113 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • TÜRKİYE
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Ege Adaları Sorunu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 36 · Sayfa: 817-847
Ege Adaları sorunu, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren devletlerarası siyasî platformda sıkça gündeme gelen sorunlardan biridir. Bu yüzyılda ilk defa Nisan-Mayıs 1912'de İtalya ile Osmanlı Devleti arasındaki Trablusgarp Savaşı sırasında Rodos ve 12 Ada'nın İtalyanlar tarafından işgaliyle gündeme gelen bu problem daha sonra Balkan Savaşları sırasında Ekim-Kasım 1912'de diğer Ege Adaları'nın Yunanistan tarafından işgal edilmesi üzerine yeniden gündeme gelmiştir. Daha sonraki yıllarda bu bölgeyle ilgilenen devletler arasında da anlaşmazlık konusu olan Ege Adaları sorunu, 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması ile belli bir çözüme kavuşmuştur. Bu antlaşmanın 15. maddesi Rodos ve 12 Ada ile Meis'i İtalya'ya bırakırken, 12, maddesi de Gökçeada ve Bozcaada dışında kalan Ege Adaları'nı askerden arındırılmak şartıyla Yunanistan'a bırakmaktadır.' Beriki yıllarda Meis'e tâbi adacıklar konusunda Türkiye ile İtalya arasında tekrar gündeme gelen bu sorun, 4 Ocak 1932'de Dr. Tevfik Rüştü Bey ile İtalyan elçisi Pompeo Aloisi arasında Ankara'da imzalanan anlaşmayla çözüme kavuşturuldu. Buna göre; Bodrum Körfezi'ndeki Kara Ada Türk hakimiyetinde kalıyor, Meis'e tâbi 30 adacıktan 19'u Türkiye'ye, 11'i de İtalya'ya veriliyordu.

Lâiklik ve Türk Hukuk Devrimi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 503-526
Lâiklik, dilimize latin kökenli dillerden girmiştir. İtalyancada "laicismo" "laico" kökeninden gelmektedir. "Laico", son dönem latincede "laicus", Yunancada "laicos" kökeninden gelmekte, "kutsal şeylere yabancısı olan", "kutsal şeyleri saymayan", "dinsiz halk" anlamında kullanılmakta ve "halk" anlamına gelen "laos" kelimesinden türetilmiş bulunmaktadır. Bugün, günlük dilde, lâik (laico), isim veya sıfat olarak, ruhban sınıfından, "papaz sınıfından" olmamak, "kilise (din) otoritesine (egemenliğine) ilgisiz kalmak" veya "dinden bağımsız bir dünya görüşüne sahip olmak" anlamlarına gelmektedir.

Atatürk'ün Hatay Politikası II (1938-1939)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 407-454
Makelenin I. bölümünde ( Atatürk'ün Hatay Politikası I. 1936-1937, Sayı:34) uluslararası konjöktörü çok iyi tartan Türkiye'nin iç ve dış kamuoyunda yürüttüğü koordineli ve kararlı politika sonucu Hatay'ın Suriye'den koparılarak "ayrı bir varlık" olarak tescil ettirmesi ele alınmıştır. Makalenin bu bölümünde ise, Hatay'da seçimlerin yapılarak, bağımsız Hatay Devleti'nin kurulması ve Türkiye'ye ilhak edilmesi gene Türk arşivlerine dayanılarak ortaya konulmaya çalışılacaktır.

Türkiye’de Yüksek Din Eğitimi ve İslam’da Eğitim

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 493-502
İslâm dini, Hz. Muhammed'e Kur'an vahiy olunmaya başlamasıyla dünya düşünce ve inanç alanında yeniden ve yeni bir din olarak doğmaya başlamıştı. Hz. Peygamber döneminde üzerinde oluştuğu iki temel bilgi kaynağı vardı. Biri Kur'an, Öbürü akıl idi. Kur'an Allah'a ait, akıl Hz. Muhammed'e aitti. Hz. Muhammed'in iki görevi vardı. Biri, Allah'tan aldığı Kur'an'ı tebliğ etmek, diğeri kendi aklı ile anlayıp uygulamaktı. Kur'an'ın dışında kendi aklına göre kendi namına konuşurdu. Allah adına Kur'an konuşurdu, kendisi Allah adına konuşmazdı.

