155 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Türkler 154
- Tarih 69
- Osmanlı İmparatorluğu 32
- Osmanlı 30
- Türkiye 26
- Anadolu 24
- İslam 18
- Mustafa Kemal Atatürk 15
- Avrupa 14
- Turks 11
Delhi Türk Sultanı Alâeddîn Muhammed-Şâh Halacî'nin Hindistan'daki Seferleri
Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 747-778
Özet
Tam Metin
Türkler'in tarih boyunca kurduğu önemli devletlerden birisi de İslâm dininin Hindistan'da yayılmasında büyük rolü olan Delhi Sultanlığı (1206-1526)'dır. Milâdî 1414 tarihine kadar Delhi Sultanlığı, Türk kökenli hânedanlar tarafından idare edilmiştir. Bunlar; Muizzîler (1206-1290), Halacîler (1290-1320), Tuğluklular (1321-1413)'dır. Sultanlığın kurucusu Kutbeddîn Aybeg (1206-1210), Gazneliler'in çöküşünden sonra Afganistan'da hüküm süren Gurlu hükümdarlarından Muizzeddîn (Şihâbeddîn) Muhammed (1173-1206)'in gulâmı ve önde gelen kumandanlarından birisi idi. Gurlular'ın 1192'de müttefik Hindû racalarına karşı kazandığı Tarain (Triori) zaferi, Müslüman Türkler'in Hindistan'a yaptıkları akınlara hız kazandırmış ve kuzey Hindistan'da Türk idaresinin kurulmasının ilk adımını oluşturmuştur.
MICHEL BALIVET, Islam Mystique et Révolution Armée dans les Balkans Ottomans: Vie du Cheikh Bedreddîn "le Hallâj des Turcs" (1358/59-1416) [Osmanlı Balkanlarında Tasavvufî İslâm ve Silahlı İhtilal: Türkler'in Hallâc'ı Şeyh Bedreddîn'in Hayatı (1358/59-1416), Cahier du Bosphore: XII, Les Éditions Isis, İstanbul 1995, VI=175 s. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 921-924
Özet
Tam Metin
Bilindiği gibi Şeyh Bedreddîn, 1402 Ankara Savaşı'nın ve onu takip eden Fetret Devri'nin yarattığı siyasal ve toplumsal buhran ortamında filizlenen büyük bir sosyal hareketin kahramanı olarak Osmanlı tarihinde ortaya çıkan mühim bir şahsiyettir. Şeyh Bedreddîn ve hareketi, Türkiye'de özellikle 1960'lardan sonra yükselen entelektüel ve bilhassa militan sol çevrelerin üstlendiği marksist toplumcu tarih yaklaşımınca en çok ilgi gösterilen, bu sebeple de sık sık ele alınan bir konu olarak ileri çıktı. Osmanlı tarihinde bir çok toplumsal ayaklanma olayı meydana geldiği halde, bunların hiç birinin lideri, hatta Pir Sultan Abdal bile şimdiye kadar Şeyh Bedreddîn ölçüsünde ilgiye mazhar olmamıştır. Bununla beraber Şeyh Bedreddîn, gerek şahsiyet yapısı, gerekse öncüsü olduğu toplumsal hareketin mahiyetinin daha tam olarak aydınlığa kavuşturulmaması sebebiyle, Türkiye tarihinin henüz çözülememiş bir problemi olarak güncelliğini korumaktadır. Bu yüzden özellikle Türkiye'deki amatör tarihçi çevrelerinde bugüne kadar hakkında oldukça yayın yapılmıştır.
Türkler ve Balkan Milletleri Arasında Kültürel İlişkiler - Sorunlar
Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 230 · Sayfa: 121-132
Özet
Tam Metin
Değişik adlar altında Türk topluluklarının Balkanlar ile ilişkisi erken Ortaçağlardan itibaren görülür. Avarlar, 670'lerde Tuna Bulgar Devleti'ni kuranlar, Peçenekler, Kumanlar Karadeniz kuzeyinden Balkanlar'a gelenlerdir. Tuna Bulgarları IX. yüzyılın ikinci yarısında Ortodoks kilisesine bağlanmışlar, zamanla Slavlaşmışlardır. Avarların da Bizans harp donanımına tesir ettikleri belirtilir: Onların yuvarlak çadırları, rüzgâra karşı daha dayanıklı olduğundan, Roma zamanından beri kullanılan, gelenekleşmiş dört köşe çadırlara tercih edilmiş, üzengi ve dizgini Avarlardan öğrenmişler, Avarların atlarının göğsündeki zırhlar da Bizans'a örnek teşkil etmiştir.
