8 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
  • Son 5 yıl
  • eski Türkçe
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Geçmiş Zaman Morfemi -(X)p Bağlamında Tuńukuk Yazıtının 25-26. Satırları Üzerine Bir Değerlendirme

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 77 · Sayfa: 1-24 · DOI: 10.32925/tday.2024.109
Tam Metin
Türk dilinde ekler, asıl işlevlerinin yanında, işlevlerine yakın başka işlevler de yüklenmiştir. İşlevsel çeşitlilik özellikle çekim morfolojisine ait eklerde daha yaygındır. Türk dili gramerlerinde sıfat-fiil ya da isim-fiil olarak adlandırılan ekler de işlevsel bakımdan çeşitlenen ekler arasındadır. Bu eklerin bitimsiz fiillerdeki işlevlerinin yanısıra bitimli / yüklemsel fiillerde zaman çekim kategorisine dâhil oldukları gözlemlenmektedir. Türk dilinde genellikle zarf-fiil eki olarak yaygınlaşan -(X)p eki, Eski Türkçe metinlerde farklı işlevlerle karşımıza çıkmaktadır. Ek, bu dönemde çok yaygın olmasa da, eklendiği eylemleri kendisinden sonra gelen ismi niteleyen sözcüklere dönüştürmüştür. Keza -(X)p eki, Eski Türkçenin bütün çevrelerinde geçmiş zamanı işaretleyerek yüklemsel eylemlerin bir ögesi olmuştur. Bu makalede, anlamlandırmada kimi güçlüklerin görüldüğü Tuńukuk yazıtının 25-26. satırlarından hareketle, ilgili satırlarda –(X)p ekinin Türk dilinde baskın olan işlevinden farklı işlevler gösterdiği, benzer işlevin Eski Türkçenin diğer çevrelerinde de temsil edildiği ve Türk dilinin 13. yüzyıldan sonraki metinlerinde yaygınlaşan geçmiş zaman işlevinin kaynağı olduğuna dair elde edilen sonuçlar, ekin kullanılış şekilleri ve anlamları dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Bu çerçevede –(X)p ekinin Türk dilinin erken tarihli metinlerinden itibaren aynı zamanda geçmiş zaman eki olarak kullanılmaya başlandığı, üzerine şahıs zamirlerini almak suretiyle şahıslara göre çekimlendiği, 13. yüzyıldan sonra görülen –(X)p turur yapısının Eski Türkçeden sonra ortaya çıktığı gibi tespitler, metinlerden elde edilen tanıklar yardımıyla yorumlanmıştır.

Eski Türkçe “Yala”, Çağdaş Türkçe “Yalan” Sözcükleri Üzerine

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 77 · Sayfa: 177-198 · DOI: 10.32925/tday.2024.116
Tam Metin
Eski Türkçedeki yala “iftira, itham, söylenti, töhmet altında bırakma” ile Çağdaş Türkiye Türkçesindeki yalan “doğru olmayan, gerçek dışı” sözcüklerinin semantik yakınlıkları, ortak bir köke dayandıklarını düşündürmektedir. Nitekim araştırmacılar yala sözcüğünü ve eski biçimi yalgan olan yalan’ı izah ederken yaygın bir benimseyişle onları saymaca tabanlara bağlamışlardır. Sözcüklerin mevcut anlamlarından yola çıkılarak, türedikleri düşünülen tabanlara varsayımlar üzerinden mana verilmesi baskın bir eğilimdir. Soyut anlamlar taşıyan yala ve yalgan ~ yalan sözcüklerinin somuttan soyuta doğru sergilemeleri gereken anlam dönüşümleri üzerinde yeterince durulduğu söylenemez. Yala “iftira” ve yalgan ~ yalan arasında kurulacak ilişkinin önündeki bir başka sorun ise Dîvânu Lugâti`t-Türk’te tanıklanan yala- “suçlamak, iftira etmek” fiilidir. Zira aynı kavram alanından doğan yala “iftira” sözcüğünü ve yala- fiilini ortak kökene indirgemek Eski Türkçenin ek yapısı uyarınca güçlükler barındırmaktadır. Makalede öncelikle yala ve yalgan ~ yalan’ın Türkçenin gelişme ve yayılma alanlarındaki görünümleri ortaya konularak araştırmacıların türeme süreçleri hakkındaki görüşleri aktarılacaktır. Ardından sınıflandırılan görüşlere dair eleştiri ve itirazlar dile getirilecektir. Her iki sözcüğün kişiler arası iletişimde konuşmanın tesirini artırmak üzere sözün vurgusunu, tonlamasını, ezgisini ve seriliğini artırmak için damak ile dudakların yalanması eylemiyle olan ilgisi tartışılacaktır. Bu tartışmaya istikamet vermek üzere Türkçenin dil bilgisi imkânlarından yararlanılacaktır. Konu, sözcüklerin dayandıkları çekirdek kökü kapsayacak biçimde ele alınıp etimolojik değerlendirmelerde bulunulacaktır.

