276 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • türkiye
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Mütareke Döneminde Mustafa Kemal Paşa-Kont Sforza Görüşmesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 45 · Sayfa: 791-800
Mondros Mütarekesinden sonra İtalya'nın İstanbul Mondros Mütarekesinden sonra İtalya'nın İstanbul Yüksek Komiserliği'ne Kont Carlo Sforza tâyin edilmiştir. Sforza; İstanbul'da görev yaptığı Kasım 1918 - Haziran 1919 tarihleri arasında, pek çok sivil ve asker Türk aydınıyla görüşmüştür. Bu çerçevede birkaç kez, İtalyan kamuoyunun "Çanakkale Kahramanı" olarak tanıdığı Mustafa Kemal Paşa ile de görüşmüştür. Bu görüşmelerde, tarafların yaklaşımlarındaki uyuşmazlık nedeniyle somut bir sonuç alınamamıştır. Bununla birlikte; Millî Mücadele dönemindeki Türk - İtalyan dostluğunun temelleri İstanbul'daki Mustafa Kemal Paşa Sforza görüşmeleriyle atılmıştır.

Türkiye İle Amerika Birleşik Devletleri Arasındaki Siyasi İlişkiler (1923-1938)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 43 · Sayfa: 53-73
İki devlet arasındaki ilişkiler teknik olarak 1830 yılından, hatta, Amerika'nın millî bir devlet olarak ortaya çıktığı 1808 yıllarından itibaren başlar. 19. yüzyılda iki devlet arasındaki ilişkilerin her iki devlet için de o kadar Önemi yoktur. Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşım ve iletişimin Amerikalılarca geliştirilmesi iki ülkeyi birbirine yaklaştırdı. Fakat iki ülkeyi ekonomik, politik ve kültürel açıdan gerçekten yaklaştıracak bir topluluk oluşmadı.

Türkiye Cumhuriyetinde 75 Yılda Neler Yapılmıştır? Neler Yapılmalıdır?

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 43 · Sayfa: 417-423
Yirminci yüzyılın başında, sanayileşmiş Batı ülkelerinin sömürge haline getirdikleri dünyada, ulusal bağımsızlığım savaşarak kazanan ilk ülke Türkiyedir. Türk Ulusu İstiklâl Harbi'ni müteakip Atatürk'ün liderliği altında ve tespit ettiği ilkeler doğrultusunda Ata'sına olan sarsılmaz bir inanç ve kararlılıkla yarınların mutlu Türkiyesi'ni kurmanın büyük gayreti içine girdi. Kazandığı üstün askeri zaferi kısa zamanda siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel alanda yürütülen inkılâplar sonucu elde ettiği başarılarla pekiştirdi. Hedef: "Çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkmaktı."

Yeni Dünya Düzeni

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 43 · Sayfa: 401-415
İçinde bulunduğumuz yüzyılda dünyamız, tarihin en hızlı değişimini yaşadı. 20. yy'ın bitmesine az bir zaman kala geriye baktığımızda sanayi, bilim ve teknolojide muazzam gelişmelerin kaydedilmiş olduğunu görüyoruz. 20. yy'da özellikle iletişim ve bilgi-işlem teknolojisinde kaydedilen baş döndürücü gelişmelerin sonucu olarak yepyeni bir çağa -bilgi, çağı- girdik. Bilgi çağı, daha şimdiden 21. yüzyılda dünyanın çok daha büyük köklü değişikliklere sahne olacağına işaret etmekte. Bu değişimden Türkiye'yi ve Türk insanını soyutlamak mümkün değildir.

IRÈNE MÈLIKOFF, Hadji Bektach: Un Mythe & ses Avatars, Genèse & Evolution du Soufisme Populaire en Turquie (Hacı Bektaş: Bir Efsane ve Görüntüleri, Türkiye'de Halk Sufîliğinin Doğuşu ve Gelişmesi), Islamic History and Civilisation: 20, Brill, Leiden-Boston-Köln 1998, XXVI+317. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 275-278
Tam Metin
Alevîlik ve Bektaşîlik tartışmaları yaklaşık 1985'lerden itibaren ve özellikle de içinde yaşamakta olduğumuz 1990'lı yıllarda hızlı bir şekilde Türkiye'nin gündemine girdi. Türkiye tarihinde mühim bir dönüm noktasını simgeleyen bu vâkıa, yaklaşık on yıldır tartışılmakta ve üzerinde pek çok yayın yapılmaktadır. Bu vâkıa Türkiye dışında da, münhasıran Fransa, Almanya ve Hollanda gibi, Alevî-Bektaşî kökenli Türk işçilerinin ağırlıklı olarak yaşadığı Batı Avrupa ülkelerinde de çok tabii bir yansıma buldu. Bunun sonucu, Türkiye'de Alevî-Bektaşî kökenli yazarlar tarafından yoğun bir tempo ile sürdürülen çoğu ideolojik ve yüzeysel yayın furyasına karşılık, sözü edilen ülkelerde bilhassa akademik çevrelerin bu konuya yöneldiği ve genç araştırmacıların Türkiye'ye akın ettiği görüldü. 1990'lı yılların başından beri Türkiye'de çok sayıda Amerikan, Fransız, Alman, Hollandalı ve kısmen İngiliz kökenli sosyoloji veya antropoloji eğitimi almış genç araştırmacılar Alevîlik ve Bektaşîlik üzerine çalışmakta ve yayın yapmaktadırlar.

