361 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Tarih
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Türk Minyatürlerinde Hil'at Merasimleri

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 238 · Sayfa: 745-754
Tam Metin
Osmanlı padişahlarının ve sadrazamlarının yabancı elçileri, devlet erkânını ve memurlarını çeşitli vesilelerle onurlandırmak ve taltif etmek amacıyla, bir tür hediye olarak giydirdikleri kaftan veya kürke, genel bir tanımlama ile hil'at denilmektedir. Arapça bir kelime olan hil'at "üste giyilen elbise, kaftan" anlamındadır, "resmen giydirilen elbise, teşrifat kaftanı, halâ-ı fâhire" şeklinde de açıklanmıştır.

EVANGELİA BALTA, Les vakıfs de Serrés et de sa région (XVè et XVè s.) -un premier inventaire- (Traduit par Edith Karagiannis), Athènes 1995, 442 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 238 · Sayfa: 949-954
Tam Metin
İslâmiyet dönemi Türk medeniyetinin eğitim-öğretimden mimariye, sosyal dayanışmadan şehirciliğe kadar her alana damgasını vurmuş olan temel müesseselerinden birisi, hiç şüphesiz vakıf müessesesidir. 1984'te Vakıflar Genel Müdürlüğünün Vakıflar Haftası münasebetiyle düzenlemiş olduğu sempozyuma sunmuş olduğum 'Vakıf incelemelerinde metod araştırmaları" adlı bildirimde [I.Vakıf Haftası (3-9 Aralık 1984) Konuşmalar ve Tebliğler, Ankara, 1985, s.16-18] , bu müesesenin asıl mâhiyetini anlayabilmemiz için vakıf araştırmalarında denenebilecek birkaç yaklaşım tarzı ileri sürmüştüm. Bunlardan biri de, Osmanlı coğrafyası üzerinde bu coğrafyanın değişik bölgelerini temsil edebilecek biçimde seçilmiş on onbeş dar mıntıkadan her birinde kurulmuş bütün vakıfları o mıntıkanın kültür bütünlüğü içinde ve ilk kuruluşlarından günümüze kadar geçirdikleri tarihi süreç çerçevesinde tahlil ederek anlamaya çalışmayı amaç edinen bir yaklaşım tarzıydı. E. Balta'nın yukarıda künyesi verilmiş olan çalışması, benim tasarladığım tarzdaki bir araştırmaya yönelik önemli bir adım sayılabilir. E.Balta'nın Atina'da İlmi Araştırma Milli Vakfı Neo-Helleniques Araştırmalar Merkezi (Centre de Recherches Neo-Helleniques Fondation Nationale de la Recherche Scientifique) tarafından yayınlanan eserinin konusu, XV. ve XVI. yüzyıllarda Siroz ve bölgesinin vakıfları'dır. Siroz vakıflarının ikiyüz yıllık envanterini veren ve bunların muhtelif açılardan değerlendirmesini yapan bu çalışma kaldığı noktadan günümüze doğru geliştirildiğinde ve tahlil açısından biraz daha derinleştirildiğinde, şüphesiz vakıf olgusunu anlamada çok daha ileri bir seviyeye ulaşılacaktır.

ALTAN ÇİLİNGİROĞLU, Urartu Krallığı Tarihi ve Sanatı, Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Yayını, İzmir 1997; 171 sayfa, 100 resim, 37 Çizim, 1 harita. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 238 · Sayfa: 955-960
Tam Metin
Assur kralı Sargon'un M.Ö. 714 yılında Urartu Krallığına karşı düzenlediği ünlü seferini kaleme alan baş katip NABU-ŞALLİM-ŞUNU'ya armağan edilen Urartu Krallığı Tarihi ve Sanatı kitabı 18 bölüm ve kaynaklardan oluşmaktadır. Bölümler sırasıyla Urartu Araştırmaları, Urartu Coğrafyası, Urartu Tarihi, Kaleler ve Sur Duvarları, Tapınaklar, Saraylar, Sütunlu Salonlar: Apadanalar, Kent ve Konut Mimarlığı, Mezar Mimarlığı, Ölü Gömme Gelenekleri, Maden İşçiliği, Mücevher Sanatı, Çanak Çömlek, Heykel ve Kabartma Sanatı, Taş Kaplar, Fildişi Sanatı, Dil ve Yazı ile Din adlarını taşımaktadır.

