9 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 10 yıl
  • mezar taşı
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Eyüp Karyağdı Baba Bektaşi Tekkesi Mezar Taşları

Erdem · 2024, Sayı 87 · Sayfa: 105-151 · DOI: 10.32704/erdem.2024.87.105
Tam Metin
Bu çalışmada, Karyağdı Baba Tekkesi’nde yer alan, Osmanlı Dönemi’ne ait Bektaşi mezar ve mezar taşları, Sanat Tarihi açısından değerlendirilmiştir. Çalışmanın konusu olan tekke Karyağdı Ali Baba tarafından kurulmuş olup, hazire tekkenin kuzey doğu köşesinde yer almaktadır. İncelemeler sonucunda 35 baş taşı 13 ayak taşı ve 15 başlık tespit edilmiştir. Bu başlıklardan 9 tanesi mezar taşı üzerinde, 6 tanesi kırılmış ve herhangi bir mezar taşından bağımsız olarak yerdedir. Baş taşlarından hazire alanında yer alanların 12 tanesi ayakta 12 tanesi yerde geriye kalan 11 tanesi kazı alanı ve tekke avlusu içinde parçalar halinde bulunmuştur. Aynı şekilde ayak taşlarının da 10 tanesi hazire alanında ayakta 3 tanesi kazı alanında bulunmaktadır. Yerde olan baş ve ayak taşlarının bir kısmı İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen kazıdan çıkarılmıştır. Araştırmaya dâhil edilen diğer taşlar ise makale için yürütülen saha çalışmasında tekke avlusu içerisinde atıl halde bulunan kırık baş taşlarıdır. Hazire içerisinde toplam 12 mezar yer almaktadır. Bu mezarlardan 2 tanesi kadın mezarı 10 tanesi erkek mezarıdır. Hazire alanı dışındakiler ile toplam 5 kadın baş taşı bulunmuştur. Hazire dışında yer alan kazı alanı ve tekke sınırları içinde bulunan 23 baş taşından birçoğu zarar görmüş olması sebebiyle okunamamıştır. Kitabesi okunmuş olanlardan anlaşıldığı üzere 5 tanesi erkek 4 tanesi kadın mezarıdır. Bu ayrım sadece okunan isimle değil bazı mezar taşları için belirli ifadeler dikkate alınarak yapılmıştır. Kırık ve aşınmış olan bu 23 baş taşından okunabildiği kadarıyla bir mezar 1671 yılına, geriye kalanlardan çoğu 19. yüzyıl başından 20. yüzyıl başına kadarki tarih aralığına denk gelmektedir. Araştırma esnasında 9 başlık mezar taşı üzerinde, 4 başlık hazire alanında yerde, 2 başlık da hazire alanındaki duvarın içinde bulunmuştur. Mezar üzerinde bulunan baş taşlarındaki 9 başlık ve hazire alanındaki 4 başlık Bektaşi başlıklarıyla benzerlik gösterirken duvar içerisinde bulunan 2 başlık Bektaşi başlığından farklıdır. 12 mezardan 9 tanesinde başlık var iken 2 tanesi silindirik gövdeli başlıksız ve biri bitkisel tepeliklidir. Ayrıca tarikat mezarlarında sıkça rastladığımız başlık kabartması da biri silindirik gövdeli biri fes başlıklı 2 mezarda görülmektedir. Mezar taşlarında karşımıza çıkan başlangıç ifadelerinin büyük çoğunluğu ağırlıklı olarak Bektaşi mezar taşlarında gördüğümüz; Hu, Hu Dost, Allah Hu gibi ifadelerdir fakat hazire alanı dışındaki mezarlarda ise diğer Osmanlı mezar taşlarında gördüğümüz Hüvel Baki, Hüvel Hallakul Baki gibi ifadeler karşımıza çıkar. Bu çalışmada mezarlar; başlıkları, başlık kabarmaları, meslek bilgileri, tekke bilgileri, başlangıç ifadeleri, Bektaşilik ile ilgili ifadeler, tarihler, biçim, bezeme ve tasarım yönünden incelenerek diğer araştırmacılara ışık tutmak ve Bektaşi Kültürü için büyük bir öneme sahip olan bu tekkeyi özgün birer belge olarak değerlendirip daha iyi tanıtmak amaçlanmıştır.

