12 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Uşak
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Taşrada Modern Bir Mektebin Kurumsal Yapısı ve Mahallî İşlevi: Uşak Erkek Rüşdiye Mektebi (1872-1914)

Belleten · 2025, Cilt 89, Sayı 314 · Sayfa: 265-309 · DOI: 10.37879/belleten.2025.265
Tam Metin
Çalışmada Uşak Erkek Rüşdiye Mektebi yapısalcı-işlevselci bir bakış açısıyla ele alınmış, personeli, talebe mevcudu, müfredatı, ders araç-gereçleri ve binaları üzerinde devamlılık ve değişim temelinde durulmuştur. Mezunlarının kariyerleri takip edilerek mektebin mahallî işlevi ve rolü tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın kronolojik aralığını, mektebin kuruluş tarihi olan 1872 yılı ile Uşak İdâdî Mektebiyle birleştirildiği 1914 yılı oluşturmuştur. Çalışmada arşiv belgeleri, salnameler, mevzuat ve gazeteler temel kaynakları teşkil etmiştir. Literatürün de ihmal edilmediği çalışmada, sıbyan/ ibtidaî mekteplerinden mezun olan talebenin ilk defa rüşdiye derecesinde bir mektepte öğrenim görme fırsatı bulduğu, mektep mezunlarının bir kısmının idâdî ve benzeri mekteplerde tahsillerini sürdürdüğü, bir kısmının medreselere devam ederek ilmiye tarikinde kariyer yaptığı, bir kısmının hükûmet dairelerine mülazemetle devam ederek refik, kâtip ve memur olduğu tespit edilmiştir. Mektepte muallim-i evvel, muallim-i sani ve bevvabların asaleten, muallim-i salis ve mubassırın kısa süreliğine vekaleten, hüsn-i hatt muallimlerinin seyyar/dışarıdan görev yaptıkları, maaşlarını merkezî bütçeden aldıkları, süreç içinde mektebin kurumsal yapısında önemli bir değişiklik meydana gelmediği, müfredatının sık sık değiştirildiği görülmüştür. Kaza erkek rüşdiye mektepleriyle ilgili yapılacak benzer çalışmaların bilgi birikimine katkı yapmaları yanında karşılaştırma imkânı vereceklerine şüphe yoktur.

OSMANLI HALICILIĞININ I. DÜNYA SAVAŞI YILLARINDAKİ DURUMUNA DAİR RAPOR

Arış · 2024, Sayı 24 · Sayfa: 66-85 · DOI: 10.32704/akmbaris.2024.192.
Tam Metin
Bu çalışma, İzmir Mıntıkası İktisat Müdüriyeti tarafından hazırlanan bir rapor çerçevesinde Osmanlı halıcılığının I. Dünya Savaşı yıllarındaki durumunu ele almaktadır. Halıcılığa dair on altı sayfalık bu rapor 14 Nisan 1917 tarihli olup vilayet makamına ve Ticaret ve Ziraat Nezaretine sunulmak üzere hazırlanmıştır. Raporda Osmanlı halıcılığının mevcut durumu, Osmanlı’daki büyük halıcılık merkezleri, Osmanlı halılarının kalite bakımından sınıflandırılması, Osmanlı halılarının İran halıları karşısındaki vaziyeti, Osmanlı halılarında kullanılan boyalar, halıların ticari değeri, halıların imal şekli, halı imalindeki ücretler ve halıcılığın memleket için faydaları üzerinde durulmuştur. Raporda ayrıca Şark Halı Kumpanyası’nın kuruluşu, çeşitli şehirlerde örgütlenmesi ve çalışma şekli, Osmanlı siyasi ve iktisadi hayatına verdiği zararlar ve halıcılığa kazandırdıkları ele alınmıştır. Rapor bir sonuç ile bitmekte ve burada halıcılığın geliştirilmesi için nezaretçe yapılması gereken hususlar maddeler halinde zikredilmektedir. Şark Halı Kumpanyası’nın tekel şeklindeki faaliyetinin Osmanlı halıcılığına verdiği zararın önlenmesi için milli bir şirketin kurulmasının neden gerekli olduğu, Osmanlı halılarının dünya piyasasında hangi mekanlarda tercih edildiği, Anadolu’da halı üretim modelleri, Şark Halı Kumpanyası’nın Osmanlı halılarını nasıl yurt dışına ihraç ettiği hususu raporda zikredilen hususlardandır. Belirtilen bu hususlara dair müdüriyetin düşünceleri raporda farklı başlıklar altında ele alınmıştır. Çalışmada kullanılan başlıklar rapordakilere uyumlu olarak verilmiş, bu başlıklarda anlamı bozmayacak şekilde değişiklikler yapılmış ve konuya dair zikredilen bilgiler sadeleştirilerek sunulmuştur. Çalışmada ayrıca raporda verilen bilgilerin doğruluk değeri mevcut literatür çerçevesinde değerlendirmiştir.

