6 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 10 yıl
  • poem
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Şiirin Resmi Resmin Şiiri: Ahmet Haşim ve O Belde Şiiri

Erdem · 2024, Sayı 86 · Sayfa: 97-116 · DOI: 10.32704/erdem.2024.86.097
Tam Metin
Sanatın her alanında disiplinler arası ilişkiler kurularak, sanatçıların kendi alanları dışında farklı disiplinlerden etkilenmeleri sağlanmıştır. Bir şiirin resim ile ilişkisini ele aldığımız bu makalede; Ahmet Haşim’in poetikası ve resim sanatı arasındaki yakın bağı ortaya koymaya çalışacağız. Bu bağlamdan yola çıkarak, genelde resim ve şiir ilişkisi, özelde Ahmet Haşim’in O Belde şiiri temel alınarak poetikası ve resim hakkındaki düşünceleriyle destekleyip, şiirin resimle olan ortaklığına vurgu yapılacaktır. Ahmet Haşim’in O Belde şiirinin belirli imgeler yardımı ile resim sanatına uyarlanışı amaçlanmıştır. Bunu yaparken sözlü ve yazılı yolla ifade etmenin yanı sıra görsel ifade yöntemine de başvurulmuştur. Bu makale ile bugüne kadar mücerret olan renk ve ışığı müşahhas hale getirmeyi amaçladık. Resim ve şiir; tarihin şekillendiren çarkında yerlerini belirlerken, ortaya konulan ürünlerle de sonraki nesillerin tohumlarına can suyunu serper. Resim ve şiir, sözel ve görsel sanatlar olarak çoğu zaman sanatın ayrı dalları olarak çalışılsa da sanatsal bilimlerin aynı çatısı altında varlıklarını yürütürler. Şiirde de resimde de ortak bir kavram kabul edilen imgeden yola çıkarak fizik ve metafizik boyutlara ulaşılan bir ilişki ağıdır. İnsan, edindiği tüm kazanımlarıyla sanatsal yaratımın bir parçasıdır. Ortaya koyduğu ürünler ise kendi varlığından kopan özlerdir. Organik bütünlüğün bir gereği olarak insanın, varlığını ispat ve ifade etme yönelimleri vazgeçilmez bir gerçektir. Her insan özel kabul edildiğinde, insani ifade biçimleri dünyaya gelen insan sayısıyla eş değerdir. Resim ve şiir sanatları kendi alanlarında güçlü ifade yöntemleridir. Şiir, varlığını betim gücüyle resme dönüştürebilir. Türk edebiyatında çoğu şair şiirlerini yazarken aynı zamanda görsel şölen oluşturmaya da özen gösterir. Türk şiir dünyasının Fecr-i Âti dönemi şairlerinden Ahmet Haşim’in O Belde şiiri de resmin şiirsel ahengi içerisinde bir tabloda görülmeye değer. Şiir dünyasının imgesel anahtarlarıyla resim dünyasındaki kapıların kilidi renkler, semboller ve sezgiler ile açılabilir. Ahmet Haşim’in bir bütün olarak hayatı ve sanat anlayışı ortaya konulurken, resim ve şiir ilişkisinin bu bütünlükteki yeri de belirlenmiştir. O Belde şiirinden yola çıkarak O Belde resmine varana kadar, şiirin ve resmin birbirini tamamlayan ve besleyen tarafları incelenmiştir. O Belde şiirinin belirlenen metaforları üzerinden Haşim’in hayatına uzanan bir yol çizilerek, bilinen Haşim kalıplarının ötesinde şiire yeni bir yorum getirilmiştir. Şiirin sembolik dil ile ifadesi; anne, çocukluğa duyulan özlem, mâna ve hayatı ve sanatına şamil olan bir ütopya motifi ile tasvir edilir.

