361 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Tarih
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Ev Satışı İle İlgili Beş Kültepe Tableti ve Bunlardan Çıkan Bazı Sonuçlar

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 51-60
Birtakım kredi işlemleri ile, kumaş ve çeşitli madenlerin ticareti gibi konular dışındaki meselelere oldukça seyrek temas edilmesi Kapadokya tabletlerinin bilinen özelliğini teşkil eder. Bu tabletler arasında taşınmaz mal alım - satımına dâir olmak üzere çok az sayıda ev satış mukavelesi bulunmaktadır. Bugüne kadar bahçe ve tarlaların alım-satım veya kiralanması hakkında hiç bir kayda rastlanmaması şaşırtıcıdır. Bu durum, zamana göre liberal diyebileceğimiz bir ekonomik anlayışın hâkim olduğu Koloni devrinde Anadolu'da özel mülkiyetin sınırlı tutulduğu şeklinde herhalde değerlendirilmemelidir. Bahsedilen konuda belge yokluğu, bu tabletlerde daha çok Asurlu tüccarların ticaret anlayışlarına yönelik hususların ele alınmış olması ile açıklanabilir. Biz bu çalışmamızda, ele aldığımız tabletlerde yazılanların ışığında, bazı yorumlarla konuya bir ölçüde açıklık kazandırmağa çalışacağız.

Diyarbakır Tarihi Hakkında Kaynak ve Araştırmalar (Özet)

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 232-236
Tam Metin
Stratejik bir konumu olan Diyarbakır bölgesi tarih boyunca çeşitli kavimlerin istilasına uğramış ve hatta Artuklular ve Akkoyunlular gibi önemli devletlerin payitahtı olmuştur. Dolayısıyla bölgenin başşehri olan Diyarbakır eski adı ile Amid bir kültür merkezi idi. Şüphesiz bölgenin tarihi hakkında eski çağlardan beri eserler yazılmış ve çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Bu eserlerin hepsini gözden geçirmek ve ufak bir makaleye sığdırmak tabii ki mümkün değildir. Bu durumda bu makalede ancak orta çağa hitap eden bazı yazma ve basılı eserlerin incelenmesi ve derleme kitap ve makalelere yer verilmesi uygun görüldü. Tabii ki bu arada kitâbe, meskukât ve mühürlerin de önemi belirtildi.

Sallustius ve Yapıtları Üzerine

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 61-152
Tam Metin
Sallustius üzerine bilinenler pek azdır. Başlıca kaynak kendisi ve kimi Eski Çağ yazarlarıdır. Kendi yazılarından duygularının, düşüncelerinin yanı sıra kamu işleri denemesi ile yazına geçişi, öteki yazarlardan ise özel yaşamı konusunda bilgi edinilebilmektedir. Gaius Sallustius Crispus, Apenin dağları eteğindeki çok eski bir Sabin kenti olan Amiternum'da (yarımadanın kuzey kesiminde, Aquino yakınlarında, bugünkü San Vittorino) doğmuş, İ. ö. 87/86 - 36/35 yılları arasında yaşamıştır.

Büveyhiler Devrinde Türk Kumandanları I Sebüktekin

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 207-208 · Sayfa: 607-636
Tam Metin
İslam tarihinin ilk dönemlerinde Arap yarımadasının dışına taşan fetih harekâtının önemli bir kısmı İran'da Sasani İmparatorluğu'na karşı başlayıp Türklerin Anayurdu Orta-Asya içlerine doğru yayılmıştı. Hemen hemen Hulefây-ı Râşidîn devrinden beri İslam, Türk dünyası topraklarına ulaşmış ve Türklerin İslam ile temasa geçmelerini sağlamıştır. Emeviler devrinde Buhara ve çevresinin fethiyle İslam ordularına bir miktar asker sağlanmış, İslam dünyasındaki iktidar mücadelesinde, Türklerden bir hayli istifade edilmiştir. Bu tarihlerde Muaviye'ye karşı hala devam etmekte olan muhalefetin bastırılmasında bu askerlerin etkisi olmuştu. Bu durum Abbasiler'de daha büyük boyutlara vardı ve iktidar mücadelelerinde Türk unsurunu yanına alan taraf hep galip geldi.