Şeyh Hayat el-Harrani Türbesi’nin Yeni Bulunan Cenazelik Bölümü ve Kitabeleri

Höyük · 2024, Sayı 13 · Sayfa: 213-236 · DOI: 10.37879/hoyuk.2024.1.213
Tam Metin
Şeyh Hayat el-Harrani Cami ve Türbesi günümüzde Şanlıurfa ili, Harran ilçesinde bulunan Harran antik kenti dış surlarının kuzeybatısındaki mezarlık alanının bitişiğinde yer almaktadır. 2017 ve 2018 yıllarında cami ve türbede gerçekleştirilen restorasyon amaçlı kazı çalışmaları sırasında türbe yapısında cenazelik mekânlarına rastlanmıştır. Ortaya çıkarılan cenazelik mekânları kuzey-güney yönünde yan yana gelecek şekilde üç bölümden oluşmaktadır. Dikdörtgen planlı bu mekânların üzeri beşik tonozla örtülmüştür. Tonozları tuğla örülü olup, bağlayıcı olarak Horasan harç kullanılmıştır. Duvarları düzgün kesme kalker taşı, moloz taşı ve tuğla malzemelerin karışımından meydana gelmektedir. Bu mekânlar bir ön oda ve iki cenazelik odasından oluşmaktadır. Ön odaya basamaklı bir giriş yardımıyla inilmekte, ardından cenazelik odalarına geçilmektedir. Planda numaralandırılan yapılardan 1 no.lu mekânda dört adet mezar tespit edilmiştir. 2 no.lu mekânda ise ölüm tarihi 589H/1193 yılını gösteren Şeyh Yahya Ibn Şebib adında şahideli bir mezar taşı bulunmuştur. Şeyh’in mezar taşı, düzgün kesilmiş kalker taşından olup, dikdörtgen biçimli olarak tasarlanmıştır. Çerçeve içerisinde dört satırlık iyi korunmuş halde Arapça bir kitabe yer almaktadır. Kitabe Eyyübi nesih yazı stiliyle yazılmıştır ve satır aralıkları ince şeritlerle birbirinden ayrılmaktadır Bunların yanı sıra, avluda yapılan kazı çalışmalarında da dört adet mezar yapısı ve kitabeli mezar taşları bulunmuştur. Türbede yapılan kazı çalışmaları cenazeliğin ortaya çıkarılmasını ve türbe sahibi Şeyh Yahya’nın adı ile ölüm yılının tespit edilmesini sağlamıştır. Bu bağlamda çalışmamızda ortaya çıkarılan cenazelik mekânları ile mezar yapıları tanıtılmış ve şahidelerin üzerindeki kitabelerin Arapça’dan Türkçe’ye çevirilerine yer verilmiştir.

Türkiye Mezar Taşı Tipleri 1: Güneş Tepelikliler

Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 303 · Sayfa: 645-689 · DOI: 10.37879/belleten.2021.645
Tam Metin
Merkezdeki küçük çiçekten çıkan ışın kolları biçimli daire tepeliklere güneş tepelikli denilmiştir. Tezler ve yayınlardaki 33911 mezar taşı içinde 311 tane belirledik. Tarihli 261 örnek 1810-1952 yıllarındandır. 19. yüzyılın ikinci yarısında yaygınlaşmıştır. Gövde yatay kesiti olarak yuvarlak kesitli bir tanesi dışındakiler dikdörtgen kesitlidir. Tepelikleri 6, kol düzenlemelerini 7 alt grup içinde ele aldık. Genel biçim 141 tanesinde güneş ışınları, 152 tanesinde bitkisel düzenlemeye yakındır. %91’i kadınlar için yapılmıştır. 1 paşa ve 26 paşa yakını, 1 şeyhülislam oğlu için yapılan dışında çoğu serbest meslek sahipleri, azı orta düzey devlet görevlileri yakınlarına aittir. İncelediğimiz örneklere göre bu tipin Türkiye geneline oranı yüzde birdir. Türkiye’de Selçuklu mimarisi ve paralarında güneş motifleri biliniyor. Çok uçlu yıldız, çok kollu yıldız geçmeleri Selçuklulardan itibaren yaygındır. Osmanlı mimarisinde 19. Yüzyıldaki güneş ışınlı bezemeler ise 17-18. yüzyıl Avrupa mimarisindeki biçimlere benzemektedir. Osmanlı mimarisinde 18. yüzyıl başından beri yaygın olan Avrupa etkili istiridye kabuğu ve kolları düz işlenen yelpaze motifi, 19. yüzyıldaki güneş tepeliklilere esin kaynağı olabilir. Sandık mezar yüzlerine çokça işlenen kare, oval, dikdörtgen biçimli güneş motiflerinin mimarideki örneklerinde tuğra merkezdedir. Bunun Osmanlı arması ile biçim benzerliği mezar taşlarında da bu düşüncenin olabilirliğini akla getirmektedir. Ancak örneklerin çoğu orta düzey görevli ve serbest meslekten kişilerin yakını kadınlara aittir. Geneli itibarıyla ana tip ve alt tiplerinin tarih dilimleri, bu tipteki tarihsiz örnekleri tarihlemede bir ölçü oluşturmaları bakımından da önemlidirler.