YERLİ VE YABANCI KAYNAKLARIN IŞIĞINDA 16. YÜZYILDAN 20. YÜZYILA TÜRK HALI DOKUMACILIĞI

Arış · 2023, Sayı 22 · Sayfa: 116-136 · DOI: 10.32704/akmbaris.2023.182
Tam Metin
Bu araştırmada Osmanlı halıcılığı, yerli ve yabancı kaynakların ışığında yorumlanmıştır. Özellikle Topkapı Sarayı Arşivinde muhafaza edilen ehl-i hîref defterleri, hükümler, hazine sayım defterleri, faydalanılan başlıca kaynaklar olmuştur. Ayrıca narh defterleri, gümrük tarife defterleri, yabancı seyyahlar ve çizimleri, yerli seyyahların görüp anlattıkları bu makalenin yazılmasında önemli dayanaklardır. Osmanlı sanayiini ve ekonomisini konu alan araştırmalar, uluslararası sergilere katılım ve sergi kataloglarından edinilen bilgiler bu araştırmanın başvuru kaynaklarıdır. Bu kaynaklara dayanarak 16.yüzyılın başında Bergama ve Menemen’in, 16.yüzyılın ortasından sonra Uşak ve çevresinin önemli bir halı merkezi haline geldiği görülmüştür. 19.yüzyıla kadar Uşak ve çevresindeki halı dokumacılığı geleneksel özelliğini koruyarak devam etmiştir. Ancak Batılı tacirler bölgeye yerleşip, bölge halkına siparişler vererek ticarete başlamıştır. Daha sonra altı Levanten ailenin ortaklığıyla The Amalgamated Oriental Carpet Manufactures şirketi kurularak geniş bir ticaret ağı organize edilmiştir.1 Bu organizasyonla bölge halılarına müdahale edilmiş; desen, renk ve ölçüleri değiştirilerek kimliğinin kaybolmasına yol açıldığı anlaşılmıştır. Son olarak Sarayın dokumacılığı kalkındırmak için Hereke, Feshane fabrikalarının kurulması ve Hereke üretimi halılar ele alınmıştır. Hereke halı ustalarının daha sonra Kumkapı’da atölye açmaları ve Hereke üretimine benzer halılar dokuması, bunların yurt dışına satılması, hediye edilmek suretiyle gitmesiyle Batıda tanınmışlardır. G. Salting isimli bir koleksiyonerin bu halılardan oluşan koleksiyonunu bir müzeye bağışlamasıyla saray halıları grubu Batı’da Salting grubu adıyla tanınmıştır. Böylece Topkapı Sarayı halı gurubu, Hereke ve Kumkapı üretimi halıları Salting grubu ile bir arada değerlendirilmektedir. Bu halkaya Kumkapı halılarının son örneklerini toplayarak bir koleksiyon oluşturan Arkas grubu Kumkapı halılarını da dâhil olmuştur. Araştırmamızda bu konuya da değinilerek Türk halıcılığının ve koleksiyonculuğunun geldiği son durum ortaya konmuştur.

