3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 5 yıl
  • suriye
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Birinci Dünya Savaşı’nda Cebel-i Lübnan’da İaşe Buhranı: Osmanlı Hükûmeti’ne Yönelik Avrupa ve ABD Kamuoyundaki İddialar

Belleten · 2023, Cilt 87, Sayı 308 · Sayfa: 233-263 · DOI: 10.37879/belleten.2023.233
Tam Metin
Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesiyle birlikte ülke genelinde bir iaşe sorunu yaşandı. Özellikle Dördüncü Ordu’nun konuşlandığı Suriye, Filistin ve Hicaz Cepheleri, iaşe sorununu en çok hisseden bölgeler oldu. İtilaf Devletlerinin bölgeye denizden uyguladığı abluka ve savaşın beraberinde getirdiği sorunlar, Cebel-i Lübnan’daki iaşe sorununu bir açlık felaketine dönüştürdü. Osmanlı Hükûmeti, yoğun çabalarına rağmen Cebel-i Lübnan’da yaşanan açlık sorununa köklü çözümler getiremedi. ABD ve Avrupalı devletlerin Cebel-i Lübnan’a yönelik yardım girişimleri, İtilaf Devletleri tarafından engellendi. Savaş yıllarında Cebel-i Lübnan’da binlerce masum insan, açlık felaketinin kurbanları oldu. İtilaf Devletleri, Osmanlı Hükûmeti’nin Cebel-i Lübnan halkını kasten aç bıraktığı ve bölgeye gelen yardımları engellediğini iddia etti. İtilaf Devletlerinin savaş boyunca sürdürdüğü iddialar, Avrupa ve ABD kamuoyunda Osmanlı Hükûmeti’ne karşı bazı suçlamalara neden oldu. Osmanlı Hükûmeti’ne yönelik iddialar, Hükûmet ile Suriye ve Cebel-i Lübnan ruhanisi tarafından tekzip edildi.

1947 Türkiye-Ürdün Dostluk Antlaşması ve Türkiye-Suriye İlişkilerine Etkileri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2022, Cilt XXXVIII, Sayı 106 · Sayfa: 699-730 · DOI: 10.33419/aamd.1195924
Tam Metin
Türkiye ve Ürdün arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla Kral Abdullah 1947 yılında Türkiye’ye gelerek Ankara ve İstanbul’u ziyaret etmiş, ziyaret sürecinde iki ülke arasında Ankara’da dostluk antlaşması imzalanmıştır. Hem Kral Abdullah hem de İsmet İnönü tarafından antlaşmanın büyük Suriye oluşumuyla ilgili olmadığı belirtilmiş ve Suriye’nin bu antlaşmaya dair olumsuz düşüncelerinin yok edilmesi adına, Birleşmiş Milletler (BM) vurgusu yapılarak antlaşmanın amacının bölge huzurunu sağlamak olduğundan bahsedilmiştir. Ancak antlaşmanın ardından, konunun basında yer almasıyla Suriye’deki Arap milliyetçileri, antlaşma üzerinden dış politikada Türkiye’ye olumsuz bir üslup kullanmaya başlamıştır. Aynı zamanda 1947 Türkiye-Ürdün Dostluk Antlaşması ve Kral Abdullah’ın antlaşma hakkındaki söylemleri Arap milliyetçilerinin ülkedeki özellikle Türk azınlıklarına karşı sert tutumunu arttırmıştır. Böyle bir kargaşa ortamında bulunmak istemeyen yatırımcı Ermenilerin, Sovyet Rusya yerine daha demokratik olan Türkiye’ye gitmeyi tercih etmeleri, ekonomisi iyice daralmış olan Suriye’yi çok rahatsız etmiştir. Bu nedenle Suriye bu kargaşa ortamının dışarıya aksettirilmesini önlemek için Lazkiye (özellikle, Bayır, Bucak ve Hazine nahiyelerindeki), Fırat ve Cezire’ye yabancıların girmesini yasaklamıştır. 1947’nin sonlarına gelindiğinde bu dostluk antlaşması sonrasında Sovyet Rusya’nın maddi desteğiyle Ermeni ve Kürt grupları Suriye’nin kuzeyinde ilk kez milis güç olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu durum zaman içerisinde Türkiye’nin güney sınırını hareketlendirmiştir. Çalışmada 1947 Türkiye-Ürdün Dostluk Antlaşması’nın imzalanması sonrasında Türkiye-Suriye ilişkilerinde yaşanan krizin temellerinin ne zaman ve nasıl atıldığı tespit edilmiştir.

Midhat Paşa’nın Suriye Valiliği Döneminde Sultan II. Abdülhamid ve İngiltere Büyükelçisi Layard ile Olan İlişkileri (Kasım 1878-Ağustos 1880)

Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 305 · Sayfa: 251-283 · DOI: 10.37879/belleten.2022.251
Tam Metin
Bu makale, Midhat Paşa’nın Kasım 1878-Ağustos 1880 tarihleri arasında devam eden Suriye valiliği ile ilgili hususları ele almaktadır. Makale, Büyükelçi Henry Layard’ın Midhat Paşa ile ilgisinin seyrini ve Suriye valiliğine tayininde nasıl bir rol oynadığını ele aldıktan sonra Paşa’nın valiliği döneminde gerçekleştirilen reformları açıklamaktadır. 1879’da gerçekleştirilen ve mahkemelerin vilayet yöneticilerinden bağımsızlığını hedefeyen reformların Midhat Paşa’nın hükûmet ve saray ile ilişkisini nasıl olumsuz etkilediği irdelenmektedir. Layard’ın Eylül 1879’da gerçekleştirdiği Suriye ziyaretinin, Sultan Abdülhamid’in İngiltere ve Midhat Paşa ilişkisinden duyduğu endişeleri artırdığı hususu anlatıldıktan sonra Mayıs 1880’de Layard’ın İstanbul büyükelçiliği görevinin sona ermesinin ve Haziran-Temmuz 1880’de ortaya çıkan Osmanlı karşıtı el ilanları meselesinin Midhat Paşa’nın konumunu olumsuz etkilemesi makalenin devamında açıklanan konuları oluşturmaktadır. Aynı dönemde, Cevdet Paşa ve Mahmud Nedim Paşa gibi Midhat Paşa’nın kuvvetli muhaliferinin hükûmette nazır olarak görev almalarının ilişkilerin gerilmesindeki rolü ve Mayıs-Haziran 1880’de birkaç defa tekrarlanan istifalar da ele alınmaktadır. Son olarak, Midhat Paşa’nın görevden alınışı ve yerine yapılan atama süreci aydınlatılmaktadır.