10 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • kadın hakları
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Topraklarında Bir Kadın Sivil Toplum Kuruluşu: Suriye Nisvan Umur-ı Hayriye Cemiyeti

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2025, Cilt XLI, Sayı 111 · Sayfa: 57-90 · DOI: 10.33419/aamd.1699959
Tam Metin
Bu çalışma Birinci Dünya Savaşı’nda IV. Orduya yardım etmek ve kadınların namuslu ve ahlâklı bir şekilde çalışmalarına imkân vermek amacıyla 1915 yılında Şam’da kurulan Suriye Nisvan Umur-ı Hayriye Cemiyeti’nin nizamnâmesi ve dâhili talimatnamesine yer vererek cemiyetin mevcudiyetini ortaya koymak amacını taşımaktadır. Tanzimat Dönemi’yle tam anlamıyla başlayan kadın hakları tartışmaları, II. Meşrutiyet Dönemi’nde zirveye ulaştı. Bu dönemde kadınların sosyalleşmeleri ve çalışma hayatına katılmaları için birçok somut adım atıldı. Kadınlara erkekler karşısında hukuki olarak ilk defa boşanma hakkını veren reformlar da yine bu dönemde yapıldı. Ağustos 1909 tarihinde çıkarılan Cemiyetler Kanunu ile kadınlara da cemiyet ve dernek kurma hakkı verildi. Bundan dolayı 1908’den itibaren sosyal yardım amaçlı birçok kadın cemiyeti kuruldu. Birinci Dünya Savaşı başlayınca erkeğini cepheye gönderen kadınlar, hiç değilse geri hizmetlerde yardımcı olmak amacıyla bir araya gelerek çeşitli cemiyetler oluşturdular. Kurulan kadın cemiyetlerinden biri de IV. Ordu’nun merkezinde faaliyet gösteren Suriye Nisvan Umur-ı Hayriye Cemiyeti idi. Bu çalışmayla hakkında oldukça sınırlı bilgilere sahip olunan Suriye Nisvan Umur-ı Hayriye Cemiyeti’nin kuruluşu, işleyişi ve son derece az bulunan faaliyetleri, bilimsel bir bakış açısıyla gün ışığına çıkarılmıştır. Çalışma meydana getirilirken tarihsel araştırma yöntemi kullanıldı. Bu yöntem uygulanırken elde edilen veriler doküman analizi tekniğiyle tasnif ve tahlil edildi. Bu bağlamda arşiv belgelerinden (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi), sınırlı da olsa dönemin basınından ve mevcut literatürdeki eserlerden faydalanıldı. Bu şekilde hazırlanan çalışma giriş, bir ana bölüm ve sonuç kısımlarından oluşmaktadır. Çalışmanın giriş kısmında Türkiye’de kadın hakları meselesi ve kadınların dernekleşme süreci hakkında ana konuya hazırlayıcı bilgilere yer verildi. Ana bölümde ise Suriye Nisvan Umur-ı Hayriye Cemiyeti’nin arşiv belgeleri arasından tespit edilen nizamnamesi ve talimatnamesi ile faaliyetlerine ilişkin bilgiler ortaya koyulmuştur. Bu sayede cemiyetin kurucuları, kurulma amacı ve idari mekanizmasına dair somut verilere ulaşılmıştır. Cemiyetin açmış olduğu hastane, halı imalathanesi ve dikimhane gibi müesseselerle bölge kadınının işsizlik meselesini çözdüğü gibi askerlerin gündelik ve sıhhi ihtiyaçlarının karşılanmasında IV. Ordu’ya cephe gerisinden önemli katkılar sunduğu anlaşılmıştır.