OSMANLI ARŞİVİNDE HALICILIK ÜZERİNE BİR DEFTER ANALİZİ (MAD-d- 14500 NUMARALI)

Arış · 2021, Sayı 18 · Sayfa: 28-37 · DOI: 10.34242/akmbaris.2021.146
Tam Metin
Halıcılık geleneksel Türk sanatları içerisinde önemli bir yere ve tarihî bir geçmişe sahiptir. Bu sanat, başından beri Türklerin yaşadığı her coğrafyada varlığını sürdürmüştür. Halı dokuma tekniğini bulan ve onu dünyaya tanıtan da yine Türkler olmuştur. 19. yüzyıl ortalarına doğru Türk halıcılığı eski değerini kaybetmeye başlamıştır. Üzerinde çalıştığımız defterde; halıcılık faaliyetlerini geliştirmek ve üretimde rağbeti arttırmak için devlet tarafından birtakım tedbirler alındığı görülmektedir. Osmanlı Devleti, dokunan halıları istenilen kaliteye yükseltmek ve herkesin kullanmasını sağlamak amacıyla tüccarlara, sözleşme ile belli bir miktarda sermaye vermiştir. Burada önemli olan bir mesele var ki o da teşviktir. Destek olarak verilen sermayenin sadece yeni tarz halı üretimi yapmayı taahhüt eden tüccarlara verilmesi çok önemlidir. Halı üretecek kişilere imalat ile ilgili bilgiler yetkili memurlar tarafından verilmiş ve çalışanlar da talep edildiği şekilde dokumuşlardır. Yeni tarz halı üretimine teşviki arttırmak için yükleniciler taltif edilmiş; eski usül dokumalar için gümrük vergisi alınmaya devam ederken bu yeni uygulamaya ise vergi muafiyeti getirilmiştir. Böylece ucuza mal edilen ve daha çok rağbet göreceği düşünülen halılar imal edilmiştir. Tarihî Uşak halısı, “Nev-resim” görünümü ile klasik formundan uzaklaşmış ve yeni desenlere kavuşmuştur. Sonuç olarak devlet büyük bir yatırımla, maddî ve teknik destek vererek halıcılığın gelişmesine katkı sağlamıştır.

Uşak’ta Vatan Cephesi (12 Ekim 1958-27 Mayıs 1960)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2019, Cilt XXXV, Sayı 100 · Sayfa: 621-646 · DOI: 10.33419/aamd.642480
Tam Metin
1957 milletvekili seçimlerinden sonra, iktidar-muhalefet ilişkilerinde cepheleşme eğilimleri baş göstermiştir. Muhalefet partileri Güç Birliği adında siyasi bir yapılanma oluştururken Adnan Menderes, 12 Ekim 1958 tarihinde Manisa mitinginde yaptığı konuşmasında muhalefetin yıkıcı faaliyetlerine karşı tüm vatandaşları kapsayacak bir Vatan Cephesi kurulacağını belirtmiş ve herkesin Vatan Cephesi çatısı altında birleşmesini istemiştir. Bu açıklamanın ardından Uşak Demokrat Parti il ve ilçe teşkilatlarının etkili çalışmaları ve muhalefet partilerinin yönetim teşkilatlarından gelen istifalar ile Uşak'ta DP'ye 1958-1959 yılları arasında yoğun katılımlar meydana gelmiştir. Uşak'ta sadece muhalefet partileri değil aynı zamanda dernekler, esnaf teşkilatları, Uşak'ın önde gelen aileleri ve bireysel katılımlarla binlerce kişi Vatan Cephesi'nin birer üyesi haline gelmiştir. Özellikle DP'nin çalışmalarından duyulan memnuniyet ve Adnan Menderes'in şahsı katılımları olumlu yönde etkilemiştir. Vatan Cephesi ve DP'ye yönelik katılımların hepsi dönemin yerel basınında isim listesi halinde DP'ye iltihaklar başlığı altında yerini almıştır. 1960 yılında Uşak'ta Vatan Cephesi'ne katılımlarda belirgin bir düşüş yaşanmış ancak yeni ocaklar açılmaya devam etmiştir. Bu makalede 12 Ekim 1958 tarihinde oluşum süreci başlayan ve 27 Mayıs askerî müdahalesi ile sona eren Vatan Cephesi'nin Uşak'taki durumu, DP'ye katılımlarla ilgili Başbakan Adnan Menderes'e gönderilen telgraflar göz önünde bulundurularak başta T.C Cumhurbaşkanlığı Cumhuriyet Arşivi'nden edindiğimiz belgeler olmak üzere dönemin yerel basınının ışığında detaylı bir şekilde incelenmiştir.

