133 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • turkey
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Atatürk Döneminde Türkiye’nin Balkan Diplomasisi (1923-1930)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 799-820 · DOI: 10.33419/aamd.703322
Bu makale Atatürk döneminde Türkiye'nin 1923-1930 yılları arasında Balkanlarda takip ettiği diplomasiyi ayrıntılı bir şekilde ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır. Makalede ayrıca Balkanlarda takip edilen dış politika değişiklikleri ve bunun sebepleri analiz edilmiştir. Yukarıda bahsi geçen süreçte Türkiye'nin Balkanlarda takip ettiği politikayı özelliklerine göre iki ana döneme ayırmak mümkündür. 1923-1925 yılları arası dönem ve 1925-1930 yılları arası dönemler. İki dönemde nüfusun büyük çoğunluğu Türk olan Batı Trakya meselesi Türk dış politikasının ana gündemini oluştururken ikinci dönemde ise daha ziyade Türkiye'nin Balkan devletleriyle olan sorunlarının giderilmesi ve bu devletlerle ikili münasebetlerin geliştirilmesi ön plâna çıkmıştır. Makalede geniş ölçüde yabancı arşiv kaynakları kullanılırken, yayınlanmış Türk belgeleri ve ikinci el Türkçe ve İngilizce kaynaklardan da istifade edilmiştir.

İlk ve Orta Öğretimde Tarih Öğretimi Problemler ve Öneriler

Erdem · 2004, Sayı 41 · Sayfa: 1-28
Bu araştırmada, "tarih" ve "tarih eğitimi"nin fert ve millet hayatındaki önemine işaret edildikten sonra, Türkiye 'deki ilk ve ortaöğretim kurumlanndaki "tarih öğretimi" mercek altına alınmıştır. Özellikle; tarih öğretim metodlan, tarih öğretiminde bilgi teknolojisi kullanımı, müfredat ve buna bağlı olarak hazırlanan tarih ders kitapları ve buralardaki tarih anlayışları, tarih öğretiminde "kavramlar" meselesi konularında mevcut problemler tespit edilerek modem batı ülkelerindeki uygulamalar da dikkate alınarak bazı öneriler geliştirilmiştir.