Atatürk İlke ve İnkılâplarının Kıbrıs’a ve Kıbrıs Türk Kadınlarına Yansımaları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2006, Cilt XXII, Sayı 64-65-66 · Sayfa: 415-436
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu sonrası gerçekleştirilen Atatürk İlke ve İnkılâpları (Harf İnkılâbı, Kılık - Kıyafet Kanunu, Medeni Kanun, Soyadı İnkılâbı vs.) o dönemde İngiliz Sömürge Yönetimi idaresinde bulunan Kıbrıs Türk Toplumu arasında oldukça hızlı bir biçimde benimsenmiştir. Harf İnkılâbı, Kılık- Kıyafet Kanunu, Soyadı İnkılâbı vs. gibi değişiklikler yasa gerektirmediği için Kıbrıslı Türkler tarafından derhal uygulanmıştır. Atatürk döneminde Kıbrıs Türkleriyle Türkiye arasında başlayan ve gelişen ilişkilerle Kıbrıs Türk Toplumunun eğitim, öğretim, dil ve kültür konularında Türkiye'ye karşı olan ilgisi daha da artarken. Atatürk İlke ve İnkılâplarının Kıbrıs'ta yaygınlaşıp kökleşmesi de sağlanmıştır. Özellikle Kılık- Kıyafet İnkılâbı, Medeni Kanun gibi kadın haklarını ilgilendiren inkılâplar, Kıbrıs Türkleri arasında en kolay ve en hızlı benimsenen inkılâplardan olmuştur. Hatta bu konuda Türkiye'den bile daha hızlı bir gelişme gözlenmiştir. Bu çalışmada Atatürk İlke ve İnkılâplarının Kıbrıs Türk kadınları üzerindeki etkisi incelenecektir. Bu bağlamda Kılık- Kıyafet, Medeni Kanun ve diğer kadın hakları ile ilgili gelişmeler ele alınarak, Kıbrıs Türk kadınlarının yaşadığı değişim irdelenmeye çalışılacaktır.

Atatürk ve Kadın Hakları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt VIII, Sayı 24 · Sayfa: 443-450
Dünyada kadın hakları, herşeyden önce insan haklan olarak ele alın-malıdır. İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi'nin ilk maddesi "tüm insanlann özgür, onur ve haklar bakımından eşitliğini" ikinci maddesi de cinsiyet ayıranına karşı önlem alınması gerektiğini vurgular. Kadın haklan, uzun ve çetin mücadeleler sonucu kazanılmaktadır. Bu mücadelenin boyuttan her ülke için farklılık göstermiştir. Henüz kadın haklan konusunda adımını atmamış ülkeler vardır. Bu haklar için, mücadeleler bütün hızıyla sürmektedir. Bu mücadelede Türk kadını, dünya kadınının yanında kendisini daha şanslı olarak görmelidir. Çünkü, Türk kadını, kadının toplumsal statüsünü değerlendirebilen, ve onların kadın olmaktan kaynaklanan haklarına sahip olmalarını gerekli gören bir lidere sahip olmalarıdır. Bu lider Atatürk'tür. Atatürk, Türk kadınına bir ışık sunmuştur. Bu ışık İle Türk kadını geleceğine umutla bakmaktadır.

Atatürk ve Kadın Hakları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VIII, Sayı 22 · Sayfa: 55-66
Atatürk erkeğe olduğu gibi kadına da insancıl bir açıdan yaklaşarak, kadının da medenî, siyasî ve kültürel haklarda erkek ile eşit tutulmasını sağlayacak çağdaş atılımdan gerçekleştirmiştir. Çağdaş bir toplum olabilmenin ve çağdaş bir hukuk devleti kurmanın ilk şartı kadının da bir vatandaş ve özgür bir insan olarak haklarını tanımak ve saygı göstermekti. Zira kadın ve erkek insan kavramını birlikte oluşturmakta ve bu kavrama birlikte bir anlam kazandırmaktaydı. Bu anlayışla hareket eden Atatürk devrimi Türk kadınına asırlardan beri ihmal edilen sosyal ve siyasal haklarım kazandırdı. Türk halkının var oluşunu tayin eden Kurtuluş Savaşı öncesi ve süresince, Türk kadınının özverili katkılarını çok iyi değerlendiren, büyük insan Atatürk, kadına kazanmayı hak ettiği haklarını vererek, onu özlemini duyduğu toplum içindeki saygın statüsüne getirmiştir. Atatürk siyasal ve sosyal hakların kadın tarafından kullanılmasının, insanlığa mutluluk ve saygınlık sağlayacağı için gerekli olduğuna inanmaktaydı. Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek barış ve güvenliği için çalışmasını istiyordu.