Yakın Dönem Tari̇hi̇ Metodoloji̇si̇

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 717-756
Yakın dönem tarihi, geçmiş dönem tarihinden belirgin farklı özelliklere sahip bir çalışma sahasıdır. Bunun farkında olan tarihçiler, ya dönemden tamamen uzak durarak işi diğer sosyal bilimlere (siyaset bilimleri, sosyoloji, ekonomi vs.) bırakmakta, yada geçmiş dönemin çalışma metotlarını yakın döneme uygulamakta, bu durumda da yetersiz kalmaktadır. Günümüz tarihçiliğindeki "bugün için tarih yazma" pragmatik amacını göz önüne alırsak, tarihçilerin tavırlarını değiştirme gerekliliği kendiliğinden ortaya çıkar. Bu makale, tarihi düşünce ve çalışma disiplininin, yakın dönem dünyasına uygulanıp uygulanamayacağı sorusuna cevap aramaktadır. Konu karşılaştırma yoluyla ele alınmış, geçmiş ve yakın dönem tarihi arasındaki farklar yakın dönem tarihçisi, olayları ve kaynakları, ve inceleme metodu bağlamlarında tartışılmıştır. Bu suretle bir yandan, yakın dönem tarihinin, geçmiş tarihten farklı olarak, nitelikleri daha belirgin hale gelirken, diğer yandan, yakın dönemin diğer sahalardan farkı ortaya çıkmıştır. Beliren bir başka nokta da, yakın dönem tarihinin geçici niteliğidir. Bütün bu nitelikler ve farklılıklar, yakın dönemi kendi başına bir çalışma sahası yapmaktadır, fakat bu arada, yakın dönemi çalışmak için diğer sosyal bilimler ile işbirliği gereği hasıl olmuştur. Yakın dönemin kendine has sınırlamaları ile birlikte disiplinler arası bir metotla çalışılabileceği sonucuna varılmıştır.

Osmanlı İlmiye Tarîkinde "Pâye"li Tâyinler Yahut Devlette Kazanç Kapısı

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 233 · Sayfa: 41-64
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nin ilmiye teşkilâtı, şimdiye kadar muhtelif cihetlerden tedkîk mevzûu edilmiş ve konuyla ilgili olarak çeşitli yayınlar yapılmış bulunmasına bu hususta bazen ilmî kriterleri aşarak subjektif duyguların da işe karışması yüzünden lehte ve aleyhte birtakım görüşler ileri sürülmesine rağmen, altı yüzyılı mütecâviz târihî geçmişi bulunan böyle bir teşkilatın, hala incelenmeyi ve araştırılmayı bekleyen pek çok karanlık veya yeterince aydınlanmamış yönü bulunmaktadır. Binaenaleyh, bu tür meselelerin tamamını böyle bir yazıda ele almak mümkün olmadığı için, burada daha ziyâde tek bir konu üzerinde durmak istiyoruz: Bilhassa XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gittikçe artan bir şekilde ortaya çıkan pâyeler ve bu çıkışın arkasında yatan siyâsî, sosyal ve kültürel âmiller.

YUZO NAGATA, Tarihte Âyânlar. Karaosmanoğulları Üzerinde Bir İnceleme, Türk Tarih Kurumu yayını VII. Dizi-Sa. 176, XXV+329 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 233 · Sayfa: 233-236
Tam Metin
Müesseseler, Osmanlı Tarihinin bütününü aydınlatmak üzere yapılacak çalışmalarda dikkatle incelenmesi gereken konuların başında gelir. Devlet çarkını işleten kuramların çalışma esaslarının neler olduğunu ortaya çıkarmak, bu kurumlar çevresinde gelişen sosyo-ekonomik olayların anlaşılmasına da yardımcı olacaktır. Özellikle Osmanlı Devleti'nin büyüdüğü ve devlet çarkının gelişerek içinden yeni kurumlar çıkardığı XVIII. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan gelişmelerin takibi, üzerinde durulması gereken konulardandır. Bu kuramların temelde örneklenerek değerlendirilmesi ise yüzyılın daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Dolayısıyla âyânlar devri olarak nitelenen bu asrın tam olarak anlaşılması aynı zamanda bu kurumun ayrıntılarıyla değerlendirilmesine de bağlıdır.

