3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 5 yıl
  • Urbanization
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Defense Systems at Klazomenai and their Role in the Urbanization Process of the Site from Early Bronze Age into the Late Archaic Period

Höyük · 2024, Sayı 14 · Sayfa: 69-90 · DOI: 10.37879/hoyuk.2024.2.069
Tam Metin
Klazomenai, in North Ionia, is unique in comparison to the other city-states in the region because of diverse archaeological evidence. Current data from the settlement suggest a smooth transition from the end of the second into the first millennia BC. In this article, we discuss the development of the defense systems of Klazomenai dating to the Early Bronze Age II (EBA) and the Archaic period. Excavations in the area close to the Olive Oil Plant of the sixth century BC revealed a bastion of the EBA II, protecting the lower town of a site (Level 1), which has an upper citadel located at Liman Tepe. Following its termination, the area was used for pottery production and as a cemetery during the Early Iron Age (from ca. 11th century into the early 7th century). In the early seventh century BC, the construction of the fortification wall protecting Klazomenai, define the limits of the asty and marks the formal design of the urban layout of the site (Level 3a). The use of the area as a burial ground was terminated following the construction of the defense system. The formation of the various extramural cemeteries surrounding Archaic site is linked with this change. Architectural features of the fortification wall of the seventh century BC, with a glacis, reflect a well-rooted tradition of Iron Age Anatolia. The construction of the gateway with a deep corridor marks the final phase and belongs to the late sixth century BC (Level 3b).

Sosyal Problemler Sosyolojisi Çerçevesinde Türkiye’de Nüfus Yaşlanması

Erdem · 2024, Sayı 86 · Sayfa: 63-96 · DOI: 10.32704/erdem.2024.86.063
Tam Metin
Nüfus yaşlanması sorunu küresel olarak üzerinde durulan, olumlu ve olumsuz etkileri kapsamlı bir biçimde değerlendirilerek sorunun çözümüne yönelik ulusal ve uluslararası politikalar hazırlanan bir demografik olgudur. Toplumsal, bilimsel ve teknolojik gelişmeler neticesinde değişen günümüz koşullarının doğum oranlarının azalması ve insan ömrünün uzaması gibi birçok faktöre etki etmesi nüfus yaşlanmasının temel sebebi olarak değerlendirilmektedir. Nüfus yaşlanmasının olumsuz boyutu, toplumun sürekliliğini ve işleyişini tehdit edici yönüyle o toplumun geleceğine ilişkin tehditlere zemin hazırlaması açısından ele alınmaktadır. Nüfus yaşlanması olgusu hem ulusal hem de küresel boyutta günümüzde birçok disiplin ışığında çalışılmış, bir “sosyal problem” olarak değerlendirilmiş, etkileri analiz edilmiş ve soruna ilişkin çözüm yolları sunulmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda mevcut çalışma sosyal problemler sosyolojisi kapsamında nüfus yaşlanması olgusunun, sosyal bir problem olma sürecini ve sonuçlarını sosyolojik bir bakış açısıyla açıklamaya çalışmaktadır. Bu çalışma ile Türkiye’de nüfusun yaşlanmasının sosyal olgulara (doğum, ölüm, evlenme, boşanma oranları, işgücü, istihdam, eğitim, göç, kentleşme) bağlı olarak nasıl bir sosyal problem olarak ortaya çıktığı istatistiki verilere dayalı olarak tartışılmıştır. Dolayısıyla Türkiye’de nüfus yaşlanmasının bir sosyal problem olarak varlığının olası sosyolojik sonuçları üzerinden bir değerlendirilme yapılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda çalışmada sosyal problemler sosyolojisinin “Her problem sosyal problem midir?” ya da “Bir olgu bir sosyal problem halini nasıl alır?” ve “Sosyal problem hangi süreçlerden geçer?” sorularına Herbert Blumer’ın “Bir toplumda sosyal problemi tanımlama sürecini” açıklayan görüşü dikkate alınarak cevap aranmıştır. Buna göre Türkiye’de nüfus yaşlanmasının H. Blumer’ın sosyal problem aşamalarından hangisini temsil ettiği sunulmak istenmiştir. Çalışmada Türkiye’de nüfus yaşlanması durumunun sosyal problem olarak meşrulaşmasının nedenleri, nüfus yaşlanmasının sosyal kaynaklarının neler olabileceği, bu olgunun sorun olarak nasıl meşrulaştığı, hangi toplumsal sonuçları yaratabileceği ve çözüm ve müdahale stratejileri üzerinden bu problemin nasıl şekilleneceği üzerinde durulmuştur. Çalışmanın yöntemi literatür taraması ve doküman istatistiklerinin betimsel değerlendirilmesidir. TÜİK, OECD, UN kurumlarının makro istatistiki verileri kullanılmış ve bu birincil veriler üzerinden ikincil sosyolojik analizler gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda Türkiye’deki nüfus yaşlanmasının sosyal kaynaklarının göç ve kentleşme süreçlerine bağlı olarak doğum ve evlenme oranlarının azalması, boşanma oranlarının artması, eğitim düzeyinin yükselmesi, kadının ev dışı aktif çalışma yaşamına geçmesi, ekonomik refahın artması şeklindeki sosyal görünümler ön plana çıkmaktadır. Türkiye için nüfus yaşlanması sosyal problemdir ve bu problemin inşasında farklı sosyal kaynaklar yer almaktadır. Böylece çalışmada Blumer üzerinden Türkiye’de nüfus yaşlanmasının neden sosyal bir problem olduğu, sosyal kaynakları ve nüfus yaşlanmasının sosyal problem tanımlanmasının hangi aşamasında yer aldığı açıklanmıştır.