MOSHE GAMMER, Muslim Resistance to the Tsar (Shamil and the Conquest of Chechnia and Daghestan), Frank Cass Co., Ltd., (Londra 1994), XXIII-452 s. [12 resm+22 hart] (Çara Müslüman Direnişi - Şamil ve Çeçenistan ile Dağıstan'ın İşgali) [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 231 · Sayfa: 439-442
Özet
Tam Metin
Tel Aviv Üniversitesi ögretim üyesi Dr. Moshe Gammer'in bu eseri Londra Üniversitesi Ekonomi ve Siyasi Bilimler Okulu'nda (London School of Economics and Political Science) savunduğu doktora tezidir. Dr. Gammer Batı dünyasının bilimsel geleneğine sadık kalarak ve Doğu'nun da alçakgönüllülüğünü ihmal etmeyerek bu çalışması esnasında kendisine en ufak dahi olsa maddi veya manevi yardımda bulunan her şahıs ve kuruluşa teşekkür etmeyi ihmal etmemiş ve bu davranışı ile bazılarının düşündüğü gibi bilimsel şahsiyetinden bir şey kaybetmemiş, tersine çok yücelmiştir. Eser XXIII sayfa giriş (içindekiler, resim ve haritaların listesi, teşekkür, transliterasyon ile takvimlerin izahı, önsöz ve kronoloji); 295 sayfa metin: 137 sayfa (s. 296-433) dipnotlar; 2 sayfa arşiv malzemeleri ve yayınlanmamış kaynaklar; 7 sayfa (s. 436-442) sözlükçe ve 9 sayfalık indeksten yani 475 sayfadan müteşekkil çok hacimli bir eserdir.
Türk Tarih Kurumu Heyeti'nin Moskova-Petersburg Ziyareti ve İlmî İşbirliği Protokolleri
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 227 · Sayfa: 235-237
Özet
Tam Metin
Bilindiği üzere Rusya, gerek ilk dönem Türk tarihinden Osmanlı'ya, gerekse Osmanlı Devleti'nden günümüze kadar, Türklerle yakın bağlantısı olan bir devlettir. Bu sebeple Türk tarihinin eksiksiz yazılabilmesi için, bu ülke arşiv ve belgelerinin ülkemiz tarih araştırıcılarınca görülüp değerlendirilmesi şarttır. Ancak Sovyetler Birliği zamanında, ülkelerimiz arasındaki rejim farklılıkları nedeniyle, bu ülkedeki zengin arşiv ve kütüphanelerin kullanılması mümkün olamamıştır. Bu defa Soyvetler Birliği'nin parçalanması ile bugün bu imkân ortaya çıkmıştır. Bu sebeple Kurumumuz tarafından Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü mensuplarıyla kurulan temas sonucu, bu kurumu temsilen iki üye ülkemize davet edilmiş ve Türk Tarih Kurumu'nda "Rusya Arşivlerindeki Türk Tarihi ile ilgili Belgeler" konusunda bir konferans verdirilmiştir.
Ankara'nın Eski Kent Dokusunda Yahudi Mahallesi ve Sinagog
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 719-732
Özet
Tam Metin
Beşyüz yıldan beri Anadolu'yu yurt edinerek Türklerle birarada olan Musevilerin bir kesimi Ankara'da yaşamlarını sürdürmüşler ve sürdürmektedirler. Ermeni, Rum ve Yahudilerin, Türklerin yanı sıra yer aldığı, etnik ve dinsel yönden kozmopolit bir yapı gösteren Ankara'daki topluluklar, kimi mahallelerde bir arada yaşarken kimi mahallelerde de etnik gruplarına göre yoğunlaşıyorlardı. Böylece Ankara'nın kültürel oluşumunda olduğu kadar, yerleşim dokusundaki katılımları da gerçekleşiyordu. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında, henüz bayındırlık atılımları başlamadan, başkent Ankara'da yerleşim alanları, buna koşut olarak da konut sayısı fazla değildi. Ankara daha kentleşmemişti. Az sayıdaki mahallelerden biri de Yahudi Mahallesi'ydi.