brahim Gülşenî Divanında Tezat Sanatı Kullanımları

Erdem · 2023, Sayı 84 · Sayfa: 219-248 · DOI: 10.32704/erdem.2023.84.219
Tam Metin
Tezat sanatı, anlamı güzelleştirerek anlatılmak istenilen düşünceyi daha etkili dile getirmek için kullanılan bir edebi sanattır. Belagat ilminin bedii alanında anlam sanatları içerisinde değerlendirilmektedir. Tezat sanatına, tıbak, tatbik, mutabakat, mütezad da denmektedir. Kuran-ı Kerim’de ve dini içerikli metinlerde zıtlıklar önemli bir yer tutmaktadır. Bunun yansıması olarak da dinî-tasavvufî içerikli şiirlerin kavram dünyasının temelinde tezat sanatının kullanımı doğal bir süreç olarak gelişmiştir. Kâinatta her şey zıddıyla kaimdir düşüncesiyle dinî-tasavvufî temalı manzum eserlerde tezat sanatı yoğun bir şekilde ve zengin bir kelime dağarcığı ile kullanılmıştır. Klasik dönemde tezat sanatı ile ilgili bilgilerin belagat eserleri içinde yer aldığı görülmektedir. Günümüzde ise bu bilgiler edebiyat bilimi ve edebî sanatlar hakkında yazılan kitaplarda bulunmaktadır. Doğrudan tezat ile ilgili müstakil çalışmaların ise sayısı bir hayli azdır. İbrahim Gülşenî, kendisinin vefatından sonra tesis edilen Gülşenîlik tarikatının lideri olan bir mutasavvıftır. Halk tarafından çok sevilmiş, yaşadığı coğrafyaların yönetici sınıfından ilgi ve hürmet görmüştür. Aynı zamanda üretken bir şairdir. Türkçe ve Arapça Divanları ile birlikte özellik yaklaşık kırk bin beyitten oluşan Farsça kaleme alınmış Manevi adlı eseri bulunmaktadır. Bunlarında haricinde Pendnâme, Çoban-nâme, Tahkikat-ı Gülşenî, Makâmât-ı İlâhî ve Kıdemnâme adlı Türkçe eserleri mevcuttur. Sadece Divan’ında 1280 gazel, 1 mesnevi, 5 tuyuğ ve 1 murabba bulunmaktadır. Mutasavvıf kimliği ile ön plana çıkan İbrahim Gülşenî eserlerinde tasavvuf konularını ele almaktadır. Divan’ındaki şiirlerinde genelinde Yunus Emre’nin lirik ve sade anlatımına yaklaşmaktadır. Kimi şiirlerini ise Divan Edebiyatının klasik mazmunlarıyla ve nispeten ağdalı bir dille kaleme aldığı görülmektedir. Şiirlerini düşüncelerini anlatmak, yaşadığı hali ve coşkunluğu aktarmak için bir araç olarak kullanmıştır. Bu çalışma kapsamında tezat sanatına ilişkin günümüze kadar gelen bilgiler derlenmiştir. Ayrıca tasavvuf temalı edebî metinlerde tezat sanatı kullanımları değerlendirilmiştir. İbrahim Gülşenî ve eserleri hakkında verilen bilgilerden sonra Divanı’ndaki şiirlerinde kullandığı tezat sanatı örnekleri incelenmiştir. Bu inceleme neticesinde Gülşenî’nin şiirlerinin anlam dünyasının tespit edilebilmesi için veriler ortaya konmuştur. Âyetlerle ve dini-tasavvufi terminolojide yer bulan evvel ahir, zâhir bâtın, ölmek dirilmek, vahdet kesret, hayır şer gibi zıt kavramların Gülşenî Divanı’nda yer alan şiirlerle örtüştüğü tespit edilmiştir. Divan’da sık kullanılan tezatların kullanım çeşitlilikleri örneklerle açıklanmış, tespit edilen tezatlar, kullanım sayıları ile birlikte sunulmuştur. Tezatlar ve kullanım sıklıkları göz önünde bulundurularak Gülşenî’nin düşünce dünyası araştırılmış, tasavvufi anlam dünyası içinde ve Klasik Edebiyat mazmunlarının kullanımı ile düşünceyi açıklama yollarından biri olarak tezat sanatının kullanıldığı ortaya konulmuştur.

