3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Kültür Merkezi
  • bezeme
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Sivas – İlbeyli Kazası Müdürü (1862-?) Şekerzade Osman Ağa’nın Menşurlu’daki Köy Odası

Arış · 2024, Sayı 25 · Sayfa: 105-126 · DOI: 10.32704/akmbaris.2024.199
Tam Metin
Köy odaları, geçmişten günümüze kadar devam eden önemli Türk mimarlık geleneklerinden biridir. Geçmişte köy halkının birlikte veya köydeki zengin ailelerden bir ya da birkaçının inşa ettirdiği köy odaları; günümüzde taziye evi, köy konağı, konuk odası, köy odası gibi isimlerle varlığını devam ettirmektedir. Günümüzde köy odaları; düğün, cenaze, bayram vb. zamanlarda halkın toplanma ihtiyaçlarını karşılayarak eski köy odası geleneğini devam ettirmektedir. Köy odalarının temelde halkın toplanma ve konaklama ihtiyaçlarına hizmet ettiği bilinmektedir. Bu odalar, Türk kültürünün en belirgin özelliklerinden olan konukseverlik ve dayanışma olgularını gözler önüne seren önemli mekânlardır. Mimarî açıdan dış cephede genellikle gösterişten uzak bir görünüme sahip olan köy odaları, iç mekân süslemeleri ile dikkat çekmektedir. Bu çalışmada, Sivas’ın Merkez ilçesine bağlı Menşurlu köyünde yer alan Şekerzade Osman Ağa’nın odası incelenmiştir. Oda, içerisinde yer alan ve yapıyla çağdaş olduğu düşünülen ahşap çerçeveli “Mâşallâh Teâla” kitabesindeki tarihe göre 1880-1881 yıllarında inşa edilmiştir. Doğu- batı doğrultuda dikdörtgen planlı oda nim sekili ve tek katlı olarak inşa edilmiştir. Kaba yonu taş, moloz taş ve ahşap malzemeler ile inşa edilen yapının içerisinde yoğun ahşap süsleme kompozisyonları yer almaktadır. Günümüze değin çeşitli tahribat ve tadilatlar geçirmiş olan odanın inşa edildiği dönemde ahşap süslemelere ek olarak duvar resimlerine de sahip olduğu iç mekânda günümüze gelebilen tek parça ağaç tasvirinden anlaşılmaktadır. Sivas İlbeyli köylerinde benzer örnekleri bulunan “nim sekili” planda inşa edilmiş ve geleneksel konut mimarisinin ahşap bezeme özelliklerini barındıran bu yapı, günümüzde kaderine terkedilmiş durumdadır. Köy odasının aslına uygun biçimde restore edilerek yeniden kullanıma açılması elzemdir. Tanzimat Dönemi’ne ait, banisi ve tarihi belli olan bu önemli halk mimarisi örneği koruma altına alınarak gelecek nesillere aktarılmalıdır.

Kutören'de (Ereğli-Konya) Bulunan Halılar, Tasarım Özellikleri ve Bir Örnek

Arış · 2011, Sayı 5 (Türk Dünyasında Halı ve Düz Dokuma Sempozyumu Özel Sayısı - 1) · Sayfa: 102-109 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.9
Tam Metin
Orta Asya'dan, günümüze anadan kıza öğretilerek gelen dokumalarımız, kültürümüze olan bağlılığımızın nişanesi olarak bazı bölgelerimizde Türk kadını tarafından, büyük bir inançla üretilmeye devem etmektedir. Tüm yaşamlarını içinde barındırdıkları, çadır, çeyiz, beşik, kefen, gibi kullanım malzemelerini, doğada bulunan tüm renklerle bezemişlerdir. Bunlar; kadın atalarımızın bize, geçmişin tespiti, aidiyet duygumuzu, kimlik, kişilik onurumuzu kısaca özgünlüğümüzü, tüm dünyaya tanıtmak amacıyla miras bıraktıkları hazinelerimizdir. Dolayısıyla tanıtımı, korunması biz araştırmacı tasarımcıların da vazifesidir. Ayrıca gençlerimize, teknolojinin yarattığı ticari rekabetle sunulan doğal olmayan kimyasal içerikli bir sürü halı benzeri ürünlerin yerine, evlerimizde geleneksel, doğal, sağlıklı ve bizim olan şaheserlerimizin, kullanılmasını da özendirmek görevimiz olmalıdır. Yukarıda özetlediğimiz sebeplerle yaptığımız çalışmamızda, Konya- Ereğli- Kutören kasabasında bulunan evlerde, Karkınlar, Çökelikler, Akdoğan, Akkaşlar, Akkoyunlular isimli Türk boylarına ait olduğunu düşündüğümüz, on beş dokuma örneğine ulaşıp, katalogladık. Elyaf, teknik, tasarım özelliklerini ele aldık. Renklerini tespit ettik. Kullanım yerlerini belirledik. Bu çalışmamızda da yok olmasından endişe duyduğumuz halılardan, bir örnek alarak tanıtımını yapmaya çalıştık.

Üsküp İsa Bey Camii Haziresi’ndeki Şahideler

Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 59-86
Üskiip İsa Bey Camii Haziresi'ııdeki on yedi adet şahide form, işleniş niteliği ve tasvir özellikleri bakımından kapsamlı bir şekilde tanıtıldıktan sonra önce kendi aralarında daha sonra da farklı bölgelerdeki Osmanlı şahideleri ile karşılaştırma ve değerlendirmeleri yapılarak Türk Sanatındaki yerleri belirlenmeye çalışılmıştır.