4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
  • Tradition
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Hikâyelerindeki Mizah Unsurları İzleğinde Anar ve “Molla Nasreddin” Geleneği

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 261-282 · DOI: 10.24155/tdk.2021.166
Aristo'dan başlamak üzere İ. Kant, J. Beattie, A. Schopenhauer, W. Mc. Dougal gibi isimlerin çalışmalarından da yararlanılarak tanımlanmaya çalışılmış olan "gülme" kavramı konusunda günümüzde başlıca üç temel teori kabul görmektedir: "Üstünlük", "Uyumsuzluk (zıtlık)" ve "Rahatlama". Bu kavram, kültür ve edebiyat sahasındaki yerini ise daha çok mizah, satir, humor, hiciv, taşlama, yergi gibi türlerle almıştır. Oldukça dinamik ve etkin bir anlatım gücüne sahip olan mizahi üslup, tıpkı Molla Nasreddin dergisinde görüldüğü gibi edebî hayatı şekillendiren önemli kaynaklardan olmuştur. Azerbaycan'da yenilikçi fikirlerin yerleşmesinde öncü bir rol üstlenen Molla Nasreddin dergisi; Azerbaycan ile birlikte aralarında Türkiye, İran, Mısır, Taşkent, Kırım, Kazan, Ufa, Asthana, Orenburg gibi bölgelerin de yer aldığı geniş bir coğrafyada yoğun bir okuyucu kitlesine ulaşmıştır. Çarlık ya da komünizm dönemlerinin totaliter yapısı altında ezilen Azerbaycan sanatçıları için mizah, toplumsal açmazlar karşısında yararlandıkları yegâne çözüm yolu olmuştur. Bu tarzı yayın politikası olarak benimsemiş Molla Nasreddin dergisi ise geleneği çağdaşa taşıma gayretindeki sanatçılar için önemli bir yol göstericidir. İşte bu isimlerden biri 1960'lar neslinin bireyin iç dünyasını yansıtmadaki maharetiyle öne çıkan yazarı Anar'dır. Yazar, Molla Nesreddin-66 ve Sizi Déyib Gelmişem (1984) adı altında bir araya getirdiği satirik hikâyeleri başta olmak üzere pek çok eserinde, sosyal problemleri ele alırken Molla Nasreddin ekolünden ilham almıştır. Bu şekilde geçmiş, hâl ve gelecek arasında bir kültür köprüsü inşa ederek, manevi ve millî varlığı yok sayan düzene ve zamaneye karşı eleştirisini mizah yolu ile ortaya koymayı tercih etmiştir. Bu çalışmada, Anar'ın Molla Nasreddin üslubunun gözlendiği mizahi hikâyeleri geleneksel edebî malzeme ve yöntemlerin çağdaş bir yaklaşımla yeniden değerlendirilişi açısından incelenerek temel alınmış kriterler tespit edilecektir.

Bahtiyar Vahabzade’nin 1980’li Yıllarda Yazdığı Edebî Tenkitler

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 95-106
Bahtiyar Vahabzade Azerbaycan'da millî uyanışın ve bağımsızlık fikrinin güçlenmeye başladığı 1980'li yıllarda çeşitli gazete ve dergilerde edebî tenkitlerde bulunmuştur. Kaleme aldığı bu yazılarla Azerbaycan edebiyatında millî uyanışa rehberlik etmiştir. Vahabzade, edebiyatçının mutlaka sosyal sorumluluk sahibi olması gerektiğini belirtmiş, yazdıklarıyla toplumun sorunlarına ayna tutarak bunların çözümüne katkıda bulunması gerektiğini ifade etmiştir. Vahabzade gelenek ve yenilik konusuna da temas etmiş, gelenekten faydalanmanın yanında yeniliğin önemine de değinmiştir. Ona göre bir edebiyatçının kendini tekrardan kurtarması ve günümüz okuyucusu ile buluşabilmesi yenilik arayışları ile mümkündür. Vahabzade, fikir ve ideoloji için şekilden feragatte bulunmaya karşıdır. Bununla birlikte edebiyatın sadece şekil ve estetik üzerine kurulmasını, fikrin önemsenmemesini de tenkit etmiştir. Vahabzade bütün yazı hayatı boyunca üzerinde hassaslıkla durduğu ana dil konusuna bu dönemde de değinmiş, Azerbaycan Türkçesinin doğru ve etkili kullanılması gerektiğini ifade etmiştir. Vahabzade edebî eserlerde, matbuatta, radyo ve televizyon yayınlarında doğal dilden uzak, yapmacık bir dilin kullanılmasına karşıdır. Ona göre edebî dil halkın konuştuğu Azerbaycan Türkçesi olmalıdır.

Tatar Halk Geleneklerinde ve Yerel Ağızlarında ‘Ekmek’ Sözünün Kullanımı (The Use of the Word ‘Bread’ in Tatar Folk Tradition and Local Dialects)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 41 · Sayfa: 7-11
'Ekmek', insan için bir gıdadan çok daha fazlasıdır. Özellikle tarım kültürlerininvazgeçilmezi olan 'ekmek', dilde ve halk kültüründe de büyük bir yere sahip olmuştur.Tatar halk kültüründe de çok çeşitli ekmek türleri olduğu görülmektedir. Bu türlerinçeşitliliği fonetik açıdan da Tatar diyalektleri içerisinde zenginlik kazanmıştır. Bununyanı sıra folklorik ürünlerde ve söylemlerde 'ekmek'le ilgili ritüellerin fazlalığı dadikkat çekicidir. Bu ritüeller ve ekmek türlerinin adlandırılmasında kullanılan sözlerinköken bakımından genel olarak Türk dili kaynaklı olduğu görülmektedir. AncakArap dilinden alıntı bilgilerin de anlam değişikliğine uğrayarak kullanıldığı tespitedilmektedir. Özellikle evlenme, doğum, ölüm ve ölüyü anma gibi ailevî âdetlerde'ekmek'le ilgili ifadeler ve pratikler önemli bir yere sahiptir.'Bread', for people, is more than food. 'Bread', indispensable part of agriculturalsocieties, has an important place in language and folk traditions. It is seen that thereare a number of bread types in Tatar folk culture. This variety is also rich in termsof phonetic in the local dialects. The variety of rituals regarding 'bread' in folkloricdiscourse is notable. The words used to name the types of bread and in the rituals aremostly Turkish origins. However, some Arabic origin words with changes in meaningare also used. In particular, expressions regarding 'bread' and the practices in the familial traditions concerning marriage, death/funeral have an important place.

Kendi Gökkubbemiz'de Klasik Şiirin Etkisi

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2004, Cilt 52, Sayı 1 · Sayfa: 107-127
Yahya Kemal Divan edebiyatı kaynağından geniş bir şekilde yararlanmıştır. Onu Eski şiirin temsilcisi olarak göstermek doğru değildir. Şiirleri gerek şekil, gerek içerik açısından incelendiğinde görülür ki; Türk ve Batı edebiyatından aldığı ilhamla orijinal eserler veren büyük bir şairdir. O, şiirimizi, yeni bir ses ve soluk getirmek suretiyle zenginleştiren bir şahsiyet olarak karşımıza çıkar.