RAUF DENKTASH at the United Nations - Speeches on Cyprus, (With an Introduction by Michael Moran), Huntingdon, Cambs. UK, The Eothen Press, 1997, XXII + 378 p. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 267-268
Tam Metin
The Eothen Press, 1993 yılından beri münhasıran Kıbrıs Sorunu üzerine yaptığı yayınlarla, bir yandan bilimsel ve belgesel olarak Kıbrıs davamıza destek verirken, bir yandan da, bu İngilizce yayınlarla Kıbrıs sorununun iç yüzünü dünya kamuoyuna tanıtmaya çalışmaktadır. Burada tanıtmaya çalışacağımız bu kitap ise, yayının 5'inci kitabı olmaktadır. 4'üncü kitap olan ve yine 1997'de yayınlanan Dr. Salahi R. Sonyel'in "Cyprus: The Destruction ofa Republic - British Documents, 1960-1965" isimli ilginç incelemesinin tanıtımını BELLETEN'in 235. sayısında yapmıştık. The Eothen Press, bu yılın ikinci kitabı olarak "Rauf Denktaş at the United Nations" ı yayınlamış bulunmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı Döneminde Adana Görüşmelerinin Askeri Yönü

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 237 · Sayfa: 597-618
Tam Metin
1941 ve 1942 yılları boyunca devam eden Türkiye üzerindeki Alman baskısı bir sonuç vermemekle beraber, bu kez 1942 sonlardan itibaren Müttefiklerin baskısı söz konusu olmaya başladı. Bunun başlıca nedeni Kasım 1942'de başlayan Stalingrad Savaşı'nı Almanların kaybetmesiydi. Müttefikler, Almanya'yı kesin kalıcı bir sonuç verecek yenilgiye uğratmak için seri askeri planlar hazırlamaya başlamışlardı ki, stratejik konumu dolayısıyla, bu plânların Türkiye'yi içine alması tabii idi. İşte bu çerçevede Almanya'nın gerek Rus cephesinde, gerekse Kuzey Afrika'da yenilgiye uğraması bilhassa İngiliz başvekiline. Batı Avrupa'dan veya Güney Avrupa'dan bir cephe açarak Almanya'ya bir saptırma hareketi verdirmek düşüncesini ilham etti. Buna göre, Türkiye üzerinden Balkanlar'a yürünmesi öngörülüyordu. Churchill in tabiriyle, bu plânın anahtarı Türkiye idi. Bunun anlamı Türkiye geniş çapta silâhlandırılarak 1943 ilkbaharında savaşa katılmalıydı. İngiliz Genelkurmayı, yeterli bir biçimde donatılmamış olan Türk Ordusu'nun savaşta İngiltere'ye bir katkıda bulunamayacağına inanıyordu. Onlara göre İngiliz Ordusu Türk topraklarından yararlanmalı, buradaki hava üslerinden Romanya petrollerinin bombalanması sağlanmalıydı. Bu nedenle İngiltere, Türkiye'den 26 Kasım'da Boğazların açılması talebinde bulundu. Amerika'da bu görüşü desteklemişti.

Türki̇ye'deki̇ İlk Kadın Mi̇lletveki̇lleri̇ Ve Mecli̇steki̇ Çalışmaları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 889-905
Cumhuriyetin ilânı sonrası gerçekleştirilen köklü değişiklikler arasında, Türk kadınına tanınan seçme ve seçilme hakkı önemli bir gelişme olarak yer alır. Son yıllarda kadının toplumdaki yerine ilişkin dikkate değer çalışmalar yapılmakla beraber, özellikle kadınlara tanınan siyasal haklar ve bu hakların istenilen şekilde kullanılıp kullanılmadığı konusu, üzerinde durulmaya değer bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira, söz konusu hakların üzerinden yetmiş yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, kadının siyasetteki yeri ile siyasal katılımdaki rolü ve etkinliği hala tartışılmaya devam etmektedir. Bu tartışmaların odak noktasını ise, daha çok milletvekili seçilen kadınların sayıca azlığı meselesi oluşturmaktadır. Oysa, 1930'lardan günümüze kadar Meclis'e girmiş kadınların sayısal yetersizliği kadar, buradaki çalışmaları da incelenmesi gereken bir konudur.

Atatürkçü Düşünce Işığında: Çağdaş Eğitim

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 780-830
Eğitim nedir? sorusuna karşı yeterli ve kuşkulardan uzak bir yanıt aramak boşunadır. Eğitim üzerinde düşünürken, onun canlı bir organizma gibi büyüyüp gelişme niteliği taşıdığını unutmamalıyız. Eğitimin değişmez verileri bulunmakla birlikte, sürekli gelişmekte ve yeni isteklerle yeni koşullara uymaktadır*1. Bu nedenle pekçok düşünür ve eğitimci, eğitim nedir sorusu üzerinde düşündüğü halde, hiçbirisi kendisini de tatmin eden bir tanıma ulaşamamıştır

Avrupa Birliği Ve Türkiye İlişkileri -Atatürkçü Düşünce Işığında-

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 41 · Sayfa: 418-447
21'inci yüzyıla girmek üzere olduğumuz şu yıllarda, küreselleşme (globalleşme) teriminin sıkça kullanılmasıyla birlikte, bölgesel bütünleşmelere (entegrasyona) doğru gidiş arasında bir ikilem yaşanmaktadır. Tarihsel süreç içinde, bütünleşmeler; önceleri savaşları önleme, barışı hedefleme amacında iken, ekonomik birliğin sabit bir sisteme oturtularak, mali işlerin yetkili bir organ elinde toplanması gereği, ülkelerin egemenlik unsuruna dokunulmadan oluşan, siyasal birliklere yol açmaktadır.