TRABZON TAVANLI CAMİ HAZİRESİ 19. YÜZYIL KADIN MEZAR TAŞLARI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 46 · Sayfa: 91-122
Millî kültürümüzün önemli bir parçasını teşkil eden mezar taşları ve mezarlıklarımız geçmiş ile kurulan bağın nesiller boyu devam eden tanıklarıdır. İnsanın ölümünden sonra onun hatırasını devam ettirmek için dikilen mezar taşları ve mezar yapıları, İslamiyet öncesi Türklerin sahip olduğu, atalar kültünden gelmektedir. İnsanoğlu geçmişten günümüze kendi kültürel birikimi doğrultusunda ölümü her zaman farklı şekillerde yorumlamıştır. Ölen insanlar için mezar yapısı üzerine taş dikmek binlerce yıldır devam eden bir geleneğin ürünüdür. Mezarların topluca bulunduğu açık alanlar şeklinde nitelendirilen mezarlıkların yanı sıra cami veya türbe avlusunda parmaklık ya da duvarlarla çevrili hazirelerde yer alan mezar taşları, ölünün gömüldüğü yerin bilinmesi ve kimliğini göstermek amacıyla dikilmiştir. Mezar taşları yapıldıkları dönemin, çevrenin, inançların, geleneklerin, sanat anlayışının ortak ürünüdür ve tarihî birer belge olarak döneminin sanat anlayışını yansıtır; unvanlar, isimler, meslek grupları, sülale isimleri, ölüm nedenleri gibi çeşitli konular hakkında somut bilgiler vermesi bakımından sosyo-kültürel açıdan da çok yönlü değerlere sahiptir. Osmanlı mezar taşları genel olarak Osmanlı Türkçesiyle yazılmıştır. Ancak erken tarihli mezar taşlarında Arapçanın da kullanıldığı görülmektedir. Çalışmada, sonuç olarak, Trabzon Tavanlı Cami Haziresinde yer alan 19. yüzyıla tarihlenen on dört adet kadın mezar taşı; malzeme, form, teknik, işleniş niteliği, bezeme özellikleri ile kitabe bilgileri bakımından tanıtılmış ve farklı bölgelerdeki Osmanlı mezar taşları karşılaştırılarak bu taşların Türk sanatı içindeki yeri belirlenmeye çalışılmıştır