Köktürk Harfli Metinlerde Geçen “a/e” Karakterinin Kullanımı

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 77 · Sayfa: 43-74 · DOI: 10.32925/tday.2024.111
Tarihi süreç içerisinde çok geniş bir coğrafyada derin bir medeniyet inşa eden Türklerden bugüne kalan en eski metinlerin önemli bir kısmı Köktürk harfleriyle yazılmıştır. Runik yazı şeklinde de bilinen Köktürk harfleri ile oluşturulan metinler pek çok nesne üzerine kazınmıştır. İlk defa Thomsen tarafından çözüldükten sonra oyma yazıların kime ait olduğu ve taşıdıkları mesajlar gün yüzüne çıkmıştır. Bu yazı ile yazılan metinleri içeren çeşitli nesneler çok geniş bir coğrafyaya yayılmaktadır. İlgili yazı sisteminin geniş bir coğrafyada işlenmesi sayesinde elde edilen metinler sadece o dönem hakkında bilgi vermemekte, ayrıca Köktürklerin yazı sistemleri ve yazıyı kullanımları hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Bu bilgilerden biri yazıtlarda kullanılan noktalama amaçlı işaretlerdir. Köktürk harflerinin çözülüp tanıtılmasından beri Köktürk harfli metinlerde genel kabul gören noktalama işareti iki nokta üst üste, üç nokta üst üste gibi işaretlerdir. Bu işaretlerin sözcükleri ve/veya sözcük gruplarını ayırma görevinde kullanıldığı görülmektedir. Ancak bu işaretlerin yanısıra özellikle kaya yazıtlarında sıkça görülen ʃ “a/e” karakteri bir fonem olmanın ötesinde kullanılmıştır. Kimi zaman vokatif bir ek veya edat olarak değerlendirilirken kimi zaman ayırma görevinde bir noktalama işareti olarak kabul görmüştür. Bu çalışmada ʃ “a/e” karakteri yayımlanmış olan yazıtlar üzerinde incelenerek kullanım özelliklerine göre tasnif edilmiştir. Mevcut yayımlardaki okumalarda bariz farklılıklar ile karşılaşıldığında ilgili okumalar yazıtların estampaj görüntüleri veya çizimleri ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Genel kabul gören, ikna edici metin okumaları üzerinde çalışılmıştır.

MANAS DESTANI’NDA ESKİ TÜRKÇEYE ÖZGÜ GRAMER UNSURLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2022, Sayı 74 · Sayfa: 39-50 · DOI: 10.32925/tday.2022.84
Tam Metin
M. Avezov, A.N. Bernştam vd. gibi bilim adamlarının araştırmalarına göre VIII-XI. asırlarda gerçekleşen tarihî olayların temelinde ortaya çıkan Manas Destanı, Eski Türk devrinden izler taşımaktadır. Bunlardan biri dil unsurlarıdır. Destan üzerinde yaptığımız çalışma sonucunda Manas Destanı’nda Köktürk harfli yazıtlarda durum zarfı yapımında da kullanılan vasıta hâli /+Xn/ eki; Eski Türkçeye mahsus olan /-gXlX/ zarf-fiil eki ve gereklilik ifade eden /-gUlUk/ eki gibi morfolojik özelliklerin bulunduğunu tespit edebildik. Colborstoyun ve kamandayın gibi kelimelerde geçen /+Xn/ eki Köktürk harfli yazıtlardaki /+In/ eki gibi durum zarfı yapmaktadır. İki metinde bulunan /+In/ eki Eski Türkçede olduğu gibi vasıta hâli anlamını taşımaktadır. /-gXlX/ eki Köktürkçede asıl eylemin amacını ve başlangıç noktasını bildirmek için kullanılan /-gAlI/ ekine benzerlik gösterirken, /-gUlUk/ eki Eski Uygurcadaki gibi gereklilik ifade etmektedir.

