3 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- History 2
- Tarih 2
- Altai 1
- Altay 1
- Archeology 1
- Architecture 1
- Arkeoloji 1
- Coin. 1
- edebiyat 1
- Engraving/Painting 1
Yazılı ve Görsel Belgeler Işığında Tarihi ve Mimarisiyle İzmir Sancak Kale
Belleten · 2025, Cilt 89, Sayı 315 · Sayfa: 507-552 · DOI: 10.37879/belleten.2025.507
Özet
Tam Metin
İzmir Körfezi’nin girişinde ve en dar noktasında inşa edilmiş olan Sancak Burnu Kalesi, karşısından dökülen Gediz Irmağı’nın oluşturduğu deltanın yarattığı sığlık nedeniyle körfeze girişin kilit noktasında yer almaktaydı. 17. yüzyıldan itibaren önemli bir ticaret merkezi hâline gelen ve dolayısıyla Batılı tacirlerin uğrak noktası olan kentte vergi denetimini sağlamak ve askerî anlamda da güvenliği tesis etmek adına önem taşıyan Kale’nin inşa tarihi, nedeni, süreci belirsizliklerle doludur. İzmir İnciraltı mevkiinde yer alan askerî bölge sınırları içinde kalan Sancak Kale’nin bugünkü durumunun geçmiş ile bağı, İzmir tarihi ve mimarisiyle ilgilenen araştırmacıların sıklıkla tartışa geldiği bir konudur. Tartışılmış olmakla birlikte inşa kitabesi bulunmayan Sancak Kale’nin ne zaman yaptırıldığına dair bilgiler çelişkilidir. Tabya şeklindeki günümüz mimarisine karşın, ilk inşasındaki mimari özellikleri ile adeta yeniden inşa düzeyinde geçirmiş olduğu onarımlar sonrasında yaşanan mimari değişim hikâyesi ise bilinmemektedir. Çalışma kapsamında söz konusu belirsizliklerin açıklığa kavuşması için akıldaki sorulara yanıt veren ilk bulgular İzmir kentinin seyyahların gözünden yazıya aktarılan tarihinin satırları arasından ve arşiv belgelerinden elde edilmiştir. Ulaşılan yazılı veriler, Kale’nin resmedildiği gravür ve tabloların yanı sıra yapının yerli ve yabancı haritacılar tarafından hazırlanan, arşiv ve müzelerde korunan planları aracılığıyla da desteklenmiştir. Bu şekilde yapının tarihî yaşam öyküsünün çözümlenmesinin yanı sıra fark edilmeyen ya da daha az bilinen mimari serüveni günümüz hava fotoğrafları da dâhil edilerek ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.
Folklorik Tarih ve Edebiyat İlişkisi Bağlamında Cıbaş Kainçin’in “Baaludañ Baalu” (En Değerli) Hikâyesi
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2025, Sayı 59 · Sayfa: 1-32 · DOI: 10.24155/tdk.2025.245
Özet
Tam Metin
Modern Altay edebiyatının beslendiği en önemli kaynaklardan biri Altay folklorudur. Bu edebiyatın teşekkül ve gelişme dönemlerinde şair ve yazarlar, folklorun hemen her türünden sıklıkla faydalanmışlardır. Halk edebiyatı metinlerinin modern edebiyata uyarlanması konusunda en başarılı örneklerden biri, Cıbaş Kainçin’in “Baaludañ Baalu” (En Değerli) adlı hikâyesidir. Kainçin, bu eserinde birkaç varyantı bulunan bir efsaneyi çağdaş bir tarzda ele alıp modern edebiyata taşımıştır. Kainçin’in hikâyesine kaynaklık eden efsanelerin ana motifi olan kesik baş motifi, bu efsanelerin ortak Türk folkloruyla bağının kurulmasına yardımcı olacaktır. Dolayısıyla bu makalede bir yandan folklorun ve folklorik tarihin modern Altay edebiyatına etkileri Kainçin’in “Baaludañ Baalu” hikâyesi bağlamında ele alınıp incelenirken diğer yandan bu hikâyeye kaynaklık eden efsaneleri genel Türk folkloru içinde değerlendirme yoluna gidilmiştir. Araştırmacılar, Anadolu ve Balkanlarda teşekkül etmiş kesik başla ilgili efsanelerle genellikle 11. yüzyılda karşılaşıldığı ve bu efsanelerin 14. yüzyılda yazıya geçirildiği konusunda hemfikirlerdir. Makale içinde kesik başla ilgili metinleri verilen Altay efsanelerinin teşekkül tarihi ise 18. yüzyılın ikinci yarısıdır. Adı geçen yüzyılda Cungarya’nın dağılmasıyla birlikte üç egemen güç (Rus, Moğol ve Çin), bölgeye hâkim olma mücadelesi içine girmiştir. Ortaya çıkan savaşlar ve karışıklık durumu 1756’da Altay bölgesinin Ruslara bağlanmasıyla tamamlanmış olsa da yaşananlar, dönemle ilgili efsane metinlerinin ve folklorik tarihin oluşmasını sağlamıştır. Makalenin özünü de bu efsaneler ve folklorik tarih ile birlikte onların kaynak olarak kullanıldığı Kainçin’in “Baaludañ Baalu” hikâyesi oluşturmaktadır.
Karacahisar Kalesi’nde Bulunan Bir Sikkenin İzinde: Ramazan 790 Tarihli I. Murad Sikkeleri
Belleten · 2023, Cilt 87, Sayı 309 · Sayfa: 489-525 · DOI: 10.37879/belleten.2023.489
Özet
Tam Metin
Bu makalenin konusu Osmanlı sikkeleri içerisinde üzerinde ilk kez görülen ifadeler içeren I. Murad dönemine ait Ramazan 790 tarihli mangırlardır. Bu sikke tipi, üzerinde darbedildiği tarihi ay detayı (Ramazan) ile birlikte veren tek Osmanlı sikkesi olması bakımından önemlidir. Sikke ayrıca, Osmanlı dönemi mangırları içerisinde üzerinde sultanın babasının adının yazılmadığı tek örnektir. Sikkenin üzerinde yazan “azze nasruhu” ibaresinin Osmanlı mangırları içerisinde ilk defa bu tip üzerinde görülmesi de dikkate değer bir diğer özelliktir. Birçoğu müze ve özel koleksiyonlarda olmak üzere tespit edilmiş çok sayıda Ramazan 790 tarihli sikke olmasına karşın, bugüne kadar bahsi geçen sikke tipinin nümizmatik açısından detaylı incelemesi ve sikkelerdeki verilerin temsil ettiği tarihsel süreç ile ilişkisi sebep sonuç bağlamında ele alınarak değerlendirilmemiştir. 2001 yılından itibaren aralıklarla devam eden Karacahisar Kalesi kazılarının 2019-2022 yılları arasındaki sürecinde I. Murad dönemine ait 281 adet (7 akçe, 274 mangır) sikke bulunmuş olup bu sikkelerden 40’ı makalenin konusu olan Ramazan 790 tarihli mangırlardır. Bu sikke, üzerinde net tarih bildirildiği için ele geçtiği kontekstte karşılaşılan diğer arkeolojik verilerin tarihlenmesine önemli katkı sunmuş, aynı zamanda Karacahisar Kalesi’nin tarihsel süreci ile yazılı kaynakların çok az olduğu bir tarihsel aralığa dair önemli çıkarımlara kaynaklık etmiştir. Çalışmamızda Karacahisar Kalesi kazılarında bulunan örneklerin ışığında bahsi geçen sikke tipinin nümizmatik bilimi çerçevesinde analizi yapılarak değerlendirilmiş, bu sikke grubunda ilk kez karşılaşılan tercihlerin sebepleri üzerinde durulmuştur. Ayrıca bu makalede 1388 yılının 3 Eylül ile 2 Ekim aralığındaki bir tarihte basılan sikke ile yakın tarihlerde gerçekleşen tarihsel olayların bağlantısının olup olamayacağı sebep sonuç ilişkisi bağlamında tartışılmıştır.