Mustafa Necati

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 463-481
Dünyada, kısa süren hayatlarında büyük başarılar sağlamış devlet adamlarının sayısı oldukça azdır. Yakın tarihimizde, en zor görevleri üstlenen Mustafa Necati bunlardan birisidir.

Yeniden Doğan Türkiye'nin Sembolü Atatürk

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 34 · Sayfa: 1-2
Bir devlet ve siyaset adamı olarak Mustafa Kemal Atatürk'ün büyüklüğü ve süreklilik arz eden kıymeti; medeni, demokratik ve değerli belli başlı noktaların hazırlanması süreci ve Türkiye'nin gelişiminin yeni bir tarihi emsalinin aranmasıyla sıkı bir şekilde bağlantılıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin güçlü ve gelişmiş demokratik ülkeler topluluğuna hızlı ve dinamik bir şekilde dahil olması düşüncesi; Onun kuvvetli İdrakine tamamıyla hakim oldu, onun reformist azminde yoğunlaştı ve nihayet bütün Türk milletini yeniden diriltti.

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı ile Siyasi Parti Üyeliğinin Birbirinden Ayrılması Süreci (1923-1961)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 34 · Sayfa: 223-232
Cumhuriyet sisteminde Devleti temsil eden Cumhurbaşkanının bir partiye mensub olup olmaması Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarından itibaren tatışılan bir husustur. Cumhurbaşkanının siyasi partiler nazarında tarafsızlığı veya taraf olma özelliğinin birden fazla partinin olduğu dönemlerde gündeme geldiğini görüyoruz. Meselenin başlangıcında Meclis'in idaredeki yerinin belirleyiciliğinin önemli rol oynadığına işaret etmeliyiz.

Ağaoğlu Ahmet Beyin Demokrasi Anlayışı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 34 · Sayfa: 195-222
XX. yüzyıl Türkiye'sinin rejimiyle birlikte kurulmasında hizmetlerine rağmen gölgede kalmış aydınlardan biri olan Ağaoğlu Ahmed özellikle Türk Demokrasi Tarihi'nin teorisyenlerinden biri olarak önemli roller oynamış; Atatürk'e İnkılaplar ve Cumhuriyet'in ilanı sırasında danışmanlık ve benzeri alanlarda yardımcılık yapmıştır. Biz onun bu hizmetlerinin bir kısmını anlatabilmek için, demokrasi ve ona yakın hususlardaki fikirlerini bir arada sunmak istiyoruz.

Ulusal Egemenlik ve Atatürk

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 34 · Sayfa: 347-356
Her yıl 23 Nisan günü, 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplanan TBMM'nin kuruluşunun yıldönümü olarak kutlanmaktadır. Bu nedenle Atatürk ile Millî Egemenlik arasındaki ilgi güncel bir konudur. Bilindiği gibi, geniş bir tanım İle Atatürkçülük, Türk miletinin tam bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olması, devletin millet egemenliği esasına dayandırılması, aklın ve iklin rehberliğinde çağdaş uygarlık düzeyine çıkarılması, amacı ile esasları Atatürk tarafından belirtilen fikir ve ilkelerin bütünüdür.

Orıente Moderno Dergisi’nde Türkiye (1921-1922)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 31 · Sayfa: 259-279
Bilindiği gibi, Anadolu'daki işgalcilere karşı verilen Türk bağımsızlık savaşı Avrupa kamuoyu tarafından da yakından takip edilmiştir. Bu çerçevede, Güneybatı Anadolu Bölgesi'nde geniş bir bölgeyi büyük beklentilerle işgal eden İtalya'da da Millî Mücadele hareketi biraz endişe daha çok da sempati ile izlenmiştir. Dönemin önde gelen İtalyan dergilerinden Oriente Moderno, 13 Mart 1921'de kurulan Doğu Enstitüsü'nün (Istituo per L'Oriente) aylık yayın organıdır.