ÜNYE ÇAMLIK FENERALTI MEZARLIĞI MEZAR TAŞLARI VE KITABELERI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 371-408
Gelenekler ve dönemin üslup özellikleri ile birlikte şekillenen mezar taşları, toplumun kendi öz değerlerini geleceğe taşıyan en önemli yazılı belgelerdir. Toplumlara ve kültürlere göre bu gelenek malzeme, bezeme ve biçim olarak değişiklik gösterse de ölen kişiyi kalıcı kılabilmek ve onun adına bir işaret koyabilmek hep en önemli amaç olmuştur. Mezar taşı kitabeleri, kültürel ve sanatsal özelliklerinin yanı sıra kabirde yatan kişinin mesleği, unvanı ve onun inanışıyla ilgili önemli verilerin elde edildiği edebi birer eser niteliğindedir. Taş ve mermer üzerine Osmanlıca yazılan mezar taşı kitabelerinin giriş cümleleri genellikle Arapça olarak yazılmıştır. Sülüs, talik gibi hatlarla farklı istiflerle, özel bir işçilikle özenle oluşturulan çerçeveler içerisine yazı kuşakları diyagonal veya düz satırlar hâlinde kazınmıştır. Kitabeler amacına uygun olarak Allaha yakarışla başlayarak, mezarda yatan kişinin kimlik bilgilerinin verildiği bunun yanı sıra ölüm sebepleri, hastalık, ayrılık, sevgi, hüzün gibi detayların da işlendiği önemli belgelerdir. Kısa ve yalın tutulan kitabeler ise ölünün kimlik bilgileri, ruhuna istenen dualar ve tarih ibaresi ile tamamlanmaktadır. Ayrıca kalıp şeklinde yazılan duaların yer aldığı kitabeler de bulunmaktadır. Bu çalışmada Ünye Çamlık Feneraltı Mezarlığında bulunan XVIII.-XX. yy. Osmanlı Dönemine ait mezar taşları detaylı bir şekilde incelenerek, birer belge olan kitabeler değerlendirilmiştir.

RIZE’DE BULUNAN OSMANLI DÖNEMI MEZAR TAŞLARINA GENEL BIR BAKIŞ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 291-344
Mezar taşları, maddi kültür varlıklarımız içerisinde önemli bir yere sahiptir. Orta Asya'dan bu yana yaşatılmaya devam eden mezar taşı yapma geleneği, Anadolu'da yaygın bir şekilde yer bulmuştur. Dönemsel ve bölgesel özellikler gösteren mezar taşlarının asıl kimliği Osmanlı Dönemi Mezar Taşları ile oluşmuştur. İstanbul başta olmak üzere, Anadolu'nun hemen hemen her ilinde oldukça zengin özellikler sergileyen Osmanlı Mezar Taşları bulunmaktadır. Rize ili de bunlardan birisidir ve burada Osmanlı Dönemi'ne ait çok sayıda mezar taşı bulunmaktadır. Şahsım tarafından gerçekleştirilen ve doktora tez konusu kapsamında belgelenen 1177 adet mezar taşından seçilen önemli örneklerden oluşan bu çalışmada, Rize il merkezi ve ilçelerinde bulunan Osmanlı Dönemi kadın ve erkek mezar taşlarından örnekler sunulmuştur. 18. yy.dan 20. yy.a uzanan bir zaman dilimini kapsayan örneklerde kitabe metinleri ve süsleme öğeleri farklı olan mezar taşları tercih edilmiş ve bu örnekler, özellikle sanat tarihi açısından incelenerek değerlendirilmiştir. Çalışmaya konu olan tüm mezar taşları; mezar tipi, mezar taşı formu, malzemesi, kitabesi, başlık türü, işleniş tekniği ve süsleme özellikleri bakımından detaylı bir şekilde incelenmiştir. Sonuç olarak, Anadolu'daki mezar taşı geleneğinin bir devamı olan, oldukça zengin ve farklı örneklerin tespit edildiği Rize'deki mezar taşlarının Türk-İslam mezar taşı geleneği içerisindeki yeri ve önemi belirlenmeye çalışılmıştır.

Karaman Mader-i Mevlana (Aktekke) Camisi Haziresinde Bulunan Mezar Taşları

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 297-343
İçinde, Hz. Mevlana'nın annesi Mümine Hatun'un, kardeşi Alaeddin Bey'in ve bir kısım çelebinin mezarları bulunan Karaman Aktekke Camisi'nin haziresinde 34 tanesi kitabeli olmak üzere, toplam 82 mezar taşı bulunmaktadır. Bu makalenin amacı bu kültür mirasının okunup değerlendirilmesidir. Bazıları kırık veya yıpranmış durumda olan 82 mezar taşı yerinde görülmüş, okunmuş ve fotoğrafları çekilmiştir. Mader-i Mevlana (Aktekke) Camisi haziresinde bulunan en eski tarihli mezar taşı, hicri 775 (m. 1374.) yılana aittir. Mezar taşlarından 5 tanesi, tam tarihlidir. 6 adet mezar taşında her hangi bir tarih kaydı yoktur. 25 mezar taşının kitabesi sülüs, 8 mezar taşının kitabesi talik ve bir mezar taşının kitabesi rik'a ve Latin alfabesi ile yazılmıştır. Haziredeki mezar taşlarının 5 tanesinde dil Arapça, 29 tanesinde Türkçedir.