Nazirelere Göre Divan Şiirinde Nesîmî Etkisi

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 95-131
Şekil ve içerik yönünden katı kurallara sahip olmasıyla öne çıkan divan edebiyatı, şairler arasındaki etkileşimin hayli yüksek olduğu kültürel bir olgudur. Bu husus daha önce yazılan bir gazelle vezin, kafiye ve redif uyumunu esas alan nazirelerde açıkça görülebilir. Bundan dolayı nazireler bir şairin divan şiirindeki etkisi bağlamında oldukça değerli verilere ulaşabilmeyi mümkün hâle getirmektedir. XIV-XV. yüzyıl Azeri sahası divan şairlerinden Nesîmî, Hurufiliğin kurucusu Fazlullah Esterâbâdî'nin bir halifesi olup inancını yaymak üzere Anadolu ve Suriye'ye seyahat etmiştir. Şair, şiirlerinde Hurufiliğin propagandasını yapmakla beraber inancından bağımsız şiirler de kaleme almış ve hem kendi dönemindeki hem de kendinden sonraki şairleri etkilemeyi başarmıştır. Nesîmî'nin divan edebiyatına etkisinin boyutları ve niteliği araştırmaya değer bir meseledir. Acaba şair, niceliksel olarak nasıl bir şair kitlesini etkisi altına almıştır? Ayrıca bu etki koyu bir Hurufi olan ve bu uğurda can veren şairin inancını yansıtmakta mıdır? Şayet Nesîmî'nin Hurufilik inancına dair şiirleri de tanzir edildiyse bu şiirlere yazılan nazirelerde Hurufilik inancının izleri görülmekte midir? Makalede bu sorulara yanıt bulmaya çalışılacaktır.

TÜRK DÜNYASININ İKİ ‘GÖL ŞAİRİ’ HAŞİM VE ALIKUL

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 46 · Sayfa: 229-239
Türkiye edebiyatının 20. asrında Haşim'de şiirsel bir niteliğe kavuşan 'göl' teması, Kırgız Türklerinin şiirlerinde de, kutsallığı ve uçsuz bucaksız duruşuyla Isıkköl, özel bir yerde değerlendirilmiştir. Kırgız şairleri Isıkköl'ü kendileri için bir ilham kaynağı olarak görmüşler, ruhlarını dinlendirmek için Isıkköl'ün Alatoo'ya yaslanmış serin sularının dinginliğine sığınmışlardır. Türkiye edebiyatının büyük şairlerini cezbeden 'göl' teması, Kırgız şairlerinin büyüklerinin de muhayyilelerini genişletmiştir. İşte bu şairlerden biri de modern Kırgız şiirinin en büyük isimlerinden biri olan Alıkul Osmonov'dur. Bu çalışmada, Türkiye edebiyatının 'göl şairi' diyebileceğimiz Ahmet Haşim ile Kırgız edebiyatının 'Isıkköl' âşığı Alıkul Osmonov'un şiirlerindeki 'göl' temaları mukayese edilecektir.

Berdinazar Hudaynazarov’un Romanlarında Mahtumkulu’nun ve Şiirlerinin Yeri The Place of Mahtumkulu and His Poems in Berdinazar Hudaynazarov’s Novels