Bulgaristan'daki Türk Vakıflarının Durumu (XX. Yüzyıl Başları)

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 207-208 · Sayfa: 679-708
Osmanlılar, Rumeli'de ilk fethettikleri yerlerden biri olan Bulgaristan'da adil bir idare kurmuşlar, yerli halkı pek çok ağır vergi ve angaryalardan kurtararak rahata kavuşturmuşlardır. Ayrıca burada bir çok sosyal, kültürel ve dini tesisler meydana getirerek kısa bir süre sonra bu toprakları Anadolu'daki şehirlerden farksız bir hüviyete kavuşturmuşlardır. XIV. asırda Osmanlı topraklarına katılan Bulgaristan'da huzur ve sukunet asırlarca fasılasız devam etmiştir.

Gazi Nazrûl İslâm

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 207-208 · Sayfa: 853-882
Tam Metin
Atatürk, (Mustafa Kemâl Paşa) olarak dünyâya yaygın büyük ününü, kuşkusuz, Çanakkale savaşlarında yarattığı (Anafartalar Destanı) ile kazanmışdır. Târihin en büyük kahramanlık destanlarına beşiklik etmiş bulunan Anadolu'ya, Türklerin bin yıllık yurduna saldıran Avrupa emperyalistlerine karşı (Mustafa Kemâl Paşa)'nın elinde yükselen meş'ale, sömürgecilik çizmesi altında inleyen Asya'lı ve Afrika'lı birçok milletlere kurtuluş yollarını aydınlatan ilâhi bir ışık olmuştur. Mevlânâ Abdul Bahri ve Mevlânâ Muhammed Ali-Şevket Ali Kardeşler başta, pekçok Müslüman mücâhid gibi, Hindistan'ın en ünlü evlâtları Rabindranath Tagore (7 Mayıs 1861-7 Ağustos 1941), Mahatma K. Gandhi (2 Ekim 1869-30 Ocak 1948), Pandid Cevâhir-i-lâl Nehrû (14 Kasım 1889-27 Mayıs 1964) ve Bengalli büyük kadın şâir Sarojini Naidu (13 Şubat 1879-3 Mart 1949)'nun da dâhil bulundukları yüzlerce seçkin Hindû lider, her türlü İngiliz baskı ve terörünü hiçe sayarak, Anafartalar'da destanlaşan Mustafa Kemâl Paşa ile O'nun büyük milletini Anadolu'da sömürgecilere karşı savaş verdikleri sırada desteklemişlerdir. Şahsen tanımak mutluluğuna erdiğim Nehrû'nun 14 Kasım 1963 Perşembe günü, Yeni Delhi'deki -bugün Nehrû Müzesi bulunan- mâlikânelerinde bana bizzat söylediklerine göre, bütün bu Hindli İstiklâl Mücâdelecileri'nin yüreklerine (SEMBOL KAHRAMAN) diye yerleşmiş (Mustafa Kemâl Paşa)'ya duyulan sevgi ve tutkuyu onlara ilk üfleyen, aşılayan değerli şâir: Gazi Nazrûl İslâm olmuşdur.

Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn Başhocası İshak Efendi. Hayatı ve Çalışmaları Hakkında Arşiv Belgelerine Dayalı Bir Değerlendirme Denemesi

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 207-208 · Sayfa: 735-768
Tam Metin
18. asrın sonu ile 19. asrın başında, Osmanlı Devleti'nde yenileşme teşebbüsleri içinde kurulan ve geliştirilmeye çalışılan Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyûn ve Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn gibi askeri teknik eğitim kurumlarında, asırlar boyu Osmanlı eğitim müesseselerinde okutulan klâsik dönem İslam biliminin devamı ve tekrarı niteliğindeki bilim yerine, Batı'da gelişen ve genel olarak Osmanlı toplumunun yabancısı olduğu bilimlerin eğitimine başlandığı görülmektedir.