SAİM SAVAŞ, Sirge Kazası Dikey Boyutta Bir Yerel Tarih Araştırması, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2017, XXIII + 526 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2018, Cilt 82, Sayı 295 · Sayfa: 1191-1194 · DOI: 10.37879/belleten.2018.1191
Tam Metin
Modern tarih yazımı, insana ait olan her şeyin, insanın yapıp ettiklerinin tarihsel süreci etkilediği varsayımından hareket etmektedir. Bir yerel tarih çalışması olan Sirge Kazası Dikey Boyutta Bir Yerel Tarih Araştırması adlı bu araştırma da bu hareket noktasından beslenmekte ve hızla artan yerel tarih çalışmalarının bir parçası olarak bu türden çalışmalara bir katkı sağlamaktadır. Bu katkı bu kitap tanıtım yazısının amacını da ortaya koymaktadır. Sirge Kazası Dikey Boyutta Bir Yerel Tarih Araştırması adlı kitap, ilk olarak bir sempozyum bildirisi olarak kaleme alındığında Sirge merkez olarak ele alınmıştır. Kitap çalışması olarak genişletilme çabası sürecinde Sirge kazası merkez ve bağlı köyler olarak detaylandırılmış olarak Sirge ve yer aldığı bölge, en eski devirlerden günümüze mevcut kaynaklar ışığında dikey boyutta bir yerel tarih araştırması şeklini almıştır.

BLAUNDOS, Berichte zur Erforschung einer Kleinstadt im lydischphrygischen Grenzgebiet, Istanbuler Forschungen 48, Ed.: Axel Filges, Tübingen, Ernst Wasmuth Verlag, 2006, 350 sayfa metin, 285 siyah-beyaz fotoğraf ve çizim, 2 renkli levha, 6 katlanabilir levha, 3 katlanabilir ek plan. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 263 · Sayfa: 295-298
Bu monografi aslen, günümüz Uşak ilinin güneyindeki Ulubey ilçesine bağlı Sülümenli köyünün kuzeydoğusunda kalıntıları bulunan, antik Lydia-Phrygia sınırındaki küçük bir antik şehir olan Blaundos'ta, 1999, 2000 ve 2002 yıllarında Dr. Axel Filges başkanlığındaki bir ekip tarafından Alman Arkeoloji Enstitüsü (Deutsches Archaologischen Institut) desteğiyle yürütülen bir yüzey araştırmasının sonuçlarını içermektedir. Editörlüğünü A. Filges'in yaptığı kitap ayrıca, kentin tarihi coğrafyası ve bölgesel tarihiyle ile birlikte şehircilik gelişimini de kapsamaktadır. Editör tarafından yazılan Önsöz'ün (Vorwort) ardından, metin içinde kullanılan Kaynakların Kısaltması (Abkürzungverzeichnis) gelmektedir. Kentin kısaca tanıtıldığı, özelliklerinin belirtildiği ve keşfinin anlatıldığı Giriş (Einleitung) bölümü, Topografi (Die Topographie), Araştırma Tarihi ve İlk Şehir Tanımlarının Kısa Bir Özeti (Ein Kurzer Abriss der Forschungsgeschichte und Frühe Stadtbeschreibungen) kısımlarını kapsamaktadır.

