41 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • education
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Yabancı Okullar ve Kültürel Milliyetçilik: Bursa Amerikan Kız Koleji Tanassur Hadisesi (1928)

Belleten · 2016, Cilt 80, Sayı 287 · Sayfa: 307-328 · DOI: 10.37879/belleten.2016.307
Tam Metin
Bu çalışma, Amerikalı misyonerlerin döneme ait yazışma ve raporları temelinde, tanassur hadisesini ve okulun kapatılış sürecini yeniden değerlendirmeyi hedeflemektedir. Bu değerlendirmenin ilk hedefi Amerikalı misyonerlerin, Protestanlık propagandası yoluyla tanassur hadisesine yol açıp açmadıklarını açıklığa kavuşturmaktır. Ayrıca bu çalışmada, tanassur hadisesi kapsamında Cumhuriyet önderlerinin yabancı okulları algılayış biçimlerine dair yerli basın ve bahsi geçen misyoner raporları üzerinden ipuçları aranmaktadır. Misyoner okulları konusu 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren yalnızca Osmanlı devlet ricalini ciddi manada meşgul etmekle kalmamış Cumhuriyetin erken dönemlerinde de güncelliğini korumuştu. Bursa Amerikan Kız Koleji'ndeki bazı Müslüman öğrencilerin din değiştirmesine binaen okulun 1928 yılında kapatılması, erken Cumhuriyet yıllarındaki yabancı okulların yeniden tanımlanması hususunda önemli bir kilometre taşı oldu. Birçok akademik araştırmaya konu olan Bursa Amerikan Kız Koleji'ndeki tanassur hadisesine dair yargılama süreci, çoğunlukla yerli kaynaklar ve hatıratlar ışığında aydınlatılmaya çalışılmıştır. Okulun kapatılması sıklıkla Cumhuriyet'in Tevhid-i Tedrisat temelindeki laik eğitim prensipleriyle bağdaştırılmıştır. Ancak yeni Türkiye'nin ulus inşa sürecinde harici dinamiklerin saf dışı bırakılması yönündeki adımlar, kültürel milliyetçiliğin önemli bir boyutu olarak algılanmalıdır.

