133 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Turkey 132
- Türkiye 105
- Atatürk 38
- History 10
- Ottoman Empire 9
- Çağdaşlaşma 8
- Yunanistan 8
- Ekonomi 7
- Greece 7
- Economy 6
Atatürk İlke ve İnkılâplarının Kıbrıs’a ve Kıbrıs Türk Kadınlarına Yansımaları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2006, Cilt XXII, Sayı 64-65-66 · Sayfa: 415-436
Özet
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu sonrası gerçekleştirilen Atatürk İlke ve İnkılâpları (Harf İnkılâbı, Kılık - Kıyafet Kanunu, Medeni Kanun, Soyadı İnkılâbı vs.) o dönemde İngiliz Sömürge Yönetimi idaresinde bulunan Kıbrıs Türk Toplumu arasında oldukça hızlı bir biçimde benimsenmiştir. Harf İnkılâbı, Kılık- Kıyafet Kanunu, Soyadı İnkılâbı vs. gibi değişiklikler yasa gerektirmediği için Kıbrıslı Türkler tarafından derhal uygulanmıştır. Atatürk döneminde Kıbrıs Türkleriyle Türkiye arasında başlayan ve gelişen ilişkilerle Kıbrıs Türk Toplumunun eğitim, öğretim, dil ve kültür konularında Türkiye'ye karşı olan ilgisi daha da artarken. Atatürk İlke ve İnkılâplarının Kıbrıs'ta yaygınlaşıp kökleşmesi de sağlanmıştır. Özellikle Kılık- Kıyafet İnkılâbı, Medeni Kanun gibi kadın haklarını ilgilendiren inkılâplar, Kıbrıs Türkleri arasında en kolay ve en hızlı benimsenen inkılâplardan olmuştur. Hatta bu konuda Türkiye'den bile daha hızlı bir gelişme gözlenmiştir. Bu çalışmada Atatürk İlke ve İnkılâplarının Kıbrıs Türk kadınları üzerindeki etkisi incelenecektir. Bu bağlamda Kılık- Kıyafet, Medeni Kanun ve diğer kadın hakları ile ilgili gelişmeler ele alınarak, Kıbrıs Türk kadınlarının yaşadığı değişim irdelenmeye çalışılacaktır.
Arşiv Belgeleri Işığında Sancak (Hatay)’ın Bağımsızlık Sürecinin İlk Aşaması ve Türkiye
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 1-46
Özet
Sancak (Hatay) bölgesi Mondros Mütarekesi sonrasında Fransızlar ta-rafından işgal edilecektir. Millî Mücadele döneminde Sancak'ta işgale karşı mahallî bir direniş sergilendiyse de Ankara hükümeti dönemin şartları gereği Fransa ile 20 Ekim 1921'de imzaladığı Ankara îtilâfnamesi ile Sancak'ı Fransız "Mandat" yönetimine bırakacaktır. Bu şekilde Sancak, yaklaşık on altı yıl sürecek olan "Mandat" yönetimine son verilene kadar Fransız mandası altında kalacaktır. 1936'da "Mandat" yönetiminin sona ermesiyle Sancak, Türkiye'nin de girişimleriyle bağımsızlık sürecine girecektir. 1936 sonrasında Fransa tarafından Suriye'ye bağımsızlık verilmesi üzerine, Sancak'ta da bağımsızlık süreci gelişmeye başladı. Bu makalede, bu sürecin İlk aşaması olan Milletler Cemiyeti'ndeki gelişmeler, Cumhurbaşkanlığı arşivinden elde edilen belgeler de kullanılarak ele alınmaktadır.
Tarihi Erzurum Kenti Üç Kümbetler ve Çevresinde Bir Analiz Çalışması
Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 256 · Sayfa: 841-858
Özet
Tam Metin
Günümüzde kentlerin ve dolayısıyla kentsel mekanların yaşadığı ve giderek artmakta olan sorunlar; özellikle hızla artan nüfus ve beraberinde gelen yoğun yapılaşma, çevre kirliliği, ekonomik güçlükler, sosyo-kültürel değişim vb. ana başlıklar altında toplanabilir. Kentlerin olumsuz büyüme ve gelişmeleri, toplumların yüzlerce yıllık birikim ve deneyiminin sonucunda sahip oldukları ve kentlerin genel karakterlerini kazanmalarında önemli rol oynayan tarihi-geleneksel çevreleri doğrudan etkilemektedir. Kuban'ın, toplum sadece bugünü ve yarını ile değil, bütün geçmişi ile tanınıyorsa, geçmişin en görkemli ve kesin görüntüsü bütün bir kent dokusunda yaşar, ve Özer'in, değişme, gelişme, yeni aşamalar, bir toplumun, sağlıklı bir toplumun kaçınılmaz yoludur. Ancak, bu yol geçmişimizin değerlerine eğilmeyi, onların yaratılmalarındaki bileşenleri gözden geçirmemeyi gerektirmez. Geçmişimizin ürünlerini, onların yaratılma ortamlarını açıklıkla ortaya koymak, üstelik gelecek için aydınlık bir yol bulmayı da kolaylaştırır, şeklindeki açıklamaları tarihi ve geleneksel çevrelerin önemini daha iyi vurgulamaktadırlar.
