361 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • TARİH
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Cumhuriyetin Denize Çıkan İlk Savaş Gemisi ve Hamidiye'nin Beşiktaş Deniz Müzesindeki Şeref Defteri

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1073-1118 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1073
Hamidiye kruvazörü, Rahmetli Rauf Orbay komutasında olarak Balkan Savaşı'nda (1912-1913) müstesna bir tarih yaratmıştı: Yunan donanmasını kuvvet ayırımına zorlamak amacıyla Ege, Doğu Akdeniz ve Adriyatik Denizi'ne açılan bu gemi, düşman üslerini bombalayıp asker yüklü gemilerini batırmaktan başka şerefli bayrağımızı Akdeniz'de dolaştırarak devlete büyük itibar sağlamış ve silahlı kuvvet birlikleri içinde tek muzaffer Türk birliği olarak yurda dönmüştü. İngiltere'de Brezilya devleti hesabına yapılmakta olan Rio de Janeiro muharebe gemisinin "Sultan Osmanı evvel", adıyla Yunanlılara tercih edilerek, bize satılmasını da Hamidiye kruvazörünün bu itibarlı harekâtı sağlamıştı.

Demokrasi Yolunda Atatürk

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 935-942 · DOI: 10.37879/belleten.1983.935
Atatürk, komutanlığıyla, devlet adamlığıyla, siyasal felsefesiyle, inkılap ve ilkeleriyle çok yönlü bir önderdir. Atatürkçülük ve Atatürk ilkeleri, Türk İnkılabına ve Türk Ulusunun yaptığı çağdaş atılıma yön vermiş ve vermektedir. Bu ilkelerin belli bir kalıba ve çerçeveye sokulması, devrimin geliştirici ve ilerici anlayışına uygun düşmez. Bu nedenle, bu ilkeler Atatürk'ün sağlığında da dondurulmamıştır. Ancak bu ilkelerin genç kuşakların anlayacağı şekilde tanıtılması da bir ihtiyaç haline gelmiştir. İlkelerin ayrıntılarına girmeden, bunların tümüyle asıl amaç ve özü bakımından yorumlanmasında yarar vardır. Atatürk, "İnkılapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tümüyle çağdaş ve bütün anlam ve biçimleriyle uygar bir toplum haline kavuşturmaktır" demiştir.

Türk-Fransız Siyasal İlişkileri (1921-1984)

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 959-1044 · DOI: 10.37879/belleten.1983.959
Son 60-65 yıllık Türk-Fransız siyasal ilişkileri, bir bakıma daha önceki 400 yıllık Osmanlı-Fransız ilişkilerinin doğal bir uzantısıdır, bir bakıma da bunların yeni temeller üzerine kurulmak üzere, arıtılması dönemidir. Doğal uzantısıdır, çünkü iki ülkeden birinin Avrupa'nın doğusundaki, ötekinin ise batısındaki konumları onları kıta üzerinde güçler dengesini bozucu eylemler karşısında yaklaşmağa itmiştir, bugün de itmektedir. XVI. yüzyıl başlarında Avusturya İmparatoru V. Charles'a karşı Türk-Fransız ittifakı, XIX. yüzyılda Rusya'ya karşı girişilen Kırım Seferi, II. Dünya savaşı başlangıcında 1939 Üçlü Paktı ve bugün NATO ittifakı bunun örneklerindendir. Fransızca deyimi ile, iki devlet "Politique generale" üzerinde genellikle uyum içinde bulunmuşlardır.

K. Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı Döneminden II. Dünya Savaşına Kadar Türk-Romen İlişkileri (1923-1944)

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1045-1072 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1045
Konumuza kısaca bir Giriş yapmak lâzımdır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından önce M. Kemal Paşa'nın Romanya ile bazı ilişkileri vardır. Bilindiğine göre geçmiş yüzyıllarda Türklerin ve Romenlerin dostlukla beraber kavga ve bazı savaşları inkâr edilemez. Örneğin, Ortaçağdaki olaylarından başka, 1877'de ve 1916-1918 yıllarındaki savaşları hatırlatabiliriz. Eşsiz K. Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesine dayanarak Romanya ve Türkiye arasında çok samimi yeni bir dostluk meydana gelmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 903-928 · DOI: 10.37879/belleten.1983.903
Geçmişte Türk milleti, çeşitli coğrafi bölgelerde ve tarihlerde devletler, imparatorluklar kurmuştur. Bu devrelerde Türk medeniyetine de eserler bırakmıştır. Ancak ilk defa 29 Ekim 1923'te kurulan devlet "Türkiye Cumhuriyeti" adını almıştır.