Osmanlı İnsan Yetiştirme Düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşuna Etkileri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 87 · Sayfa: 199-228
Tam Metin
Eğitim sistemlerinin, müfredatları, eğitim ve öğretim programları, ülkenin eğitim felsefesi, toplumun eğitime yüklediği misyon, eğitimsel araç ve amaçlar, uyguladıkları öğrenme yöntem ve stratejiler ile eğitim kalitesinin görünürlüğü, yetiştirdiği insan kaynaklarının niteliğini belirler. Eğitimli insan kaynağının tarihte neler yaptığı ve bu kaynağın niteliği geleceğin nasıl şekilleneceği hususunda da ipuçları içerir. Tarihin geçmiş dönemlerinde uzun zaman dilimleri içinde, bazen birlik ve beraberlik içinde bazen ayrı devletler halinde yaşayan Türk Dünyası, kurmuş olduğu medeniyetlerle de dünya uygarlığına önemli hizmetlerde bulunmuştur. Türklerin anavatanı Orta Asya'dır. Anavatan toprakları Hazar Denizinden Kingan dağlarına, kuzeyde Sibir ovalarından, güneyde Pamir yaylasına, Karanlık dağlar, Altın dağları ve Çin'in kuzey eyaletlerine kadar uzanır. Bu geniş sahada Türklüğün en eski ve kalabalık olarak kaynaştığı yer Hazar Denizi ile Balkaş gölü arasıdır. Orta Asya'dan zaman zaman kitleler halinde çıkan Türk kabileleri Çin'e, Hind'e, İran'a, Mezopotamya'ya, Mısır'a, Anadolu'ya ve Avrupa'nın doğusu ile Balkanlara ve Avrupa ortalarına kadar uzanmış ve gittikleri yerlerde muhtelif isimlerle devletler kurmuşlardır.** Göktürkler, Karahanlılar, Selçuklular ve Osmanlılar bu devletlerin en bilinenleridir. Bu güne göre en son büyük Türk Devleti olan Osmanlı, kendine has özellikleriyle, dünya hâkimiyetini yaklaşık 600 yıl elinde tutmuştur. Ne yazık ki Osmanlı Devleti'nin çöküşüyle birlikte, Türk Dünyası dağılmış ve 20. yüzyıla büyük oranda esaret altında girmiştir. 20. yüzyılın esaretini, Türk Dünyası içinde ilk kez, yine Osmanlı Devleti'nin çekirdeğini oluşturan Türkiye kırmış ve Anadolu'nun şahlanışı ile bağımsızlığını kazanmıştır. Diğer Türk Dünyası ülkeleri ise, Batı ile Doğu blokları arasında tercih hakkını kullanmaktan başka çıkış yolu bulamamışlardır. İşte bu tercih hakkı, 20. yüzyılın, Türk Dünyasının Esaret yüzyılı olmasına yol açmıştır.Eğitimin başlangıcı insanlık kadar eskiye gitse de bir bilim olarak gelişimi yeni sayılır. Türklerin kurduğu farklı devletlerin yaşam tarzı ve sosyal yapısı Türk Eğitim Tarihinin belirleyicisi olmuştur. Türk Eğitim tarihi denildiğinde Türklerin Orta Asya'dan göç ettiği dönemlerden başlayıp, günümüze kadar eğitim ve öğretim adına gerçekleştirdikleri bütün etkinlikler anlaşılmaktadır. Çok uzun dönemi kapsayan eğitim tarihi bu çalışmanın kapsamını aşmakla birlikte, bu makalade Osmanlı eğitim sistemi ve bu sistemin ürünü olan cumhuriyetin kurucu kadrolarının yeni Türkiye Cumhuriyetini şekillendirmesinde Osmanlı döneminde yetiştikleri, etkilendikleri eğitimin etkisi tartışılacaktır.

Halide Edip Adıvar’ın ‘Yeni Turan’ Romanını Yeniden Anlam(landırm)a

Erdem · 2013, Sayı 64 · Sayfa: 103-122
Halide Edip Adıvar, 'Yeni Turan' romanında Türk milletinin yeniden ku ruluş ve kurtuluşu için çareler arar. Bu nedenle yazar, bireysel duygu ve fikirlerinin yanında memleketin sorunlarını da işler. Bu romanında, bireysellikten millî olana yönelen Adıvar, yabancılaşma, yozlaşma, eğitim ve sağlık problemlerinin yanında maksat aşkı, millî benlik, gibi izlekleri ele alarak ülkenin yeniden kuruluş ve kurtuluşu için yeni fikir ler ortaya koyar. Böylece yazar, Türk milletinin varoluş mücadelesini bütün yönleriyle metinleştirir.

Meşrutiyet Döneminde Kadın Hakları Savunuculuğunda Gelenekçi Bir Yazar: Avanzade Mehmet Süleyman

Erdem · 2012, Sayı 63 · Sayfa: 127-152
Tam Metin
Tanzimat'ın getirdiği yeniliklerden birisi de Osmanlı devletinde kadın hakları konusunun gündeme gelmesidir. Bu dönemde kadınlarla ilgili pek çok gazete ve dergi yayınlanması ve kadın yazarların basın dünyasında etkin bir yer edinmeleri, kadın konusunun sıklıkla tartışılmasına yol açmıştır. Özellikle II. Meşrutiyet dönemi yazarları kadınlarla ilgili her türlü konuyu ele almışlardır. Meşrutiyet dönemi yazarlarından Avanzade Mehmet Süleyman, kadınların eğitilmesi ve sosyal yaşam içinde görünürlük kazanmalarının önemini vurgulayan yazılar yazar. Ahlaklı İslam kadınlarının yetişmesinin toplumu kurtaracağı düşüncesinde olan Avanzade Mehmet Süleyman, kadınlarla ilgili her türlü konuda eser vermiştir. Bu makalede, Avanzade Mehmet Süleyman'ın ideal kadın anlayışı irdelenecektir.