Geç Orta Çağ Anadolu’sunda Bir Selçuklu Kenti Bolvadin’in Tarihi Gelişimi Üzerine Bazı Notlar

Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 302 · Sayfa: 17-28 · DOI: 10.37879/belleten.2021.17
Tam Metin
Selçuklu döneminde Anadolu’nun tarihi coğrafyasını tespit etmeye yönelik çok az çalışma vardır. Genellikle şehir oluşumları antik veya Roma-Bizans dönemine indirgenen bir açıklama ile tavsif edilmeye çalışılır. Mahalli tarihlerde de şehir veya kasabaların tarihini neredeyse insanlık tarihinin ilk devrelerine kadar indirme modası yaygın şekilde yerini alır. Öyle ki Anadolu şehirleri için “kadim” sıfatını kullanmak ve bunu içini doldurmak için yapılan incelemelerde tarihi bilgilerin eğilip büküldüğü ve bunun adeta bir iftihar vesilesi gibi zihinlere yerleştirilmeye çalışıldığı görülür. Benzeri bir durum Orta Çağ döneminde ortaya çıktığı tespit edilen bugün Afyonkarahisar’ın bir ilçesi olan Bolvadin için de geçerlidir. Bu makalede Bolvadin’in antik bir yerleşmenin temelleri üzerinde değil, Selçuklular döneminde teşekkül etmiş, yol şebekesi içinde önemli bir geçit yeri olarak büyük önem kazanmış bir kasaba olarak doğduğu tezi savunulmuştur. Ayrıca Bolvadin’in tarihi gelişimi içinde Osmanlı hakimiyetine girdikten sonraki durumu da incelenerek geçirdiği fziki safhalar üzerinde durulmuştur. Bu anlamda Bolvadin’in XVI. asırda önemli sayılabilecek bir nüfusuyla kasaba değil bir şehir hususiyeti göstermiş olduğu, sefer yolları yakınında veya üzerinde bulunması, adı bilinen meşhur köprü vasıtasıyla geçişe müsait bir konumda olması ve coğraf özelliğinin kazandırdığı imkanlarla gelişiminin tamamlandığı ifade edilmiştir.