Türk Kadınının Geçirdiği Evrimin Tarihçesi ve Bugünkü Durumu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 163-172
Bir ulusun uygarlığının, bir toplumda kadının yerine verilen önemle ölçülebileceği tartışılamayacak bir gerçektir. Kadının sosyal değerinin yeterince anlaşılamadığı ya da değerlendirilmediği dönemlerde, toplumlar gelişememişler ve ilerleyememişlerdir. Kadın nüfusunun dünya nüfusunun aşağı yukarı yarısını oluşturmasına karşın, kadınlar, erkeklere kıyasla sosyal haklar açısından daima geride kalmışlardır, çünkü genellikle köle ya da erkeğin malı olarak addedilmişlerdir. Genel olarak kadın, gerçek kişiliğini sosyal yapının değişmesiyle bulmuştur. Başka bir deyişle, kadın feodal toplumdan endüstriyel topluma geçişten sonra, toplumda daha çok önem kazanmaya başlamıştır. 18. yüzyılın sonlarında gerçekleşen endüstriyel devrim ve bilimsel ve teknik alanlardaki yeni keşifler, toplumda kadının yerini radikal bir biçimde değiştirmiş ve kadınları, evlerin dışında yeni görevler ve sorumluluklar üstlenmeye zorlamıştır. Aile içindeki geleneksel görevleri dışında, ülkelerinin üretimine doğrudan katılma ve iş hayatında yeni sorumluluklar üstlenme zorunda kalmışlardır; işte bu durum, kadınların yeni sosyal haklar talep etmelerinin arkasında yatan başlıca nedenlerden birini oluşturmuştur. Ancak, kadının özgürleşme mücadelesinin ilk somut sonuçlarının, İkinci Dünya Savaşı ertesinde elde edilebildiği söylenebilir.

Atatürk ve Kadın

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt V, Sayı 13 · Sayfa: 91-106
Daha dün peçe altından dünyaya bakabilen Türk kadınının çeşitli uluslararası, bilimsel, sosyal ve kültürel yarışmalarına katılması ve ilk sıraları almasının arkasında da şüphesiz Atatürk bulunmaktadır.

Atatürk ve Kadın Hakları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1986, Cilt II, Sayı 6 · Sayfa: 585-602
Atatürk'ün, kadının hakları ve toplumdaki yeri ile görüşleri bu bütünün önemli bir unsurudur. Atatürk hayatında başka hiçbir hizmet yapmamış olsaydı, sadece kadınları akla ve vicdana aykırı bir durumdan kurtarma yolundaki düşünceleri ve başarılarıyla, Türk tarihinde olduğu gibi, insanlık tarihinde de şerefli bir yerin sahibi olurdu.

Çağdaşlaşmada Kadın Hakları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 2 · Sayfa: 331-334
Çağdaşlaşma deyimi asrımızda medenî milletlerin uyguladığı kuralları kapsar. Bunların başında hukukî durumun her kişiye eşit olarak sağlanması gelir. Öğrenim bakımından ise, erkek ve kadının eşit şartlarda meslek sahibi olmasını öngörür. Milletler, kadın ve erkek nüfusun birleşmesiyle var olur. Türk kadını günümüzde bütün haklarıyla çağdaşlaşma içindedir. Bunu Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet idaresine borçludur.

Türk Kadını ve Kadın Hakları Kaynakçası

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 2 · Sayfa: 615-621
Bu kaynakça denemesinin adına, "Atatürk'ün Doğumunun 100. Yılı ve Cumhuriyetin 50.-60. Yıllarında Türk kadını ve kadın haklarını ad ve konu alan kitap ve makaleler kaynakçası'' demek daha doğru olurdu. Böylece kaynakçanın sınırları seçilen adla açıkça belirlenirdi.

Atatürk ve Kadın Hakları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1984, Cilt I, Sayı 1 · Sayfa: 213-235
Yaşadığımız dünyada toplumlar "gelişmiş, az gelişmiş veya gelişmekte" gibi sınıflara bölünmektedir. Bunların her birinde kadının durumu ve toplumun sosyal bünyesindeki yeri başka başkadır. Diğer toplumlarda kadının yeri ve hakları Türk kadınınki ile birlikte değerlendirildiği zaman, "Atatürk İnkılâbım ve Atatürk'ü Türk Milleti'nin en tutucu insanının bile daha iyi tanıması, takdir etmesi ve hatta kafası ve gönlündeki yersiz düşünce ve duyguları uzaklaştırması mümkündür.