KEPİRTEPE KÖY ENSTİTÜSÜ (1937-1954)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 75 · Sayfa: 495-522
Tam Metin
Kepirtepe Köy Enstitüsü, Türkiye genelinde açılan 21 enstitüden biridir. Okul adını bölgenin arazi yapısından almıştır. 1938 yılında Edirne'de Köy Öğretmen Okulu olarak kurulan okul; buradan Alpullu'ya oradan da arazinin darlığı nedeniyle Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesine taşınmıştır. Köy enstitüleri köylüyü aydınlatmak ve eğitmek amacıyla kurulmuştur. Bu enstitü açık kaldığı sürece okuma yazma bilenlerin artmasına önemli katkılar sağlamış, yetiştirdiği öğretmenlerle topluma, üretici bireyler kazandırmıştır. Ancak 27 Ocak 1954 tarihinde 6234 sayılı yasa ile adı İlk Öğretmen Okulu olarak değiştirilmiştir.

Bir Sosyalleşme ve Kişilik Oluşturma Aracı Olarak Sosyal Sınıflar

Erdem · 2009, Sayı 54 · Sayfa: 1-52
Tam Metin
Bir sosyo-ekonomik seviye göstergesi olarak sosyal sınıf gruplaşmaları, kastlara ve renk kastlarına nazaran, kendi içerisinde, bir dereceye kadar sosyal hareketliliğe imkân veren sosyal yapı kuruluşlarıdır. En belirgin şekilleriyle şehirlerde oluşmuş olan bu gruplar, aynı zamanda birer cemaat (yerel toplum) özelliğine sahiptirler. İş, meslek, gelir, eğitim seviyesi ve benimsenen hayat tarzı bakımından farklaşmış, değişik özellikte mahalle veya semtlerde ve evlerde oturmakta olan bu gruplar, benimsedikleri genel kültürün yanında, birer grup olarak, onların tavır ve hareketlerine şekil veren, birbirleriyle olan kalıplaşmış ilişkilerini belirleyen, en belirgin şekillerini Amerika Birleşik Devletleri'nde gördüğümüz tâli-kültür kalıplarına da sahiptirler. Yazımız, tarihî bir inceleme seyri izleyerek, kabaca yüksek, orta ve aşağı olarak nitelenebilecek sosyal sınıfların ne tür tâli- kültür özelliklerine sahip olduklarını; oluşmuş bulunan bu kültürel zeminlerde ne tür sosyalleşme tekniklerinin uygulanmış olduğunu; tâli-kültürlerin bireylerin kişilikleri ve sosyo-kültürel kişilikleri üzerinde ne gibi olumlu ve olumsuz etkileri bulunabileceğini; bu etkileme ile oluşmuş status kişiliklerinin, sınıf atlama anlamında, bir dikey hareketliliğe yol açıp açmadığını; bir insanın sınıfını yükseltmesinde, başarı motivasyonu denen psikolojik mekanizmanın, aşılanan yükselme hırsının bir etkisinin bulunup bulunmadığını; ve bugünün sanayileşmiş toplumlarında sınıf atlamada öne çıkan bir faktör olarak, eğitimin, maharet sahibi olmanın, bir başka deyimle, insanî sermayenin rolünün ne olduğunu incelemeye çalışmaktadır.