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 41 · Sayfa: 37-49
18. yüzyıl, Türkmen edebiyatı tarihinde özel bir yere sahiptir. Türkmen edebiyatınınzirve isimleri bu yüzyılda yaşamıştır. Bu dönemde öne çıkan isimler Andalip,Azadi, Şabende ve Mahtumkulu'dur. Bu isimlerden Mahtumkulu, yalnızca 18. yüzyılındeğil tüm Türkmen edebiyatının en önemli ismidir.Mahtumkulu yazdığı şiirleriyle kendisinden sonra gelen bütün Türkmen şairlerinietkilemiştir. Mahtumkulu'dan yaklaşık iki yüzyıl kadar sonra yaşayan çağdaş Türkmenyazarı Berdinazar Hudaynazarov da Mahtumkulu'dan etkilenmiş, romanlarındaMahtumkulu'nun şiirlerine ya da mısralarına yer vermiştir.Berdinazar Hudaynazarov eserlerinde millî kültüre, Türkmen örf ve âdetlerine,toplumun aksayan yönlerine özellikle de Türkmenlerin birliğine ve bağımsız birTürkmenistan'ın kurulmasına genişçe yer veren, bu yönleriyle de Mahtumkulu'yukendisine rehber edinmiş bir şahsiyettir. Bu makalede Hudaynazarov'un yazdığı dörtroman hakkında genel bilgiler verilecek, bu bilgilerden hareketle yazarın romanlarındaMahtumkulu'nun hangi şiirlerine yer verdiği tespit edilecek ve bu tespitten sonrabu şiirlerin yazarın romanlarındaki olay örgüsüne etkisi incelenecektir.18th century was a special period in Turcoman literature. The chief names ofTurcoman literature lived in that century. The prominent ones were Andalip, Azadi,Şabende and Mahtumkulu. Among these names, Mahtumkulu is not only the mosteminent poet of 18th century but also the whole Turcoman literature.Mahtumkulu's writings have influced all the successor Turcoman poets. A contemporarywriter Berdinazar Hudaynazarov, who was born two centuries after Mahtumkulu,was also affected by him and Hudaynazarov made references to Mahtumkulu'spoems and verses in his novels.Berdinazar Hudaynazarov was a personality who emphasized on national culture,Turcoman's customs and traditions, the problematic aspects of the society especiallythe unity of Turcomans and the foundation of a sovereign Turkmenistan and he acceptedMahtumkulu as guide on these issues. In this article, it has been given a generalinformation on Hudaynazarov's four novels and defined which references have beenmade to Mahtumkulu's poems and finally the effects of these poems on plot in hisnovels have been examined.

TÜRK DÜNYASI ŞAİRLERİNDE MİLLÎ KİMLİK SİMGESİ OLARAK ANA DİLİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2015, Sayı 39 · Sayfa: 179-196
Dil, iletişimin ötesinde pek çok işleve sahiptir. Bu işlevlerin en önemlisi de onun bir topluluğu millet yapmasıdır. Milletler ancak dilleri ile birlikte anılırlar ve dilleri ile var olurlar zira dil milleti oluşturan kültür, gelenek, görenek gibi temel unsurları içinde barındıran ve bunların nesilden nesile aktarılmasını sağlayan en güçlü araçtır. Bir millet, dili var olduğu müddetçe var olacaktır ve aksi bir durumda bu millet tarih sahnesinden silinecektir. Türk milleti de tarihi boyunca diline önem vermiş, onu korumak ve zenginleştirmek için birçok çalışma yapmıştır. Aksi bir durumda, Türk dili kaybolacaktır ve bu da Türk milletinin tarih sahnesinden silinmesi manasına gelecektir. Bunun farkında olan birçok bilim insanı ve edebiyatçı da bu konuda bilinçli davranarak halkta bilinç oluşturmak için eserler ortaya koymuşlardır. Geniş bir alana yayılmış Türk coğrafyasında da pek çok şair "ana dili" temalı şiirler kaleme almış, halklarını öz dillerinin güzelliklerinden, gücünden haberdar etmek istemişlerdir. Nitekim Orta Asya Türklerine karşı Çarlık Rusyası'nda başlayıp Sovyet döneminde de kesintisiz devam eden asimilasyon çalışmaları bu tür eserlerin ne denli önemli olduklarını ortaya koymaktadır. Biz bu çalışmamızda Anadolu'dan Kazakistan'a, Tataristan'dan Kıbrıs'a, Özbekistan'dan Kırım'a, Başkurdistan'a kadar uzanan bu geniş coğrafyada ana dili hakkında şiir yazan şairlerimizi ve şiirlerini ele alarak Türk dünyasının zengin edebî birikimi içinde tüm Türklerin ana diline verdikleri öneme ve ortak duygulanma alanına vurgu yapacağız.