Hemingway in Turkey: Historical Contexts and Cultural Intertexts
Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 629-642
Özet
Tam Metin
As a young reporter, Ernest Hemingway visited İstanbul and the Thracian part of Turkey between 29 September and 18 October 1922. During his stay, he closely followed the military and political consequences of the Great Offensive, which was a major stage in the Turkish War of Independence, and also witnessed at first hand the Greek evacuation of eastern Thrace. His impressions of the İstanbul under occupation and also his observations of the events and developments at the time were included in the short stories which he wrote later on. In his fictions, he described and represented his observations fronı a point of view which was against Mustafa Kemal and Turkey, and, since he wrote in a mood supportive of the Allies and their invading forces, he failed to grasp the principles of righteousness and national independence, upon which the Turkish War of Independence was fought. This article is a study, within the context of the Turkish War of Independence, of Hemingway's anti-Turkish attitude crystallized in his desriptions and fıctions related to Turkey.
Belgeler Işığında Bağımsız Hatay Devleti'nin Kuruluşu ve Türkiye
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 62 · Sayfa: 423-452
Özet
Tam Metin
Mondros Mütarekesi sonrasında Fransız işgaline terk edilen Sancak, bilâhare Milletler Cemiyeti'nce Fransız "mandat" yönetimine bırakılmıştır. "Mandat" yönetiminin 1936'da sona ermesiyle ise Sancak, Türkiye'nin özellikle Atatürk'ün bizzat kararlı girişimleri ve yönlendirmesiyle bağımsızlık sürecine girmiştir. Bu aşamada Türkiye'nin uyguladığı kararlı politika ile Sancak, 1938 yılında Hatay Cumhuriyeti adıyla bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkacaktır.
Turizmde Plânlama ve Türkiye 'de Turizm Plânlaması: Turizm Plânlarının Etkinliği ve Başarılarına İlişkin Bir Değerlendirme
Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 87-118
Özet
Turizmin gelişmesiyle ortaya çıkan yararların en üst düzeye çıkarılması için de, bir araç olarak kullanılan plânlamanın başarıları hakkında çok az araştırma yapılmıştır. Özellikle son 30-40 yıl içinde bütün dünyada ve ülkemizde değişik ölçeklerde plânlar hazırlanmıştır, aynı iş bugün de devam etmektedir. Sekizi (1963-2002) ulusal ölçekte genel kalkınma plânı olmak üzere, yerel ölçekte de birçok plân yapılmış olan ülkemizde turizm plânlaması konusu 1963'ten beri önemli bir yer tutmaktadır. Bu inceleme yazısında, Türkiye'de turizm plânlarının sonuçlarına ilişkin analizler yaparak, turizm plânlarının turizmdeki gelişmeyi ne ölçüde etkilediğini ve plânlama hedeflerinin ne ölçüde gerçekleştirildiği ortaya konmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak görülmektedir ki her beş yıllık plânın öngörülen hedeflerinin gerisinde kalmış, aynı kararlar sonraki plânlama hedeflerinde de yer almıştır. Bu durum daha çok Türkiye'de yapılan plânların, ülkenin coğrafi farklılıklarını dikkate almadan yapılmaları ile ilgili olmuştur. Turizm plânlamasındaki karar ve onay mekanizmasındaki sorunlar da bir başka faktör olarak ortaya çıkmaktadır.
Lozan Konferansı'nda Ermeni Meselesi: İtilaf Devletlerinin Diplomatik Manevraları ve Türkiye'nin Karşı Siyaseti
Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 254 · Sayfa: 267-284
Özet
Tam Metin
Genelde azınlıklar ve özelde Ermeni meselesi, son iki yüzyıllık döneminde, Osmanlı Devleti'ni en çok uğraştıran iç ve dış sorunlardan biri olarak tarihte yerini almıştı. Zira, bu meseleyi bahane ederek Osmanlı Devleti'nin iç ve dışişlerine müdahale eden Avrupa devletleri azınlık halklarını kışkırtmak suretiyle son Türk imparatorluğunun dağılmasına sebep olmuşlardı. Yine aynı konu Türk Heyetinin Lozan Konferansı görüşmelerinde karşılaştığı en çetrefilli konulardan biri olmuştu. Bu çerçevede Misak-ı Milli sınırları içersinde Ermenilere bir yurt sağlanması konusu İngiliz Dışişleri Bakanı'nın tabiriyle Konferansın toplanmasının başlıca amaçlarından birini teşkil etmekteydi.