Osmanlı Son Döneminde Libya'da Türk Dilinin Öğretimi Üzerine Bazı Gözlemler
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 224 · Sayfa: 121-132
Özet
Tam Metin
Bilindiği gibi hemen bütün Arap ülkeleri, başlangıç ve ayrılışları değişmekle birlikte, uzun periyotlar halinde Osmanlı Devleti bünyesi içerisinde yer almışlar, Türkler ve Araplar iki millet olarak aynı devletin yapı taşlarını oluşturmuşlardır. Gerek bu birliktelik ve gerekse Türklerin İslâmiyeti kabul etmiş olmalarının bir sonucu olarak da Türkçe ile Arapça arasında tabiî sayılabilecek bir ilişki zinciri meydana gelmiştir. Türkler kendi dillerini Arap Alfabesiyle yazdıkları gibi, medreselerinde Arapça'yı öğretim dili olarak kabul etmişler, bu dille çok sayıda eserler vermişlerdir. Buna karşılık Türk dilinden bir kısım kelimeler de Arapça'ya geçmiş, en azından devlet kademelerinde görev alan Arap asıllı Osmanlı tebeası Türkçe'yi öğrenmiştir.
Sultan II. Abdülhamid'e Düzenlenen Ermeni Suikasti ve Bu Sebeple Belçika ile Yaşanan Diplomatik Kriz
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 225 · Sayfa: 413-428
Özet
Tam Metin
Yüzyıllar boyunca Osmanlı idaresi altında yaşamış olan Ermeniler bu süre içinde toplumun bir parçasını oluşturmuşlar, çeşitli devlet görevlerinde bulunmuşlar, içlerinde birçoğu da ticaret, musiki, edebiyat, mimari vs. gibi alanlarda önemli işler başarmışlardır. Sosyal ve iktisadi hayatta kazanmış oldukları bu statü sayesinde Türklerle rahatça uyum sağlayarak en nüfuzlu reaya konumuna sahip olmuşlardır.
Türklerin Yönetimi Döneminde Cezayir'in İdaresi ve Kurumları
Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 221 · Sayfa: 71-118
Özet
Tam Metin
Cezayir'de yüzotuz yıl kadar süren Fransız sömürgeci yönetimi önemli politik ve sosyal dengesizliklere sebep olduğu gibi, ülkenin idaresi, askeri, iktisadi ve kültürel kurumlarının varlığı yönünden de olumsuz bir tablo bırakmıştır. Cezayir'in böyle bir duruma düşmesi, gerçekte, işgal ettiği ülkeyi her bakımdan sömürmeyi ve kendisine bağımlı durumda bırakmayı gaye edinen işgalci düzenin doğal sonucudur. İşgal öncesinden mevcut olan kurumların bir bölümünü Fransa'nın çıkarları yönünde işleten sözkonusu yönetim, birçok kültür ve eğitim kurumu ile ibadet yerlerini kuruluş amaçları dışında kullanmış, bunlardan bir bölümünü de kiliseye çevirmiştir.
Kök Türkçe Kaynaklarda Geçen Boy ve Kavim Adları : Azlar
Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 221 · Sayfa: 51-54
Özet
Tam Metin
Kök Türk ve Uygur devri kitabelerinde sıkça geçen Azlar, ilim adamlarınca bugüne kadar genellikle, Çin kaynaklarında An-ts'ai ve A-lan-lio şeklinde transkripsiyon edilen kavim ile eş tutulmuşlardır. Alanlar ile birleştirilen Azlar konusunda yapılan araştırmaların hiçbiri, onların da bir Türk boyu olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmamıştır. İlk defa tarafımızdan, Kök Türkçe kaynaklarda bir etnik ad olarak geçen Azların, Türk boylarından biri olabileceği fikri ileri sürülecektir.