KAZAKÇA AĞIZLAR SÖZLÜĞÜ’NDE KAYITLI BAZI ESKİCİL SÖZCÜKLER ÜZERİNE

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2022, Sayı 73 · Sayfa: 151-190 · DOI: 10.32925/tday.2022.78
Tam Metin
Bu çalışmanın konusunu, Kazak Tiliniñ Aymaktık Sözdigi'nde [Kazak Dilinin Bölge Ağızları Sözlüğü] geçen bazı eski kelimelerin tespiti teşkil etmektedir. Tespit edilen eski kelimeler, eski Türkçe eserleri ve yaşayan Türk lehçeleri dil malzemeleriyle karşılaştırıldı. Burada "en eski" sıfatı ile Türk dilinin Orta Asya'da henüz siyasî ve kültürel bölünmelere maruz kalmadığı, nisbeten tek kol hâlinde gelişimini sürdürdüğü, VII ve XI. yüzyıllar arasındaki birbirini izleyen Köktürk, Uygur ve Karahanlı dönemleri kastedilmiştir. Çünkü Türk dilinin yukarıda sözünü ettiğimiz dönemleri, ünlü Türkologlar tarafından "eski Türkçe" terimi ile de karşılanmıştır. Bu çalışmada bugün Kazakça yazı dilinde kullanılmayıp halk ağzında yaşayan kelimelerin eski Türkçe ile ilgisini bulmaya çalıştık. Amaç Kazakistan'da halk ağzından yapılan derlemelerle oluşturulan Kazakça diyalektoloji sözlüğünde geçen VII ve XI. yüzyıla ait kelimeleri ortaya koyarak bugünkü Kazakça ile dil bağını kurmaktır. Amaç bu kelimelerin XI. yüzyıla kadar yazılmış metinlerde geçip geçmediğini göstermektir. Ele alınan her kelime için VII ve XI. yüzyıla ait metinlerden birkaç örnek vererek bu kelimelerin Eski Türkçe Dönemi eserlerinde geçtiği yeri göstermekle yetindik. Çağdaş Türk lehçelerinden verilen örneklerde ise sözlüklerde geçen sayfaları gösterdik. Özellikle eski kelimenin Kazakistan'ın hangi bölgesinde korunduğu ve onun oradaki kullanım özelliği, kelimenin tarihî veya hangi komşu Türk lehçelerinden alındığı ya da eski Türkçe mirası olabileceği ile ilgili görüşler ortaya konuldu.

Govi-Altay Aymağındaki Runik Yazıtlar ve Tamgalar

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 7-32
Eski yazıtlar dönemin önemli tarihî faaliyetlerinin tanığı olması açısından çok kıymetlidir. Şimdiye kadar Moğolistan coğrafyasında Eski Türk ve Uygur Dönemi'ne ait 170'e yakın runik yazıt bulunmuştur. Bu yazıtları tespit edildikleri bölgelere göre Batı, Doğu, Kuzey, Güney ve Merkez olarak sınıflandırmak mümkündür. Moğolistan Batı bölgesine ait runik yazıtlara Bayan-Ölgiy, Hovd, Uvs, Govi-Altay ve Zavhan aymaklarını dâhil ediyoruz. Makalemizde, Govi-Altay aymağında bulunan toplam 18 runik yazıtın okunuşunu, söz varlığını ve bunlarla ilişkili tamgalardan söz etmekteyiz. Bugüne dek bölgenin 7 yerinden 18 runik yazıt bulunmuştur. Bu yazıtlardan ilki olan Biger Yazıtı, 1969 yılında Moğolistan ve Sovyetler Birliği'nin iş birliğinde tarih ve kültür unsurlarının araştırılması amacıyla yürütülmüş "Yazıt Araştırmaları" projesi kapsamında bulunmuştur. Son olarak 2020 yılında proje kapsamında ekip olarak Davirt II Yazıtı'nı tespit ettik. Ayrıca Moğolistan Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsünün saha araştırma ekibi de Höşööt Tolgoi Yazıtı'nı yeniden bulmuştur. Bunlar dışında proje ekibimiz tarafından yazıtlarla ilgili toplamda 95 tamga resminin el kopyası yapılmıştır.

