi insanların ahiretteki yaşamları bu dünyada yaşayan insanların yaşamına benzemektedir. Bu onların cennetidir. Teleütlerin dinî şuurları ölmüş kan bağı akrabalarının şamanlar ve kadın şamanların adlarıyla yakından ilişkili içinde olup her boy kendi kan bağı atalarını sayar