9 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • milliyetçilik
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Kemalizmin Düşünsel Temelleri ve Tarihsel Oluşumu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 77 · Sayfa: 307-344
Tam Metin
Kemalizm, Türk Bağımsızlık Savaşı sırasında başlayan Türk devriminin bir ürünüdür. Kemalizm kavramı ilk defa Batılı yazarlar tarafından kullanılmış ve daha sonra bu Türkçe'de "Atatürkçülük" olarak adlandırılmıştır. Batılı yazarlar Atatürk ilkelerini Kemalizm ideolojisi olarak kabul etmişlerdir. Kemalist hareket Birinci Dünya Savaşı sonrasında milliyetçi ve bağımsızlıkçı niteliği ile tanınmıştır. Kemalizm bir doktrin değildir. Kemalizm anti emperyalist bir ideoloji olup Orta Doğu toplumlarını etkilemiştir. Kemalizm sadece bir ideoloji olarak önemli değildir. Bu ideolojinin asıl önemi, Batı egemenliğine karşı başarılı bir direniş sembolü olmasından kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı Kemalizm'i dogmatik totaliter ideolojiler arasında değil, Rasyonalist ve Pragmatik niteliği olan demokratik ideolojiler arasında düşünmek zorunluluğu vardır. Bu makalenin temel tezi; Kemalizm'in devrimci ideoloji olarak hem çok sayıda Asya, Afrika ve özellikle Orta Doğu ülkelerini ve bir dereceye kadar Latin Amerika ülkelerindeki siyasi gelişmelerin bir sembolü olduğudur. Kemalizm; Gandi, Nehru, Muhammed Ali Cinnah, Cemal Abdel Nasır, Habib Burgiba, Hayri Bumedyen, gibi az gelişmiş ülkelerin liderlerini de çok etkilemiştir. Kemalizm, ilk defa az gelişmiş bir ülkede görülen ve tarihsel bir denemeden geçmiş olan bir gelişme ideolojisidir.

Yıldız Suikastı: Ermenilerin Abdülhamid’e Karşı Son Teşebbüsleri Bombalı Saldırı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2007, Cilt XXIII, Sayı 67-68-69 · Sayfa: 399-424
Tam Metin
Bu çalışmada Yıldız Suikasti tahlil edilmiştir ve Ermeni Sorunu hakkında bilgi verilmiştir. Taşnaklar'ın Türkiye'deki son teşebbüsleri Abdülhamid'e yapılan suikasttir. Nitekim Papazian, "Sultan Abdülhamid'in hayatına yöneltilen saldırı, Taşnakların Türkiye Ermenileri hesabına yaptıkları ihtilal denemelerinin son perdesi oldu. Bu da Taşnaksutyun'un görkemli, fakat faydasız teşebbüslerinden biriydi. Başarısı Ermeni davasına bir fayda getirmezdi, başarısızlığı her halde halkımızı büyük bir felaketten kurtarmıştır." diyerek bunu teyid eder. Olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma sonunda Avusturya tebaasına mensup Edouard Joris isimli şahıs idama mahkum edilmiştir. Bir süre sonra hapishaneden Saray'a getirilen Joris, Ermeniler aleyhinde çalışmak üzere 500 lira ihsanla ajan tayin edilip Avrupa'ya gönderilmiştir.

Sivas Türk Ocağı ve Dergisi: Birlik

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 58 · Sayfa: 245-260
Türkiye'nin yakın tarihindeki önemli köşe taşlarından olan Türk Ocakları, milliyetçilik akımının bilinçlendirilmesinde önemli bir yere sahiptir. 12 Mart 1328 (25 Mart 1912) günü resmî olarak kurulan Türk Ocakları, Türk Yurdu Cemiyeti ve dergisini de bünyesine birleştirmiştir. Kuruluşundan itibaren Türk Ocaklarının sayısı hem İstanbul'da hem de diğer il merkezlerinde hızla artmıştır. Sivas Türk Ocağı şubesi 1923 yılında açılmış ve faaliyet göstermeye başlamıştır. 1923-1924 yılları arasında Birlik adlı dergiyi yayınlamıştır. Birlik dergisinde Sivas'ın sosyal ve kültürel yaşamıyla ilgili haberler ve yazılar yanında, ülkenin genel durumu ile ilgili yazılar da yayınlanmıştır.

Atatürk ve Milliyetçilik

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 758-777
Milliyetçilik tarihî açısından en önemli dönem ise, şüphesiz XIX. yüzyıldır. Bu yüzyılda insanlık siyasî, askerî, İktisadî ve diğer toplumsal alanlarda çok büyük gelişmeler kaydetmiştir. Kaydedilen bu gelişmelerden biri de milletlerin uyanması ve milliyetçilik fikirlerinin yayılmasıdır. Bu dönemde başlayan toplumsal fikir ve olaylar çok büyük bir hızla XX. yüzyıla taşınmış ve XX. yüzyıldaki gelişmelerin temelini oluşturmuştur. Bugünkü modern anlamda XIX. yüzyılda başlayıp XX. yüzyılda yaygınlaşan ve dünyanın siyasî olarak yeniden şekillenmesinde etkili olan milliyetçiliği ele almadan önce kısaca milleti tarif etmekte yarar vardır.