İbn Tumart ve Muvahhid Davası'nın Oluşumu

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 234 · Sayfa: 403-424
Tam Metin
Çağının büyük adamı çağının iradesini dile getiren, ona bu iradenin ne olduğunu söyleyip gerçekleştirendir. O'nun yaptığı şey çağının özü ve kalbidir; çünkü O, çağını somutlaştırmaktadır. Hegel (Philosophy of Right, 1948) Dini liderleri tarafından yönlendirildikleri çağlar hariç, Berberler, aslında dünya tarihinin hiçbir döneminde önemli bir rol oynamadılar. Reinhart Dozy (Histoire des Musulmans d'Espagne, 1932) "İslamcı Siyasal Hareketler" başlıklı makalesinde, Bernard Lewis, İslam'ın geleneksel yönetim anlayışını şu şekilde açıklıyor. Bir Müslüman için, din ve devlet bütünlük oluşturur. Bu iki kavram, ayrı ya da ayrılabilir kurumları ifade etmez. Aynı şekilde, karmaşık bir yapı oluşturan insan davranışlarını kesin çizgilerle birbirinden ayırıp bazılarını din ile, bazılarını da devletle ilintilendirmek mümkün değildir. Çağımızın en önde gelen Oryantalistinin sözlerinde ifade bulan bu anlayış, tarih boyunca siyasi temelli İslami hareketlerin ana gündemini teşkil etmiştir. İslamın doğduğu dönemdeki ilk siyasal cemaatin oluşumundan, Humeyni'nin 1979'da İran'da giriştiği hareket ve başta Çeçenistan ve Afganistan olmak üzere 1990'lara damgasını vurmuş modern örneklere değin birçok gelişme, bin beşyüz yıllık İslam tarihi boyunca bu görüşün geçerliliğinden pek bir şey yitirmediğini doğrular niteliktedir. Oldukça uzun dönemli bu tarihsel sürecin bugün İslam dünyasının farklı köşelerindeki tezahürlerini daha iyi anlayabilmek için, konuyla ilgili geleneksellik kazanmış bakış açımızı genişletmeye ve aydınlatmaya yarayacak önemli tarihsel gelişmeleri yeniden ele alıp incelememiz gerekmektedir.

PROF. DR. ABDÜLKADİR ÖZCAN (Hazırlayan), Defterdar Sarı Mehmed Paşa, Zübde-i Vekayiât, Tahlil ve Metin (1066-1116/1656-1704), Türk Tarih Kurumu Yayınları, III. Dizi-Sa.11, Ankara 1995, I-XCVIII-907. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 233 · Sayfa: 237-240
Tam Metin
Doktora tezi olarak hazırlanmış bulunan Zübde-i Vekayiât, bu kabil eserlerin yayımlanmasında uzman ve yol gösterici merhum Prof.Dr. Bekir Kütükoğlu'na ithaf edilmiştir. Bu sûretle Osmanlı tarihine ait yazma kaynak eserler birer birer kütüphane raflarından indirilerek araştırıcıların istifadesine sunulmaktadır. Elimizdeki bu eser, bahsedilen kaynak eserlerin en kıymetlilerindendir. Nitekim ilk olarak Vakanüvis Râşid 5 ciltlik tarihinin ilk iki cildini yazarken Zübde-i Vekayiât'tan geniş şekilde istifade etmiştir. Hammer de bu eserin önemini ilk anlayıp kullananlardandır. İşte bu önemli eserin tahlilini ve ilmî edisyonunu yapan Prof. Özcan tarih literatürümüze katkıda bulunmuştur.

XVI. Yüzyılda Rumkale

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 234 · Sayfa: 425-456
Tam Metin
Klasik Ortaçağda "kale", "hisar" ve "palanga" gibi savunma sistemine sahip alanlar çok büyük önem arz eder. Öyleki, umumiyetle şehirler, ancak kale gibi korunma özellikleri bulunan alanlar etrafında kurulmuş ve gelişme imkanı elde edebilmiştir. Hatta, sarp kalelere sahip şehirlerin bile zaman zaman istilacılar tarafından tahrip edildiği, bundan da öte yıkıldığı görülmektedir. Bununla birlikte, Ortaçağda özellikle savaş ve anarşinin hüküm sürdüğü dönemlerde insanların can güvenliğini emniyet altına aldıkları yegâne iskan mahalli kale vs. gibi korunma sistemine sahip yerlerdir.

Tunus Milli Arşivi'ndeki Türkçe Belgelerin Kısmi Kataloğu

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 234 · Sayfa: 529-550
Tam Metin
Tunus Milli Arşivindeki Türkçe belgeleri inceleme fırsatı bulduk. Bu belgeler, "yeniçeri sicilleri" hariç, Tarih Dizisi (Série Historique)'inde sınıflandırılmıştır. Türkçe belgeler, 'Inventaire des Documents d'Archives Turcs du Dar El-Bey (Tunis)" başlığı altında Robert Mantran tarafından 1961'de Paris'te yayımlanmıştır. Mantran, "Inventaire..."inde yeniçeri sicilleri yer almaksızın, gazeteler ile birlikte 969 Türkçe belge takdim etmiştir.