Atatürk Devrinde Türkiye’nin Balkan Politikası

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 59 · Sayfa: 335-367 · DOI: 10.33419/aamd.702761
Balkanlarda, Arnavutluk, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya, Yunanistan ve Türkiye'nin topraklar: bulunmaktadır. Balkan topraklarında Macar, Dalmaçyalı, Slav, Sırp, Romen, Bulgar, Makedon, Karadağlı, Rum ve Türkler yaşamaktadır. Bölge siyasî ve stratejik Özelliği nedeniyle Avrupa büyük devletlerinin çıkar çatışmalarına sahne olmuştur. Osmanlı Devleti'nin güçlü olduğu devirler dışında Balkanlar coğrafî, tarihî, etnik ve dinî nedenlerle parçalanmış şekilde kalmıştır. Bu özelliğinden istifade edilen Balkanlarda, I.Dünya Savaşı çıktığı esnada çatışmalar ve ayaklanmalar çıkarıldı, Büyük devletlerin peşinde I,Dünya Savaşı'na katılan Balkan devletleri savaş sonrası parçalanmış olarak ortaya çıktı. Lozan Antlaşması'ndan sonra Yunanistan'la Türkiye arasındaki ilişkiler, nüfus mübadelesi, Ortodoks patriğinin seçimleri nedeniyle düzelmemişti. İki ülke arasındaki gerginlik 1929'a kadar devam etti. 1930 dan sonra Türk Yunan ilişkileri düzeldi. Öyle ki Venizelos, 12 Ocak 1934'te Nobel Ödülü Komitesi Başkanlığı'na müracaat ederek Atatürk'e barış ödülü verilmesini teklif etti. Türkiye'nin Balkanlarda statükocu bir siyaset izlemesi nedeniyle RomanyaTürkiye'ye yaklaştı. 1933'te Romanya ile Türkiye arasında dostluk antlaşması imzalandı. 1938'te Ro-manya Kralı Il.Carol İstanbul'a gelerek Atatürk'ü ziyaret etti. Balkanlarda barış politikası izleyen Türkiye 1925'te Yugoslavya ile dostluk antlaşması imzaladı. İstanbul'a gelen Yugoslavya kralı Aiexandre ile Atatürk, Balkanlarda barış ve işbirliği konusunda görüşme yaptı. Bu İlişkiler karşılıklı olarak gelişti. Başbakan İnönü 1937'de Belgrad'ı ziyaret etti. Ziyaret sırasında yapılan görüşmelerde Balkan birliği üzerinde duruldu. Balkan Savaşları sırasında Osmanlı Devleti İle Bulgarlar arasındaki ilişkiler bozulmuş¬tu. Fakat I.Diinya Savaşı*nda ikisi de müttefik devletler içinde yer aldı. Savaştan sonra Bul-garistan Türkiye ile barış içinde yaşamak istedi. 1925'te Tiirk-Bulgar Dostluk Antlaşması yapıldı, Bulgaristan, Balkan devletleriyle saldırmazlık konusunda anlaşırken kuvvete baş vurmamayı da kabul etti. Türkiye 1926'da Balkan Devletleri arasında güvenlik sisteminin kurulması yolunda gi-rişimde bulundu. Mussoünİ, Mart 1934'te İtalya'nın geleceğinin Afrika ve Asya'da olduğunu ifade etti. İtalya'nın bu sömürgeci yaklaşımından Türkiye aşırı derecede rahatsız oldu. Türkiye'nin girişimleri sonunda 9 Şubat 1934'te Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya arasında Balkan Paktı kuruldu ve bu ülkeler arasında güvenlik hükümlerini içeren pakt taraflarca İmzalandı. Bu paktın amacı Balkan ülkelerinin sınırlarını tehdit eden güçlere karşı birlik içinde olmaktı. Bu sırada Balkan Paktı'mn dört üyesi ortaklaşa savunmada anlaştı. Pakta göre taraflar sınırlarını karşılıklı olarak güvence akma almayı kabul etti. Taraf¬larca imzalanan Balkan Paktı, II.Dtinya Savaşı'na kadar Balkanlarda barışın garantisi oldu.

İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türk-Sovyet İlişkileri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 59 · Sayfa: 369-412 · DOI: 10.33419/aamd.702849
Bu çalışmada, İkinci Dünya Savaşı sırasında Tiirk-Sovyet ilişkileri hakkında bilgiler verilmektedir. Tiirk-Rus ilişkilerinde, Çarlık döneminden itibaren Rusya'nın takip ettiği politika Boğazları ele geçirmek olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyet Rusya bu amacına ulaşmak için Türkiye'yi savaşa sokmaya çalışmıştır. Türkiye ise tarafsızlık politikası izlemiştir. Ancak savaşın sonunun belli olmasından sonra Türkiye savaşa girmiştir. Savaş sonrası ise Türkiye, ABD ve İngiltere'ye yanaşarak, Sovyet Rusya'dan gelebilecek tehlikeyi önlemeyi hedeflemiştir, Çalışmamızda Cumhuriyet Arşivi vesikaları, gazeteler, Dışişleri Bakanlığı yayınları, hatırat ve tetkik eserlerden faydalanılarak konu aydınlatılmaya çalışılmıştır

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluş Yıllarında Türk-Macar Ekonomik İlişkileri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 59 · Sayfa: 413-428 · DOI: 10.33419/aamd.702778
Ekonomik alanda Tiirk-Macar ilişkileri XIX. yüzyıl sonlarında başla¬mış ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarında ekonominin bütün alanlarını da kapsayarak gelişmiştir. Bıı çalışmada Türkiye ve Macaristan arasındaki ekonomik ilişkiler, Türkiye Cumhuriyeti kuruluş yılları temel alınarak irdelenmiştir.

Cumhuriyetin Kuruluş Yıllarında Türk Eğitim Yaşamında Macar Eğitimcilerin Yeri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 58 · Sayfa: 231-244
I.Dünya Savaşı'ndan sonra eğitim alanında aşamalar kaydeden Macaristan, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin bu alandaki çabalarına, kurulan işbirliği sonucunda yardımcı olmuştur. Bu çalışmada Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki Türk ve Macar eğitimi karşılaştırılarak, Macar eğitiminin Türk eğitimine yaptığı katkı incelenmiştir.