Cumhuriyet Tarihimizde Süreli Yayınlara Kısa Bir Bakış II Tarih Dergileri ve Belleten

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1207-1222 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1207
Cumhuriyetimizin kurulmasından sonra birçok alanlarda görülen yenilik atılımları ve sürekliliği dergilerde de görmekteyiz. Türk devletinin atılımcı yönünü geniş kitlelere tanıtan ve fikir ürünlerini sonraki nesillere aktarma gayesini güden bu girişimlerin olumlu yönleri çok fazladır. Burada genel konulardan ayrı olarak, tarih araştırmalarını ilgilendiren dergilerin yayın dönemlerini ve bunlar arasında seçkin bir yeri bulunan Belleten'i ele almak istedim. Adını devletimizin kurucusu ve yeni dönem tarih çalışmalarının baş teşvikçisi Atatürk'den alan Belleten, sonraki tarih dergilerinin bir yayın kaynağı olduğu gibi, belirli bir düzeni de temsil etmektedir. Onun bu yönünü ortaya koymadan önce, bu alandaki diğer dergiler üzerinde durmayı uygun gördüm.

Türkiye'de XV. ve XVI. Yüzyıllarda Gayrimüslimlerin Hukuki, İçtimai ve İktisadi Durumu

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1119-1150 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1119
Osmanlı İmparatorluğunda Gayrimüslim toplumların hukukî, içtimaî ve iktisadî tarihi hakkında yazılan yazıların sayısı oldukça çoktur. Ancak bu araştırmalar içinde bütün Gayrimüslim toplumları her bakımdan toplu olarak ele alıp inceleyeni yoktur. Araştırmalarda ya belli bir Gayrimüslim topluluk veya belli bir bölgedeki Gayrimüslim topluluklar ele alınmıştır. Mesela, Sanjian Osmanlı egemenliği altında Suriye'deki Ermeni toplumunu, Runciman Türk yönetimi sırasındaki Rum kilisesini, Belin, İstanbul'daki Lâtinleri, Dib Marunî kilisesi tarihini, Jehay ise Osmanlı imparatorluğundaki Gayrimüslimlerin hukukî durumunu ele alıp incelemiştir.

Türk ve İran Edebiyatlarında Mihr u Mah ve Mihr u Müşterî Mesnevîleri

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1151-1190 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1151
Mitolojide yıldızların çoğu ilâhtır. İnsanoğlunun talihi, ulusların ve devletlerin gelecekleri de yıldızların hareketlerine bağlıdır. Bu itibarla kozmik cisimlerin şahıs adı oluşu, bunlarla insanlar arasında doğal bir ilişki veya benzerlik yaratılması düşüncesinden ileri gelmektedir. Bu evrensel düşüncenin Türk ve İran Edebiyatlarında dünya ve insanlara ışık, hayat ve bereket veren Mihr (güneş) ile Mah (ay) veya Mihr ile Müşterî (jüpiter) gibi çok önemli iki kozmik cismin XIV. yüzyıldan itibaren bazı İran ve Türk şairleri tarafından mesnevilere ad ve konu olarak seçildiği görülür.

Macaristan Bilimler Akademisinde Atatürk'ün 100. Doğum Yılını Anma Töreni

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1229-1232
Körösi Csoma Derneği, Macar Bilimler Akademisi Tarih ve Felsefe Bilimleri Bölümü ve Lorand Eötvös Üniversitesi Türk Filolojisi Kürsüsü 27 Ekim 1981'de Mustafa Kemal Atatürk'ün doğumunun 100. yıldönümü dolayısıyla ortak bir anma toplantısı düzenlemiştir. Macar Bilimler Akademisi'nin onur salonunda yapılan oturuma Türk Tarih Kurumu'nun o zamandan beri maalesef vefat etmiş olan Başkanı Prof. Enver Ziya Karal'ın önderliğindeki Türk tarihçileri delegasyonu da katılmıştır. Delegasyon, o sırada Türk-Macar Tarihçileri Karma Komisyonu'nun görüşmeleri ile ilgili olarak Macaristan'da bulunuyordu. Türkiye Cumhuriyeti Macaristan Büyükelçisi sayın Osman Başman ve aralarında Kültür Ateşesi Hatay Savaşçı olmak üzere Büyükelçilik memurları da anma oturumunda bulunmak saygısını göstermişlerdir.

JACOB M. LANDAU Panturkism in Turkey-A Study of Irredentism, C. Hurst and Co., London, 1981, 219 sayfa (AIV/6389) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1223-1224
Jacob M. Landau, İsrailli Türkologlar arasında yakın Türk tarihiyle uğraşanların başında geliyor. (Bu alanı tek başına temsil etmiyor kuşkusuz. Osmanlı döneminin her kesiti gibi XIX. yüzyıl üzerinde de İsrail Türkologları önemli monografik çalışmalar yapmışlardır ve yapıyorlar.) Landau'yu ülkemiz okuyucusu Radicalism in Turkey'den "Türkiye'de Aşırı Akımlar" adıyla yapılan çeviriyle tanıyor. Aslında Landau daha çok XIX. yüzyılla uğraşan bir araştırmacı. Hicaz Demiryolu, Abdülhamit Dönemi Filistini (albüm) gibi, İngilizce çıkmış monografileri var. Landau'nun son kitabı Panturkism in Turkey, ülkemiz akademik çevrelerinde monografik çalışanlardan çok, siyaset bilimcisi ve sosyologların başvuracağı bir eser olma durumundadır.