Kültegin Yazıtı’ndaki Bér- Tasvir Fiilinin Bir Anlamı Üzerine

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 49 · Sayfa: 21-34 · DOI: 10.24155/tdk.2020.126
Türkçenin takip edebildiğimiz en eski dönemlerinden bu yana kullanılan tasvir fiilleri, zarf-fiil ekli bir esas fiil ile ona bağlı bir yardımcı fiilden kurulu yapılardır. Bu yapılarda, esas fiil anlamını korurken tasvir fiili, esas fiilin belirttiği oluş ve kılışın anlamını çeşitli yönlerden tamamlar. Eskiden beri sık kullanılan ve Türk lehçeleri arasında yapılan aktarmalarda en sık karıştırılan tasvir fiili {ber-/ver-} fiilidir. Orhon Yazıtları'ndan Türkiye Türkçesine yapılan aktarmalarda da görüldüğü üzere {-A bér-} tasvir fiili genellikle {-I ver-} tasvir fiiliyle karşılanmıştır. Ancak {-A bér- } ve {-I ver-} tasvir fiillerinin kökenleri farklı olduğu gibi anlamları da birbirinden farklıdır. Bu nedenle birbirinin eş değeri olarak kullanılmaları aktarma sorunlarına ve cümlelerin okuyucular tarafından yanlış ya da eksik anlaşılmasına neden olmaktadır. Çalışmamızda, bu sorunun giderilmesi için hem tarihî Türk lehçelerinden hem de bugünkü Türk lehçelerinden Türkiye Türkçesine yapılacak aktarmalarda {-A bér-} tasvir fiilinin tezlik anlamı dışında yarar kılınışı, irade dahilinde yapma, bitmişlik ve başlangıç kılınış/görünüş anlamlarının göz önünde bulundurulması gerektiği Kültegin Yazıtı'nda yer alan "Kişi oglınta üze eçüm apam Bumın Kagan, İstemi Kagan olurmış. Olurupan Türk bodunıŋ ilin, törüsin, tuta birmiş, iti birmiş" cümlesi örneğinde okuyucuların dikkatine sunulmuş, birbirinin yerine sıklıkla yanlış bir şekilde kullanılan {-A bér-}, {-p ber-}, {-I vér-} tasvir fiilleri anlamlarına göre tasnif edilmiştir.

Suvarṇaprabhāsa-Sūtra’nın Eski Uygurca ve Çince Çevirileri Üzerine Bir Değerlendirme (15. Bölüm 149-171. Satırlar Arası)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 49 · Sayfa: 185-210 · DOI: 10.24155/tdk.2020.134
Bu çalışmada, Mahāyāna Budizmine (大乘佛教 Dàshèng Fójiào) ait bir sutra kitabı olan ve Yì Jìng tarafından Çinceye, Şingko Şeli Tutung tarafından Çinceden Eski Uygurcaya çevrilen Sanskritçe Suvarṇaprabhāsa- sūtra'nın, Eski Uygurca bilinen adıyla Altun Yaruk (Altın Işık) Sutrası'nın, sarasvati atl(ı)g t(e)ŋri kızı ötüg ötünmek "Sarasvati adlı tanrıça( nın) ricada bulunması (/arz edişi)" başlığını taşıyan 15. bölümünün 149-171. satırları arasında kalan parçaları ele alınmıştır. Özellikle bugüne kadar çeviri bilimi içerisinde tartışılagelen "verbum e verbu, sözcüğü sözcüğüne çeviri mi olmalı yoksa sensum exprimere de sensu, anlamın çevirisi mi olmalı?" soruları temelinde iki çeviri metin göz önüne alınmış ve karşılaştırmalı bir değerlendirmenin yapılması amaçlanmıştır. Bununla birlikte, Eski Uygurca metinde geçen toyın, nom ėligi vb. ile Çince metinde geçen 呪 zhòu, 菩提 pútí vb. gibi Budizmin temel kavramlarından bazılarının kısaca açıklanması ve bu örneklem temelinde Şingko Şeli Tutung'un çeviri tutumuyla ilgili bazı çıkarımlara ulaşılması da amaçlanmıştır. Burada öncelikle konuyla ilgili kuramsal bilgiler sunulmuştur. Ardından, çalışmada izlenen yol metin karşılaştırması olduğundan, Altun Yaruk'un 15. bölümünün 149-171. satırları arasındaki parçanın Eski Uygurca-Çince karşılaştırmalı çeviri metinleri ile Türkiye Türkçesine aktarmaları sırasıyla verilmiştir ve metinlerle ilgili açıklamalar yapılarak karşılaştırmalı değerlendirmenin sonuçları sunulmaya çalışılmıştır. Ayrıca araştırmacıların konuyla ilgili belgelere rahatça ulaşabilmesi için Turfanforschung Digitales Turfan-Archiv'den [Turfan Araştırmaları Dijital Turfan Arşivi] ve Radlov-Malov yayınından alınan fragmanlar, yazının sonunda bulunan ekler kısmında verilmiştir.