XIX. Yüzyılda Harput'ta Fiyatlar

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 207-208 · Sayfa: 797-828
Tam Metin
XIX. yüzyıl Türkiye tarihi üzerinde yapılan araştırmaların daha çok siyasi tarih ve ıslahat hareketleri alanında yoğunluk kazandığı, iktisadi ve sosyal tarihe ait araştırmaların azlığı dikkati çekmektedir. Hele iktisadi hayatın önemli bir öğesi olan fiyat hareketlerine ait çalışmaların yokluğu daha da ilginçtir ve bir eksiklik olarak görülmektedir. Bu cümleden olarak, halen yürütmekte olduğumuz Anadolu Fiyat Tarihi projesi çerçevesinde, XIX. yüzyılda Harput'ta fiyatlar incelenmeye çalışılmıştır.

Urfa Haçlı Kontluğu Tarihine Bir Bakış (1098-1146)

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 167-174 · DOI: 10.37879/belleten.1989.167
Tam Metin
Şanlıurfa'nın kaderinde, XI. yüzyıl sonunda başlayan haçlı seferleri önemli bir rol oynadı ve aynı yüzyılın ikinci yarısında başlamış olan bölgenin Türkleşmesi olayını, kısa bir zaman için durdurmuş görünmesine rağmen, gerçekte hızlandırdı. XI. yüzyıl ortalarında Anadolu sınırlarına ulaşmış bulunan Türk akınları karşısında ermeniler, topraklarını Bizans İmparatorluğuna satarak ülkenin içlerine çekilmiş, bu arada Güney-Doğu Anadolu bölgesine de girmişlerdi. 1071 Malazgirt zaferi Anadolu'yu Türklere açtı. Türkler kısa zamanda Marmara kıyılarına kadar yayıldılar. Bu sırada, Bizans'ın zayıf durumundan faydalanan ermeniler küçük küçük beylikler kurmak suretiyle bağımsızlıklarını sağlamaya çalışıyorlardı. Ancak Türklerin bölgeye gelişiyle üstünlük ve hâkimiyet iddialarını yavaş yavaş ve çoğu zaman da barışçı yollarla Türklere kaptırmaya başlamışlardı. Hâkimiyetin el değiştirmesi ile bölgedeki etnik yapı değişmiş sayılmazdı. Çünkü Türkler, hâkimiyetleri altındaki yabancı toplumlara karşı her zaman anlayış ve hoşgörü ile bakmışlardı. Bu defa da durum aynı idi. Haçlıların gelişine kadar bölgenin hıristiyan ahalisi Türklerle birlikte yaşamlarını sürdürmüşlerdi. Haçlıların gelişi bu düzeni bozdu. Şimdi Türk veya Bizans hâkimiyetinden haçlıların yardımı ile kurtulup bağımsızlıklarını sağlayabilirlerdi. Bu düşüncenin ışığında, haçlıları pek büyük bir sevinçle karşılamaları çok tabiiydi. Onları kurtarıcıları olarak görmüşlerdi. Fakat, ne büyük ölçüde yanıldıklarını kısa zamanda anlayacaklardı. Haçlıların niyeti, kendi mezheplerine aykırı inançta olan doğu hıristiyanlarını kurtarmaktan çok, kendi hâkimiyetlerini sağlamaktı. Olayların akışı bunu kısa zamanda gösterdi.

İlhanlı Hükümdarlarından Abaka, Argun Hanlar ve Ahmed-i Celayir

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 175-198 · DOI: 10.37879/belleten.1989.175
Tam Metin
İlhanlı devletinin Türkiye tarihinde önemli bir yeri olduğu iyice bilinen bir gerçektir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Orta Anadolu'nun büyük bir kısmı Moğol valiler tarafından idare edildiği gibi, kalabalık sayı da Moğol oymakları da adı geçen bölgelerde yurt tuttular. Van Gölü'nün incisi Ahlat şehrindeki güzel kümbetlerin çoğu, Erzurum'daki Yakutiye ve Hatuniye medreseleri Moğollar'dan kalma hatıralardır. Yine Doğu Anadolu'da onların devrinden kalmış birçok yer adları vardır: Ala Dağ (Van Gölü'nün kuzeyinde), Bin Göl ( < Min Köl) ve Bulanık (ilçe merkezi). Bunlar sadece örnek olarak verilmiştir. Bir yandan vergi tahrir defterleri, öbür yandan büyük ölçekli haritalar üzerinde yapılacak incelemeler sonucunda Moğol devrine ait anılanlar gibi, epeyce yer adları hatıralarının bulunacağı şüphesizdir.