Osmanlı Devleti'nin Son Döneminde Uşak'ta Halıcılığın Makineleşme Süreci

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 260 · Sayfa: 65-98
Tam Metin
Orta Asya'dan Anadolu'ya göç ederken Türklerin beraberinde getirdikleri halıcılık sanatını, XIII. yüzyılın üçüncü çeyreğinde iskânın şekillendiği tahmin edilen Uşak yöresinde yaşattıkları bilinmektedir. Uşak ve civarına yerleşen Türkmen ve yörük aşiretlerinden Kınıklı, Kaçar, Karakeçili, Kızılkeçili ve Tekeli gibi boylar, Orta Asya kökenli olan halıcılığı ayakta tutarak, XVI. yüzyılda burasını bir halı merkezi haline getirmişlerdir. El sanatı şeklinde gelişen dokumacılığın önemli bir kolunu teşkil eden halıcılık, yörede ev ve aile dışına taşmadan her ailenin kendine ve kızına gerekli olan halı, kilim, sandık ve yün örtüsü imâl etmesi ile aşama kaydetmiştir.

Uşak Para Vakıfları (1890-1923)

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 743-774
Tam Metin
Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Kayıtlar Arşivi (VGMA)'nde bulunan 2305 numaralı Uşak Vakfiye Fihristi Defteri'nde 192 vakıf kaydı bulunmaktadır. Bugün bu 192 vakıftan 61 tanesinin vakfiyesi mevcuttur. Bu vakıfların kuruluş tarihleri, mevkûfâtı ve mahalleri incelendiğinde öncelikle üç şey dikkati çekmektedir. Birincisi söz konusu vakıfların % 93,44'ünün 1890-1923 yılları arasında kurulmuş olması, ikincisi bu vakıfların % 89,47'sinin para vakfı oluşudur. Üçüncüsü ise vakıfların % 86,54'ünün Uşak şehir merkezinin dışında, yâni Uşak kır bölgelerinde kurulmasıdır. İşte bu üç husustan hareketle, 1890-1923 yıllarında (zaman) Uşak'ta (mekân) kurulan para vakıfları (konu) ayrıca incelemeye tabi tutulmuştur.

İzmir’in İşgalinden Sonra Uşak'ta Kuva-yı Millİye’nin Oluşumu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 59 · Sayfa: 555-568 · DOI: 10.33419/aamd.702909
I. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle iktidarı kaybeden İttihat ve Trakki ve Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın Osmanlı ülkesindeki çekişme zemininde Kuva-yı Milliye'nin ortaya çıkması sancılı olmuştur. İzmir'in işgalinden sonra Batı Anadolu'yu işgale başlayan Yunanlılara karşı direnişte cephe gerisinde önemli hizmetler veren Uşak'ta Kuva-yı Milliye'nin oluşması da aynı minvalde gerçekleşmiştir. Bu süreçte Uşak'ta ilkönce Karakol Cemiyeti ile bağlantısı olan gizli bir cemiyet kuruldu. Bu gizli cemiyetin yaptığı çalışmalar neticesinde 17 Temmuz 1919 tarihinde şehre giren Kuva-yı Milliye şehre hâkim oldu. Eski bir ittihatçı olan İbrahim Tahtakılıç gizli cemiyetin halka zarar vermesinden endişe duyduğundan 30 Temmuz 1919 tarihinde "Redd-i İlhak Cemiyeti"ni kurdu. İbrahim Bey yaptığı çalışmalarla Kuva-yı Milliye'yi büyük ölçüde bir halk hareketi haline getirdi. Alaşehir Kongresi'ne katılan İbrahim Bey aktif konuşmalarıyla burada dikka¬ti çeken bir şahsiyet olmuştur. Batı Anadolu'da bir üst kongre niteliğinde olan Alaşehir Kongresi'nde kurulması kararlaştırılan Alaşehir Heyet-i Merkeziyesinin daha sonra Uşak'a nakledilmesi, Yunan işgaline kadar Uşak'ın cephe gerisinde önemli bir konumda olduğu dikkati çekmektedir