Atatürk'e Göre Millet ve Türk Milliyetçiliği

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 41 · Sayfa: 360-373
Millet, Arapça bir kelime olup, çoğulu mileldir. Tarihî kaynaklarımızda geçen "budun" ile batı dillerindeki "nation"un karşılığıdır. Ancak millet kelimesi başlangıçta bugünkü anlamıyla kullanılmıyordu. Bunun yerine "ümmet" kelimesi kullanılıyordu. Şemseddin Sâmi'ye göre millet kelimesi yanlış olarak ümmet yerine, ümmet kelimesi de millet yerine kullanılıyordu. Millet ve ümmet kelimelerine bugünkü anlamlarını yükleyen büyük Türk düşünürü ve ilim adamı Ziya Gökalp olmuştur. O'na göre "aynı dinde bulunan insanların bütününe ümmet adı verilir. O' halde Müslümanların bütünü bir ümmettir. Yalnız dilde ve kültürde ortak olan millet zümresi ise bundan ayrı bir şeydir2. Buna karşılık budun kelimesi bugünkü milleti karşılayan, gelişmiş bir kavramdır. Eski Türklerde "bod" sözü bağımsız, illi, kağanlı bir Türk Toplumu anlamına geliyordu. Milleti devletin esas kurucusu ve sahibi gibi düşünen eski Türklere göre "Türk Sir Budun" birleşmiş Türk milleti demekti.

Türkiye'deki Amerikan Okulları Krizi 1927-1928

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 37 · Sayfa: 1-29
Savaş ve Millî Mücadele sırasında, özellikle Anadolu'daki Amerikan okullarının bir çoğu kapanmış bulunuyordu. 1927 yılında, bu okulların durumu şöyledir9: İzmir'de Milletlerarası Yüksek Öğretim Enstitüsü (International College - İzmir) ile, 8 ilk ve orta okul düzeyinde Amerikan ku­rumu mevcuttur. Bu 8 okul şunlardır: Adana, Merzifon, İzmir, Tarsus ve Bursa ile İstanbul'da 3 tane okul. Bu okullar, 19. yüzyıl içinde, esas itibari ile misyoner kuruluşları tarafından ve Hıristiyanlığı yayma amacı ile açılmışlardı.

Lozan Türk Yurdu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 37 · Sayfa: 31-75
İkinci Meşrutiyetin ilânını meteakip Kanun-i Esasi'de yapılan değişiklikler neticesinde, tarihimizde en fazla sayıda siyasî cemiyet ve partilerin bu dönemde kurulduğu görülüyor. Bu dönem fikrî ve siyasî bakımdan en canlı dönemdir. Osmanlı Devleti'nin çöküş döneminde, "Türkiye nasıl kurtulur?" Sorusunun cevabı olarak ortaya atılan çeşitli görüşler, bu dönem Osmanlı aydınları arasında yer bulmuş, II. Meşrutiyet sonrası da bu görüşler özellikle cemiyet, parti ve basın organları ismiyle siyasî kimliğe kavuşmuşlardı.

Atatürk Milliyetçiliği

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 3 · Sayfa: 913-920
Atatürk, milliyetçilik ilkesiyle, Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatacak olan Türk Milletinde bir millî benlik duygusu yaratarak bu duyguyu bilinçlendirmek istemiştir. Böylece millete ortak bir davranış birlik ve beraberliğini sağlamayı amaçlamıştır, Osmanlı imparatorluğu toplumu içersinden çıkarttığı Türk milletinin "Ben kimim?" sorusunu yanıtlamıştır. Millete önce bir kimlik vermiştir. Hemen bunun ardından milletin niteliğini açıklamıştır. Burada, Yeni Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı boyunca ve tarihte Türklerin gösterdiği kahramanlıkları kanıt olarak kullanmıştır.

Atatürk ve Milliyetçilik

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 2 · Sayfa: 353-412
Milliyetçilik, Atatürkçü düşünce sisteminin başlıca ilkelerinden biridir, öteki Atatürk ilkelerinden ayrılamaz, Millî Mücadele, Türk milliyetçiliğine ve Türk milletinin bağımsız yaşama azmine dayanılarak kazanılmıştır. Atatürk'ün kurduğu ve genç kuşaklara emanet ettiği Türkiye Cumhuriyetinin Anayasaları milliyetçiliğe önemli bir yer vermiştir. 1924 Anayasasına 1937 yılında yapılan ilâveler sırasında, milliyetçilik, diğer ilkelerle birlikte, devletin temel ilkelerinden biri olarak kabul edilmiştir . Cumhuriyet döneminin öteki Anayasalarında da, milliyetçilik, temel ilke olarak yer almıştır