Mustafa Kemal’de İnkılâp Düşüncesinin Oluşumu ve Gelişimi

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 1-22
Tam Metin
Mustafa Kemal'de inkılâp düşüncesi bir anda ortaya çıkmış değildir. Onda inkılâp düşüncesi okul sıralarında var olan bir gerçekliktir. Ondaki inkılâp düşüncesinin gelişiminde birçok faktör rol oynamıştır. Yaşadığı çevre ve çocukluk yılları bilinçli bir şekilde yetişmesini sağlamıştır. Eğitim öğretim hayatı, arkadaşları, öğretmenleri, okuduğu kitaplar, düşünce akımları Mustafa Kemal'de inkılâp düşüncesinin oluşumuna ve gelişimine etki eden faktörler arasındadır. Mustafa Kemal, doğuştan getirdiği hususiyetler ile sonradan elde ettiği kazanımları harmanlayarak inkılâpçı bir karaktere sahip olmuştur. Çalışma, Mustafa Kemal'de inkılâp düşüncesinin oluşumunu ve gelişimini irdelemektedir.

XIX. Yüzyıl Türk Yazarları ve Avrupalı Seyyahlara Göre Türk Kadını

Erdem · 2008, Sayı 51 · Sayfa: 179-194
Tam Metin

Osmanlı İmparatorluğu'nda Türk kadınları daha çok içine kapanık, ekonomik özgürlüğü olmayan, evine bağlı, genellikle eğitimden yoksun idiler.

XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren açılan okullara az sayıda olsa da girmişlerdir. XIX. yüzyılda siyâsî derneklerde olmamalarına karşın, sosyal derneklerde görev almışlardır. Harem hayatı her zaman yabancıların ilgisini çekmiştir.

Harem, ev reisinin kadınlarının, cariyelerinin ve çocuklarının yaşadığı yer olup, aynı zamanda evin kadını anlamına gelmekte idi.

Padişahın kız kardeşleri ya da kızları serbest bir hayat sürerlerdi. XIX. yüzyılın ikinci yarısında kadınların dışarıda serbestçe dolaşması artmıştır. Müslümanların dışındaki kadınların serbestçe dolaşması ve giyinmesi hoş görüyle karşılanmaktaydı.

Cumhuriyet Döneminde Yabancı Okullar (1923-1938)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 259-280
Padişahların bir lütfü olarak açılmaya başlayan yabancı ve Gayri-Müs- lim okulların İmparatorluğun gerileme dönemi, I. Dünya Savaşı ve Kurtu¬luş Savaşı yıllarında nasıl yıkıcı ve bölücü faaliyet yuvaları haline geldiği¬ni çok iyi bilen Atatürk ve ona inanmış arkadaşları, daha Lozan'da bu okulların ancak Türk kanun ve yönetmeliklerine uydukları takdirde varlık¬larını sürdürebilecekleri kararını aldırtabilmişlerdir. Cumhuriyet dönemin¬de çıkartılan yeni kanun ve yönetmeliklerle ve uygulanan sıkı denetimlerle yabancı okulların büyük çoğunluğunun Türk okulları gibi yalnız eğitim amaçlı faaliyetlerde bulunmaları sağlanmıştır. Ancak çıkartılan kanun ve yönetmeliklere uymama konusunda direnen yabancı okullar da çok kı¬sa bir sürede, artık Osmanlı İmparatorluğu 'nun son döneminde olduğu gibi istedikleri şekilde faaliyetlerde bulunamayacaklarını ve varlıklarım sürdürebilmeleri için çıkartılan kanun ve yönetmeliklere uymaları gerektik¬lerini kavramışlardır.

Cumhuriyetin Kuruluş Yıllarında Türk Eğitim Yaşamında Macar Eğitimcilerin Yeri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 58 · Sayfa: 231-244
I.Dünya Savaşı'ndan sonra eğitim alanında aşamalar kaydeden Macaristan, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin bu alandaki çabalarına, kurulan işbirliği sonucunda yardımcı olmuştur. Bu çalışmada Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki Türk ve Macar eğitimi karşılaştırılarak, Macar eğitiminin Türk eğitimine yaptığı katkı incelenmiştir.