The Entry of the Ottoman Empire into World War I
Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 253 · Sayfa: 687-734
Özet
Tam Metin
This article clarifies several points related to the Ottoman entry into the First World War. First, the Young Turk leaders mistrusted deeply Great Britain which had occupied Egypt in 1882, and appeared disposed to satisfy French and Italian ambitions at the Ottoman expense. Yet, most of the Unionists, not to speak of the public and Parliament, were opposed to war. Indeed, the British and French tacitly agreed to divide the Ottoman state. For this reason, Cemal paşa, a friend of the French, even tried to conclude an alliance with Paris but was unsuccesful. Second, the decision to enter the war came as the consequence of stiff German pressure upon the Unionists leadership and became immediately a fact after the fleet under admiral Souchon's command bombarded the Russian ports. Only four Unionist leaders at most were informed about the German plans to attack Russia. Leading Ottoman officials such as Kazım Karabekir, Hafız Hakkı and many others were against early Ottoman entry into the war. Most of them wanted to wait until spring so as to have time to complete the necessary preparations for the battlefield. Probably, if the Ottoman entry into the war had been postponed for six months or so, Istanbul would have not entered the war at all since by then the hopes for a quick German victory would have vanished. Indeed, after the German offensive in France was stalled at Marne the Unionists seemed to develop second thoughts about the wisdom of fighting on Berlin's side. Consequently, the German diplomatic mission in İstanbul increased its pressures on Enver paşa, who acceded to Kaiser's war demands, still under the illusion that a German victory was imminent. In sum, the Ottoman entry into the war was not the consequence of careful preparation and long debate in the Parliament (which was recessed) and press. It was the result of a hasty decision by a handful of elitist leaders who disregarded democratic procedures and lacked long range political vision and fell easy victim to German machinations and their own utopian expectations of recovering the lost territories in the Balkans. The Ottoman entry into war prolonged it for two years and allowed the Bolshevik revolution to incubate and then explode in 1917 which in turn impacted profoundly the twentieth century world history and the Republican Turkey.
On the Edge of the Civilized World: Cyrus Hamlin and the American Missionary Work in Turkey
Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 253 · Sayfa: 671-686 · DOI: 10.37879/belleten.2004.671
Özet
Tam Metin
When the American Board of Commissioners for Foreign Missions appointed Cyrus Hamlin to Istanbul as a missionary, his immediate reaction was one of enthusiasm and joy but his rooted perception of the city was that it was a place "on the borders of civilization." However, the main concern of this paper is to decribe Hamlin's philanthropic achievements as a missionary educator both with reference to the modern theory of philanthropy and within the historical context of the American missionary work in Turkey in the nineteenth century.
Sancak’ta Fransız “Mandat” Yönetimi ve Türkiye
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 687-704 · DOI: 10.33419/aamd.702650
Özet
Sancak (Hatay) bölgesi Mondros Mütarekesi sonrasında Fransızlar tarafından işgal edilecektir. Millî Mücadele döneminde Sancak'ta işgale karşı mahallî bir direniş sergilendiyse de Ankara Hükümeti dönemin şartlan gereği Fransa ile 13 Ekim 1921'de imzaladığı Ankara İtilâfnamesi ile San- cak'ı Fransız "Mandat" yönetimine bıraktı. Ancak bu anlaşmaya göre "Mandat" yönetimi Sancak Bölgesine özel bir statü uygulayacaktı.Bu şekilde Sancak, yaklaşık on altı yıl sürecek olan "Mandat" yönetimine son verilene kadar Fransız mandası altında kaldı. 1936'da "Mandat" yönetiminin sona ermesiyle Sancak, Türkiye'nin de girişimleriyle bağımsızlık sürecine girdi. Türkiye bu döneme kadar Sancak Ta 1923 Lozan Antlaşması çerçevesinde resmî ve gayrî resmî olarak ilgilendi. Bu makale, 1920-1936 yıllan arasında on altı yıl süren manda yönetimi süresince Sancak'la ilişkisini kesmeyen ve müdahale için uygun bir zamanı bekleme politikası izleyen Türkiye'nin, Bölgeye yönelik tutum ve davranışlarını arşiv belgeleri de dahil olmak üzere elde edilen yeni materyaller çerçevesinde ele almaktadır.