The Uneasy Relationship: Turkey's Foreign Policy as Regards the Soviet Union at the Outbreak of the Second World War

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 250 · Sayfa: 949-986
Tam Metin
In view of growing threat of the Axis powers, by the beginning of 1939 a security agreement with the Soviet Union came high on the list of Turkish priorities. Turkey would also co-operate with Britain in the Balkans and the Mediterranean. Ankara proposed a triangular Turco-Anglo-Soviet relationship. Turkey sought to search for the illusive Soviet connection to parallel its signing of mutual assistance agreement with Britain on 12 May 1939. But the Germano-Soviet Non-aggression Pact of 23 August 1939 upset the entire international balance and put Turkey into a delicate position. Nonetheless Ankara still considered that arriving at an accord with Moscow would not be incompatible with its engagements towards the West. Saracoğlu's mission to Muscow in the autumn of 1939 failed because of Russia's attempts to unilaterally amend the Montreux Straits Convention and to draw Turkey away from the West. During Saracoğlu-Molotov talks, Kremlin endeavoured to obtain a foothold at the Straits in order at once prevent others from commanding the warm water approach to its Black Sea ports and to place itself in a position to exercise a hand in Mediterranean affairs. Relations between Turkey and Russia thus entered into a new period of mutual distrust and tension.

Atatürk'ün Vefatı ve Macaristan'daki Yankıları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2003, Cilt XIX, Sayı 57 · Sayfa: 1009-1016
Macaristan halkının Atatürk'e duyduğu hayranlığın temelinde onun önderliğinde gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı ve hemen sonra kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti yatmaktadır. Bunun yanı sıra geçmişten gelen etnik ve kültürel yakınlıklar Atatürk döneminde Türk- Macar dostluk bağlarının daha da güçlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Atatürk'ün ölümü bütün dünyada olduğu gibi Macaristan'da da büyük yankı ile beraber, bu dostluğun bir ürünü olarak büyük bir üzüntü uyandırmıştır. Bu çalışmada Atatürk'ün ölümünün Macar kamuoyundaki yankıları ve Macarların Atatürk'e bakış açısı ele alınmıştır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuri̇yeti̇ni̇ Yaratan Tari̇hî Süreç Ve Son Geli̇şmeler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2002, Cilt XVIII, Sayı 54 · Sayfa: 735-793
Kıbrıs uyuşmazlığı özellikle 1950'li yıllardan beri Türk dış politikasının önemli konularından biri olmuştur. Uyuşmazlık, Kıbrıs'ta yaşayan Rumların adayı Yunanistan ile birleştirme (ENOSIS), Türklerinin ise Türkiye'nin güvenliğini ve Türk cemaatinin varlığını korumak için bu birleşmeye karşı koyma çabalarından çıkmıştır. Bu çalışmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaratan tarihi süreç; Kıbrıs uyuşmazlığının tarihçesi, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonraki gelişmeler ve çıkarılan güçlükler, Kıbrıs'a Yunan askerî cuntasının müdahalesi ve Kıbrıs, Birinci ve İkinci Barış Harekatı, Barış Harekatının sonuçları ve Kıbrıs Türk Federe Devletinin kuruluşunu izleyen gelişmeler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşu, tanınması, ambargo ve jenosid çerçevesinde incelenmiştir.

Atatürk'ün Vefatı Ve Alman Basını

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2002, Cilt XVIII, Sayı 54 · Sayfa: 875-902
Türk-Alman resmî ilişkilerinin 1924 yılında tekrar başlamasıyla, Almanya'nın Türkiye'ye ilgisi yeniden artmıştır. Bu ilgi neticesinde Türkiye hakkında haberler, Alman basınında geniş yer bulmuştur. Atatürk'ün ölümü üzerine de Alman basınında yer alan haber sayısı oldukça fazladır. Mahalli ve ulusal bütün Alman gazeteleri, Atatürk'ün ölümü üzerine onun hayatını ve icraatlarını anlatan geniş haberlerini üzüntüyle vermişlerdir. Bu haberler ışığında, Almanların da Türklerin acılarını paylaştıkları görülmektedir.