ARAP HARFLİ YAZITLARIN BELGELENMESİNDE KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER (KOSOVA VE MAKEDONYA ÖZELİNDE)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 43 · Sayfa: 385-405
Günümüzde Türk kültür coğrafyasındaki ortak kültürel kodlardan biri de Arap harfli yazıtlardır. İslamiyet'in kabul edilmesinden sonra Arap alfabesi Türklerin hâkim olduğu coğrafyalarda başta mezar taşları olmak üzere dinî ve sosyal hayatın her alanında kullanılmaya başlanmıştır. Karahanlı Dönemi'ne kadar (Kök)türk, Uygur, Soğd, Sanskrit vd. alfabelerle eşsiz eserler vücuda getiren Türkler, İslamiyet'i kabul ettikten sonra da İslami inanç sistemiyle ilgili ayetleri, hadisleri, sözleri ve adları camilere, mescitlere, evlerin giriş kapılarına, süs ve kullanım eşyalarına… işlemişlerdir. Türk kültür tarihi açısından son derece önemli olan bu yazıtların bir kısmı bugün Osmanlı İmparatorluğu'nun asırlarca hâkim olduğu Kosova ve Makedonya sınırları içinde yer almaktadır. Tarihî süreçte bölgede yaşanan savaşlardan, kültürel çatış- malardan ve olumsuz hava şartlarından ciddi düzeyde etkilenen bu eserlerin önemli bir kısmı günümüzde açık alanlarda korumasız bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Üzerlerinde taşıdıkları motiflerle, damgalarla ve yazılı bilgilerle geçmişi günümüze, Türk kültür coğrafyalarını birbirine bağlayan bu eserlerin tespiti ve belgelenmeleriyle ilgili bulundukları mekâna, yıpranma nedenlerine ve düzeylerine… göre birtakım güçlükler bulunmaktadır. Bu çalışmada Kosova ve Makedonya sınırları içinde yer alan ve farklı nesneler üzerinde bulunan Arap harfli yazıtların belgelenmesiyle ilgili karşılaşılan güçlükler, görüntülerden hareketle ilgililerin dikkatlerine sunulmuş ve konuyla ilgili birtakım önerilerde bulunulmuştur

Kula Meryem Ana Kilisesi Karamanlıca Mezar Taşları

Belleten · 2016, Cilt 80, Sayı 287 · Sayfa: 103-122 · DOI: 10.37879/belleten.2016.103
Tam Metin
Kula'da Meryem Ana Kilisesi'nin yakın zamandaki restorasyonu sırasında bulunan bazı mezar taşları Karamanlıca olarak tabir edilen Yunan (Grek) harfli Türkçe metinlere sahiptir. Batı Anadolu'da Karamanlıca yazıldığı bilinen eserlerin şimdilik bilinmediği dikkate alındığında, Kula'daki örneklerin önemi daha da artıyor. Türkçe konuşan Kula'lı Ortodoksların bu mezar taşları, kilisenin 1837'de faaliyete geçmesinden itibaren yaklaşık 50 yıllık dönemi kapsıyor. Mezar taşlarının anıtsal boyutları, formları, tasarım ve süsleme özelliklerinin yanı sıra bir taşın birden fazla kişi için kullanılışı gibi hususlar, Kula'daki Hristiyanların mezar taşı geleneği hakkında bilgiler sunuyor. 1890'lı yıllardan sonra yapılmış mezar taşına rastlanılmaması bu dönemde kilise çevresinin kapasitesini doldurduğu veya kentte başka bir alanın mezarlık olarak tahsis edildiğini düşündürüyor. Taşlardan birinde Türkçe metnin hem Ermeni hem de Yunan harfleriyle yazılması ayrıca önem taşıyor.